Avrupa Konseyi'nin 2023 yılına ilişkin raporuna göre, Türkiye nüfusa göre en fazla mahkum ve tutuklu bulunan ülke olarak Avrupa'da ilk sırada yer aldı. Türkiye'de toplam 348 bin 265 mahkum ve tutuklu bulunurken, bu sayıyla Britanya, Fransa, Polonya, Almanya ve İtalya'yı geride bıraktı. Ayrıca, personel başına mahkum oranının en yüksek olduğu cezaevi idareleri sıralamasında da Türkiye ilk sırada yer aldı. 2005'ten 2023'e kadar olan dönemde Türkiye'deki mahkum ve tutuklu sayısı yüzde 439 oranında arttı.
6 Haziran 2024

Macaristan hükümeti, hükümet politikalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medya üzerindeki baskıları artırıyor. Yeni yasalar, bu grupları 'dış kaynaklı yabancı temsilciler' olarak etiketleyerek faaliyetlerini zorlaştırıyor. Bu durum, siyasi görüş paylaşımı gibi temel vatandaşlık haklarını da tehlikeye atıyor, çünkü bu tür faaliyetler 'yabancı ajan' suçlamasıyla sonuçlanabiliyor. Ayrıca, siyasal iktidarın uluslararası mahkeme kararlarına uymama konusundaki inatçı tavrı ve her türlü muhalefeti 'teröristlik' veya 'casusluk' ile suçlama eğilimi, ülkenin demokratik değerlerden uzaklaştığını gösteriyor.
13 Mayıs 2024

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Kobani davasında verilen cezalara tepki gösterdi. HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'a uzun hapis cezaları verildi. Amor, bu kararların Türkiye'nin yargı bağımsızlığına zarar verdiğini ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Türk ekonomisinin güvenilir olduğu mesajını vermekte neden başarısız olduğunu gösterdiğini belirtti. Amor, bu tür adımların Türkiye'nin uluslararası güvenilirliğini zayıflattığını vurguladı.
17 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), 'unutulma hakkı' adı altında birçok kamuyu ilgilendiren haberin sansürlendiğini ve bunun toplumsal hafızayı yok ettiğini belirten bir rapor yayımladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, bu sansürün ifade ve basın özgürlüğüne zarar verdiğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı yasanın 9. maddesini iptal etmesine rağmen, sulh ceza hakimliklerinin bu madde kapsamında karar vermeye devam ettiğini belirtti. İFÖD, arşiv değeri olan birçok haberin sansürlendiğini ve bu durumun toplumsal hafızaya zarar verdiğini raporladı.
7 Haziran 2024

Taha Akyol, Batı'daki toplumsal hareketlerin, insan haklarına ve demokrasiye olan güçlü bağlılıklarını örnek göstererek, İslam ülkelerinde bu tür hareketlerin neden olmadığını sorguluyor. Batı'da İsrail politikalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve bireylerin aktifliğine dikkat çekiyor. Akyol, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve vicdan gibi değerlerin her toplum için önemli olduğunu ve İslam ülkelerinde de bu tür değerlere dayalı hareketlerin gelişmesi gerektiğini vurguluyor.
21 Şubat 2024

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alırken yaşadığı zorlukların, Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki demokratik kurumların erozyona uğraması nedeniyle hükümete uyguladığı üstü kapalı yaptırımların bir sonucu olduğunu belirtti. Tan, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin Cumhur İttifakı tarafından rafa kaldırılmasının, Avrupalı hükümetleri Türk vatandaşlarına karşı daha katı ve ayrımcı uygulamalara yönlendirdiğini savundu. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye pasaportunun itibarını artıracak politikalar geliştirmediğini eleştirdi ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a bu konuda daha aktif bir rol üstlenmesi çağrısında bulundu.
8 Ekim 2024

