2 Mayıs 2024 Hukuk · Siyaset

İbrahim Kaboğlu, Türkiye'de anayasal değişikliklerin demokratik standartları düşürdüğünü eleştirdi

İbrahim Kaboğlu, 2007-2017 yılları arasında Türkiye'de yapılan anayasal değişikliklerin kişisel iktidar arayışıyla motive edildiğini ve bu süreçte demokratik standartların azaldığını belirtti. Anayasa'da yazılı olmayan fiili durumlar ve uygulamaların arttığını, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayrımın sadece biçimsel kaldığını ifade etti. Kaboğlu, bu değişikliklerin siyasal krizleri ve toplumsal bunalımları derinleştirdiğini ve Türkiye'nin anayasacılık yörüngesinden sapmasına neden olduğunu vurguladı.

Benzer haberler

İbrahim Kaboğlu, Türkiye'de 2017 yılında gerçekleşen anayasal değişikliklerin, Cumhurbaşkanı'na yürütme yetkisi verirken bakanları siyaset dışı bıraktığını ve bu durumun anayasaya aykırı olduğunu belirtiyor. Cumhurbaşkanı'nın parti genel başkanı olmasının ve bakanların seçim meydanlarında aktif rol almasının anayasaya aykırı olduğunu, bu durumun Cumhuriyet'in niteliklerine zarar verdiğini ve Türkiye'nin Temmuz 2018'den itibaren bir fetret dönemine girdiğini savunuyor. Kaboğlu, mevcut sistemin 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' adı altında gerçek eksiklikleri gizlemeye çalıştığını iddia ediyor.
28 Mart 2024

Yusuf Ziya Cömert, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Kenan Evren döneminden kalma anayasal yetkileri kullanmaya devam ettiğini belirtiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni anayasa gündemi üzerine yorumlar yaparak, seçim sonuçlarının bu gündemi zayıflattığını ve Meclis'in demokratik olmayan tutumlar sergilediğini eleştiriyor. Özellikle, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi gibi olayları örnek vererek, mevcut siyasi yapı ile sivil bir anayasanın nasıl mümkün olabileceğini sorguluyor.
26 Nisan 2024

İbrahim Kahveci, AK Parti yönetiminde Türkiye'nin durumunu 'cehalet, sefalet, felaket' kelimeleriyle özetliyor. Yazısında, vatandaşların gerçeklerden çok şova önem verdiğini, ülkeden nitelikli beyin göçünün yaşandığını ve buna karşın niteliksiz göç alındığını belirtiyor. Kahveci, bu durumun Türkiye'yi yapısal olarak çöküşe sürüklediğini ve büyük bir felakete doğru ilerlediğini ifade ediyor.
6 Mart 2024

Türkiye'nin anayasa serüveni, Tanzimat Fermanı'ndan başlayarak günümüze kadar uzanan bir yolculuğu kapsar. 1876, 1921, 1924, 1961 ve 1982 yıllarında farklı anayasalar kabul edilmiş, her biri dönemin siyasi ve toplumsal koşullarını yansıtmıştır. 1982 Anayasası, darbe sonrası oluşturulan ve günümüze kadar birçok değişiklikle 'yamalı bohça'ya dönüşen bir metin olarak ele alınmıştır. AKP döneminde yapılan anayasa değişiklikleri ve tartışmaları, Türkiye'nin anayasal yapısında önemli dönüşümlere işaret etmektedir.
2 Mayıs 2024

Ali Bayramoğlu, Türkiye'de iktidarın kimliği ve değerleri üzerine sahanın genişlediğini ancak bu genişlemenin kaotik ve kuralsız olduğunu, ötekinin ve ortak değerlerin aleyhine sonuçlar doğurduğunu belirtiyor. Yargı, adalet, seçim, demokrasi, siyaset, hakkaniyet, ekonomi ve rasyonellik arasındaki bağların kopmakta olduğunu ve bu durumun Türkiye'yi her geçen gün daha fazla boğduğunu ifade ediyor. Bayramoğlu, kutuplaştırıcı siyasetin iktidarı destekleyen grupların temel değerlerine de zarar verdiğini ve mevcut durumun bir gün sona ereceğini öngörüyor.
16 Mart 2024
Daha fazla

Haberde, Türkiye'de yapılan anayasal değişikliklerin kişisel iktidar arayışıyla motive edildiği ve bu süreçte demokratik standartların azaldığı belirtiliyor. Ayrıca, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayrımın sadece biçimsel kaldığı ve bu değişikliklerin siyasal krizleri ve toplumsal bunalımları derinleştirdiği ifade ediliyor. Bu durumlar, ülkenin demokratik yapısına zarar verdiği ve toplumsal istikrarı olumsuz etkilediği için haberin doğası 'kötü' olarak değerlendirilmiştir.

İşaretlediklerim