Eurostat verilerine göre, 2022'de Avrupa Birliği'nde ortalama Gini katsayısı 29,6 iken, Türkiye'nin 2021'deki Gini katsayısı 42,6 olarak kaydedilmiştir. Bu oranla Türkiye, Avrupa'daki 36 ülke arasında gelir dağılımı eşitsizliğinde ilk sırada yer almaktadır. Ayrıca, Dünya Bankası verilerine göre Türkiye, 130 ülke arasında gelir dağılımı eşitsizliği bakımından 28'inci sırada bulunmaktadır. Gini katsayısı, gelir dağılımı eşitsizliğini ölçen temel bir göstergedir ve 0 ile 1 arasında değişir.
12 Mart 2024

TÜİK tarafından yapılan yaşam memnuniyeti araştırmasına göre, Türkiye'de 18 ve üzeri yaştaki bireyler arasında mutluluk oranı 2023'te yüzde 52,7'ye yükseldi. Araştırma sonuçlarına göre, evli bireyler daha mutlu, ve bireylerin en büyük mutluluk kaynağı aileleri olarak belirlendi. Ancak, ülkenin en önemli sorunu olarak hayat pahalılığı gösterildi. Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri de incelendiğinde, asayiş hizmetlerinden memnuniyet en yüksek oranda olurken, eğitim hizmetlerinden memnuniyet en düşük oranlarda kaldı.
16 Şubat 2024

Türkiye'de 2018'den bu yana sefalet oranı artış göstermiş ve Dünya Sefalet Endeksi yüzde 93.9'a ulaşmıştır. Ülkede en zengin 13 milyarderin serveti 38.9 milyar dolar iken, nüfusun yarısının toplam serveti 38.5 milyar dolardır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, özellikle pandemi sonrası daha da belirginleşmiştir. ABD'de ve diğer bazı ülkelerde zenginler, servet vergisi getirilmesini savunurken, Türkiye'nin zenginlerinden bu konuda bir girişim görülmemektedir.
27 Mart 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısına göre, Türkiye'de ekonomik büyüme kapsayıcı olmamış ve gelir dağılımı eşitsizliği artmıştır. TÜİK verilerine göre, 2022'den 2023'e nüfusun en fakir yüzde 10'unun ve yüzde 20'sinin gelir payı azalırken, en zengin yüzde 10 ve yüzde 20'nin gelir payı artmıştır. Bu durum, ekonomik büyümenin toplumun geneline yansımadığını ve yoksulluk ile zenginlik arasındaki uçurumun derinleştiğini göstermektedir.
1 Mart 2024

Ömer Faruk Çolak, Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde yoksul ailelere en düşük kamu harcaması yapan ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'de doğurganlık oranının 2001'de 2,3 iken 2023'te 1,51'e düştüğünü belirtti. Kentleşmenin artması ve gelir dağılımının bozulması, evlilik oranlarının düşmesine ve boşanma oranlarının artmasına neden oldu. Türkiye'de sosyal harcamaların kamu harcamaları içindeki payı OECD ortalamasının oldukça altında kaldı.
26 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, MAK danışmanlık ve uluslararası araştırma şirketi Ipsos'un anket sonuçlarına dayanarak, Türkiye'deki halkın büyük bir çoğunluğunun sığınmacılardan rahatsız olduğunu belirtiyor. Ankete göre, halkın yüzde 83'ü sığınmacıların sosyal ve ekonomik sorunların temelinde olduğunu düşünüyor. Ayrıca, halkın yüzde 82'si sığınmacıların güvenlik sorunu yarattığını ifade ediyor. Türkiye'de halkın yüzde 70'i göçün arkasındaki nedenin ekonomik gerekçeler olduğunu ve sığınmacıları göndermek için yasal yolların yetersiz olduğunu düşünüyor.
24 Temmuz 2024

