İktidar tarafından Adalet Reformu adı altında sunulan yeni yasa değişiklikleri, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruları zorlaştırırken, 'Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi' hakkındaki, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen maddeyi daha da kesinleştirerek yeniden yürürlüğe sokuyor. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına rağmen gerçekleşiyor ve pek çok hukuk profesörü ile demokratik toplum örgütü tarafından eleştiriliyor.
24 Mart 2024

Mustafa Karaalioğlu, Türk Ceza Kanunu'na eklenmesi önerilen yeni bir maddenin ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayabileceğini ele alıyor. Bu madde, devletin iç veya dış siyasal yararlarına karşı faaliyet gösterenleri 'etki ajanlığı' suçu kapsamında cezalandırmayı öngörüyor. Madde, belirsiz suç tanımlarıyla medyayı ve eleştirel sesleri hedef alabilecek şekilde tasarlanmış. Karaalioğlu, ifade özgürlüğünü kısıtlayan mevcut maddelerin kaldırılması gerektiğini savunurken, bu yeni düzenlemenin tersine bir adım olduğunu vurguluyor.
13 Mayıs 2024

Türkiye'de 9. yargı paketi kapsamında, sosyal medya aracılığıyla yapılan ve Türkiye aleyhine olduğu düşünülen kara propaganda ve etki ajanlığı faaliyetlerine karşı yeni düzenlemeler getirilmesi planlanıyor. Bu düzenlemeler, sosyal medya yorumları aracılığıyla ekonomik, toplumsal ve kamu düzenini bozan faaliyetleri de içerecek şekilde genişletilmiş. Ancak, hangi faaliyetlerin bu suç kapsamına gireceği ve nasıl tanımlanacağı konusunda belirsizlikler mevcut. Bu durum, ifade özgürlüğüne müdahale endişelerini de beraberinde getiriyor.
11 Mayıs 2024

Türkiye, uluslararası alanda yaşanan hibrit savaş ortamını kullanarak muhalefeti susturacak bir 'casusluk' yasası üzerinde çalışıyor. Bu yasa, Avrupa ve ABD'deki benzer yasalarla karşılaştırılarak ele alınıyor ve bu yasaların otoriter rejimler tarafından keyfi olarak kullanılabileceği belirtiliyor. Yasa taslağı, çok geniş bir yelpazede suç tanımları içeriyor ve bu durum, hükümetin muhalif sesleri bastırmasını kolaylaştırabilir. Ayrıca, bu yasa taslağı hem içeride hem de dışarıda tepki çekeceği öngörülüyor.
12 Mayıs 2024

Taha Akyol, iktidarın Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) bireysel başvurular üzerine insan hakları ihlallerini denetleme yetkisini daraltma hazırlığında olduğunu belirtiyor. Bu değişiklikle, adil yargılanma hakkı, etkin soruşturma eksikliği ve delillerin geçersizliği gibi gerekçelerle AYM'nin inceleme yapamayacağını ifade ediyor. Akyol, bu durumun Türkiye'nin hukuk devleti puanını düşüreceğini ve yalnızca yanlış kararı veren mahkemeyi değil, onaylayan Yargıtay'ı ve uygulayan Meclis'i de bağlayan AYM kararlarının önemini vurguluyor.
11 Şubat 2024

Meclis Adalet Komisyonu, 'etki ajanlığı' olarak bilinen casusluk faaliyetlerine yönelik cezaları ağırlaştıran bir kanun teklifini kabul etti. Bu düzenlemeye göre, yabancı devlet veya organizasyonlar lehine Türkiye'de casusluk yapanlar üç ila yedi yıl arasında hapis cezasına çarptırılacak. Suçun savaş sırasında işlenmesi veya stratejik kurumlarda görev yapanlar tarafından gerçekleştirilmesi durumunda cezalar daha da artacak. Bu değişiklikler, Türk Ceza Kanunu'na yeni maddeler eklenerek uygulanacak.
23 Ekim 2024

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2017'de çıkarılan ve sık sık sansüre bahane edilen 5651 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesiyle ilgili olarak Diken ve İFÖD'nin yaptığı bireysel başvuruları değerlendirerek, 500'den fazla içerikle ilgili erişim engeli kararlarının ifade özgürlüğü ihlali olduğuna karar verdi. Bu kararlar, AYM'nin daha önce verdiği ve yapısal sorunları gidermek amacıyla TBMM'ye bildirilmesine hükmeden pilot kararı referans alarak verildi. Prof. Dr. Yaman Akdeniz, bu başvuruların detaylarını ve bazı örneklerini sosyal medya hesabından paylaştı.
7 Şubat 2024

