Oxford, Bristol, Exeter Üniversiteleri ve Doğu Finlandiya Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı ortak araştırma, çocukluk ve gençlik dönemlerindeki hareketsiz yaşam tarzının atardamar sertleşmesini artırdığını ortaya koydu. Araştırmada, 11 ila 24 yaşları arasındaki bin 339 kişi üzerinde 13 yıl boyunca yapılan incelemeler sonucunda, günde 6 saatten 9 saate çıkan hareketsizlik süresinin atardamar sertleşmesini yaklaşık yüzde 10 artırdığı bulundu. Ayrıca, yaşlanmanın atardamar sertliğini artırdığı ve bu durumun yetişkinlerde genç yaşta ölüm riskini yüzde 47 artırabileceği, günde en az 3 saatlik hafif fiziksel aktivitenin ise atardamar sertleşmesi riskini en aza indirebileceği belirtildi.
27 Mart 2024

JAMA Neurology dergisinde yayınlanan bir araştırma, insan beyninin hacminin zamanla arttığını gösteriyor. Araştırma, 1930 ile 1970 yılları arasında doğan 3,226 katılımcının MR taramaları üzerinden beyin hacimlerindeki artışı belgelemiştir. Araştırmacılar, büyüyen beyin hacimlerinin demans riskinde düşüşe işaret edebileceğini öne sürüyorlar. Ancak, demans vakalarının artışı, sosyal ve çevresel faktörlerle ilişkilendirilerek, beyin büyüklüğündeki artışın demans üzerindeki etkileri konusunda çelişkiler ortaya koyuyor.
22 Nisan 2024

Osman Müftüoğlu, fiziksel hareketliliğin ve düzenli egzersizin, mükemmel yaşlanma için önemli belirleyicilerden biri olduğunu vurguluyor. Nörologların, insan beyninin temel işlevinin hareket ve eylemi düzenlemek olduğuna dair görüşlerine atıfta bulunarak, fiziksel hareketliliğin hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için vazgeçilmez olduğunu belirtiyor. Yeni bir çalışmaya göre, haftanın her günü yapılan sadece 4 dakikalık egzersizlerin bile beynin nöroplastisite yeteneğini korumaya yardımcı olduğu ve yaşlanma sürecini geciktirebileceği ifade ediliyor.
24 Şubat 2024

Son yapılan araştırmalar, meme kanserinin özellikle 20 ile 49 yaş arasındaki kadınlarda artış gösterdiğini ve bu kanser türünün giderek daha genç yaşlarda görüldüğünü ortaya koyuyor. ABD'de yapılan bir çalışma, 2000'den 2019'a kadar meme kanseri görülme sıklığının yılda yüzde 0,79 oranında arttığını ve özellikle 2016'dan sonra bu artışın daha da belirginleştiğini gösteriyor. Risk faktörleri arasında genetik mutasyonlar, ailede meme kanseri öyküsü, ilk doğumu 30 yaşından sonra yapmak, az sayıda çocuk doğurmak, emzirmemek, hareketsiz yaşam, alkol ve sigara kullanımı gibi etmenler bulunuyor. Erken teşhis için 40 yaşından itibaren mamografi ve riskli gruplarda meme ultrasonu öneriliyor.
20 Şubat 2024

Yeni bir araştırmaya göre, ergenlik dönemindeki internet bağımlılığı, gençlerin beyin kimyasında bağımlılık yaratan davranışlara yol açabilecek değişikliklere neden olabilir. Araştırma, 2013 ile 2023 yılları arasında internet bağımlılığı tanısı konmuş 10 ile 19 yaş arası 237 çocuğu kapsayan 12 çalışmayı inceledi. Beynin hafıza, karar verme ve etkin düşünmeyle ilgili bölümlerindeki işlevsel bağlantıda genel bir azalma saptandı. Bu değişikliklerin, ergenlerde bağımlılık yaratan davranış ve eğilimlerin yanı sıra zihinsel sağlık, gelişim, entelektüel yetenek ve fiziksel koordinasyonla bağlantılı davranış değişikliklerine yol açabileceği belirtildi.
5 Haziran 2024

Huffpost'un haberine göre, sekiz yetişkinden biri sosyal içici olarak tanımlanıyor ve bu kişilerin sigarayı bırakma olasılıkları daha düşük. Dr. Karan Rajan, sigaranın her dozunun zararlı olduğunu ve 'sadece hafta sonu ya da bir içkiden sonra' içme zihniyetinin bırakmayı zorlaştırdığını belirtiyor. Ayrıca, sigara içmenin akciğer kanseri ve diğer kanser türlerine yakalanma riskini artırdığına dikkat çekiliyor.
18 Şubat 2024

