Bankacılık sektörü, seçim sonrası ekonomi yönetiminin değişmesine rağmen piyasalarda beklenen olumlu değişikliklerin yaşanmadığını ifade ediyor. Merkez Bankası'nın faiz kararı ve diğer düzenlemelerdeki yavaş geri çekilme, sektörde hayal kırıklığına neden olmuş. Sektör kaynakları, TL mevduat faizlerinde gevşeme olmasına rağmen, kur korumalı mevduatın baskısının devam ettiğini ve krediye erişimde sıkıntıların sürdüğünü belirtiyor.
10 Temmuz 2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın düşük faizli ekonomi modeli beklenen sonuçları vermedi ve bankalar birçok kısıtlamayla karşı karşıya kaldı. Seçimlerin yaklaşmasıyla, finans piyasalarında olası değişimler tartışılıyor ve her iki ittifakın ekonomi politikaları inceleniyor. Reuters'a konuşan bankacılar, mevcut ekonomi politikalarının sürdürülemez olduğunu ve ortodoks politikalara kademeli geçişin gerekliliğini vurguluyor. Bankaların, seçim sonrası yaşanabilecek kur ve faiz şoklarına karşı hazırlık olarak stres testleri yaptığı belirtiliyor.
28 Mart 2023

Adnan Menderes Üniversitesi Nazilli İİBF Dekanı Prof. Dr. Yusuf Kaderli, mevcut ekonomi politikalarının devam etmesi durumunda Borsa İstanbul endeksinin 4 bin puanın altına düşebileceğini belirtti. Kaderli, borsanın yıl sonunu negatif kapatabileceğini ve bu durumun 1986'dan beri ilk kez iki yıl üst üste negatif kapanış olabileceğini ifade etti. Ayrıca, seçimlerin ilk turda sonuçlanmasının beklendiğini ancak ikinci tur ve belirsizliğin piyasalarda düşüşe neden olduğunu açıkladı.
28 Mayıs 2023

Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Türkiye'de enflasyonla mücadelede faiz artışlarının yetersiz kaldığını ve 'acı reçete' olarak adlandırılan kemer sıkma politikalarının etkilerinin seçim sonrasında hissedileceğini ifade etti. Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelede zor bir durumda olduğunu ve yapılan faiz artışlarının ekonomik yavaşlamaya yol açsa da enflasyonu kontrol altına almak için yeterli olmadığını belirtti. Ayrıca, sermaye girişlerinin beklenen ivmeyi kazanamamasının, geçmiş politikaların yarattığı güvensizlikten kaynaklandığını vurguladı.
16 Mart 2024

TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Ekonomik Araştırma Forumu konferansında yaptığı konuşmada, iç talebin güçlü olması nedeniyle Merkez Bankası'nın enflasyon tahmininin gerçekleşmeyeceğini ifade etti. Altınsaç, geçen yılın temmuz ve ağustos aylarında daha güçlü bir faiz artışı yapılması gerektiğini belirterek, mevcut politikaların yetersiz olduğunu ve maliye politikalarının daha fazla destek vermesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, reel sektörde son 10 yılda bir verimlilik artışı olmadığını, bu durumun Türk Lirası'nın değeriyle ilgili olmadığını dile getirdi.
24 Şubat 2024

Servet Yıldırım, Merkez Bankası'nın bugün yapacağı faiz artırımının ekonomideki aktörleri enflasyonun düşeceğine ikna etme sürecini kolaylaştıracağını belirtiyor. Faiz artırımının talebi baskılayarak ve kredi arzını kısarak enflasyonla mücadelede önemli bir araç olduğunu vurguluyor. Ancak, Merkez Bankası'nın faiz artırımı yapmamasının ekonomi için felaket oluşturmayacağını, önemli olanın parasal sıkılaştırma adımlarının devamı olduğunu ifade ediyor.
21 Mart 2024

