21 Mart 2024 Ekonomi · Siyaset

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, faiz artırımı ve döviz rezervlerinin kullanımını eleştirdi

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası'nın faiz oranını yüzde 45'ten yüzde 50'ye yükseltmesini ve bu süreçte 20 milyar dolarlık döviz rezervinin kullanılmasını eleştirdi. Yılmaz, Ağustos'tan bu yana devam eden faiz artırımı trendinin geçen ay sona erdiğini ve bu dönemde döviz baskısını azaltmak için büyük miktarda rezervin kullanıldığını belirtti. Ayrıca, faiz artışının siyaset kurumuna rağmen gerçekleştiğini ve Merkez Bankası'nın bu kararlı tutumunun takdir edilmesi gerektiğini ifade etti, ancak siyasi liderlerin olumsuz tutumlarının tüm çabaları boşa çıkarabileceğini de vurguladı.

Benzer haberler

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin döviz kuru açısından istikrarlı bir döneme girdiğini ifade etti. Merkez Bankası'nın yıl başından bu yana döviz kuru baskısını azaltmak için 10 milyar doların üzerinde rezerv harcadığı, buna rağmen doların 32, avronun ise 35 TL'ye ulaştığı belirtildi. Yılmaz, ekonomideki olumlu gelişmelerin kredi değerlendirme kuruluşlarını da etkilediğini, siyasi belirsizliklerin sona erdiğini ve ekonomik politikaların daha sağlıklı bir şekilde izlendiğini savundu. Ayrıca, enflasyonla mücadele için yeni bir politika seti belirlendiğini ve 2026'da enflasyonun tek haneye düşeceğini öngördü.
9 Mart 2024

Merkez Bankası'nın eski başekonomisti Hakan Kara, bankanın faizleri artıramaması nedeniyle döviz rezervlerini kullanmak zorunda kaldığını ifade etti. 2023 genel seçimlerinden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteğiyle faizler düşük tutulmuş ve 'arka kapıdan satış' yöntemiyle milyarlarca dolar rezerv eritilmişti. Seçim sonrası yeni ekonomi yönetimi faizleri kademeli olarak artırsa da, son dönemde bu trend durduruldu ve döviz rezervlerini eritme yoluna tekrar başvurulduğu belirlendi. Eski başekonomist Kara, Merkez Bankası'nın yarınki faiz kararında faizleri yüzde 45'te sabit tutmasının beklendiğini ifade etti.
20 Mart 2024

Merkez Bankası, faiz oranlarını yüzde 19'dan yüzde 8,5'e indirdi ancak bu hamle enflasyonu düşürmek yerine, enflasyon oranını yüzde 15-20 aralığından yüzde 80'in üzerine çıkardı. Bu durum, 'faiz sebep, enflasyon sonuç' tezinin işlemediğini gösterdi. Geçen hafta, Merkez Bankası'nın beş puanlık faiz artırımı yapması, bu politikanın terk edildiğine ve daha rasyonel bir yaklaşıma dönüldüğüne işaret ediyor. Servet Yıldırım, yüksek faizin ekonomiye zararlarını sıralarken, Türkiye'nin dünyanın en yüksek faiz veren ülkeleri arasında olduğunu belirtiyor ve sıkı para politikası uygulamanın kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.
25 Mart 2024

Eski Ziraat Bankası yöneticisi Şenol Babuşcu, Merkez Bankası'nın bankaların satabileceği günlük döviz miktarına limit getirdiğini açıkladı. Bu karar, Türk Lirası'nın değer kaybının hızlandığı ve doların 20 TL'ye yaklaştığı bir dönemde geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz indirme kararının ardından TL'nin değer kaybı hızlanmış ve Merkez Bankası döviz artışını engellemek için rezervlerini eritmişti.
17 Nisan 2023

Türkiye'de döviz talebinin artması ve TL'nin değer kaybetmesiyle kurlar yükseliyor ve bu durum Merkez Bankası'nın rezervlerindeki erimeyi hızlandırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz indirimlerinin devam edeceğini belirtiyor ve iktidar, piyasada kontrol sağlamak için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Merkez Bankası, seçim sonrası ilk haftada üç yeni düzenleme gerçekleştirdi. Ekonomistler ve piyasa oyuncuları, bankada döviz hesabı olan vatandaşların olumsuz gelişmelere hazırlıklı olmaları gerektiğini ifade ediyorlar. Prof. Öner Günçavdı, bu durumun adı konmamış bir sermaye kontrolü olduğunu ve Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını kazanması halinde Türkiye'nin kredi açığının büyüyeceğini, bu durumun vatandaşa vergi yoluyla kaynak yaratma yükümlülüğü getireceğini belirtiyor.
19 Mayıs 2023
Daha fazla

Haberde, Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırması ve döviz rezervlerinin kullanılması gibi ekonomik politika kararları ele alınmaktadır. Bu tür haberler, ekonomik kararların ve politikaların karmaşık doğası nedeniyle doğrudan 'iyi' veya 'kötü' olarak sınıflandırılamaz. Ekonomik kararların sonuçları, farklı kesimler ve bireyler için farklı olabilir. Bu nedenle, haberin doğası 'nötr' olarak değerlendirilmiştir. Haberde eleştiriler ve takdirler bir arada bulunmakta, bu da haberin genel tonunu nötr bir hale getirmektedir.

İşaretlediklerim