Bilim insanları, atmosfere yılda 5 milyon ton elmas tozu püskürtülmesinin Dünya'nın ısısını 1,6 derece düşürebileceğini öne sürdü. Bu yöntem, güneş ışınlarını yansıtarak küresel ısınmayı azaltmayı hedefleyen bir jeomühendislik yaklaşımı olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu yöntemin uygulanabilirliği ve maliyeti konusunda tartışmalar sürüyor. Elmas tozunun, kükürt dioksit gibi asit yağmurlarına neden olmaması avantaj olarak görülse de, maliyetinin oldukça yüksek olması nedeniyle eleştiriliyor.
18 Ekim 2024

ABD'li bilim insanı James Hansen ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre, küresel ısınma şu anda tespit edilenden daha hızlı artıyor. Bu durum, önümüzdeki 10 yıl içinde önemli bir sıcaklık eşiğinin aşılmasına yol açacak. Araştırma, dünyanın Paris İklim Anlaşması'nda belirlenen 1.5 santigrat derece eşiğini beklenenden çok daha erken aşacağını öngörüyor. Hansen, fosil yakıtların yakılmaya devam edilmesi ve Dünya'nın bunun etkilerine karşı 'çok hassas' olması nedeniyle 'taahhütlü ısınma' ile büyük miktarda küresel ısınma biriktiğini belirtiyor.
2 Kasım 2023

Yeni bir araştırmaya göre, kutup buzullarının erimesi Dünya'nın dönüşünü yavaşlatarak günlerin uzamasına neden oluyor. İnsan kaynaklı küresel ısınma nedeniyle Grönland ve Antarktika'daki buz tabakalarının erimesi, suyun ekvator çevresindeki denizlere dağılmasına yol açıyor ve bu da Dünya'nın dönüş hızını yavaşlatıyor. Araştırma, 1900 ile 2000 yılları arasında gün uzunluğundaki yavaşlama oranının yüzyılda 0.3-1.0 milisaniye arasında değiştiğini, ancak 2000'den bu yana bu oranın 1.3 ms/cy'ye yükseldiğini gösteriyor. Emisyonlar azaltılmazsa, yavaşlama oranının 2100 yılına kadar yüzyılda 2.6 milisaniyeye ulaşacağı öngörülüyor.
16 Temmuz 2024

Apollo misyonlarıyla getirilen ay örneklerini inceleyen bilim insanları, Ay’ın ince atmosferinin nasıl oluştuğuna dair gizemi çözdüklerini açıkladılar. Araştırmalar, Ay atmosferinin yaklaşık yüzde 70’inin meteor çarpmaları sonucu buharlaşmadan, yüzde 30’unun ise güneş rüzgarı püskürmesinden kaynaklandığını gösteriyor. Bu bulgular, Ay’ın yüzeyi ve atmosferinin uzun zaman ölçeklerinde nasıl etkileşime girdiğine dair daha net bir resim sağlıyor ve uzay aşınma süreçlerine dair anlayışımızı geliştiriyor.
3 Ağustos 2024

2019 Dünya Bilim İnsanları İklim Acil Durum Uyarısı'nı güncelleyen 15 binden fazla bilim insanı, Dünya'daki yaşamın 'kuşatma altında olduğunu' ve bu konuda 'keşfedilmemiş bir alan'a girildiğini belirtti. Raporda, son dönemde kırılan çok sayıda sıcaklık rekorunun gezegenin 'yaşamsal belirtilerine yönelik ciddi tehditler' oluşturduğu ifade edildi. Ayrıca, Covid-19 kapanmalarının kaldırılmasının ardından fosil yakıt kullanımının hızla arttığına dikkat çekildi. Bilim insanları, ekonomik büyüme fikri ile ekolojik hedefler arasındaki çatışmanın en büyük zorluklardan biri olduğunu belirtti.
25 Ekim 2023

Copernicus İklim Değişikliği Servisi'nin yeni verilerine göre, dünya son 12 ay boyunca sanayi öncesi döneme göre ortalama 1,5 santigrat derece daha sıcak oldu. Bilim insanları, Temmuz 2023 ile Haziran 2024 arasındaki sıcaklıkların kayıtlardaki en yüksek seviyelere ulaştığını belirtti. Bu durum, dünya liderlerinin 1,5 C ısınma hedefini tutturma sözlerini yerine getirmediklerini göstermese de, daha fazla insanın şiddetli hava koşullarına maruz kalacağı anlamına geliyor. Ayrıca, sıcaklıklardaki sürekli artış, felaketle sonuçlanabilecek dönüm noktaları riskini artırıyor.
9 Temmuz 2024

Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN), evrenin temel yapı taşlarını oluşturan gizli hayalet parçacıkları keşfetmeyi amaçlayan 10 yıllık bir proje başlattı. Bu proje kapsamında, 'Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı' adı verilen çok hassas bir süper çarpıştırıcı inşa ediliyor. Bu yeni cihaz, bilim insanlarının Büyük Patlama koşullarını yeniden yaratmalarına ve evrenin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamalarına olanak tanıyacak. CERN'de kıdemli fizikçi Dr. Richard Jacobsson, bu projenin evrenin yaratılışı hakkındaki düşünceleri yeniden tanımlayabileceğini belirtti.
26 Mart 2024

Earth Commission tarafından yapılan ve Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, insan faaliyetlerinin gezegenin güvenliğini ve adaletini tehlikeye attığı belirtildi. Sekiz ekolojik göstergeden yedisinde tehlikeli sınırların aşıldığı, küresel sıcaklık artışının güvenli sınır olan 1 dereceyi geçtiği ve yüzey suyu akışında güvensiz seviyelerin görüldüğü tespit edildi. Ayrıca, gezegenin yalnızca yüzde 45 ila 50'sinin bozulmamış ekosistemlere sahip olduğu ve nitrojen ile fosfor kullanımındaki eşitsizliklerin tehlikeli boyutlara ulaştığı bulgularına ulaşıldı.
31 Mayıs 2023

Dünya genelinde sıcaklık rekorları kırılırken, Türk Tabipleri Birliği ve ilgili sağlık dernekleri Türkiye'de 'sıcak sağlık eylem planı' oluşturulması çağrısında bulundu. Aşırı sıcakların ölümlere ve kronik hastalıkların kontrolünün zorlaşmasına yol açtığı belirtilerek, özellikle risk altındaki gruplar için önlemlerin alınmasının önemi vurgulandı. Ayrıca, enerji üretimi ve diğer insan aktivitelerinin sera gazı salınımına neden olarak küresel ısınmayı tetiklediği ve kentlerde ısınmanın daha yoğun yaşandığı ifade edildi.
12 Temmuz 2023

2023 yılı, iklim bilimcilerin tahminlerinin aksine, kaydedilen en sıcak yıl oldu ve bu durum bilim insanlarını şaşırttı. NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Gavin Schmidt, iklim modellerinin bu ani sıcaklık artışını öngöremediğini belirtti. Sera gazı emisyonları, Tonga'daki volkanik patlama ve denizcilik endüstrisindeki sülfür emisyonlarını azaltan düzenlemeler gibi faktörlerin etkileri incelendi, ancak hiçbiri sıcaklık artışını tam olarak açıklayamadı. Schmidt ve diğer bilim insanları, iklim sisteminin işleyişinde beklenmedik değişiklikler olabileceğini ve daha iyi veri sistemlerine ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor.
28 Mart 2024

2020 yılında fırlatılan Solar Orbiter uzay aracı, Güneş'e olan yakın yolculuğunda önemli gözlemler yapmaya devam ediyor. Araç, Güneş'in dış atmosferinin neden yüzeyinden daha sıcak olduğunu araştırırken, Güneş'in kutuplarından ve güneş rüzgarından ilk detaylı görüntüleri sağladı. Yeni yayınlanan videoda, Güneş'in manyetik alan çizgilerini takip eden gaz yapısı ve Dünya büyüklüğünde bir püskürme ile koronal yağmur görülebiliyor. Bu gözlemler, Güneş'in yapısını ve davranışlarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
12 Mayıs 2024

Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, Dünya’nın yaklaşık 466 milyon yıl önce Satürn’deki gibi bir halka sistemine sahip olmuş olabileceği keşfedildi. Araştırma, büyük bir asteroidin gelgit kuvveti nedeniyle parçalanarak gezegenin etrafında bir halka sistemi oluşturduğunu öne sürüyor. Bu halkanın güneş ışığını engelleyerek küresel soğumaya yol açmış olabileceği belirtiliyor. Çalışma, Dünya dışı olayların gezegenimizin iklimini nasıl etkileyebileceğine dair yeni bir anlayış sunuyor.
16 Eylül 2024

Harvard Üniversitesi'nden bilim insanları, Dünya’daki yaşamın başlangıcının yıldırım düşmesiyle oluşan kimyasal reaksiyonların sonucu olabileceğini öne sürdü. Araştırma, su, elektrolitler ve yaygın gazların birleşerek Dünya’nın ilk biyomoleküllerini oluşturduğu hipotezine dayanıyor. Simüle edilen yıldırım düşmeleri, karbondioksit ve nitrojeni son derece reaktif bileşiklere dönüştürebilen yüksek enerjili kıvılcımlar üretti. Bu keşif, Dünya dışında yaşamın gelecekteki olası keşifleri için de potansiyel taşıyor.
11 Ağustos 2024

