Gazeteci Bahadır Özgür, Mudanya Kitap Fuarı'nda yaptığı konuşma nedeniyle iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Özgür, konuşmasında mafya-siyaset-devlet ilişkilerini ve bu süreçte açılan davaların neden sonuçlandırılamadığını anlatmıştı. Bu konuşma nedeniyle 'Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve yargı organlarını aşağılamak' suçlamasıyla hakkında soruşturma açıldı. Adalet Bakanlığı'nın izniyle hazırlanan soruşturma sonucunda Bahadır Özgür hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi ve kabul edildi.
22 Mayıs 2024

Gazeteci Barış Terkoğlu, 'terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme' suçlamasıyla iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Terkoğlu'nun pişmanlık göstermemesi ve tekrar suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmamasını gerekçe göstererek ceza indirimi uygulamadı. Terkoğlu, geçmişte benzer bir suçlamayla ilk kez yargılandığını ve o zaman da suçlamaları reddettiğini belirtti. Ayrıca, Fethullahçı yapılanmanın yargı üzerindeki etkisine dair örnekler vererek, adalet sisteminin tarafsızlığını sorguladı.
6 Mayıs 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'deki bir mitingde halka hatalarını dile getirmeleri çağrısında bulundu. Ancak Rahmi Turan, ülkede gerçeklerin dile getirilmesinin riskli olduğunu, çünkü 'Cumhurbaşkanına hakaret' iddiasıyla çok sayıda insanın cezaevinde olduğunu ve rekor düzeyde dava açıldığını belirtiyor. 2022 yılında 16,753 kişi bu iddia ile yargılanıyor. Turan, Erdoğan'ın gerçekten hatalarını düzeltmek istiyorsa, avukatlarına dava açmama talimatı vermesi gerektiğini savunuyor.
16 Mart 2024

Murat Belge, Tayyip Erdoğan'ın demokrasi anlayışını ve Anayasa Mahkemesi'nin bazı kişilerin tutukluluğunun anayasaya aykırı olduğuna dair kararlarını ele alıyor. Erdoğan'ın, seçimlerle elde edilen yetkinin her türlü sınırlamanın üstünde olduğunu ve seçilmiş kişinin iradesinin durdurulamayacağını savunduğunu belirtiyor. Belge, Erdoğan'ın bu anlayışını 'İslami demokrasi' olarak adlandırıyor ve toplumun bu anlayışa şimdiye kadar destek verdiğini ifade ediyor.
10 Şubat 2024

İzmir'de bir sokak söyleşisinde Instagram'ın erişime engellenmesini eleştiren Dilruba K., 'cumhurbaşkanına hakaret' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Mahkeme, 'cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasından tahliyesine karar vererek yurt dışı yasağı getirdi, ancak 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamasından tutukluluğunun devamına hükmetti. Dilruba K.'nın ilk duruşması 3 Eylül'de yapılacak.
20 Ağustos 2024

Gazeteci Akif Beki, Cübbeli Ahmet tarafından kendisine açılan hakaret davasında beraat etti. Beki, Diyanet'in hurafeci şarlatanlarla yeterince mücadele etmediğini eleştirdiği yazısında, Cübbeli Ahmet'in kendisini hedef aldığını iddia etti. Mahkeme, Beki'nin hakaret kastı taşımadığını belirterek beraat kararı verdi. Beki, yazısında hurafeci nitelemesini hakaret amacıyla değil, olguyu tarif etmek için kullandığını ifade etti.
22 Mayıs 2024

Barış Terkoğulu, devletin çeteleşmesinin sonucunda çetelerin devletleştiğini vurgulayan bir yazı kaleme aldı. Yazıda, Güray Belhan'ın 'Ankara Paşaları' ifadesinin bakanlık tarafından rahatsız edici bulunduğu ve mahkemenin bu ifadeyi aşağılayıcı bulmadığı belirtildi. Terkoğulu, devletin üniformasının kişisel ve ideolojik çıkarlar için kullanıldığını, telefonların dinlendiğini, konumların takip edildiğini ve suçluların korunduğunu ifade etti. Sonuç olarak, yazan ve konuşanların suçlu ilan edildiğini belirtti.
4 Temmuz 2024