Esfender Korkmaz, 1980 öncesi Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyon oranlarına değinerek, nominal ve reel faiz kavramlarını açıklıyor. Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranının beklenen TÜFE'nin altında olduğunu ve gerçekte reel faizlerin artmadığını, hatta eksi değerde olduğunu belirtiyor. Ayrıca, seçim ekonomisinin toplam talebi ve TÜFE'yi artıracağını, bu durumun 2024 Haziran ayına kadar aylık enflasyon oranlarının 2023'ün üzerinde çıkacağını öngörüyor. Bu koşullar altında, TL mevduat hesabı açanlar için bankaların ortalama yüzde 51 faiz verdiğini ifade ediyor.
13 Şubat 2024

Ekonomist Veysel Ulusoy, serbest piyasa koşullarında döviz kuru değerinin devalüasyona uğramayacağı fikrinin genel kabul gördüğünü ancak son dönemde yaşanan beklenmedik faiz artırımlarının bu görüşü sorgulattığını belirtiyor. Ulusoy'a göre, birkaç gün önce yaşanan ve gündemde olmayan faiz artırımının saatler içinde 5 puanlık bir artışa evrilmesi, döviz kuru şokunun kapıya geldiğinin bir göstergesi. Bu durum, sürekli yeni nesil krizlerle mücadele eden ekonominin, fakirleşmeyi derinleştirerek bu krizi bir süre daha ertelemiş olduğunu gösteriyor.
24 Mart 2024

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın sunduğu 2024 yılı ilk enflasyon raporunda, yıl sonu enflasyon beklentileri açıklandı. Ekonomistlerden Özgür Demirtaş, erken faiz indirimi konusunda uyarıda bulunurken, Uğur Gürses sunumu olumlu buldu. Veysel Ulusoy ise enflasyonun doğru ölçülüp yanlış sunulduğunu iddia etti. Ekonomistlerin görüşleri arasında, Merkez Bankası'nın faiz politikasına yönelik eleştiriler ve enflasyonla mücadelenin yetersizliği vurgulandı.
8 Şubat 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'nin heterodoks ekonomi politikaları nedeniyle yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekiyor. 1,9 trilyon TL'lik bütçe açığı, 818 milyar liralık Merkez Bankası zararı ve KKM ilave yüklerine işaret ederek, politika faizinin geç artırılmasının enflasyon ve döviz kuru üzerinde olumlu bir etki yaratmadığını belirtiyor. Oğuz, bu durumu gaflet ve cehalet ötesi bir hıyanet olarak nitelendiriyor ve yanlış politikaların sonuçlarına dair sorumluluğun kim tarafından üstlenileceğini sorguluyor.
19 Nisan 2024

Esfender Korkmaz, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadeledeki yaklaşımını eleştirerek, hizmet enflasyonu ve gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonun temel nedenleri olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Korkmaz'a göre, enflasyon beklentilerinin yüksek olması ekonomi yönetiminin yarattığı güven sorunundan kaynaklanıyor. Ayrıca, Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin faizleri reel düzeye çıkarsa bile ekonomik istikrarı sağlayamayacağını, bunun için istikrar programı, IMF ile iş birliği ve demokratik, hukuki bir güven ortamının yeniden oluşturulması gerektiğini vurguladı.
24 Mart 2024

İrfan Hüseyin Yıldız, enflasyonun Türkiye'deki ekonomik ve sosyal etkilerini ele alıyor. Enflasyonun, Türk Lirası borçlarını eriterek ve varlık değerlerini artırarak bazı kesimleri zenginleştirdiğini, devletin ise harcamalar üzerinden ve enflasyonist kârlar üzerinden daha fazla vergi topladığını belirtiyor. Ayrıca, negatif reel faizlerin zenginleri daha da zenginleştirdiği, fakirleri ise daha da fakirleştirdiği ve gelir dağılımını bozarak yoksulluğu derinleştirdiği vurgulanıyor.
3 Mart 2024

MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, aralık ayında sembolik bir faiz indirimi beklediklerini belirtti. Enflasyonun beklenenden daha dirençli olduğunu ve bu durumun faiz indirimi beklentilerini ötelediğini ifade etti. Asgari ücret konusunda ise çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücret verilmesi gerektiğini vurguladı. Asmalı, enflasyonist ortamların ticari davranışları etkilediğini ve bu durumdan başarılı bir şekilde çıkılacağına inandığını söyledi.
5 Kasım 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de 2021 sonunda başlayan ve maliyet enflasyonu şeklinde ortaya çıkan yüksek enflasyonun, eksi reel faiz ve TL'den kaçış nedeniyle düşmediğini belirtiyor. Gelir dağılımındaki bozuklukların lüks tüketimi etkilemediğini, ancak genel olarak enflasyonun düşürülmesinin zor olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyonla mücadele için başkanlık sisteminin değişmesi, demokratik ve hukuki altyapının güçlendirilmesi ve IMF ile iş birliği yapılması gerektiğini öne sürüyor.
6 Şubat 2024