Ali Bayramoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni iktidar dönemindeki esas hedefinin, hukuk devletinin kalan parçalarını ve sistem içindeki direnç noktalarını zayıflatmak olduğunu belirtiyor. Erdoğan'ın siyasi iktidarın gücünün sınırsız olması gerektiğine inandığı ve bu nedenle hukuk devleti kurallarını, özellikle Anayasa Mahkemesini, ilk hedef olarak gördüğü ifade ediliyor. Yazıda, Anayasa Mahkemesini itibarsızlaştırma, siyasal iddialarla işlevsizleştirme ve diğer kurumların meydan okumasını sağlama gibi yöntemlerin uygulanmaya başlandığı belirtiliyor.
2 Mart 2024

İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) ve Diken'in işbirliğiyle yürütülen hukuki mücadele sonucunda, Anayasa Mahkemesi (AYM) 5651 sayılı yasanın 9. maddesini iptal etti. Bu madde, kişilik haklarının ihlali gerekçesiyle binlerce haber ve sosyal medya içeriğinin erişime engellenmesi ve yayından kaldırılması için kullanılıyordu. AYM'nin kararı, sulh ceza hakimliklerinin bu maddeye dayanarak erişim engelleme veya içerik çıkartma kararları vermesini engelliyor. Ancak, internet sansürü tamamen sona ermiş değil; diğer yasal düzenlemeler ve kurumlar aracılığıyla erişim engellemeleri devam edebilir.
9 Ekim 2024

Macaristan hükümeti, hükümet politikalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medya üzerindeki baskıları artırıyor. Yeni yasalar, bu grupları 'dış kaynaklı yabancı temsilciler' olarak etiketleyerek faaliyetlerini zorlaştırıyor. Bu durum, siyasi görüş paylaşımı gibi temel vatandaşlık haklarını da tehlikeye atıyor, çünkü bu tür faaliyetler 'yabancı ajan' suçlamasıyla sonuçlanabiliyor. Ayrıca, siyasal iktidarın uluslararası mahkeme kararlarına uymama konusundaki inatçı tavrı ve her türlü muhalefeti 'teröristlik' veya 'casusluk' ile suçlama eğilimi, ülkenin demokratik değerlerden uzaklaştığını gösteriyor.
13 Mayıs 2024

AKP, Meclis Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen ancak Genel Kurul'a gelmeyen bir anayasa değişikliği teklifi ile LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının yolunu açmayı planlıyor. Anayasa değişikliği, evlilik birliğini kadın ve erkeğin evlenmesiyle sınırlayan ve aile yapısını koruma amacını güçlendiren maddeler içeriyor. AKP'li bir yönetici, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi durumunda uyum yasaları çerçevesinde dernekler yasasında değişiklik yapılacağını ve LGBTİ+ derneklerinin faaliyetlerine son verileceğini belirtiyor.
23 Haziran 2023

Mehmet Tezkan, iktidarın hukuku ve Anayasa'yı askıya aldığını ve bu durumun Türkiye'de ciddi sorunlara yol açtığını iddia ediyor. Anayasa Mahkemesi ve TBMM'nin kararlarının tanınmadığını, milletvekillerinin ve milli iradenin de askıya alındığını belirtiyor. Tezkan, bu durumun Osman Kavala davası ve Gezi davası gibi örneklerle desteklendiğini ifade ediyor.
8 Temmuz 2024

Anayasa Mahkemesi (AYM), 500'den fazla erişim engelleme ve içerik çıkartma başvurusunda 'ifade özgürlüğü ihlali' kararı verdi. Bu kararlar, 2017'de çıkarılan ve sık sık sansüre bahane edilen 5651 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesiyle ilgiliydi. AYM, Diken'in 2018'de yaptığı ve 2021'de pilot karar olarak kabul edilen başvuruyu referans alarak bu kararı verdi. Prof. Dr. Yaman Akdeniz, AYM'nin bu kararları verirken pilot kararı referans aldığını ve bu kararların bir kısmının İfade Özgürlüğü Derneği tarafından yapılan başvurular olduğunu belirtti.
6 Şubat 2024

