Şeref Oğuz, seçimlerin üzerinden 100 gün geçmesine rağmen ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede yetersiz kaldığını ve sadece söylemde kaldığını belirtiyor. Oğuz, popülist politikaların ve seçim ekonomisinin gereksiz olduğu bir dönemde bile ekonomik sorunlara çözüm bulunmadığını vurguluyor. Ayrıca, özel sektördeki 'bekle-gör' psikolojisinin de ekonomik durgunluğa katkıda bulunduğunu ifade ediyor.
10 Haziran 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'nin heterodoks ekonomi politikaları nedeniyle yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekiyor. 1,9 trilyon TL'lik bütçe açığı, 818 milyar liralık Merkez Bankası zararı ve KKM ilave yüklerine işaret ederek, politika faizinin geç artırılmasının enflasyon ve döviz kuru üzerinde olumlu bir etki yaratmadığını belirtiyor. Oğuz, bu durumu gaflet ve cehalet ötesi bir hıyanet olarak nitelendiriyor ve yanlış politikaların sonuçlarına dair sorumluluğun kim tarafından üstlenileceğini sorguluyor.
19 Nisan 2024

Şeref Oğuz, ekonomideki sıkıntıları aşma yolunda israfla mücadelenin önemine dikkat çekiyor. Kamuda ve özel sektörde israfın yaygın olduğunu belirten Oğuz, özellikle bütçe açığı, seçim ekonomileri ve popülizm gibi konuların israfı artırdığını ifade ediyor. Oğuz, kamuda basılı malzemelerin büyük bir israf kalemi olduğunu ve bu tür harcamaların ciddi tasarruf potansiyeli taşıdığını vurguluyor.
8 Temmuz 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'deki KOBİ'lerin ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğunu ve bu zorlukların kötü yönetimden kaynaklandığını belirtiyor. Oğuz, KOBİ'lere dayatılan çözümler yerine, onların faydasına odaklanılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, KOBİ'lerin belirsizlik ve küçülme dönemlerinde kârlılıklarını gözden geçirmeleri gerektiğini vurguluyor. Oğuz, KOBİ'lerin yaşatılmasının ekonominin yaşaması için önemli olduğunu ifade ediyor.
17 Mayıs 2024

Şeref Oğuz, hükümetin dar gelirli kesimden vergi alarak bütçe açığını kapatma çabalarını eleştirdi. Oğuz, zenginlerden vergi alınmadığını ve devletin gereksiz harcamalarına devam ettiğini belirtti. Ayrıca, tasarruf paketlerinin etkisiz kaldığını ve kamu harcamalarının arttığını vurguladı. Oğuz, bütçe açığının kayıt dışı ekonomiden elde edilecek gelirlerle kapatılması gerektiğini savundu.
24 Haziran 2024

Şeref Oğuz, kamu sektöründe gözlemlenen aşırı harcamaları ve lüks tüketimi eleştirerek, bu durumun sosyal barışı tehdit ettiğini belirtti. Maliye Bakanı Şimşek'in tasarruf amacıyla çıkardığı genelgenin, beklenenin aksine daha fazla harcama talebi yarattığını ifade etti. Oğuz, enflasyonla mücadelede samimiyetin, kamunun israf kalemlerini gözden geçirmesiyle başlaması gerektiğini vurguladı.
22 Şubat 2024

Şeref Oğuz, iktidarın muhalefet belediyelerini zor durumda bırakmak için çeşitli stratejiler uyguladığını iddia ediyor. Bu stratejiler arasında borç yükü oluşturma, belediye kasalarını boşaltma, projeleri onaylamama ve SGK borçlarını tahsil etme gibi yöntemler bulunuyor. Oğuz, bu durumun halkın gözünde iktidarın itibarını zedelediğini belirtiyor. Ayrıca, iktidarın bu tür 'şeytani inovasyonlar' yerine daha yapıcı çözümler üretmesi gerektiğini savunuyor.
26 Temmuz 2024

