Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak, çocuk istismarından hüküm giymiş bir kişiyi affettiği için istifa etti

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda resmi olmayan sonuçlara göre önde olan Tayyip Erdoğan'ı tebrik etti. Orban, Avrupa Birliği'nde otoriter bir lider olarak biliniyor. Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Sani de Erdoğan'ı tebrik eden liderler arasında yer aldı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Antalya Diplomasi Forumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin göçmen krizi konusunda oynadığı rolün Avrupa'nın istikrarını korumada kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Orban, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinin ve Türkiye'nin bu konudaki politikalarının, Avrupa kıtasını bir anlamda kurtardığını ifade etti. Ayrıca, Türkiye ile Macaristan arasındaki tarihi ilişkilere de değinerek, Erdoğan'ın Macaristan'da sevilen bir lider olduğunu ve yüksek bir imaja sahip olduğunu vurguladı.

Macaristan parlamentosu, mart ayının başında İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurularını onaylama ihtimali bulunuyor. İki ülke, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından NATO'ya katılmak istediklerini açıklamıştı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, üyelik taleplerini destekleme kararı aldıklarını belirtmişti. Eğer Macaristan onay verirse, Türkiye NATO üyeliklerini onaylamayan tek ülke kalacak. İsveç ile Türkiye arasındaki ilişkiler, son dönemde bazı olaylar nedeniyle gerilmiş durumda.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa Birliği dönem başkanlığı sırasında Rusya'ya yapacağı ziyarete gelen tepkilere yanıt verdi. Orban, Brüksel'de oturarak barışın sağlanamayacağını ve savaşın sona ermesi için aktif adımlar atılması gerektiğini belirtti. AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in, AB adına Rusya ile temas kurma yetkisi olmadığı uyarısına rağmen, Orban barış yolunda önemli bir araç olarak hizmet edeceklerini ifade etti. Orban, dönem başkanlığını üstlendikten sonra ilk dış ziyaretini Ukrayna'ya yapmıştı.

Macaristan hükümeti, hükümet politikalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medya üzerindeki baskıları artırıyor. Yeni yasalar, bu grupları 'dış kaynaklı yabancı temsilciler' olarak etiketleyerek faaliyetlerini zorlaştırıyor. Bu durum, siyasi görüş paylaşımı gibi temel vatandaşlık haklarını da tehlikeye atıyor, çünkü bu tür faaliyetler 'yabancı ajan' suçlamasıyla sonuçlanabiliyor. Ayrıca, siyasal iktidarın uluslararası mahkeme kararlarına uymama konusundaki inatçı tavrı ve her türlü muhalefeti 'teröristlik' veya 'casusluk' ile suçlama eğilimi, ülkenin demokratik değerlerden uzaklaştığını gösteriyor.