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin, 14 Ekim'de Meclis'ten geçirilen ve 'sansür yasası' olarak adlandırılan dezenformasyonla mücadele yasasının 29'uncu maddesinin iptali için yaptığı başvuruyu oy çokluğuyla reddetti. Bu madde, halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgi yayma suçunu düzenliyor ve bu suçu işleyenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından bazı gazeteciler bu madde kapsamında tutuklandı veya soruşturmaya uğradı.
8 Kasım 2023

Haziranda Meclise sunulacak olan 9. yargı paketi taslağında yer alan 'etki ajanlığı' düzenlemesi, yabancı devlet veya organizasyonların stratejik çıkarları doğrultusunda araştırma yapanların hapis cezası ile cezalandırılmasını öngörüyor. Bu düzenleme, iktidarın hoşuna gitmeyen materyalleri hazırlayan gazeteciler, akademisyenler ve STK'lerin hedef haline gelebileceği endişesini doğuruyor. Ayrıca, yurttaşların kendilerine kuşkulu sorular soranları ihbar edebileceği ve bazı meslek gruplarının 'fondaş'lıkla suçlanabileceği belirtiliyor. İstihbaratın sadece bilgi toplamakla kalmayıp, hedefi etkilemenin de bir tür ajanlık olduğu vurgulanıyor.
24 Mayıs 2024

Murat Muratoğlu, yeni yasal düzenlemelerin Türkiye'de demokrasi ve basın özgürlüğünü daha da kötüleştirdiğini iddia ediyor. Yeni düzenlemelerle, ekonomik ve politik eleştirilerin 'kara propaganda' olarak adlandırılabileceğini ve bu durumun 'etki ajanlığı' suçlamasıyla sonuçlanabileceğini belirtiyor. Ayrıca, Türkiye'nin 2024 Demokrasi Algı Endeksi'nde 53 ülke arasında 47. sıraya düştüğünü ve Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde ise 165. sırada olduğunu vurguluyor.
13 Mayıs 2024

Danıştay, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Nisan 2021'de yayınladığı ve halkın eylemler sırasında cep telefonuyla ses ve görüntü kaydetmesini engelleyen genelgesini iptal etti. Bu genelge, polislerin orantısız şiddet görüntülerinin artması üzerine çıkmış ve gazetecilik örgütleri tarafından eleştirilmişti. Diyarbakır Barosu tarafından paylaşılan kararda, iptalin haberleşme ve basın hürriyeti haklarının kanunla sınırlanması gerektiği gerekçesiyle yapıldığı belirtildi. Danıştay daha önce de bu genelgenin yürütmesini durdurma kararı almıştı.
8 Mayıs 2024

Anayasa Mahkemesi (AYM), 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçuna hapis öngören 'sansür yasası' olarak adlandırılan 'dezenformasyonla mücadele yasası'nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini 8 Kasım'da görüşecek. AKP ve MHP'nin hazırladığı bu yasa, gazetecilik meslek örgütleri tarafından 'sansür yasası' olarak adlandırılmıştı. CHP, yasanın 29'uncu maddesinin iptali için AYM'ye başvurmuştu. AYM, başvurunun iptal istemini 8 Kasım'daki Genel Kurul gündeminde ele alacak.
2 Kasım 2023

AKP hükümetleri döneminde Anayasa'nın çiğnenmesi alışkanlık haline gelmiş durumda. Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa'daki yeniden aday olmasını engelleyen hükmü çiğneyerek bir sonraki seçimde aday olma arzusunu dile getirdi. Bu durum, AKP içinden de destek görüyor. Aynı zamanda, Türk Ceza Kanunu'nun bir maddesinin Anayasa'ya aykırılığı gerekçesiyle iptal edilmesi, AKP'nin hukuk anlayışının ve muhaliflere tahammülsüzlüğünün bir örneği olarak gösteriliyor.
13 Mart 2024

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen yeni kanun teklifi ile yetkisiz çakar kullanımı ve ateşli silahlarla ilgili cezalar artırıldı. Yetkisiz çakar kullananlara verilen para cezası 15 kat artırılarak 96 bin liraya çıkarıldı ve bu araçlar bir ay trafikten men edilecek. Ayrıca, ruhsatsız silah taşıyanlara verilen hapis cezasının üst sınırı dört yıla çıkarıldı. Silah parçalarını yasa dışı yollarla ülkeye sokan veya satanlar için ise beş yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
21 Kasım 2024
İşaretlediklerim