NASA ve ESA astronomları, Samanyolu Galaksisinde, gezegenlerin senkronize hareket ettiği bir güneş sistemi gözlemledi. Bu sistem, Dünya'dan 100 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor ve içinde yaşam olmadığı tahmin ediliyor. Sistemin merkezindeki yıldız HD 110067'nin etrafında dönen gezegenlerin yörünge süreleri 9 ile 54 gün arasında değişiyor. Araştırmacılar, bu tür senkronize hareket eden sistemlerin nadir olduğunu ve keşfedilenler arasında HD 110067'nin en fazla gezegene sahip olduğunu belirtiyor.
29 Kasım 2023

James Webb Uzay Teleskobu (JWST), 'Kozmik Şafak' olarak adlandırılan dönemde oluşmuş bilinen en uzak galaksiyi görüntüledi. NASA, bu dönemin büyük patlamadan sonraki ilk birkaç yüz milyon yıl içinde, ilk galaksilerin doğduğu dönem olduğunu açıkladı. JWST'nin Yakın Kızılötesi Spektrografı (NIRSpec) ile Ocak 2024'te yapılan gözlemler sonucunda, galaksinin çapının 1600 ışık yılından fazla olduğu ve ışığın genç yıldızlardan geldiği tespit edildi. Bu keşif, galaksinin 300 milyon yıldan kısa bir sürede nasıl bu kadar parlak ve kütleli hale gelebildiğine dair yeni sorular ortaya çıkardı.
31 Mayıs 2024

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), evrenin en eskilerinden olduğu düşünülen üç galaksiyi inceledi ve galaksi oluşumunu ilk kez doğrudan gözlemledi. Araştırmada, galaksilerin yaydığı ışığın büyük miktardaki nötr hidrojen gazı tarafından emildiği ve bu gazın galaksileri beslediği tespit edildi. Bu gözlem, evrenin ilk yıldız sistemlerinin oluşumuna tanıklık edilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Araştırmacılar, galaksilerde genç yıldızların varlığını da belirledi ve bu gazın galaksilerin merkezine nasıl dağıldığını anlamak için çalışmalarını sürdüreceklerini açıkladı.
27 Mayıs 2024

James Webb Uzay Teleskobu'ndan alınan veriler, süper kütleli kara deliklerin galaksilerde yıldız oluşumu için gerekli olan gazı yok ederek galaksileri 'öldürdüğünü' ortaya çıkardı. Cambridge Üniversitesi'nden uluslararası bir ekip, Webb Teleskobu ile 'büyük patlama'dan iki milyar yıl sonrasında oluşan bir galaksiyi inceledi ve bu galaksinin merkezindeki kara deliğin, galaksiden yüksek hızda gaz fırlatarak yeni yıldız oluşumunu durdurduğunu keşfetti. Bu bulgu, kara deliklerin galaksilerde yıldız oluşumunu nasıl durdurduğunu anlamada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
17 Eylül 2024

NASA’nın Parker Güneş Sondası, saatte 635 bin 266 kilometre hıza ulaşarak en hızlı insan yapımı nesne olarak kayda geçti. 2018'de fırlatılan sonda, Güneş’in dış tabakasını gözlemlemek amacıyla kullanılıyor. Parker, Venüs’ün yörüngesiyle hizalanarak gezegenin yer çekimiyle hız kazanıyor ve Güneş’e 6,12 milyon kilometreye kadar yaklaşmayı hedefliyor. Sonda, 2 bin 500 dereceye kadar sıcaklığa dayanabilen karbon kompozit kalkanla korunuyor.
12 Temmuz 2024

Gökbilimciler, Hubble Uzay Teleskobu aracılığıyla Dünya’ya şimdiye kadar bilinen en yakın kara deliği keşfetti. Samanyolu galaksisindeki Omega Centauri yıldız kümesinde bulunan bu kara delik, yaklaşık 8 bin 200 güneş kütlesinde. Bu keşif, orta büyüklükteki kara deliklerin yıldız kütleli ve süper kütleli kara delikler arasındaki bağlantıyı anlamada yeni sorular getireceğini ortaya koyuyor. Daha önce Dünya’ya en yakın kara delik olarak bilinen Gaia BH1, 1560 ışık yılı uzaklıkta ve Güneş’ten on kat daha fazla kütleye sahipti.
11 Temmuz 2024

