Mustafa Karaalioğlu, İslam dünyasının Gazze katliamı karşısında aciz kaldığını belirtti

Mustafa Karaalioğlu, Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) son toplantısında Gazze ve İsrail konularına değinilmediğini ve TDT'nin İsrail'i kınamaya cesaret edemediğini eleştiriyor. Karaalioğlu, Gazze halkının maruz kaldığı zulme karşı TDT üyesi ülkelerin duyarsız kaldığını ve bu durumun uluslararası kuruluşların zayıflığını gösterdiğini vurguluyor. Batı'da birçok şehirde protestolar düzenlenirken, TDT üyesi ülkelerin liderlerinin bu konuda sessiz kalmasının tarih önünde ağır bir sorumluluk olduğunu belirtiyor.

Candan Yıldız, Gazze'de yaşanan insanlık dramını ve uluslararası toplumun bu duruma karşı sessiz kalışını eleştirdi. Güney Afrika'nın, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım davası açmasına rağmen, alınan tedbir kararlarının İsrail'i durdurmadığı belirtildi. İsrail'in 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısına misilleme olarak başlattığı savaşın, Gazze'deki coğrafya, tarih, kültür ve inançları yok ettiği vurgulandı.

Mehmet Metiner, İsrail'in Gazze'deki Refah bölgesine yönelik saldırılarını ve bu saldırılar karşısında İslam ülkelerinin sessiz kalmasını sert bir dille eleştirdi. Metiner, İslam ülkelerinin bu duruma seyirci kalmasını İslam'ın izzetine aykırı bulduğunu belirtti. Ayrıca, bu ülkelerin yöneticilerinin İslam dinine mensup olmalarına rağmen yönetimlerinin İslami olmadığını vurguladı. Metiner, Filistin topraklarının yıllardır işgal altında olduğunu ve Gazze'de soykırım yaşandığını ifade etti.

Biden yönetimi, Gazze'ye yönelik insani yardım ve ateşkes için çeşitli adımlar atmaya çalışıyor, ancak bu çabaların yeterli olmadığı belirtiliyor. ABD'deki siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle, Filistinlilere yönelik destek konusunda bir tutarsızlık söz konusu. İslam ülkeleri tarafından yapılan olağanüstü bakanlar toplantısında ise Gazze'deki insani krize yönelik etkili çözümler üretilemediği ve somut adımların atılmadığı eleştiriliyor. Bu durum, Gazze'deki insani durumun iyileştirilmesi konusunda uluslararası toplumun yetersiz kaldığını gösteriyor.

Ahmet Taşgetiren, Gazze'deki insani dramı ve bu durumun Türkiye'deki siyasi aktörler tarafından nasıl istismar edildiğini ele alıyor. Murat Kurum'un 31 Mart seçimleri öncesinde Gazze'ye yardım vaadinde bulunarak, seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışmasını örnek göstererek, bu tür siyasi söylemlerin Gazze'nin acılarını siyasi çıkar için kullanmanın bir örneği olduğunu belirtiyor. Taşgetiren, Gazze'deki insani durumun ciddiyetine dikkat çekerken, Türkiye'de siyasi puan kazanmak için bu trajedinin kullanılmasını eleştiriyor.