Şeref Oğuz, ekonomide kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasının uzun bir süre alacağını, bu durumun sadece Türkiye için değil, dünya geneli için de geçerli olduğunu ifade etti. Time dergisinin 2000 yılında yaptığı bir ankette, kadın başkan beklentisinin 50 yıl olduğunu, buna karşın zenci bir başkanın 10 yıl içinde mümkün görüldüğünü hatırlattı. Oğuz, kadın-erkek eşitsizliğinin, pozitif ayrımcılık uygulamalarına rağmen devam ettiğini ve ayrımcılık yapmadan fırsat ve hayat eşitliğine ulaşmanın önemini vurguladı.
8 Mart 2024

Şeref Oğuz, hükümetin mali sıkıntılara çözüm olarak vergilerle oynamaya meyilli olduğunu belirtiyor. Yazısında, bütçe açığının büyük bir kısmının faiz ödemelerinden kaynaklandığını ve hükümetin bu durumu vatandaşa daha fazla vergi yükleyerek çözmeye çalıştığını ifade ediyor. Oğuz, 1 Nisan'dan sonra vatandaşlardan peşin vergi talep edilmesinin bir şaka olmadığını, ciddi bir mali yük olduğunu vurguluyor.
20 Şubat 2024

Şeref Oğuz, Mehmet Şimşek'in yabancı yatırımcıyı çekebilmesi için önce içerdeki yatırımcıyı ikna etmesi gerektiğini vurguluyor. Oğuz, yerli yatırımcıların enflasyon, maliyetler, belirsizlik ve ani regülasyonlar gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Ayrıca, vergi reformu paketine hükümetten yeterli destek gelmediğini ve yabancı yatırımcıların bu durumu fark ettiğini ifade ediyor. Yabancı yatırımcıların sürprizleri sevmediğini, politik istikrarsızlıktan hoşlanmadığını ve hukuksuzluk ile ayrımcılıktan kaçındığını belirtiyor.
25 Haziran 2024

Şeref Oğuz, bayram tatilinin sona ermesiyle birlikte Türkiye'deki ekonomik krizin devam ettiğini vurguluyor. Hükümetin aynı politikaları sürdürdüğünü ve bütçenin hala boş olduğunu belirtiyor. Anadolu ve Trakya'da yapılan gezilerde halkın krizi yönetmeye çalıştığını ancak belirsizlikten şikayetçi olduğunu ifade ediyor. Enflasyon, kur, faiz, döviz, ihracat, ithalat, bütçe açığı ve işsizlik gibi sorunların bayram sonrası da devam edeceğini hatırlatıyor.
20 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yüksek enflasyon ve yoksulluk gibi iki büyük krizle karşı karşıya olduğunu belirtti. Korkmaz, vergi adaletinin sağlanması için gelir vergisinde ücret ve maaşlar üzerindeki vergi yükünün düşürülmesi gerektiğini savundu. Reel sektörde zararların ve iflasların arttığını, sanayi üretiminde büyüme oranının düşük kaldığını ve doğrudan yabancı yatırım sermayesinin gelmediğini vurguladı. Ekonomik istikrarın sağlanması için demokratik ve hukuki altyapının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.
23 Temmuz 2024

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası işlemlerin durdurulduğu Borsa İstanbul'da, düzenlemelerle şirketlerin hisse geri alımına yönelmesi ve bireysel emeklilik sistemine (BES) yapılan değişikliklerle borsaya 10 günde 10 milyar TL girişi bekleniyor. Merkez Bankası'nın da tahvil alımı yapacağını duyurmasıyla borsada yükseliş yaşandı. Ekonomist Şeref Oğuz, bu gelişmelerin borsadaki şaibeyi ortadan kaldıracak radikal ve güven verici kararlar olmadığını, yaratılan 'kazanma alanı'nın sadece seçimlere kadar süreceğini ve bu durumun spekülatörlerin lehine olacağını belirtti.
15 Şubat 2023

Sultan Özer, işçi konfederasyonlarının ve hükümetin ekonomik politikalarını eleştiriyor. Özellikle Türk-İş ve Hak-İş'in, asgari ücretli ve emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklara karşı duyarsız kaldığını vurguluyor. Özer, hükümetin tasarruf paketleri adı altında işçi ve emekçilerin haklarını kısıtlarken, bürokratlara yüksek maaşlar verilmesini eleştiriyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lüks harcamalarına dikkat çekiyor ve işçi konfederasyonlarının bu duruma sessiz kalmasını sorguluyor.
13 Temmuz 2024

