Friends dizisinin 'Rachel Green' karakterini canlandıran Jennifer Aniston, AFP'ye verdiği röportajda, günümüzde mizah yapmanın geçmişe kıyasla daha zor olduğunu belirtti. Aniston, Z kuşağının Friends dizisindeki bazı şakaları saldırgan bulduğunu ve geçmişteki hassasiyetlerin bugünkü gibi olmadığını ifade etti. Ayrıca, Friends dizisi son yıllarda çeşitlilik eksikliği ve transfobik şakalar içerdiği gerekçesiyle eleştirilmiş ve dizinin yaratıcılarından Marta Kauffman özür dilemişti.
31 Mart 2023

Financial Times (FT), 2023 yılının en etkili 25 kadınını belirlediği listeyi yayınladı. Listede çeşitli alanlarda başarılar elde etmiş kadınlar yer alıyor ve bu kadınlar hakkında yazılar da yine etkili kadınlar tarafından kaleme alındı. Listede sanat, ekonomi, teknoloji, spor, siyaset ve bilim alanlarında önemli başarılara imza atmış isimler bulunuyor. Öne çıkan isimler arasında Margot Robbie, Beyonce, Barbara Kingsolver, Alia Bhatt, Mira Murati ve Katalin Karikó gibi çeşitli sektörlerden kadınlar var.
4 Aralık 2023

L’Oréal’in varisi Françoise Bettencourt Meyers, şirket hisselerinin değer kazanmasıyla 100 milyar dolarlık servete ulaşarak tarihte bu rakama ulaşan ilk kadın oldu. L’Oréal hisseleri 2023 yılında yüzde 33.9 artış gösterdi ve Meyers'in net serveti 28.6 milyar dolar artarak dünyanın en zengin 12. kişisi haline geldi. Meyers, annesinden kalan mirasın yanı sıra L’Oréal’in yüzde 35'lik hissesine sahiptir. Dünyanın ikinci en zengin kadını ise Walmart'ın sahibi Alice Walton'dur.
29 Aralık 2023

Mehmet Altan, Türkiye'de, özellikle İstanbul'da, bayram günü yaşanan trafik kazaları ve Antalya'daki teleferik skandalını ele alıyor. Kazaların ve skandalın, ülkede ihmalkarlık ve hukuksuzluğun bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Ayrıca, hapishanelerde bayramı kutlamak zorunda kalan insanların durumuna ve ülkedeki ultra zenginlerin artışına dikkat çekiyor. Altan, bu zenginliğin kaynağının üretimle ilişkili olup olmadığını sorguluyor ve üretim kaynaklı zenginleşmenin topluma daha fazla düzen getireceğini savunuyor.
15 Nisan 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'deki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunu ele alarak, bu sorunların ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi altyapısını olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye'nin uluslararası suç endekslerinde üst sıralarda yer aldığını ve sığınmacı politikalarının eleştirildiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'de kurumsal devletin ortadan kalktığını, sendikal özgürlüklerin kısıtlandığını ve siyasi özgürlüklerin azaldığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin insan hakları ve siyasi özgürlükler konusunda gerilediğini ve kadın haklarının sınırlı olduğunu belirtti.
6 Haziran 2024

Yusuf Ziya Cömert, 1994'ten bu yana Türkiye'de siyaset ve zenginleşme ilişkisini irdeleyen bir yazı kaleme almıştır. Yazıda, siyasetçilerin ve iktidar muhitlerindeki insanların zaman içinde maddi olarak nasıl zenginleştiği veya sosyoekonomik konumlarını nasıl değiştirdikleri sorgulanmaktadır. Cömert, 'götürmek' ve 'kazanmak' kavramlarının zamanla birbirine karıştırıldığını ve bazı siyasetçilerin bu durumu kendi lehlerine kullanmayı başardığını vurgulamaktadır. Ayrıca, siyasette 'dava' kavramının zamanla maddi kazançlarla özdeşleşmeye başladığına dikkat çekmektedir.
27 Mart 2024

Eski AK Parti Milletvekili Metin Külünk, AKP döneminde servet kazananların çocuklarının lüks yaşam tarzlarını eleştirdi. Külünk, bu kişilerin dünün yoksulları olup bugünün şımarıkları haline geldiğini ve AKP'nin bu durumu görüp çözüm üretemediğini belirtti. Ahmet Taşgetiren'in yazısında, Külünk'ün bu eleştirileri, AKP'nin 22 yıllık iktidarı boyunca oluşan ekonomik eşitsizliklere dikkat çekmek için yaptığı vurgulanıyor.
7 Temmuz 2024

