Avrupa Birliği (AB), florlu sera gazları ve ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımını aşamalı olarak düşürecek. Bu kapsamda, hidroflorokarbonların tüketimi 2050'ye kadar tamamen sonlandırılacak. Ayrıca, hidroflorokarbon üretmek üzere tahsis edilen haklar, 2036'dan itibaren aşamalı olarak düşürülecek. Florlu sera gazları içeren ürünlerin satışı da kademeli olarak sona erecek.
5 Ekim 2023

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ülkelerin sera gazı emisyonlarını hızla azaltmaması durumunda Paris Anlaşması'nın 1,5 derece hedefinin birkaç yıl içinde kaybedilebileceği uyarısında bulundu. UNEP'in Emisyon Açığı Raporu, ülkelerin 2030'a kadar emisyonlarını yüzde 42, 2035'e kadar ise yüzde 57 azaltması gerektiğini belirtiyor. Mevcut politikaların devam etmesi durumunda küresel sıcaklık artışının 3,1 dereceye kadar çıkabileceği ve bu senaryonun yüzde 66 gerçekleşme ihtimali olduğu ifade ediliyor. Küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak için emisyonların 2030'a kadar yüzde 28, 2035'e kadar yüzde 37 düşmesi gerektiği vurgulanıyor.
24 Ekim 2024

Plastiklerin çevre üzerindeki olumsuz etkileri artarak devam ediyor. OECD'nin raporuna göre, 2000 yılında 234 milyon ton olan küresel plastik üretimi, 2019'da 460 milyon tona yükseldi. Aynı zamanda plastik atık miktarı da 353 milyon tona çıkarak iki katından fazla arttı. Lawrance Berkeley Ulusal Laboratuvarı'ndan Nihan Karali, plastik üretiminin 2019'da küresel sera gazı emisyonlarının %5,3'ünü oluşturduğunu ve bu oranın 2050'ye kadar iki katından fazla artabileceğini belirtti.
9 Mayıs 2024

Bilim insanları, okyanusların deniz yaşamını sürdüremeyecek ve iklimi dengelemekte yetersiz kalacak kadar asidik hale gelmek üzere olduğu konusunda uyardı. Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü'nün (PIK) raporuna göre, gezegenimizin yaşamı sürdürebilme kapasitesini belirleyen dokuz kritik faktörden altısı, insan faaliyetleri nedeniyle güvenli sınırlarını aşmış durumda. Okyanus asidifikasyonu, fosil yakıtların yakılmasıyla atmosfere salınan karbondioksit (CO2) emisyonlarının artması nedeniyle sürdürülebilir sınırını aşmak üzere. Bu durum, deniz yaşamını ve milyarlarca insanın gıda kaynaklarını tehdit ediyor.
24 Eylül 2024

30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü dolayısıyla, Birleşmiş Milletler'in New York'taki genel merkezi başta olmak üzere dünya genelinde bir hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlendi. Emine Erdoğan'ın video mesajıyla katıldığı ve BM'nin üst düzey isimlerinin konuşma yaptığı bu etkinliklerde, atık yönetimi sorunu global düzeyde ele alındı. BM ve Uluslararası Katı Atık Birliği tarafından hazırlanan Global Atık Yönetim Görünümü Raporu'na göre, atık miktarının 2050 yılına kadar önemli ölçüde artacağı ve bu durumun maliyetler üzerinde büyük bir yük oluşturacağı belirtiliyor. Ancak, alınacak önlemlerle bu maliyetlerin önemli ölçüde azaltılabileceği ve döngüsel ekonomi modeline geçişin maliyet tasarrufu sağlayabileceği vurgulanıyor.
30 Mart 2024

Küresel enerji tüketiminin yüzde 81,2'si fosil yakıtlardan karşılanıyor ve bu oran azalmıyor, aksine artıyor. 2023 yılında kömür ve petrol kullanımındaki artış, sera gazı emisyonlarını rekor seviyelere çıkardı. Enerji Enstitüsü'nün raporuna göre, fosil yakıt tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 1,5 arttı ve enerji kaynaklı emisyonlar ilk kez 40 gigaton karbondioksiti geçti. Fosil yakıtların artan kullanımı, iklim değişikliğinin etkilerini daha da şiddetlendiriyor.
22 Ağustos 2024

Bilim insanları, atmosfere yılda 5 milyon ton elmas tozu püskürtülmesinin Dünya'nın ısısını 1,6 derece düşürebileceğini öne sürdü. Bu yöntem, güneş ışınlarını yansıtarak küresel ısınmayı azaltmayı hedefleyen bir jeomühendislik yaklaşımı olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu yöntemin uygulanabilirliği ve maliyeti konusunda tartışmalar sürüyor. Elmas tozunun, kükürt dioksit gibi asit yağmurlarına neden olmaması avantaj olarak görülse de, maliyetinin oldukça yüksek olması nedeniyle eleştiriliyor.
18 Ekim 2024

InfluenceMap tarafından hazırlanan yeni bir rapor, dünyanın en büyük petrol, gaz, kömür ve çimento üreticilerinin küresel karbon emisyonlarına büyük katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor. 2016'dan 2022'ye kadar, bu 57 şirket ve devlet kuruluşu, fosil yakıt ve çimento CO2 emisyonlarının yüzde 80'ini üretmiş. Paris Anlaşması'ndan bu yana, ulus-devlet üreticileri, devlete ait kuruluşlar ve yatırımcılara ait şirketler sırasıyla emisyonların yüzde 38, yüzde 37 ve yüzde 25'ini oluşturuyor. 1854'ten 2022'ye kadar olan veriler, sanayi devriminden bu yana küresel fosil yakıt ve çimento karbon emisyonlarının yüzde 70'inden fazlasının 78 şirket ve devlet kuruluşuna ait olduğunu gösteriyor.
5 Nisan 2024