Türkiye Psikiyatri Derneği, toplumda artan şiddet olaylarının günlük yaşamı tehdit ettiğini belirterek acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Dernek, şiddetin toplumsal, kültürel, ekonomik ve yönetimsel boyutlarının bilimsel ölçütlerle ele alınması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, bireysel silahlanmanın artışı ve madde kullanımının yaygınlaşmasının da şiddeti artırdığına dikkat çekildi. Dernek, şiddetle mücadelede ulusal bir seferberlik çağrısında bulundu.
20 Ekim 2024

Berkant Gültekin, Türkiye ile AB arasında 2013 yılında imzalanan 'Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni' ve 'Geri Kabul Anlaşması'nın sonuçsuz kaldığını eleştiriyor. Anlaşma kapsamında Türkiye'ye göçmenlerin Avrupa'ya gitmesini engellemesi karşılığında milyarlarca Euro ödenmesi kararlaştırılmıştı. Ancak yıllar geçmesine rağmen Türkiye vatandaşları AB'ye vizesiz giriş yapamazken, Türkiye göçmen kabul eden bir ülke haline geldi. Gültekin, AKP'nin entegrasyon politikalarının yetersizliğini ve bunun toplumsal çatışmalara yol açtığını vurguluyor.
3 Temmuz 2024

Mustafa Karaalioğlu, Türk Ceza Kanunu'na eklenmesi önerilen yeni bir maddenin ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayabileceğini ele alıyor. Bu madde, devletin iç veya dış siyasal yararlarına karşı faaliyet gösterenleri 'etki ajanlığı' suçu kapsamında cezalandırmayı öngörüyor. Madde, belirsiz suç tanımlarıyla medyayı ve eleştirel sesleri hedef alabilecek şekilde tasarlanmış. Karaalioğlu, ifade özgürlüğünü kısıtlayan mevcut maddelerin kaldırılması gerektiğini savunurken, bu yeni düzenlemenin tersine bir adım olduğunu vurguluyor.
13 Mayıs 2024

Avrupa Adalet Divanı Başsavcılığı, Ukrayna'dan kaçarak Avrupa ülkelerine sığınan ve aralarında Türk vatandaşlarının da bulunduğu üçüncü ülke vatandaşlarının sınır dışı edilmesine olanak tanıyan bir tavsiyede bulundu. Hollanda hükümeti, Ukrayna'nın işgali sonrası bu ülkeye kaçan herkese geçici koruma hakkı tanımıştı, ancak daha sonra üçüncü ülke vatandaşlarını bu koruma kapsamından çıkardı. Türkiye, Pakistan, Cezayir ve Nijerya vatandaşları bu karara itiraz etti. Mahkemenin, başsavcılığın tavsiyesi doğrultusunda karar vermesi bekleniyor.
24 Ekim 2024

Ali Duran Topuz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye'de belirginleşen anti-hukuk anlayışının kökenlerini ve etkilerini ele alıyor. Topuz, bu anlayışın Türkiye tarihinde Kürtlere yönelik hukuki tutumlarla bağlantılı olduğunu ve olağanüstü halin artık olağan yönetim tekniğine dönüştüğünü vurguluyor. İtalyan düşünür Agamben'in olağanüstü hal ve hukukun askıya alınması konusundaki görüşlerine de değinen Topuz, anti-hukukun sadece Kürtleri değil, herkesin maruz kalabileceği bir tersine hukuk olduğunu belirtiyor.
16 Temmuz 2024

Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), Türkiye'deki mülteci karşıtı söylemleri ve göç politikalarını ele alan bir rapor yayınladı. Raporda, AKP'nin 2019'dan itibaren mülteciler üzerinde denetim ve baskı kurduğu, Suriyelilerin güvenlik meselesine dönüştürüldüğü ve göçün kriminalize edildiği belirtiliyor. Ayrıca, ana muhalefetin geri göndermeye dayalı mülteci söylemi öne çıkarken, sol partilerin mülteci meselesine yeterince ağırlık vermediği savunuluyor.
21 Mayıs 2024