Işıl Özgentürk, Türkiye'de artan yoksulluk seviyesinin günlük yaşama etkilerini anlatıyor. Metro inşaatında çalışan işçilerin düşük ücretlerle nasıl geçindiklerini, mahalledeki insanların ekonomik sıkıntılar içinde nasıl yaşadıklarını ve evcil hayvan sahiplerinin artan maliyetlerle nasıl mücadele ettiğini örneklerle açıklıyor. Yazı, ekonomik zorlukların toplumun farklı kesimlerini nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.
21 Nisan 2024

Dijital dünya, gerçek dünyanın ayrımcılık ve eşitsizliklerini yansıtmaya devam ediyor. Erkeklere mühendislik gibi, kadınlara ise aşçılık ve temizlik işçiliği gibi iş ilanları gösterilmesi, siyasi içeriklerin erkeklere daha fazla sunulması gibi örneklerle cinsiyet ayrımcılığı dijital ortamda da kendini gösteriyor. Big Tech firmalarının kullanıcı verilerini kullanarak yaptığı ayrımcılık, kadınların iş ve sosyal hayatta karşılaştığı zorlukları artırıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Melis Öneren Özbek ile yapılan röportajda, yapay zekâ ve algoritmaların cinsiyet ayrımcılığını nasıl pekiştirdiği ve kadınların bu durumdan nasıl korunabileceği üzerine görüşler paylaşıldı.
8 Mart 2024

Deniz Zeyrek, Türkiye'de yaşanan ekonomik zorlukları ve halkın karşılaştığı mali sıkıntıları ele alıyor. Yazıda, emeklilerin ve asgari ücretle çalışan işçilerin ucuz gıda ürünleri için uzun kuyruklarda beklediği durumlar örneklerle anlatılıyor. Ayrıca, Türkiye'nin uzun yıllardır sağ iktidarlar ve AK Parti tarafından yönetilmesine rağmen yaşanan ekonomik sorunlar ve yoksulluk üzerinde duruluyor. Zeyrek, ülkenin zenginlik kaynaklarına ve yöneticilerin lüks yaşamına rağmen halkın neden yoksulluk içinde olduğunu sorguluyor.
24 Şubat 2024

Can Ataklı, kredi kartlarının hem Türkiye'de hem de gelişmiş ülkelerdeki kullanım alışkanlıklarını karşılaştırıyor. Gelişmiş ülkelerde insanlar gelirlerine uygun harcamalar yaparken, Türkiye'de birçok kişi günlük ihtiyaçlarını ve yaşamını sürdürebilmek için kredi kartına başvuruyor. Bu durum, milyonlarca kişinin ekonomik olarak güvende olmadığını ve borçlanarak yaşamak zorunda kaldığını gösteriyor. Ataklı, bu kısır döngünün sonuçlarını ve insanların borçlarını kapatmak için varlıklarını satma noktasına geldiklerini vurguluyor.
14 Şubat 2024

Gözde Bedeloğlu, mevcut iktidarın 20 yıldır yürürlükte olan bir yasaya uymamasının sorumluluğunu üstlenmediğini ve bu durumun toplumsal gerilime yol açtığını belirtiyor. Evrensel yaşam hakkı meselesinin günlük siyasetin aracı haline getirildiğini ve iktidar medyasının bu konuda manipülatif yorumlar yaptığını ifade ediyor. Yasaya karşı çıkanların 'elit' olarak etiketlendiğini ve seküler yaşam tarzını savunanların 'batıcı' ve 'emperyalizm hayranı' olarak nitelendirildiğini vurguluyor. Bedeloğlu, bu durumun Türkiye'de yeni bir direnişe ve sokakların terörize edilme riskine yol açabileceğini öne sürüyor.
21 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Ayşenur Arslan, Menzil tarikatının Türkiye'deki etkisini ele alıyor ve bu konuda ciddi bir tehlike olduğunu vurguluyor. İsmail Arı'nın Menzil üzerine yazdığı araştırma kitabının kısa sürede üçüncü baskıya ulaşmasını örnek göstererek, tarikatın kadın ve erkekler üzerindeki olumsuz etkilerine ve siyasi gücüne dikkat çekiyor. Arslan, Menzil'in Türkiye'nin önemli organlarını sarmış bir kanser metaforu kullanarak, bu yapıyla mücadelenin önemini vurguluyor.
17 Şubat 2024