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), 'Büyüme için Temelleri Güçlendirmek' temasıyla hazırladığı Ekonomik Görünüm Ara Dönem Raporu'nda Türkiye ekonomisi için bu yılki büyüme öngörüsünü değiştirmedi. Türkiye'nin 2023 yılında yüzde 2,9 büyümesi beklenirken, 2025 için büyüme tahmini yüzde 0,1 düşürülerek yüzde 3,1 olarak revize edildi. Raporda ayrıca, küresel ekonomik büyümenin geçen yıl yüzde 3,1 olduğu, ABD ve Avro Bölgesi'nin büyüme tahminlerinde düşüşler yaşandığı, Çin ekonomisinin ise düşük talep ve yüksek borç nedeniyle yavaşlayacağı belirtildi.
5 Şubat 2024

Birleşik Metal-İş Araştırma Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Şubat 2024 raporuna göre, Türkiye'de dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenme için yapması gereken minimum gıda harcaması (açlık sınırı) 16 bin 100 lira olarak belirlendi. Aynı ailenin barınma, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması için gereken minimum tutar ise (yoksulluk sınırı) 55 bin 691 lira oldu. Tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 25 bin 568 lira olarak hesaplandı. Gıda harcamaları içinde süt ve süt ürünleri en yüksek maliyet grubunu oluşturdu.
15 Mart 2024

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye'nin Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) endeksi, Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 27 gerisinde kaldı. 2023 yılı verilerine göre, Türkiye'nin kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 73 olarak belirlenirken, AB ortalaması 100 olarak tespit edildi. Kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyinde de Türkiye, AB ortalamasının yüzde 14 altında kaldı. Bu veriler, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve Avrupa ile olan farkını ortaya koyuyor.
21 Haziran 2024

2022-23 yıllarında Türkiye'de yıllık ortalama %5 civarında gerçekleşen ekonomik büyüme, istihdam artışını yıllık ortalama %4,2 oranında sınırlı tuttu. Bu durum, ekonomik büyümenin istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı olduğunu gösterdi ve 2023 yılsonunda atıl işgücü oranının %25'e ulaşmasına neden oldu. Türkiye, OECD genelinde en yüksek ikinci ekonomik büyüme oranına ve en düşük ikinci istihdam oranına sahip oldu. Ayrıca, en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olarak kaydedildi. İşgücü piyasasındaki yapısal sorunlar ve beklenen konjonktürel sorunlar, ekonomik büyümenin yavaşlamasıyla birlikte işsizliğin artmasına yol açabilir.
16 Şubat 2024

Alaattin Aktaş, Türkiye'de mutluluk algısının ekonomik durumla olan çelişkili ilişkisini ele alıyor. Vatandaşlar hayat pahalılığı ve yoksulluk artarken, işsizlik azaldığı ve terör sorununun önemli ölçüde azaldığı konusunda hemfikir. Ancak, ekonomik zorluklara rağmen, mutluluk oranlarında son yıllarda bir artış gözlemleniyor. 2019'dan 2023'e kadar mutluluk oranlarındaki değişimler, ekonomik göstergelerle tam olarak örtüşmeyen bir tablo çiziyor.
19 Şubat 2024

Türkiye'de ödemeler dengesi açıklandığında, altın ve enerji hariç tutulduğunda genellikle daha olumlu bir tablo ortaya çıkıyor. Ocak ayı verilerine göre, cari işlemler hesabı 2,6 milyar dolar açık verirken, altın ve enerji hariç tutulduğunda 3,6 milyar dolar fazla vermiş. Türkiye'nin cari işlemler açığı büyük ölçüde dış ticaret açığından kaynaklanıyor ve bu açıkta enerji ve altın ithalatı önemli bir yer tutuyor. 2023 yılında Türkiye, net olarak 52,7 milyar dolarlık enerji ve 25,7 milyar dolarlık altın ithal etmiş. Ancak, enerji ithalatı Türkiye'nin zorunlu ihtiyaçlarından biri olarak görülüyor.
14 Mart 2024

