Gezi Parkı direnişinin 10. yıl dönümünde, Taksim Dayanışması üyeleri ve siyasi parti temsilcileri, protestonun simgesi olan "Karanlık gider, Gezi kalır" pankartıyla Taksim'de toplandı. Esin Köymen, Gezi'nin haksızlıklara karşı simge olduğunu belirtirken, Osman Kavala ve diğer tutuklulara destek verdi. 2013’teki direnişe katılanlara açılan soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandı. Sırrı Süreyya Önder, Gezi’nin iktidar üzerinde önemli bir etkisi olduğunu ifade etti. Taksim'de yeniden gerçekleştirilen 'Duran Adam' eyleminde 18 genç gözaltına alındı. Gözde Bedeloğlu, Gezi'nin amacının çevreyi korumak olduğunu vurguladı.
Taksim Meydanı'nda 28 Mayıs 2025 tarihinde, 2013'teki Gezi Parkı protestolarının simgesi haline gelen 'Duran Adam' eylemi yeniden gerçekleştirildi. 18 genç, hareketsiz durarak sessiz protesto yaptı. Polis, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet gerekçesiyle müdahale ederek 18 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında öğrenciler, sanatçılar ve aktivistler bulunuyor. Eylemciler, Gezi Parkı olaylarının yıldönümünde ifade özgürlüğüne dikkat çekmek istediklerini belirtti.
Ankara’da, 2013 yılındaki Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle 777 kişi ve siyasi kurumlar hakkında açılan soruşturmada zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Taksim Gezi Parkı protestolarına destek eylemlerine katılanları yasa dışı gösteriler düzenlemekle suçlamıştı. Suç isnat edilen eylemciler hakkında zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya gerek görülmedi.
Gözde Bedeloğlu, Gezi direnişinin mesajının ve amacının net olduğunu vurgulayan bir yazı kaleme aldı. Yazıda, Erzincan İliç'teki maden kazası, Muğla Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kesimi ve Artvin Cerattepe'deki madencilik faaliyetlerine karşı verilen mücadeleler ele alındı. Ayrıca, Denizli'de arazisini korumaya çalışan 75 yaşındaki Hatice Kocalar'ın yaşadığı zorluklar ve direnişi de anlatıldı. Bedeloğlu, çevre mücadelesinin önemine dikkat çekerek, Gezi direnişinin temel mesajının yaşam alanlarını korumak olduğunu belirtti.
Gezi Parkı olayları, 2013 yılında İstanbul'da başlayarak tüm Türkiye'ye yayılan protesto hareketleridir. Bu olaylar başlangıçta Taksim Gezi Parkı'nın yıkılmasına karşı başlatılan çevreci bir eylem olarak başlamış, daha sonra polis müdahalesi sonucunda kitlesel hükümet karşıtı protestolara dönüşmüştür. Protestolar özellikle sosyal medyanın yoğun kullanımıyla yayılmış ve hükümetin otoriterleşmesine karşı geniş çaplı bir direnişe dönüşmüştür. Bu süreçte birçok park, meydan ve sokak işgal edilmiş, toplantılar düzenlenmiş ve çeşitli sanat etkinlikleri gerçekleştirilmiştir.
Taksim Dayanışması üyeleri, Gezi Parkı protestolarının 10. yıl dönümünde Taksim'de bulunan Makine Mühendisleri Odası önünde toplandı. Çok sayıda siyasi parti temsilcisinin de katıldığı eylemde 'Karanlık gider, Gezi kalır' yazılı pankart açıldı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen, direnişle gurur duyduklarını ifade etti ve Gezi'nin haksızlıklara karşı duranların simgesi olduğunu vurguladı. Ayrıca, hapiste tutulan Osman Kavala ve diğer Gezi tutuklularıyla gurur duyulduğu belirtildi.