Bilim insanları, 10 dakikalık bir beyin taraması ile demansı, gözle görülür semptomlar ortaya çıkmadan yıllar önce tespit edebilecek bir yöntem geliştirdi. Londra Queen Mary Üniversitesi'nden Prof. Charles Marshall liderliğindeki araştırma, fonksiyonel MRI (fMRI) taramaları kullanarak beynin varsayılan mod ağındaki (DMN) değişiklikleri inceledi. Yapay zeka algoritmaları ile riskli kişileri teşhisten dokuz yıl öncesine kadar yüzde 80 doğrulukla tespit edebilen model geliştirildi. Araştırma sonuçları Nature Mental Health dergisinde yayınlandı ve daha fazla araştırma yapılması gerektiği belirtildi.
8 Haziran 2024

Son araştırmalar, 2050 yılına kadar dünya çapında yaşam beklentisinin erkeklerde 4,9 yıl, kadınlarda ise 4,2 yıl artacağını öngörüyor. Bu artış, bulaşıcı hastalıklar, yenidoğan ve sindirim hastalıkları, kardiyovasküler rahatsızlıklar ve COVID-19 gibi salgınların etkisini azaltan halk sağlığı girişimlerine bağlanıyor. Araştırmacılar, daha az gelişmiş ülkelerdeki insanların yaşam beklentisinin gelişmiş ülkelere yaklaşacağını belirtiyor. Ancak, insanların daha uzun yaşamasıyla sağlıksız geçirecekleri yılların da artması bekleniyor.
21 Mayıs 2024

ABD ve İngiltere'den elde edilen geniş çaplı genetik veriler, kahve tüketimiyle obezite ve madde bağımlılığına eğilim arasında istikrarlı ilişkiler olduğunu ortaya koydu. Ancak bu bulgular, kahve içen herkesin obez veya madde bağımlısı olacağı anlamına gelmiyor; daha çok kahve tüketimine olan eğilimin genetik faktörlerle ilişkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca, anksiyete, depresyon ve bipolar bozukluk gibi psikiyatrik durumların da kahve tüketimiyle ilişkili olduğu bulundu. İki ülke arasındaki verilerde bazı uyumsuzluklar gözlemlendi, bu da çevresel faktörlerin ve kahve tüketim alışkanlıklarının farklılıklarından kaynaklanıyor olabilir.
23 Haziran 2024

Alman Havacılık ve Uzay Merkezi ve Aachen Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, uçuş sırasında içki içmenin kardiyovasküler sistemi zorladığını ve kandaki oksijen seviyelerini düşürdüğünü belirtti. Bu durumun uyku kalitesini de olumsuz etkilediği ve özellikle yaşlı bireyler ile tıbbi rahatsızlıkları olanlarda sağlık komplikasyonlarına yol açabileceği vurgulandı. Araştırmacılar, havayollarının uçak içi alkollü içecek tüketimini kısıtlamasını önerdi.
26 Haziran 2024

Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü tarafından yürütülen uluslararası bir araştırma, Covid-19 salgınının 2019 ile 2021 yılları arasında dünya genelinde beklenen yaşam süresini 1,5 yılı aşkın süreyle azalttığını ortaya koydu. Araştırmacı Dr. Austin E. Schumacher, salgının yetişkinler üzerinde derin etkiler bıraktığını ve ülkelerin yüzde 84'ünde beklenen yaşam süresinin azaldığını belirtti. Bu durum, yeni patojenlerin potansiyel yıkıcı etkilerini gözler önüne seriyor.
13 Mart 2024

ABD'deki araştırmacılar, öfke anlarının kalp krizi riskini nasıl artırdığını inceledi. Çalışma, 280 genç yetişkin üzerinde yapıldı ve katılımcılardan öfke, kaygı ve üzüntü hissi uyandıran anıları hatırlamaları istendi. Sonuçlar, öfke durumunda damarların genişleme kabiliyetinin azaldığını gösterdi, bu da kalp krizi riskiyle doğrudan ilişkilendirildi. Araştırmanın sonuçları Amerikan Kalp Birliği Dergisi'nde yayımlandı.
1 Mayıs 2024

Araştırmalar, aşırı teknoloji kullanımının demans benzeri bilişsel değişikliklere ve potansiyel olarak demans riskinin artmasına yol açabileceğini gösteriyor. 'Dijital demans' terimi, teknolojinin aşırı kullanımı sonucu bilişteki değişiklikleri tanımlamak için kullanılıyor, ancak bu durum resmi olarak teşhis edilebilir bir sağlık durumu değil. 2022'de yapılan bir araştırma, televizyon izlemenin demans riskini artırırken, bilgisayar kullanımının daha düşük demans riskiyle ilişkilendirildiğini buldu. Dijital demansın önlenmesi için önerilen adımlar arasında telefon bildirimlerini sınırlamak ve pasif medya süresini azaltmak yer alıyor.
3 Mart 2024