Türkiye'de işgücüne dahil olmayan nüfusun 30.7 milyon olduğu belirtiliyor, bu durumun işgücü istatistiklerini inceleyenler ve sosyologlar için önemli bir konu olduğu vurgulanıyor. İşgücüne katılım oranı %53.2 olarak belirtilirken, bu oranın OECD ülkeleri arasında Meksika'dan sonra en düşük olduğu ifade ediliyor. 15 yaş ve üzeri nüfusun sadece 31.8 milyonunun çalıştığı, kadınların büyük bir kısmının işgücüne dahil olmadığı ve bu durumun Türkiye'nin sosyolojik yapısını da yansıttığı belirtiliyor.
29 Şubat 2024

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2023 yılına ait hane halkı tüketim harcaması istatistiklerine göre, hane halklarının en büyük harcama kalemleri kira ve konut ile ulaştırma oldu. Hane halkı başına aylık ortalama tüketim harcaması 24 bin 383 lira olarak belirlenirken, fert başına 12 bin 521 lira harcama yapıldı. Konut ve kira harcamaları yüzde 23,9 ile en büyük payı alırken, ulaştırma harcamaları yüzde 21,9 ile ikinci sırada yer aldı. Gıda ve alkolsüz içecek harcamaları ise yüzde 20,6 ile üçüncü sırada bulunuyor.
11 Haziran 2024

Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu'na göre, Türkiye 143 ülke arasında 98'inci sırada yer alarak mutluluk düzeyinde düşüş yaşadı. Araştırma, insanların yaşamlarını 0 ile 10 arası bir ölçekte değerlendirmeleriyle oluşturuldu ve Türkiye son üç yılın ortalamasına göre 0.2 puan düşüşle 4.9 puan aldı. Raporda, gençler arasında artan mutsuzluk, sosyal medyanın olumsuz yönleri ve ekonomik eşitsizlik gibi faktörlerin mutluluğu etkileyebileceği belirtildi. Ayrıca, ABD ilk kez ilk 20'den çıkarak 23'üncü sıraya geriledi.
20 Mart 2024

Avrupa Birliği Komisyonu, 2024 genişleme paketi kapsamında Türkiye Raporu'nu yayımladı. Raporda, Türkiye'de demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve temel haklarla ilgili ciddi endişeler dile getirildi. Türkiye'nin göçmenler konusundaki çabaları takdir edilirken, AB ile Türkiye arasındaki vize serbestisi diyaloğunda ilerleme kaydedilmediği belirtildi. Ayrıca, Türkiye'nin dış politikadaki bazı tutumlarının AB ile uyumsuz olduğu vurgulandı.
30 Ekim 2024

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 2024 Küresel Haklar Endeksi'ne göre Türkiye, işçiler için en kötü 10 ülke arasında yer aldı. Türkiye, 2016'dan beri bu listede yer alıyor ve işçilerin hakları ve özgürlükleri sürekli olarak baskı altında tutuluyor. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye'de sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının saldırı altında olduğunu belirtti. Raporda, işçilerin düşük maaşlar, kötü çalışma koşulları ve uzun mesai saatleri gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığı vurgulandı.
12 Haziran 2024

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2023 yılına ait 'İstatistiklerle Kadın' raporuna göre, Türkiye'de her dört kadından biri gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissediyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı erkeklere göre daha düşük olup, yükseköğretim mezunu kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 68,8 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, kadınların erkeklerden daha az maaş aldığı ve üst düzey yönetici pozisyonlarında daha az temsil edildiği gözlemlenmiştir. Evlilik ve boşanma istatistikleri de raporda yer almakta olup, ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,7, erkeklerde 28,3 olarak kaydedilmiştir.
6 Mart 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 2024 Dünya Ticaret Raporu'nda küresel gelir eşitsizliğinin 110 yıl önceki seviyelere geri döndüğünü belirtti. Raporda, ticaretin yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğu ancak tek başına yeterli olmadığı vurgulandı. Yoksul ülkelerin uluslararası ticarete daha az katıldığı ve daha az doğrudan yabancı yatırım aldığı ifade edildi. DTÖ, ticaretin daha kapsayıcı hale gelmesi için sosyal önlemler ve uluslararası işbirliğinin gerekliliğini vurguladı.
9 Eylül 2024
İşaretlediklerim