2013 yılında İstanbul'daki Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası'nın yeniden inşası için başlatılan çalışmalar, çevre aktivistlerinin protestolarına yol açtı. 28 Mayıs 2013'te iş makinelerinin parka girmesiyle başlayan eylemler, aktivistlerin çadırlarının yakılmasıyla büyüdü ve ülke çapında hükümet karşıtı gösterilere dönüştü. Yaklaşık üç hafta süren protestolarda biri polis olmak üzere sekiz kişi hayatını kaybetti, 10 bine yakın kişi yaralandı ve birçok kişi tutuklandı. Açılan soruşturmalarda Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, diğer yedi sanık 18'er yıl hapis cezası aldı. Tutuklu bulunan Can Atalay, 2023 genel seçimlerinde milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerini 'darbe girişimi' olarak nitelendirdi.
Medyascope'a konuşan HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Gezi Parkı olaylarının iktidara olan etkisini değerlendirdi. Önder, Gezi'nin iktidarın boğazına oturmuş bir yumruya benzediğini belirtti. Kararın bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledi ve olayların arkasında dış güçlerin olduğu iddiasını saçma bulduğunu ifade etti. Önder ayrıca, devletin kendi hatalarının farkında olup onlarla yüzleşmesi gerektiğini vurguladı.
Evrensel gazetesinin 28 Mayıs 2019 tarihli "Gezi Parkı direnişinin zaman tüneli" başlıklı makalesi, 2013 yılında Taksim Gezi Parkı'nda başlayan ve tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Direnişi'nin kronolojik bir özetini sunuyor. Makale, 29 Mayıs 2013'te parkın halkın kontrolüne geçmesi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ne yaparsanız yapın Gezi Parkı'nda tarihi yeniden ihya edeceğiz" açıklaması ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun parka ziyareti gibi önemli olayları detaylandırıyor. Ayrıca, polis müdahaleleri, medya sansürü ve halkın tepkileri gibi konulara da değiniliyor.
16 Mayıs 2025 tarihinde onurmatik tarafından oluşturuldu.
4 öğe,
1 kullanıcı.
16 Mayıs 2025 tarihinde onurmatik tarafından oluşturuldu.
0 öğe,
1 kullanıcı.
16 Mayıs 2025 tarihinde onurmatik tarafından oluşturuldu.
2 öğe,
1 kullanıcı.
21 Mayıs 2025 tarihinde onurmatik tarafından oluşturuldu.
4 öğe,
2 kullanıcı.
16 Mayıs 2025 tarihinde onurmatik tarafından oluşturuldu.
6 öğe,
1 kullanıcı.
… Gezi sürecindeki AK Parti'nin tutumunu nasıl buluyor? Ölmüş gençler hakkında, aileleri hakkında buradan neler söyleyecek ve bu polisin tutumu, TOMA meselesi Sayın Ensarioğlu'nu rahatsız ediyor mu? [Müzik] Reklamlar. Aykır Soruların haftanın son sorusu. Sayın Ensarioğlu, kısacık söyleyeyim; TOMA sizin hayatınızda var. Gezi olayları ve ölen evlatlarımız... Siz bu konularda acılı yörenin bir insanısınız. Gezi sürecine dair acılı ailelere, partinize ve …
… Başladıktan sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve geri kalan AKP elitleri, tabii ki iktidara yakın medya kanalları, bir şekilde Gezi protestolarını gayrimeşru hale getirmek için son derece kutuplaştırıcı bir dil kullanmıştı. Bu açıdan, çeşitli dini temalara vurgu yaparak, Gezi protestolarına katılanları çok seküler, toplumdan kopuk, marjinal; işte çapulcu ve kamu düzenini bozmaya yönelik eylemler yapan bir kitle, adeta bir güruh olarak tanımlamışlardı. …
… Nurettin Yılmaz diye birisi var. Ben şimdi kendisine sapık desem, burada pedofil desem, eee hemen savcılar harekete geçer. Onu korumak için bana dava açarlar. Tamam mı? Ya, böyle bir durumdayız. Bu ilahiyatçı kişiyi, Nurettin Yılmaz’ı, Boğaziçi Üniversitesi’ne İslam Araştırmaları Grubu davet etmiş. Bu kişi, eee yani kişi derken de utanıyorum aslında ama ne diyeyim; başka küfretmem lazım. Bu defa yine …