Hukukçu Kerem Altıparmak, İstanbul'daki içki yasağını eleştirdi

İstanbul Valiliği, kentteki park, piknik yeri, plaj ve sahillerde içki içme yasağını getirdi. Valilik, kararın yeni olmadığını ve mevcut yasaları hatırlattıklarını belirtti. Ancak, bu karar birçok hukukçu tarafından Anayasa'ya aykırı bulundu ve sosyal medyada tepkiler çekti. Türkiye İşçi Partisi ve CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, karara tepki gösteren muhalefet temsilcileri oldu.

İstanbul Valiliği, park, piknik yeri, plaj ve sahilde içki içme yasağının yeni bir karar olmadığını, ilgili kurumlara yükümlülüklerin hatırlatıldığını belirtti. Valilik, emniyet, jandarma ve zabıta birimlerinin etkin şekilde denetim yapması ve halkın huzur ve güvenliğini bozacak olaylara meydan verilmemesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, alkol satış ve kullanım alanlarına ilişkin uygulama yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin gerekliliğini ilgili kurumlara hatırlattı.

İstanbul Valisi Davut Gül, park, piknik yeri, plaj ve sahilde içki içme yasağının gerekçelerinden birinin 'kadınların rahatsız edilmeden vakit geçirme hakkı' olduğunu belirtti. Valilik, yasağın yeni olmadığını ve ilgili kurumlara yükümlülüklerin hatırlatıldığını ifade etti. Ancak, avukat Hüseyin Ersöz ve anayasa profesörü Kemal Gözler, bir insan fiilinin ancak kanunla yasaklanabileceğini ve genelgelerin bu konuda yetersiz olduğunu belirtti.

İstanbul Valiliği, park, piknik yeri, plaj ve sahillerde içki içilmesini yasakladı. Kararın gerekçesi olarak 'çevrenin rahatsız edilmemesi, olumsuz görüntülerin oluşmasına mahal vermemek' gösterildi. Emniyet, jandarma ve zabıta birimlerinin etkin şekilde denetim yapması ve hükümlere uymayan kişiler ve işletmeler hakkında yasal işlem başlatması istendi. Bu karar, özellikle enflasyon ve Özel Tüketim Vergileri (ÖTV) altında ezilen yurttaşlar tarafından 'hayat tarzı'na bir müdahale olarak görüldü.

İstanbul Valiliği'nin İstanbul'da park, piknik yeri, plaj ve sahilde içki içme yasağına karşı İstanbul Barosu, genelgenin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açtı. Baro, genelgenin özel yaşamın gizliliğine müdahale ettiğini belirtti. Ayrıca, Anayasa'nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesiyle güvence altına alınan özel yaşamın gizliliğine müdahale edildiği ifade edildi.