Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, suç örgütü kurmak, rüşvet almak ve ihaleye fesat karıştırmak gibi suçlamalarla gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. İstanbul başsavcılığı, İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 100 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Bu olay, Türkiye'de geniş çapta siyasi protestolara yol açtı ve uluslararası tepki çekti. İmamoğlu, bu süreci demokratik iradeye bir darbe olarak nitelendiriyor. Tutuklamanın Kanal İstanbul projesiyle bağlantılı bazı gelişmeler sonrasında geldiği belirtiliyor. Özgür Özel gibi muhalefet liderleri, siyasi baskının arttığına dikkat çekerek İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanması gerektiğini savunuyorlar. Yargı bağımsızlığı ve siyasi müdahaleler etrafında kapsamlı tartışmalar devam ederken, süreç Türkiye’nin iç ve dış politikalarını etkilemeye devam ediyor.

Cemil Önal cinayeti, Türkiye'de geniş yankı uyandırdı ve siyasi bir krize dönüştü. Önal, Kıbrıslı iş insanı Halil Falyalı ile bağlantılı olarak, yasa dışı faaliyetler ve iddialarla tanınıyordu. Cinayetin, FETÖ ve kaset şantajı skandalıyla bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Ayrıca, önde gelen siyasi figürler ve bürokratlarla ilgili iddiaları, suikastın ardında yatan nedenler olarak öne çıkıyor. Hollanda'daki cinayetle ilgili soruşturma devam ederken, Türkiye'deki siyasi arenada yankıları sürüyor. CHP vekili Tan, cinayetin Önal'ın skandalı ifşa etmesi nedeniyle işlendiğini savundu. Eski FETÖ savcılarının olayla ilişkilendirilmesi, örgütün varlığını ve etkisini sorgulattı. Detaylar belirsizliğini korurken, pek çok iddia ve komplo teorisi gündeme geldi.

Ekrem İmamoğlu'nun X sosyal medya platformundaki hesabı, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla Türkiye'de erişime kapatıldı. Bu gelişme sonrası "ifade özgürlüğü" konusunda tartışmalar başladı. İmamoğlu, takipçilerini "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi" adıyla yeni bir hesaba davet etti ve bu duruma "Sesimizden korkuyorlar" diyerek tepki gösterdi. Murat Yetkin ve Deniz Zeyrek gibi yorumcular, hükümetin bu hamlesini eleştirerek, ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak değerlendirdiler. X avukatları karara itiraz etti. Bu olay, Türkiye'nin demokratik gelişmeleri konusunda uluslararası dikkat çekti.

Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehditkar ifadeler kullandığı iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. Altaylı'nın tutuklanması, Türkiye’de medya özgürlüğü konusundaki endişeleri yeniden gündeme getirdi. Olay, savcılık sorgusunun ardından, kaçma ve saklanma ihtimaline dayanarak mahkeme kararıyla sonuçlandı. Bu gelişmeler, medya organlarının lisans almasını zorunlu kılan RÜTÜK'ün de devreye girmesiyle yeni bir boyut kazandı.