Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki yüksek farkın nedeninin, hükûmetin tarımsal destekleri yeterince sağlamamasından kaynaklandığını belirtti. 2007'de çıkarılan bir kanunla, millî gelirin en az yüzde biri kadar tarımsal destek sağlanması gerekirken, hükûmetin bu miktarı millî gelirin sadece 0,44'ü kadar verdiğini ifade etti. Korkmaz'a göre, hükûmetin bu tutumu, perakende fiyatlarının düşmesini engelliyor ve fiyat kontrolü yapmasını zorlaştırıyor.
25 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de kamu harcamaları, vergi politikaları ve mali disiplin konularında yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Bütçe kaynaklarının popülizm ve şatafat için kullanılmasının, kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımların atıl kalmasının ve kamu yatırımlarının piyasa maliyeti üzerinde yapılmasının kamu kaynaklarının etkin kullanılmadığını gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, ücret artışlarının verimlilik artışına ve fiyatların frenlenmesine katkı sağlayabileceğini ifade ediyor. Korkmaz, mevcut siyasi yapı ve koşullarda Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulamasının bile istikrarı sağlamakta yetersiz kalacağını öne sürüyor.
23 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye Varlık Fonu'nun dünya genelinde benzersiz bir yapıya sahip olduğunu ve Sayıştay denetimine tabi olmadığını ifade etti. Fonun, diğer ülkelerdeki gibi cari fazla veya doğal kaynak gelirlerini değerlendirmek yerine, yüksek faiz oranlarıyla borçlanmak için kullanıldığını belirtti. Korkmaz, bu durumun Osmanlı İmparatorluğu'nun Düyunu Umumiye döneminden daha ağır bir yük olduğunu ve gelecek nesillerin refahını ipotek altına aldığını vurguladı.
21 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de konut fiyatlarının artmasının iki ana nedenini açıklıyor: kara para aklama ve pandemi sonrası güvenli bölge arayışı. 2024 Ocak ayında, Türkiye'de konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %17,8 oranında azaldı. Yabancılara yapılan konut satışları ise %50,47 oranında düşüşle 2061'e geriledi. Bu düşüş, özellikle Batılı ülkelerden alıcıların azalması ve yabancı yatırımcıların güven sorunları nedeniyle dikkat çekici.
18 Şubat 2024

Merkez Bankası'nın Ocak ayı TÜFE bazlı reel kur endeksi verilerine göre, Türk Lirası'nın dolar ve Euro karşısında %43 oranında değer kaybettiği belirtiliyor. 2021'deki kur şokunun ardından dolar ve Euro kuru, enflasyonun altında kalmış durumda. Ancak, Türk Lirası'nın bu kadar düşük değerde olmasına rağmen, risklerin arttığı ve hükümetin alışılmış ekonomik politika hatalarını tekrarlaması durumunda yeni bir kur şoku yaşanabileceği ifade ediliyor. Ayrıca, 2023 yılında cari açığın 45,1 milyar dolar olduğu ve bu açığın yabancı yatırım sermayesi yerine dış borçla finanse edildiği, bu durumun dış borç stokunun artmasına ve temerrüt riskinin yükselmesine neden olduğu vurgulanıyor.
16 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin cari açık sorununu çözmesi için üretimde ithal ara malı ve hammadde kullanımını azaltması gerektiğini belirtiyor. Özel sektör yatırım yapmadığı için devletin pamuk ve iplik gibi ürünlerin üretimine teşvik vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Türkiye için uygun kur rejiminin yönetimli dalgalanma veya yarı sabit kur rejimi olabileceğini ve bu değişiklikler için Merkez Bankası'nda reform yapılması gerektiğini öne sürüyor.
14 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, 1980 öncesi Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyon oranlarına değinerek, nominal ve reel faiz kavramlarını açıklıyor. Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranının beklenen TÜFE'nin altında olduğunu ve gerçekte reel faizlerin artmadığını, hatta eksi değerde olduğunu belirtiyor. Ayrıca, seçim ekonomisinin toplam talebi ve TÜFE'yi artıracağını, bu durumun 2024 Haziran ayına kadar aylık enflasyon oranlarının 2023'ün üzerinde çıkacağını öngörüyor. Bu koşullar altında, TL mevduat hesabı açanlar için bankaların ortalama yüzde 51 faiz verdiğini ifade ediyor.
13 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türk Lirası'nın değer kaybı ve Merkez Bankası'nın karşılaştığı zorlukları tartışıyor. Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırma politikalarının, siyasi iktidarın seçim öncesi KOBİ'lere ve esnafa kredi dağıtımı gibi uygulamalarıyla çeliştiğini belirtiyor. Ayrıca, bütçede lüks harcamaların arttığı ve bu durumun Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını etkisiz kılacağını ifade ediyor. Korkmaz, bu koşullar altında bir Merkez Bankası Başkanının neden görevde kalmak istemeyeceğini sorguluyor.
9 Şubat 2024

İYİ Parti'nin son anket sonuçlarına göre oy oranlarında düşüş yaşandığı ve parti içindeki istifaların arttığı belirtiliyor. 2019 Türkiye geneli oy oranı %7,30 olan İYİ Parti'nin, İstanbul'da %3,6 ve Ankara'da %6,1 gibi daha düşük oranlara gerilediği ifade ediliyor. Partiden ayrılanların ve oyunu heba etmek istemeyen seçmenlerin, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ve Ankara'da Mansur Yavaş gibi adayları destekleyeceği öne sürülüyor. Ayrıca, DEM'in büyük şehirlerdeki aday çıkarma politikalarının, mağduriyetten siyasi başarı sağlama veya kaos ortamı yaratma amacı taşıyabileceği tartışılıyor.
8 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, AKP iktidarının 2006 yılında çıkardığı ve tarımsal destekleme programlarının finansmanı için gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağını belirten kanuna uymadığını ifade etti. 2007 yılından itibaren tarımsal desteklerin milli gelire oranı yüzde 1'in altında kaldı ve zamanla daha da azaldı. Korkmaz, tarımsal desteklerin yeniden GSYH'nın yüzde birine çıkarılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'deki yüksek geçiş ücretlerinin gıda fiyatlarını artırdığına ve tarım ürünlerinin nakliyesinde paralı yolların bedava olması gerektiğine dikkat çekti.
7 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de 2021 sonunda başlayan ve maliyet enflasyonu şeklinde ortaya çıkan yüksek enflasyonun, eksi reel faiz ve TL'den kaçış nedeniyle düşmediğini belirtiyor. Gelir dağılımındaki bozuklukların lüks tüketimi etkilemediğini, ancak genel olarak enflasyonun düşürülmesinin zor olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyonla mücadele için başkanlık sisteminin değişmesi, demokratik ve hukuki altyapının güçlendirilmesi ve IMF ile iş birliği yapılması gerektiğini öne sürüyor.
6 Şubat 2024
İşaretlediklerim