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) ve diğer gökbilimciler, Dünya'dan 3,8 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan SDSS J1531 galaksi kümesinde, kaydedilen en güçlü kara delik patlamalarından birini tespit etti. Patlama, bir galaksinin merkezindeki süper kütleli kara delikten kaynaklandı ve sonucunda devasa bir boşluk oluştu. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Osase Omoruyi, daha fazla gözlemle durumu kesinleştireceklerini ve boşluğun kökenine dair daha fazla bilgi edinmeyi umduklarını belirtti. Araştırma bulguları, The Astrophysical Journal dergisinde yayınlandı.
22 Şubat 2024

James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Perseus Moleküler Bulutu'nda herhangi bir yıldıza bağlı olmayan altı başıboş gezegen keşfetti. Bu gezegenler, Dünya'ya yaklaşık 960 ışık yılı uzaklıktaki NGC 1333 bulutsusunda bulundu ve Jüpiter'den daha büyük oldukları tespit edildi. Araştırma, yıldız ve gezegen oluşum süreçlerini anlamak için önemli bilgiler sunuyor. Ayrıca, bu keşifler bir yıldıza bağlı olmadan da gezegen oluşumunun mümkün olduğunu gösteriyor.
28 Ağustos 2024

NASA, James Webb Uzay Teleskobu'nun iki yıl önce keşfedilen GJ 486b adlı ötegezegende su buharı bulduğunu açıkladı. GJ 486b, Dünya'dan yüzde 30 daha büyük ve kütlesi üç kat fazla olup, kırmızı bir cüce yıldızın etrafında 1,5 Dünya gününde bir turunu tamamlıyor ve yaklaşık 426,5 derece sıcaklığa sahip. Bu keşfin, gezegenin yaşamı destekleyebilecek bir atmosfere sahip olabileceğine işaret ettiği düşünülüyor. Ancak su buharının gezegenden mi yoksa çevresindeki yıldızdan mı kaynaklandığı konusu henüz netlik kazanmamıştır.
4 Mayıs 2023

NASA'nın Chandra X-ışını Gözlemevi ve X-Işını Görüntüleme Polarimetri Gezgini (IXPE), içine çökmüş bir ölü yıldızın etrafında oluşan manyetik alanın 'hayalet el' şeklindeki görüntüsünü fotoğrafladı. Bu görüntü, PSR B1509-58 adlı pulsar ve onun kutuplarından yayılan enerji yüklü madde ve antimadde parçacıklarından oluşan MSH 15-52 Bulutsusu'ndan kaynaklanıyor. Araştırma, bu süper enerjili madde ve antimadde parçacıklarının nasıl davrandığını ortaya çıkardı ve pulsarların parçacık hızlandırıcı olarak nasıl hareket edebileceğini gösterdi.
31 Ekim 2023

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, erken evren dönemine ait iki büyük kara deliğin birleştiğini ortaya çıkardı. Bu kara deliklerden biri Güneş'ten 50 milyon kat daha büyükken, diğeri ona yakın büyüklükte. Birleşmenin, Büyük Patlama'dan 740 milyon yıl sonra gerçekleştiği tespit edildi. Bu bulgu, bilinen en eski tarihli kara delik birleşmesi olarak kaydedildi.
17 Mayıs 2024

Bilim insanları, Büyük Patlama'dan 470 milyon yıl sonra oluşmuş ve şimdiye kadar keşfedilmiş en eski kara deliği tespit etti. Araştırma ekibi, NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışını Gözlemevi verilerini kullanarak, Dünya'dan 13,2 milyar ışık yılı uzaklıkta bir kara delik buldu. Bu keşif, erken evrenin anlaşılması ve ilk süper kütleli kara deliklerin oluşumu hakkındaki teorilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Yale Üniversitesi astrofizikçisi Priyamvada Natarajan, bulguyu büyük gaz bulutlarından oluşan kara delikler için şimdiye kadar elde edilen en iyi kanıt olarak değerlendirdi.
6 Kasım 2023

Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde bulunan süper kütleli kara delik Sagittarius A*'nın net bir fotoğrafı, Olay Ufku Teleskobu (EHT) tarafından paylaşıldı. Bu fotoğraf, bilim insanlarının Mayıs 2022'de ilk kez görselini elde ettiği Sagittarius A*'nın polarize ışıkta görüntülenen ilk görseli olarak kaydedildi. Görsel, kara deliğin etrafındaki manyetik alanların da gözlemlenmesini sağlıyor. Kara delik, Güneş'ten 6,5 milyar kat daha ağır ve Samanyolu Galaksisi'ne 54,8 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alıyor.
27 Mart 2024