Akif Beki, Türkiye'nin Gri Liste'den çıkarılmasını ve İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu'nun bu konudaki açıklamalarını eleştirdi. Beki, Türkiye'nin Gri Liste'ye terör ve suç örgütleriyle etkin mücadele etmediği için girdiğini belirtti. Süleyman Soylu ise Türkiye'nin Gri Liste'ye Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakmadığı için alındığını iddia etmişti. Beki, Soylu'nun gerçeği ters yüz ettiğini savundu.
29 Haziran 2024

Fenerbahçe, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'in, kulübü 'FETÖ' ile suçlamasının ardından suç duyurusunda bulundu. Bu suçlama, iki kulüp arasındaki gerilimi daha da artırdı. Fenerbahçe'nin eski başkanı Aziz Yıldırım, Özbek'in suçlamalarına sert bir yanıt vermişti. Fenerbahçe, Özbek'in toplumu kin ve düşmanlığa teşvik ettiğini iddia ederek, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
28 Şubat 2024

Türkiye Barolar Birliği, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde Atatürk'e bağlılık yemini eden teğmenlerin disipline sevk edilmesine tepki gösterdi. TBB, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığın soruşturma konusu edilemeyeceğini vurguladı. Teğmenlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarına zarar verdikleri gerekçesiyle disiplin sürecine tabi tutulduğu belirtiliyor. Bu durum, kamuoyunda ve siyasi çevrelerde geniş yankı uyandırdı.
18 Kasım 2024

Murat Sururi Özbülbül, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un Diamond Tema hakkında yaptığı açıklamaların anayasal bir suç olduğunu belirtti. Özbülbül, yürütmenin yasamaya müdahale etme yetkisinin olmadığını ve bu tür müdahalelerin anayasa ihlali olduğunu vurguladı. Ayrıca, şeriat çağrılarının da anayasa ve insan haklarına aykırı olduğunu ifade etti. Özbülbül, Adalet Bakanı'nın istifa etmesi veya görevden alınması gerektiğini savundu.
21 Haziran 2024

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye'nin terörle mücadelede kararlılığını vurguladı. Erdoğan, 40 yıldır Türkiye'nin enerjisini sömüren ve hedeflerinden uzaklaştıran terör belasını tarihe gömmek gerektiğini belirtti. Mesajında, Türkiye'nin güvenlik tehditleri ve ekonomik zorluklarla mücadele ettiğini ifade eden Erdoğan, Cumhuriyetin kurucularını da şükranla andı. Ayrıca, Türkiye'nin aydınlık yarınlara ulaşması için az sayıda engelin kaldığını söyledi.
29 Ekim 2024

Suriye'deki birliklerde görevli Tuğgeneral B.Ç'nin emir astsubayı ve koruma çavuşu, tuğgeneralin makam aracıyla Suriye'den Türkiye'ye insan kaçakçılığı yaparken yakalandı. Bu operasyonlardan her seferinde binlerce dolar kazandıkları belirtildi. Milli Savunma Bakanlığı, Tuğgeneral B.Ç'nin ihmalinden dolayı soruşturma geçirdiğini ve emekliliğe sevk edildiğini açıkladı. Emir astsubayı ve koruma çavuşu hakkında ise savcılık soruşturması devam ediyor ve TSK ile ilişikleri kesildi.
20 Mayıs 2024

Mehmet Ali Güller, sağcıların gururla 'Ben sağcıyım' diyemediklerini ve solculara karşı kirli savaş yürüttüklerini iddia ediyor. Güller, bazı solcu gazetecilerin ABD ve AB'nin dolma kalemi olmakla suçlandığını ve sosyal medyada tehdit edildiğini belirtiyor. Ayrıca, Türk-İslam sentezinin NATO'cu ve Amerikancı olduğunu, milliyetçiliği ayaklar altına aldıklarını ve Bozkurtçuluk yaptıklarını ifade ediyor. Güller, bu tür tartışmaların geniş ideolojik ve sınıfsal düzlemde yapılması gerektiğini savunuyor.
8 Temmuz 2024