Türkiye'de otistik bireyler ve aileleri, anayasal ve yasal haklara eşit şekilde erişimde ciddi ayrımcılıklarla karşılaşıyor. Otistik bireylerin temel haklarına erişimde yaşadığı sorunlar, sivil toplum kuruluşlarının mücadelesi ve çeşitli projelerle gündeme getiriliyor. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinde yaşanan ayrımcılık, otistik bireylerin toplumsal entegrasyonunu zorlaştırıyor. Ayrıca, otistik bireyler için uygun bakım evlerinin eksikliği ve yasal hakların uygulanmaması gibi sorunlar devam ediyor.
25 Nisan 2024

Dünya genelinde 160 milyondan fazla çocuk, eğitim haklarından mahrum kalarak tarım, madencilik ve sanayi gibi sektörlerde çalışmak zorunda kalıyor. Çocuk işçiliği, çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkileyen bir sorun olarak tanımlanıyor. Türkiye, çocuk işçiliğiyle mücadele eden ilk ülkelerden biri olarak uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapıyor. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü belirtiyor.
19 Kasım 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye-İtalya ilişkileri ve İsrail'in bölgedeki saldırıları gibi konuları ele aldı. Erdoğan, Meloni'ye LGBT savunucuları karşısındaki aile değerlerini ön plana çıkaran tutumu için teşekkür etti. Görüşmede ayrıca, İtalya'nın Türkiye'nin BM nezdinde İsrail'e silah satışının durdurulmasına yönelik girişimine destek vermesinin önemine değinildi. Meloni, aşırı sağcı ve milliyetçi bir lider olarak LGBT haklarına karşı tutumuyla biliniyor.
22 Ekim 2024

İstanbul Planlama Ajansı'nın hazırladığı şeffaflık raporuna göre, Türkiye son on yılda yolsuzlukla mücadelede 180 ülke arasında 115’inci sıraya geriledi. Raporda, Türkiye'nin şeffaflık ve hesap verebilirlik karnesi değerlendirildi ve ciddi bir şeffaflık kaybı yaşandığı vurgulandı. İPA Başkanı Dr. Buğra Gökce, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin güçlenmesi için hesap verebilirlik ve şeffaflığın daha yüksek seviyede uygulanması gerektiğini belirtti. Ayrıca, ifade özgürlüğü alanında da gerilemenin sürdüğü ifade edildi.
7 Ağustos 2024

Milli futbolcu Merih Demiral’ın Avusturya galibiyetinden sonra yaptığı 'bozkurt' işaretinin diplomatik yansımaları devam ediyor. Türkiye’nin Almanya’nın Ankara büyükelçisini dışişlerine çağırması üzerine Almanya da Türkiye’nin Berlin büyükelçisini dışişlerine çağırdı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, 'Türk aşırı sağcıların işaretlerinin bizim stadyumlarımızda yeri yok' dedi. Türkiye ise bu işaretin Almanya'da yasaklı bir simge olmadığını belirtti.
4 Temmuz 2024

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği önündeki en büyük engelin demokrasi meselesi olduğunu ifade etti. Amor, 31 Mart yerel seçimlerinin Türkiye'de çok sesliliği güçlendirdiğini ve bu durumun Türkiye-AB ilişkileri için yeni bir dönüm noktası olabileceğini belirtti. Ayrıca, Türkiye'den farklı seslerin duyulmasının önemine vurgu yaparak, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin gibi isimlerin olumlu etkilerinden bahsetti.
26 Nisan 2024

Kenya'nın başkenti Nairobi'de, silahlı ve maskeli kişilerin bir Britanya ve altı Türkiye vatandaşını kaçırdığı iddia edildi. Kaçırılanlardan dört Türk vatandaşının hala kayıp olduğu belirtiliyor. Olayın, Türkiye'ye sınır dışı edilmek üzere siyasi bir kurban olma durumu ile ilgili olduğu iddia ediliyor. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'den gelen mültecilerin Kenya'da kaçırılmasından derin kaygı duyduğunu ifade etti.
21 Ekim 2024
İşaretlediklerim