Orhan Bursalı, 2023 genel seçimlerinde AKP'nin güçlü bir konumda olmasına rağmen, son 10 ayda yaşanan ekonomik çöküş ve Erdoğan'ın emekçilere ve emeklilere karşı tutumu gibi faktörlerin partinin oy kaybına neden olduğunu belirtiyor. Muhalefetin, iktidarın ekonomi politikalarına karşı yürüttüğü aydınlatma çalışmalarının da önemli bir etkisi olduğunu vurguluyor. Ayrıca, seçime katılım oranında düşüş olduğunu ve bazı seçmenlerin oyunu değiştirdiğini veya sandığa gitmediğini ifade ediyor.
2 Nisan 2024

Şeref Oğuz, kredi faizlerinin %73'e ulaştığı bir dönemde şirketlerin borçlanma zorluklarını ele alıyor. Bu yüksek faiz oranlarıyla borçlanmanın, şirketlerin iflastan kaçınmak için zorunlu hale geldiğini belirtiyor. Ayrıca, şirketlerin öz sermayeye odaklanarak ve varlıklarını satarak bu zorlu dönemi atlatmaya çalışmaları gerektiğini vurguluyor. Oğuz, yüksek faiz oranlarının bankaların suçu olmadığını, ancak şirketlerin hayatta kalmak için bu faiz oranlarını kabul etmek zorunda kaldığını ifade ediyor.
20 Mayıs 2024

Şeref Oğuz, 1 Mayıs kutlamalarında Taksim Meydanı'nın emekçilere kapatılmasını eleştirerek, bu uygulamanın olumsuz sonuçlarını vurguladı. Oğuz, geçmişte yaşanan şiddet olaylarını anımsatarak, polisin sert müdahalelerine ve basına yönelik baskılara dikkat çekti. Ayrıca, Taksim'in sadece belirli gösterilere açık olmasının yanlışlığını ve bu yasağın tepki doğurduğunu belirtti. 2010-2012 yılları arasında meydanın 1 Mayıs kutlamalarına açık olduğu dönemlerde yaşanan coşkuya işaret ederek, özgürlüklerin kısıtlanmasının güvenlik sağlamadığını ifade etti.
2 Mayıs 2024

Ozan Gündoğdu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) seçim öncesinde döviz rezervlerini kullanarak döviz kurunu kontrol altında tutmaya çalıştığını ve bu durumun ekonomik güveni sarsabileceğini belirtiyor. Gündoğdu, mevcut politik sistemin, tek bir kişinin endişelerine odaklanması nedeniyle ekonomik kurumların uzun vadeli hedeflere ulaşmasının mümkün olmadığını savunuyor. Yazara göre, ekonominin düzelmesi için politik düzenin değişmesi gerekmektedir.
20 Mart 2024

Türkiye'de seçimlerin ardından ekonomik durumun nasıl iyileştirileceği tartışılmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i ekonomi yönetimine getirmeyi düşünüyor. Uzmanlar, Türkiye'nin ekonomik politikalarının risk taşıdığını ve zorlu önlemler gerektirebileceğini belirtiyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri negatif bölgeye düşmüş durumda. Analistler, faiz oranlarını yükseltmek veya Türk Lirası'nın değer kaybına izin vermek arasında bir seçim yapılması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, Şubat ayındaki depremlerin ekonomi üzerindeki etkisi ve hükümetin faiz oranlarını yükseltme zorunluluğu da gündemde.
31 Mayıs 2023

Esfender Korkmaz, son bir yılda ekonomik güven endekslerinin düşüşünü ve halkın yaşam koşullarının kötüleşmesini ele alıyor. Ekonomik güven endeksi 101,3'ten 95,8'e, tüketici güven endeksi 85,1'den 78,3'e ve reel kesim güven endeksi 105,7'den 100,5'e geriledi. Korkmaz, halkın ve üreticilerin ekonomik durumlarının bozulduğunu ve gelecekte daha da kötüleşeceğini düşündüklerini belirtiyor. Mehmet Şimşek'in politikalarının halkın güvenini kazanamadığını ve ekonomik istikrarı sağlayamadığını vurguluyor.
28 Haziran 2024
İşaretlediklerim