Çin'in Chang’e-6 görevi, Ay'ın karanlık yüzünden aldığı örneklerde Güney Kutbu-Aitken havzasında geniş kapsamlı yer altı magmatik faaliyetleri tespit etti. Bu faaliyetler, Ay'ın kabuğunun orta kalınlıkta olduğu bölgede çeşitli formlarda görülüyor ve Ay'ın jeolojik yapısının derinlemesine anlaşılmasına katkı sağlıyor. Araştırmacılar, bu bulguların Ay'ın erken dönemdeki jeolojik faaliyetlerine dair önemli ipuçları sunduğunu belirtiyor. Çin, Ay'ın uzak tarafından örnekler getiren ilk ülke oldu.
17 Ekim 2024

Çin'in keşif aracı Chang’e 6, Ay’ın az keşfedilmiş uzak tarafından kaya ve toprak örnekleriyle Dünya’ya dönerek bir ilke imza attı. Araç, topladığı örnekleri Çin’in kuzeyindeki İç Moğolistan bölgesine indirdi. Çinli bilim insanları, bu örneklerin Ay’ın iki yakasındaki coğrafi farklılıklarla ilgili soruları yanıtlayabileceğini umuyor. Bu keşif, Ay bilimi araştırmalarındaki temel sorulardan birine ışık tutmayı amaçlıyor.
25 Haziran 2024

Çin, 'Çang'ı 6' adlı keşif aracı ile Ay’ın karanlık yüzünden kaya ve toprak örnekleri toplamayı başardı. Çin Ulusal Uzay İdaresi, aracın 2 Haziran'da Ay yüzeyine indiğini ve topladığı örnekleri konteynerle yükseltme aracına aktardığını duyurdu. Bu başarı, Çin'i Ay’ın karanlık yüzeyinden materyal toplayan ilk ülke yaparak tarihe geçti.
4 Haziran 2024

Southern Methodist Üniversitesi'nin çalışmasında, Afrika ve Güney Amerika kıtalarında bulunan 260'dan fazla dinozor ayak izinin birbirleriyle eşleştiği keşfedildi. Bu izler, dinozorların yaklaşık 120 milyon yıl önce Erken Kretase döneminde Brezilya ve Kamerun arasında yürüdüklerini gösteriyor. Araştırmacılar ayrıca Brezilya'nın Borborema bölgesi ve Kamerun'un kuzeyinde benzer havza, nehir ve göl oluşumlarına dair kanıtlar buldu. Çoğu üç parmaklı teropod dinozorlara ait olan bu ayak izleri, Pangea'nın ayrılmasından sonra oluşan Atlantik Okyanusu'nun iki ucunda yer alıyor.
27 Ağustos 2024

Çin, 3 Mayıs'ta Ay'ın karanlık yüzünden kaya ve toprak örnekleri toplamak üzere uzaya gönderdiği 'Çang'ı 6' keşif aracının Ay yörüngesine giriş yaptığını duyurdu. Araç, Ay'a yaklaşırken gerçekleştirdiği fren manevrası ile yörüngeye oturdu ve 'Çüeçiao-2' adlı aktarım uydusu yardımıyla irtifa ve eğim ayarlamalarını tamamladı. Misyonun sonraki aşamasında, Ay'ın Güney Kutbu-Aitken Çanağı'ndaki Apollo Çanağı kraterine yumuşak iniş yapılması ve yüzeyden örneklerin toplanması planlanıyor.
8 Mayıs 2024

Harvard Üniversitesi'nden bilim insanları, Güney Afrika'daki meteor kalıntılarını inceleyerek 3,26 milyar yıl önce Dünya'ya çarpan dev bir göktaşının erken yaşamı tetiklemiş olabileceğini öne sürdü. Araştırma, bu çarpmanın Dünya'da yaşamın gelişmesine elverişli koşullar yarattığını ve demir açısından zengin derin suların yüzeye çıkmasına neden olan tsunamiler oluşturduğunu belirtiyor. Bu bulgular, göktaşı çarpmalarının sadece yıkım getirmediği, aynı zamanda yaşamın gelişmesine katkıda bulunduğu fikrini destekliyor.
22 Ekim 2024

Çin'in Zhurong keşif aracı, Mars'ın yüzeyinde eski bir okyanusa ait izler buldu. Bu izler arasında delikli koniler, çokgen çukurlar ve oymalı akıntılar yer alıyor. Araştırmacılar, bu okyanusun yaklaşık 3.7 milyar yıl önce meydana gelen bir sel sonucu oluştuğunu tahmin ediyor. Ancak bazı bilim insanları, Mars'taki rüzgarın ve erozyonun bu izleri yok etmiş olabileceğini öne sürerek bulgulara şüpheyle yaklaşıyor.
8 Kasım 2024