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, 120 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegende dimetil sülfit (DMS) adı verilen bir molekül tespit etmiş olabileceğini belirtti. DMS molekülü, Dünya'da yalnızca canlılar tarafından üretiliyor. Ancak tespitin yeterince güçlü olmadığı ve molekülün varlığını doğrulamak için daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Ayrıca, gezegenin atmosferinde metan gazı ve karbondioksit tespit edildi, bu da gezegenin su okyanusuna sahip olabileceği anlamına gelebilir.
12 Eylül 2023

Gökbilimciler, Samanyolu Galaksisi'nde Dünya'ya yaklaşık 2 bin ışık yılı uzaklıkta, Güneş'ten 33 kat büyük bir kara delik keşfetti ve bu kara deliğe 'Gaia-BH3' adı verildi. Bu keşif, Londra Üniversite Akademisi'nden George Seabroke ve ekibi tarafından Gaia teleskobu kullanılarak yapıldı. Gaia-BH3, şu anda aktif olmayan bir durumda ve herhangi bir maddeyi yutmuyor, bu nedenle İngiltere'deki gökbilimciler, boş bir alanın etrafında dönen bir yıldızın garip hareketlerini gözlemleyerek bu kara deliği tespit ettiler.
26 Nisan 2024

NASA, Hubble Uzay Teleskobu'nun jiroskop sistemindeki arıza nedeniyle uyku moduna geçirildiğini açıkladı. Teleskobun güvende olduğu ancak geçici olarak atıl durumda bulunduğu belirtildi. Yetkililer, arızayı gidermek için çalışmalarını sürdürüyor. Hubble, 1990 yılında yörüngeye oturtulmuş ve en son 2009 yılında altı yeni jiroskopla donatılmıştı.
4 Haziran 2024

Bilim insanları artık evrende yaşam olup olmadığını sorgulamıyor, bunun yerine 'yaşamı ne zaman bulacakları' sorusuna odaklanıyorlar. NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, Güneş Sistemimiz dışındaki bir gezegende yaşama dair umut verici ipuçları tespit etti. Teleskoplar, uzak yıldızların yörüngesindeki gezegenlerin atmosferlerini analiz edebiliyor ve Dünya'da yalnızca canlı organizmalar tarafından üretildiği bilinen kimyasalları arayabiliyor. İskoçya Kraliyet Gözlemevi'nin başındaki Prof. Dr. Catherine Heymans, evrende yalnız olup olmadığımız sorusuna cevap verebilecek teknolojiye ve yeteneğe sahip olduklarını belirtti.
3 Ekim 2023

NASA'nın TESS uydusu, Dorado Takımyıldızı'nda dünya büyüklüğünde ve yaşama elverişli bölgede bir öte gezegen keşfetti. 'TOI 700 e' adı verilen gezegen, yıldızına suyun sıvı halde kalabileceği bir mesafede bulunuyor. Bu keşif, daha önce aynı sistemde bulunan 'TOI 700 b, c ve d' gezegenlerine ek olarak, sistemi daha yakından inceleme konusunda bilim insanlarını heyecanlandırıyor. TESS'in yeni bulguları Amerikan Astronomi Derneği'nin yıllık toplantısında paylaşıldı.
11 Ocak 2023

NASA’nın Cleveland’daki Glenn Araştırma Merkezi ekibi, bir uçaktan Uluslararası Uzay İstasyonu’na ilk kez 4K video yayını gerçekleştirdi. Bu teknoloji, Artemis misyonları sırasında Ay’daki astronotların canlı video görüntülerinin sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Deneyler sırasında Glenn’de geliştirilen Yüksek Hızlı Gecikme Toleranslı Ağ (HDTN) sistemi sinyalin bulut örtüsünü daha etkili bir şekilde aşmasına yardımcı oldu. Araştırmacılar, temmuz ayı boyunca bu teknolojiyi test etmeye devam edecekler.
25 Temmuz 2024

Yeni bir araştırma, Samanyolu galaksisindeki iki yıldızın nadir bir çarpışmasının Dünya'nın koruyucu ozon tabakasını ortadan kaldırabileceğini ve bu durumun gezegendeki tüm yaşam formlarının kitlesel olarak yok olmasına neden olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanları, bu tür bir patlamanın Dünya'ya yakın bir yerde meydana gelmesi halinde yaşam için tehlike oluşturabileceğini belirtti. Bu tür yıldız çarpışmalarından kaynaklanan en büyük tehdit, gama ışınları ve ürettikleri X-ışını da dahil olmak üzere radyasyon patlamasıdır.
24 Ekim 2023
İşaretlediklerim