Güney Kore'deki bilim insanları, nükleer füzyon deneyinde 100 milyon santigrat derece sıcaklıkta 48 saniye boyunca plazmayı tutmayı başardılar. Bu, 2021'de kırılan 30 saniyelik rekorun üstüne çıkılarak elde edilen bir başarıdır. Nükleer füzyon, güneş ve diğer yıldızlarda görülen enerji üretim sürecinin bir kopyası olup, karbon kirliliği olmadan sınırsız enerji sağlama potansiyeline sahiptir. Bu teknoloji, temiz enerji çözümleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.
3 Nisan 2024

Bilim insanları, Aralık 2022'de Kuzey Kutup göklerinde görülen nadir bir 'kutup yağmuru aurora' olayının gizemini çözdü. Bu aurora, genellikle çıplak gözle görülmeyen ve düşük güneş rüzgarı seviyeleri sayesinde gözlemlenebilen bir uzay havası türüdür. Araştırmacılar, bu auroranın doğrudan güneşten gelen supratermal elektronlar tarafından üretildiğini ve 28 saat boyunca gözlemlenebildiğini belirtti. Bu keşif, kutup ışıklarının kökenlerini anlamada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
23 Haziran 2024

Bilim insanları artık evrende yaşam olup olmadığını sorgulamıyor, bunun yerine 'yaşamı ne zaman bulacakları' sorusuna odaklanıyorlar. NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, Güneş Sistemimiz dışındaki bir gezegende yaşama dair umut verici ipuçları tespit etti. Teleskoplar, uzak yıldızların yörüngesindeki gezegenlerin atmosferlerini analiz edebiliyor ve Dünya'da yalnızca canlı organizmalar tarafından üretildiği bilinen kimyasalları arayabiliyor. İskoçya Kraliyet Gözlemevi'nin başındaki Prof. Dr. Catherine Heymans, evrende yalnız olup olmadığımız sorusuna cevap verebilecek teknolojiye ve yeteneğe sahip olduklarını belirtti.
3 Ekim 2023

Türkiye, uzay çöplerine karşı milli çözümler geliştirmeyi hedefliyor. Türksat Uydu Programları Direktörü Fatih Ayhan, uzay çöplerinin ciddi kazalara ve uydu kayıplarına yol açabileceğini belirtti. Ayhan, bu çözümlerin Türkiye'ye bilimsel, ekonomik, güvenlik ve çevresel alanlarda önemli avantajlar sağlayacağını ve uzay endüstrisinde yeni iş kolları oluşturacağını ifade etti. Ayrıca, Türkiye'nin uzayda aktif varlık göstermesi ve uzay çöplerini takip etmesi için radar ve teleskop sistemlerinin genişletilmesi gerektiğini vurguladı.
30 Mayıs 2024

Yeni bir araştırma, Samanyolu galaksisindeki iki yıldızın nadir bir çarpışmasının Dünya'nın koruyucu ozon tabakasını ortadan kaldırabileceğini ve bu durumun gezegendeki tüm yaşam formlarının kitlesel olarak yok olmasına neden olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanları, bu tür bir patlamanın Dünya'ya yakın bir yerde meydana gelmesi halinde yaşam için tehlike oluşturabileceğini belirtti. Bu tür yıldız çarpışmalarından kaynaklanan en büyük tehdit, gama ışınları ve ürettikleri X-ışını da dahil olmak üzere radyasyon patlamasıdır.
24 Ekim 2023

Sanayi devriminden bu yana artan karbondioksit seviyeleri, küresel ısınmayı hızlandırıyor ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından belirlenen kritik eşiklere yaklaşıyoruz. Bu eşikler arasında Grönland Buz Levhası, Permafrost, Okyanus sirkülasyonu ve sıcaklığı, Musonlar, Amazon Yağmur Ormanları, Antarktika Buz Levhaları ve mercan resifleri bulunuyor. Bilim insanları, bu eşiklerin aşılmasının geri dönüşü olmayan çevresel değişikliklere yol açabileceği konusunda uyarıyor ve küresel ısınmayı 1,5 derece altında tutmanın önemine dikkat çekiyor.
31 Mayıs 2024

Woods Hole Oşinografi Enstitüsü uzmanları, okyanusun derinliklerine dalmanın uzay keşiflerine göre daha zor ve maliyetli olduğunu ifade etti. İnsanlık, okyanus yüzeyini binlerce yıldır keşfetmesine rağmen deniz tabanının sadece yüzde 20'sini haritalayabildi. Derin deniz keşiflerinin sınırlı olmasının nedenleri arasında yüksek basınç, karanlık ve soğuk koşullar yer alıyor. Derin okyanus çukurları 11 bin metre derinliğe kadar ulaşabiliyor ve bu bölgelerdeki yaşam, güneş ışığı yerine hidrotermal sızıntılardan elde edilen kimyasal enerjiyle sürdürülüyor.
22 Haziran 2023
İşaretlediklerim