Bilim insanları, Büyük Patlama'dan 470 milyon yıl sonra oluşmuş ve şimdiye kadar keşfedilmiş en eski kara deliği tespit etti. Araştırma ekibi, NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışını Gözlemevi verilerini kullanarak, Dünya'dan 13,2 milyar ışık yılı uzaklıkta bir kara delik buldu. Bu keşif, erken evrenin anlaşılması ve ilk süper kütleli kara deliklerin oluşumu hakkındaki teorilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Yale Üniversitesi astrofizikçisi Priyamvada Natarajan, bulguyu büyük gaz bulutlarından oluşan kara delikler için şimdiye kadar elde edilen en iyi kanıt olarak değerlendirdi.
6 Kasım 2023

Apollo misyonlarıyla getirilen ay örneklerini inceleyen bilim insanları, Ay’ın ince atmosferinin nasıl oluştuğuna dair gizemi çözdüklerini açıkladılar. Araştırmalar, Ay atmosferinin yaklaşık yüzde 70’inin meteor çarpmaları sonucu buharlaşmadan, yüzde 30’unun ise güneş rüzgarı püskürmesinden kaynaklandığını gösteriyor. Bu bulgular, Ay’ın yüzeyi ve atmosferinin uzun zaman ölçeklerinde nasıl etkileşime girdiğine dair daha net bir resim sağlıyor ve uzay aşınma süreçlerine dair anlayışımızı geliştiriyor.
3 Ağustos 2024

Bilim insanları, 66 milyon yıl önce dinozorları yok eden devasa asteroitin yanı sıra, aynı dönemde daha küçük bir asteroidin de Dünya'ya çarptığını keşfetti. Bu ikinci asteroit, Batı Afrika kıyılarında denize çarparak Nadir Krateri'ni oluşturdu. Araştırmacılar, bu çarpmanın büyük bir tsunamiye ve depreme neden olduğunu düşünüyor. İki asteroitin neden birbirine yakın zamanlarda Dünya'ya çarptığı ise henüz bilinmiyor.
4 Ekim 2024

Çin, Ay'da bir araştırma üssü inşa etmeyi test etmek amacıyla simüle edilmiş Ay toprağından yapılmış tuğlaları uzaya gönderecek. Bu tuğlaların aşırı koşullara dayanıklılıkları incelenecek. Wuhan'daki Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden Ding Lieyun, tuğlaların önümüzdeki ay Tianzhou-8 kargo uzay aracıyla Tiangong istasyonundan uzaya gönderileceğini belirtti. Çin, 2035'e kadar Ay'ın güney kutbu yakınlarında Uluslararası Ay Araştırma İstasyonu kurmayı hedefliyor.
9 Eylül 2024

Fas'ta, 66 milyon yıl önce okyanuslarda avlanan ve boyu bir katil balinaya yakın olan yaklaşık 8 metre uzunluğundaki 'Khinjaria acuta' isimli deniz kertenkelesinin fosili bulundu. Bu tür, hançeri andıran dişlere sahip olup, Tyrannosaurus rex ve Triceratops gibi dinozorlarla aynı dönemde yaşamış olabilir. 'Khinjaria acuta', mosasaur olarak bilinen dev deniz kertenkeleleri ailesinin bir üyesi ve günümüzde Komodo ejderlerinin ve anakondalarının uzaktan akrabasıdır. Araştırmacılar, bu canlıların yok oluşunun modern deniz besin zincirlerinde süper avcı türlerinin azalmasına yol açtığını belirtiyor.
6 Mart 2024

Britanya'nın Wight Adası'nda yapılan araştırmalar sonucunda, 66 milyon ila 145 milyon yıl öncesine ait kayaçlar incelenerek yeni bir dinozor türü olan Vectipelta baretti keşfedildi. Ankilozor familyasına ait olan bu otçul dinozor, dikenli zırhıyla dikkat çekiyor. Adada 1865'ten bu yana ilk kez yeni bir dinozor türüne ait fosil bulunurken, bu türün Asya'dan Avrupa'ya Erken Kretase Dönemi'nde yayıldığı düşünülüyor. Keşif, İngiltere'deki dinozor çeşitliliği hakkında yeni bilgiler sunarken, daha önce Polacanthus foxii türüne ait olduğu düşünülen fosillerin de yeniden inceleneceği belirtiliyor.
17 Haziran 2023