Eser Karakaş, AKP'li Ayşe Böhürler'in, Türkiye'de Türkçe dışındaki anadillerin kullanımı hakkında yaptığı açıklamaları eleştiriyor. Karakaş, Böhürler'in 28 Şubat döneminde türban yasağı konusunda kullanılan mantığı, bugün anadillerin kullanımı konusunda sergilediğini belirtiyor. Böhürler'in kamusal alan yerine 'sosyal yaşam' ifadesini kullanarak, 28 Şubat döneminin mantığını benimsediğini ve bu yaklaşımıyla eleştirilere maruz kaldığını ifade ediyor. Karakaş, Böhürler'in bu tutumunun, anadil konusunda farklı görüşleri olanları zor durumda bırakabileceğini öne sürüyor.
27 Şubat 2024

28 Şubat davasında hüküm giyen eski 1’inci Ordu Komutanı Çetin Doğan tahliye edildi. Doğan, 28 Şubat sürecindeki rolü nedeniyle yargılanmış ve mahkum edilmişti. Tahliyesi, davanın ve sürecin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir.
17 Mayıs 2024

Yazar Yavuz Ekinci, 2014 yılında yazdığı 'Rüyası bölünenler' adlı romanı nedeniyle terör örgütü propagandası yapmak ve terörü övmek suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Roman, Cimer'e yapılan bir ihbar sonucu geçen yıl toplatılmış ve yazarın ifadesi alınmadan dava açılmıştı. Duruşmada, yazar ve avukatları, roman yazmanın yaratıcı bir süreç olduğunu ve yazılanların kurgu olduğunu mahkeme heyetine anlattılar. İlk duruşmada karar çıkmadı ve ikinci duruşma Aralık ayına ertelendi.
19 Eylül 2024

Ali Duran Topuz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye'de belirginleşen anti-hukuk anlayışının kökenlerini ve etkilerini ele alıyor. Topuz, bu anlayışın Türkiye tarihinde Kürtlere yönelik hukuki tutumlarla bağlantılı olduğunu ve olağanüstü halin artık olağan yönetim tekniğine dönüştüğünü vurguluyor. İtalyan düşünür Agamben'in olağanüstü hal ve hukukun askıya alınması konusundaki görüşlerine de değinen Topuz, anti-hukukun sadece Kürtleri değil, herkesin maruz kalabileceği bir tersine hukuk olduğunu belirtiyor.
16 Temmuz 2024

Bir Milli Güvenlik Kurulu belgesi, İstanbul'da bir kağıt hurdacısında bulunarak, 1990'ların Türkiye'sinde yaşanan askeri vesayet ve siyasi olaylara ışık tuttu. Belgede, Kürt işadamlarına yönelik faili meçhul cinayetlerle ilişkilendirilen talimatlar yer alıyor. Bu belge, 1993 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a sunulmuş ve 31 yıl sonra kamuoyuna açığa çıkmıştır. Mehmet Altan, bu sessizliğin Türkiye'nin demokratikleşme sürecine zarar verdiğini öne sürüyor.
29 Nisan 2024

Adli tıp uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz, adli tıp ve adli bilimlerin önemini vurgulayan 'Kusursuz Cinayet' isimli bir kitap yazdı. Kitap, adli bilimlerin ve adli tıbbın toplumsal yaşamımızdaki yerini, suçların çözümünde bilimsel gerçekliğin kullanımını ve bu alanlardaki bilimsel gelişmelerin hukuk, edebiyat, sinema gibi farklı alanlara yansımalarını ele alıyor. Dokgöz, kitabında kusursuz bir cinayetin olmadığını, çünkü kusurun cinayetin kendisi olduğunu belirtiyor. Ayrıca, adli tıp ve adli bilimlerin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini ve toplumla doğru şekilde paylaşılmasının önemini vurguluyor.
21 Nisan 2024
İşaretlediklerim