İstanbul seçimleri ve siyasi atmosfer üzerine değerlendirmeler

İhsan Aktaş, Türkiye'de yaşanan ekonomik zorluklara ve pandemi etkilerine rağmen, seçmenin genel seçimlerde iktidara sert bir mesaj vermediğini ifade etti. Vatandaşların, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı küresel pozisyon, güvenlik riskleri, Erdoğan'ın liderliği ve Cumhur İttifakı'nın birlikteliği gibi faktörleri göz önünde bulundurarak, devletin bekası ve istikrarına oy verdiklerini belirtti. Yerel seçimlerde ise, seçmenlerin genel bir mesaj vermek amacıyla oy kullandıkları ve bu durumun özellikle ekonomik sorunlardan etkilenen kesimler tarafından belirginleştirildiği vurgulandı. Ayrıca, AK Parti'nin gelecekteki özeleştirilerinde Yeniden Refah Partisi'nin varlığını ve kendi iç dengelerini gözden geçirebileceği öngörüldü.

Yazıda, Türkiye'deki yerel seçim sonuçlarının, özellikle AK Parti için beklenmedik bir hezimet olduğu ve seçmenin bu sonuçlarla kimsenin çantasında keklik olmadığını gösterdiği ifade ediliyor. AK Parti'nin, özellikle İstanbul ve Adıyaman gibi yerlerde beklenen başarıyı elde edemediği, CHP'nin ise seçimlerde birinci çıkarak önemli bir başarı elde ettiği belirtiliyor. Ayrıca, İmamoğlu'nun İstanbul'da üçüncü kez galip gelmesi ve Mansur Yavaş'ın Ankara'da rakibine büyük bir fark atması gibi detaylar da yer alıyor.

Yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesinde, seçim atmosferinin halk arasında büyük bir heyecan yaratmadığı, insanların daha çok ekonomik sorunlarla ilgilendiği belirtiliyor. AKP ve CHP'nin seçim bildirgeleri incelenerek, her iki partinin de katılımcı demokrasi, şeffaflık ve sosyal refahı önceliklendiren vaatlerde bulunduğu, ancak bu vaatlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda şüphelerin olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, sosyal belediyecilik kavramı üzerinden yerel yönetimlerin sosyal politika yapma kapasitesi ve konut sorunu gibi önemli meseleler tartışılıyor.

Eski Ak Parti milletvekili Resul Tosun, Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) İstanbul, Ankara ve İzmir'deki adaylarını yerel seçimlerden önce çekeceğini iddia etti. Bu iddia, Ak Parti camiası tarafından yoğun bir ilgi ve baskı ile karşılanıyor. YRP'nin anketlerdeki oy oranı ve üye sayısındaki artış, partiye olan ilgiyi artırıyor. YRP'nin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde stratejik bir rol oynadığı ve Erdoğan'ın partiyle anlaşma yaparak Fatih Erbakan'ın adaylıktan çekilmesini sağladığı belirtiliyor. YRP, yerel seçimlerde de benzer bir stratejik pozisyon almayı hedefliyor ve iktidarla yapılan görüşmelerde 30 maddelik şartların yerine getirilmediğini vurguluyor.

Orhan Uğuroğlu, 31 Mart Yerel Seçimlerinde AKP'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın karşılaştığı zorlukları ele alıyor. Erdoğan'ın, partisinin kamuoyu desteğindeki düşüşü ve yerel seçimlerdeki olası kaybı göz önünde bulundurarak, seçimlerde kendini daha fazla öne çıkardığı belirtiliyor. Erdoğan'ın bu hamlesinin, kendisi için bir 'final' niteliğinde olduğu ve olası bir kaybın erken seçimlere yol açabileceği ifade ediliyor. Yazıda, ekonomik zorluklar ve dar gelirlilerin durumu da seçimlerin önemli bir boyutu olarak değerlendiriliyor.