Bilim insanları, Avustralya'nın Yeni Güney Galler bölgesinde 'ekidnapus' adı verilen antik bir yaratığın fosilleşmiş çene kemiği parçalarını keşfettiler. Bu yeni tür, ornitorenk ve dikenli karıncayiyenlere benzerliği nedeniyle 'Opalios splendens' olarak adlandırıldı. Yaklaşık 100 milyon yıllık olduğu tahmin edilen fosiller, paleontolog Elizabeth Smith ve kızı Clytie tarafından bulundu ve Avustralya Müzesi'ne bağışlandı. Araştırma ekibi, bu keşfin bölgede daha fazla kazı yapılması için fon sağlanmasını teşvik edeceğini umuyor.
16 Haziran 2024

NASA'nın Chandrayaan-1 uzay aracındaki Ay Mineraloji Haritalayıcı (M3) verilerini inceleyen bilim insanları, Ay'ın tüm enlemlerinde su ve hidroksil izlerine rastladı. Bu bulgular, Ay'ın yüzeyinde suyun yalnızca kutup bölgelerinde ve derin gölgeli kraterlerde bulunabileceği düşüncesini değiştirdi. Araştırma, Ay'ın yüzeyinde meydana gelen meteor çarpışmalarının su açısından zengin kayalar ortaya çıkardığını ve Güneş rüzgarlarının hidroksil oluşumuna katkıda bulunduğunu gösterdi. Bu keşif, Ay'ın karmaşık bir jeolojiye sahip olduğunu ve gelecekte astronotların Ay'ın ekvatoruna yakın bölgelerde bile su bulabileceğini ortaya koydu.
23 Eylül 2024

Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, Dünya’nın yaklaşık 466 milyon yıl önce Satürn’deki gibi bir halka sistemine sahip olmuş olabileceği keşfedildi. Araştırma, büyük bir asteroidin gelgit kuvveti nedeniyle parçalanarak gezegenin etrafında bir halka sistemi oluşturduğunu öne sürüyor. Bu halkanın güneş ışığını engelleyerek küresel soğumaya yol açmış olabileceği belirtiliyor. Çalışma, Dünya dışı olayların gezegenimizin iklimini nasıl etkileyebileceğine dair yeni bir anlayış sunuyor.
16 Eylül 2024

Güney Almanya'da keşfedilen yeni bir pterozor fosili, bu kanatlı sürüngenlerin evrimine dair önemli bilgiler sağladı. 'Bavyeralı kılıç kuyruk' olarak adlandırılan fosil, pterozorların evrimsel ilişkilerini ve geçiş türlerini anlamada kilit bir rol oynuyor. Fosilin, pterodaktiloidlere benzeyen baş ve boyun yapısı ile uzun bilek kemiği, pterozorların aile ağacını yeniden şekillendirdi. Araştırma, pterozorların evrimsel geçiş süreçlerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
20 Kasım 2024

Paleontologlar, İspanya'nın Tenerife adasında 700 bin yıl öncesine ait, mükemmel biçimde korunmuş bir kertenkele iskeleti keşfetti. Buluntu, soyu tükenmiş dev kertenkele türü 'Gallotia goliath' olabilir. Keşif, Kanarya Adaları'nın tarih öncesi yaban hayatına ve paleoekolojisine dair değerli bilgiler sağlıyor. Gelecekteki araştırmalar, fosilin anatomik özelliklerinin ayrıntılı incelenmesine odaklanarak bölgedeki biyolojik çeşitlilik ve çevresel değişiklikler hakkında daha geniş çalışmalara katkıda bulunacak.
3 Temmuz 2024

Kanada'da bulunan ve 75 milyon yıl öncesine ait bir T-Rex fosilinin incelenmesi sonucunda, bu T-Rex'in son yemeğinin kendisinden daha küçük iki dinozor olduğu anlaşıldı. Araştırmacılar, T-Rex'in kuzeni olan Gorgosaurus dahil olmak üzere, bir yaşından küçük dinozorları yediğini belirledi. Bu bulgu, T-Rex'lerin büyüdükçe beslenme alışkanlıklarını değiştirdiğine ve genç dinozorları avladığına dair önemli bir kanıt olarak değerlendiriliyor.
10 Aralık 2023

Brezilya'da bulunan 70 milyon yıllık Navaornis kuş fosili, kuşların beyin evrimi hakkında yeni bilgiler sunuyor. Los Angeles Doğa Tarihi Müzesi ve Cambridge Üniversitesi'nden bilim insanları, fosilin kafatasını dijital olarak yeniden tasarlayarak, kuşların beyin yapısının evrimsel gelişimini incelemekte. Araştırma, Navaornis'in Arkeopteriks'e göre daha büyük bir serebruma sahip olduğunu ve bu nedenle daha gelişmiş bilişsel kapasiteye sahip olabileceğini ortaya koyuyor. Ancak, bugünkü kuşlarla karşılaştırıldığında, beyninin birçok bölgesinin daha az gelişmiş olduğu belirtiliyor.
15 Kasım 2024
İşaretlediklerim