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, sokak söyleşilerinin kamuoyunu manipüle edici ve dezenformasyona yol açıcı nitelikte olduğunu belirtti. Şahin, bu tür röportajların ekonomik ve siyasi yönlendirmeler yapmak amacıyla kullanıldığını ve RTÜK'ün bu yayınları takip ettiğini ifade etti. Ayrıca, bu tür yayınların sosyolojik çatışmalara neden olabileceğini ve RTÜK'ün gerekli önlemleri alacağını vurguladı.
8 Ağustos 2024

Barış Terkoğlu'nun yazısında, Türkiye'de yargının son yıllarda cemaatler, partiler ve nüfuzlu kişilerin etkisi altında kaldığı ve bu durumun yargı kalitesini olumsuz etkilediği belirtiliyor. Yargı içinde, geçmişteki sorunları nedeniyle manipüle edilebilir durumda olan 'lekeli' hâkimlerin varlığına dikkat çekiliyor. Bu hâkimlerin, yargının bağımsızlığını ve demokrasiyi tehdit ettiği, istenilen kararları verebildikleri ve geçmiş kararlarını bile değiştirebildikleri ifade ediliyor. Terkoğlu, yargının bu tür etkilerden arındırılmasının önemine vurgu yapıyor.
15 Nisan 2024

Soner Yalçın, yaşadığımız dönemi 'teşhir' kelimesiyle özetliyor ve medyanın şiddeti nasıl yaygınlaştırdığını tartışıyor. Fransız düşünür Jean Baudrillard'ın, medya aracılığıyla bedenin şiddete maruz kalmasını 'pornografi' olarak tanımladığını belirtiyor. Yalçın, şiddetin medyada sıradanlaştırılmasının arkasındaki sebebin kapitalizmin kâr odaklı yapısı olduğunu ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin bu içeriklerin geniş kitlelere yayılmasına olanak tanıdığını vurguluyor.
26 Mart 2024

Türkiye'de küçük çiftçiler ve köylüler, artan girdi maliyetleri, topraklarının gasp edilmesi, borç yükünün artması gibi nedenlerle üretim yapmaya zorlanıyor ve emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Bu sorunlar karşısında ortaya çıkan tepkiler genellikle anlık, cılız ve savunmacı oluyor. Tarım politikaları, küçük çiftçilerin ve köylülerin lehine olmaktan çok, şirketlerin çıkarına hizmet edecek şekilde örgütlenmiş durumda. Bu durum, 1980 darbesiyle başlayan örgütsüzleşme ve örgütlenmenin kriminalize edilmesi sürecinin bir sonucu olarak görülüyor.
13 Şubat 2024

Mehmet Y. Yılmaz, muhafazakar genç kadınların evlilikte aradıkları gibi erkek bulamama sorununu ele alıyor. Dindar kızların eğitim seviyelerinin artması ve toplumsal hayata katılımlarının artmasıyla birlikte beğeni standartlarının yükseldiğini belirtiyor. Ayrıca, muhafazakar ailelerin erkek çocuklarının da farklı çevrelerden gelen kızlara ilgi duymasında bir tuhaflık olmadığını ifade ediyor. Yılmaz, günümüz Türkiye'sinde din adına konuşan bazı karakterlerin genç kadınların evlilikten soğumasına neden olduğunu vurguluyor.
13 Temmuz 2024

Nuray Sancar, Türkiye'de 'yeryüzünün imarı' adı altında halkın toprakları, madenleri, dereleri ve tarım arazilerinin yağmalanmasının son örneğinin İliç'te yaşandığını belirtiyor. Adaletin sadece iktidarın kıymetlilerine işlediği bir ortamda, şeriat ve hilafet taleplerinin arttığını ve bu taleplerin yoksullara adaletin boşluğunu dolduracağı vaadiyle sunulduğunu ifade ediyor. Sancar, iktidarın baskıcı yöntemlere başvurarak bu taleplerin önünü kesmeye çalıştığını ve halkın adil bir düzen talebinin rejimi bir eşikte olduğunu gösterdiğini vurguluyor.
23 Şubat 2024
İşaretlediklerim