Türkiye'de enflasyonla mücadele, politika faizi üzerinden yürütülen çalışmaların ötesine geçerek, satın alma gücünü artıracak reformist düzenlemelere odaklanma aşamasına gelmiştir. Vergi düzenlemeleri, gelir dağılımına uyumlu vergi dilimlerinin oluşturulması ve verginin tabana yayılması gibi önlemler gündemdedir. Ayrıca, FED'in faiz politikaları, Türkiye'nin uluslararası finans kuruluşları ile ilişkileri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti gibi dış faktörler de enflasyonla mücadelede önemli rol oynamaktadır.
13 Nisan 2024

Veysel Ulusoy, Türkiye'nin döviz kuru politikalarının ülke ekonomisine zarar verdiğini savunuyor. Ulusoy, ucuz döviz kurunun üretimi baltaladığını, yüksek döviz kurunun ise enflasyon yarattığını belirtiyor. Ayrıca, sıcak parayı çekme amacıyla yürütülen para politikalarının uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini ve gelir eşitsizliğini artırdığını ifade ediyor. Ulusoy, sanayi, verimlilik ve teknoloji politikalarının eksikliğine dikkat çekerek, ithal ikamesi gibi stratejilerin önemine vurgu yapıyor.
19 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çok yönlü olduğunu ve sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, hukuki ve güven bunalımı boyutlarına da sahip olduğunu belirtiyor. Korkmaz, hükümetin krizi kısa dönemli politikalar ve algı yönetimi ile çözmeye çalıştığını, ancak bu yaklaşımın yetersiz olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişiminin dış piyasalarda olumlu algı yaratmak için yapıldığını, ancak bu adımların yeterli olmadığını vurguluyor. Korkmaz, gerçek bir istikrar programının hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
13 Mart 2024

Şeref Oğuz, kredi faizlerinin %73'e ulaştığı bir dönemde şirketlerin borçlanma zorluklarını ele alıyor. Bu yüksek faiz oranlarıyla borçlanmanın, şirketlerin iflastan kaçınmak için zorunlu hale geldiğini belirtiyor. Ayrıca, şirketlerin öz sermayeye odaklanarak ve varlıklarını satarak bu zorlu dönemi atlatmaya çalışmaları gerektiğini vurguluyor. Oğuz, yüksek faiz oranlarının bankaların suçu olmadığını, ancak şirketlerin hayatta kalmak için bu faiz oranlarını kabul etmek zorunda kaldığını ifade ediyor.
20 Mayıs 2024

ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, CBS televizyonunun '60 Dakika' programında yaptığı açıklamada, enflasyonun son bir yılda gerilediğini ve ekonominin güçlü olduğunu belirtti. Powell, faiz oranlarını düşürme kararlarını verirken daha fazla güven aradıklarını ve bu kararlarda siyaseti dikkate almadıklarını ifade etti. Ayrıca, Fed'in 2021'de enflasyonla ilgili politikalarını daha erken sıkılaştırmanın daha iyi olacağını kabul ettiğini söyledi.
5 Şubat 2024

Yalçın Karatepe, seçimlerin ardından hükümetin faizleri ve vergileri artırma planları olduğunu belirtiyor. Seçim öncesinde faiz artışına cesaret edilemeyeceğini, ancak 31 Mart sonrasında faizlerin artırılacağını ve bu durumun yurtiçi talebi kısmak için yapıldığını ifade ediyor. Ayrıca, bütçe dengesini sağlamak adına vergi oranlarında da artışa gidileceğini, bu durumun enflasyonu daha da artıracağını ve vatandaşın yoksullaşmasına neden olacağını öne sürüyor.
23 Şubat 2024
İşaretlediklerim