ABD'de yapılan bir araştırma, 26 hafta boyunca her gün bir avokado yemenin, katılımcıların Amerikalılar için beslenme kurallarına daha sıkı bağlı kalmasını sağladığını ortaya koydu. Araştırmaya 1.008 katılımcı dahil edildi ve bu kişilerin yaş ortalaması 50 idi. Avokado tüketen grup, sodyum, rafine tahıl ve ilave şeker tüketiminde olumlu değişiklikler yaşarken, aynı zamanda toplam protein tüketiminde de bir değişiklik gözlemlendi. Araştırma, diyetimize daha fazla işlenmemiş gıda eklemenin sağlıklı beslenmeyi teşvik etmenin bir yolu olduğunu vurguluyor.
10 Nisan 2024

Milyonlarca kişi üzerinde yapılan bir araştırma, Covid-19 aşılarının kalp rahatsızlıklarına neden olmadığını, aksine koruma sağladığını ortaya koydu. Araştırma, 20 milyon kişi üzerinde gerçekleştirilmiş ve bulgular Heart dergisinde yayınlanmıştır. Oxford Üniversitesi'nden Profesör Daniel Prieto-Alhambra'nın da katkıda bulunduğu çalışma, AstraZeneca, Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi aşıların kalp yetmezliği ve kan pıhtılaşmasına karşı koruyucu olduğunu gösterdi. Ayrıca, aşılanan kişilerin kalp yetmezliği ve kan pıhtılaşması riskinin aşı olmayanlara göre önemli ölçüde daha düşük olduğu belirlendi.
13 Mart 2024

Colorado Boulder Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, yüksek yağlı diyetlerin bağırsak bakterilerini bozarak kaygıyı artırabileceğini ortaya koydu. Araştırma, ergen fareler üzerinde yapıldı ve yüksek yağlı diyetle beslenen farelerin bağırsak bakterilerinde önemli bir dengesizlik ve beyinlerinde kaygı ile ilişkili genlerin daha yüksek ekspresyonu gözlemlendi. Bu bulgular, diyet, bağırsak sağlığı ve zihinsel refah arasındaki karmaşık ilişkiyi vurguluyor.
21 Haziran 2024

Apple Kadın Sağlığı Araştırması'na göre, menarş olarak bilinen ilk adet dönemine giriş yaşı giderek düşüyor ve adet döngüsünün düzenli hale gelmesi için gereken süre artıyor. Bu eğilim, özellikle ırksal azınlıklar ve düşük sosyoekonomik kökenden gelenler arasında belirgin. Çocukluk çağı obezitesi, beslenme kalıpları, psikolojik stres ve çevresel faktörler bu değişimlerin ardındaki başlıca nedenler olarak öne çıkıyor. Bu durum, sağlık eşitsizliklerini artırarak daha iyi halk sağlığı politikaları ve araştırmalarının önemini vurguluyor.
6 Haziran 2024

Lancet Psikiyatri dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, her altı kişiden biri antidepresan almayı bıraktığında baş dönmesi, baş ağrısı, mide bulantısı ve uykusuzluk gibi semptomlar yaşıyor. Araştırma, 20 bini aşkın hastayı kapsayan 79 çalışmanın verilerini inceledi ve bazı kullanıcıların ciddi yoksunluk semptomlarıyla karşılaştığını ortaya koydu. Uzmanlar, antidepresan bırakmayı düşünenlerin tıbbi tavsiye almasını öneriyor ve yoksunluk belirtilerinin tehlikeli olmadığını belirtiyor.
6 Haziran 2024

Colorado Boulder Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, yüksek yağlı diyetlerin bağırsak bakterilerini bozarak kaygıyı artırabileceğini ortaya koydu. Araştırma, ergen fareler üzerinde yapıldı ve yüksek yağlı diyetle beslenen farelerin bağırsak bakterilerinde çeşitlilik kaybı ve kaygı ile ilişkili beyin bölgelerinde gen ekspresyonu artışı gözlemlendi. Bu bulgular, diyet, bağırsak sağlığı ve zihinsel refah arasındaki karmaşık ilişkiyi vurguluyor.
21 Haziran 2024

Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, yüksek yağlı besinlerle beslenen erkek farelerin sperminde bazı RNA türlerinin seviyeleri yükseldi ve bu farelerin yavrularında glukoz intoleransı gibi metabolik sorunlar gözlendi. Epidemiyolojik analizler, kilolu erkeklerin oğullarında da benzer sorunların ortaya çıktığını gösterdi. Utah Üniversitesi'nden araştırmacı Qi Chen, sağlıklı spermler için sağlıklı beslenmenin önemini vurguladı ve sağlıksız beslenmenin hem babanın hem de çocuğunun hayatını etkilediğini belirtti.
9 Haziran 2024
İşaretlediklerim