Dünya Günü, ilk olarak 1970 yılında ABD'de çevresel bozulmaya dikkat çekmek amacıyla başlatıldı ve bugün 190 ülkede kutlanmaktadır. 2024 yılının teması, plastik üretiminin 2040'a kadar %60 oranında azaltılması ve tek kullanımlık plastiklerin 2020'lerin sonuna kadar tamamen ortadan kaldırılmasıdır. İlk Dünya Günü'ne 20 milyon insan katılmış, 1990'da küreselleşmiş ve bu yıl Malezya'da büyük bir temizlik etkinliği planlanmaktadır. Ayrıca, Earthday.org tarafından başlatılan Canopy Projesi ile dünya çapında milyonlarca ağaç dikilmiştir.
22 Nisan 2024

Kanada'daki Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları, 2018-2022 yılları arasında 84 ülkede yapılan plastik kirliliği denetimleri ve verilerini analiz etti. Science Advances dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, incelenen atıkların neredeyse yarısı hangi şirket tarafından üretildiği belirlenememişken, kaynağı belirlenen atıkların %11'i Coca Cola ve %5'i PepsiCo tarafından üretilmiş. Nestle, Danone ve Altria gibi diğer büyük şirketler de plastik kirliliğine katkıda bulunuyor.
1 Mayıs 2024

Uluslararası bir araştırma, Amazon Yağmur Ormanları'nın neredeyse yarısının 2050'ye kadar kuraklık, ormansızlaşma ve yangınlar nedeniyle yok olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanları, Amazonlar'ın %38'inin zaten bozulduğunu ve yağmur ormanlarının %10 ila %47'sinin tahrip olabileceğini belirtiyor. Araştırma sonuçları, ekosistemin büyük ölçüde yağışa bağlı olduğu ve 'Dünyanın akciğeri' olarak adlandırılan Amazon Ormanları'nın, nem seviyeleri düşmeye devam ederse kurak bir alana dönüşebileceğini gösteriyor.
14 Şubat 2024

Maya uygarlığı, MS 250 civarında zirveye ulaşmış ancak MS 900 civarında büyük şehirlerinin neredeyse tamamı terk edilmişti. Illinois Üniversitesi'nden Profesör Lisa Lucero, Mayaların tamamen yok olmadığını, sadece siyasi sistemlerinin çöktüğünü belirtiyor. NASA'nın araştırmaları ve Jared Diamond'ın çalışmaları, kuraklığın ve ormansızlaşmanın Maya uygarlığının çöküşünde önemli rol oynadığını gösteriyor. Ormansızlaşma sonucu artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, mahsüllerin kalitesizleşmesine ve sosyal karışıklıklara yol açarak uygarlığın sonunu getirdi.
19 Nisan 2024

Gökbilimciler, Venüs'ün atmosferindeki bulutlarda fosfin ve amonyak gibi yaşam belirtisi olabilecek elementler keşfetti. Bu elementler, oksijensiz ortamlarda yaşayan mikroplar tarafından üretilmiş olabileceği düşünülen gazlar arasında yer alıyor. Araştırma, Hawaii'deki James Clerk Maxwell Teleskobu ve NASA'nın Pioneer Venus 2 sondalarından elde edilen verilerle gerçekleştirildi. Bilim insanları, bu bulgunun Venüs'te yaşam olduğunu kanıtlamadığını, ancak amonyağın nasıl oluştuğunu anlamaya çalıştıklarını belirtti.
19 Temmuz 2024

Gabon'da yaşayan yabani gorillerin yediği bazı tropikal bitkilerin, birçok ilaca dirençli olan Koli Basili bakterisine karşı etkili olduğu keşfedildi. Araştırmacılar, Moukalaba-Doudou Milli Parkı'ndaki gorillerin yedikleri bitkileri inceleyerek, antioksidan ve antimikrobiyal özelliklere sahip dört ağaç türü tespit etti. Bu bitkiler, bölge yerlisi şifacılar tarafından da kullanılıyor ve gorillerin kendilerini tedavi etmek için bu bitkileri seçerek yediği gözlemlendi. Özellikle fromager ağacının, test edilen tüm bakterilere karşı etkili olduğu belirtildi.
12 Eylül 2024

Baobab ağaçlarının kökeni ve yayılımı üzerine yapılan DNA çalışmaları, bu ikonik ağaçların ilk olarak 21 milyon yıl önce Madagaskar'da ortaya çıktığını ve tohumlarının okyanus akıntılarıyla Avustralya ve Afrika'ya taşınarak farklı türlere dönüştüğünü ortaya koydu. Araştırmacılar, iklim değişikliği ve ormansızlaşma nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan baobabların korunması gerektiğini vurguladı. Baobablar, yerel kültürlerle derinden iç içe geçmiş olup, binlerce yıl yaşayabilen ve kurak mevsimlerde hayatta kalabilmek için gövdelerinde su depolayabilen ağaçlardır.
16 Mayıs 2024
İşaretlediklerim