TEMA Vakfı, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü'nde Türkiye'nin büyük bir bölümünün çölleşme riski altında olduğunu belirtti. Vakıf, çölleşmenin yıllık maliyetinin ülkelerin GSMH'sının yüzde 4-8'i arasında olduğunu ve bu oranın 2050 yılında yüzde 40'lara ulaşabileceğini tahmin ediyor. Türkiye'de erozyonun başlıca çölleşme nedeni olduğu ve tarım arazilerinin 1990-2022 arasında yaklaşık 4 milyon hektar azaldığı ifade edildi. Ayrıca, çölleşme ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan göç krizinden en çok kadınlar ve çocukların etkilendiği vurgulandı.
17 Haziran 2023

22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü'nde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, denizel ekosistemlerin ve mercan resiflerinin iklim krizi ve çevresel kirlilik nedeniyle tehdit altında olduğunu belirtti. Karasal ve deniz ekosistemlerinin büyük bir kısmının insan etkisi altında olduğunu ve biyolojik çeşitliliğin hızla yok olduğunu ifade etti. Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik açısından zengin olmasına rağmen korunan alanların yetersiz olduğunu ve doğa koruma mevzuatında eksiklikler bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, sürdürülebilir çevre yönetimi ve doğal habitatların korunması için atılması gereken adımları anlattı.
22 Mayıs 2023

TEMA Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği yaparak Türkiye'de bir ilk olan 'İklim değişikliği eğitimi' portalını hayata geçirdi. Portal, okul öncesi, ilkokul ve ortaokul öğretmenlerine yönelik müfredata uyumlu eğitim içerikleri ve materyaller sunuyor. Öğretmenler, portal üzerinden çeşitli etkinlikler, sunumlar, posterler, eğitici filmler ve e-kitaplar gibi kaynaklara erişebilecek ve bu etkinlikleri uyguladıklarında e-sertifika alabilecekler. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, çocukların ekolojik krizlere karşı mücadele edebilmeleri için erken yaşlardan itibaren doğanın işleyişini ve insanın olumsuz etkilerini anlamalarının önemine dikkat çekti.
2 Mayıs 2023

2023 yılında Türkiye, iklim krizinin etkilerini yaşamış ve aşırı sıcaklık ile sel felaketleri gibi doğal afetlerle karşılaşmıştır. Ancak ülke, kömür ve nükleer enerji kullanımında ısrar etmekte ve COP 28 İklim Zirvesi'nde kömürden çıkış taahhüdü verememiştir. Sivil toplum kuruluşları, Türkiye'nin iklim alanında attığı adımları değerlendirerek olumlu ve olumsuz yönleri belirtmişlerdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2023-2035 Ulusal Enerji Planı, yenilenebilir enerji hedefleri içermesine rağmen kömürden çıkış kararı içermemektedir. İklim Kanunu taslağı, sivil toplumun görüşleri alınmadan hazırlanmış ve yeterli hedefler koymamıştır. Türkiye'nin iklim hedefi, emisyonları 2030'a kadar yüzde 30'tan fazla artırma öngörüsünü korumaktadır ve adil geçiş planı net değildir.
27 Aralık 2023

TEMA Vakfı tarafından Kanal İstanbul projesindeki 2021 plan değişikliğine karşı açılan dava, İstanbul İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Mahkeme, bilirkişi raporunu ve uzman görüşlerini dikkate almadığı gerekçesiyle eleştirildi. Bilirkişi raporu, projenin şehircilik esaslarına aykırı olduğunu ve doğal alanlara zarar vereceğini belirtmişti. TEMA Vakfı, karara tepki göstererek karar vericileri bilimin ve hukukun üstünlüğünü gözetmeye çağırdı.
1 Şubat 2024

Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri'nin ev sahipliğinde gerçekleşen COP 28 İklim Zirvesi'nde, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği taahhütleri de dahil olmak üzere birçok deklarasyona imza atmadı ve kömürden çıkış taahhüdünde bulunamadı. Bunun yerine, iklim değişikliği kaynaklı afetler için oluşturulan Kayıp Zarar Fonu'ndan yararlanmak istediğini belirtti. Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını 2030'a kadar yüzde 30'dan fazla artırmayı öngören iklim hedefi güncellenmediği ve 2053'te net sıfır emisyon hedefine ulaşması gerektiği vurgulandı. Zirvede birçok ülke çeşitli iklim taahhütlerinde bulunurken, Türkiye bu girişimlerin dışında kaldı.
14 Aralık 2023

5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde TEMA Vakfı, plastik kirliliğinin dünya genelinde ve Türkiye'de ulaştığı boyutları vurguladı. Vakıf, üretilen plastiklerin sadece yüzde 9'unun geri dönüştürülebildiğini ve mikroplastiklerin canlı organizmaların hatta insan vücudunun içine kadar girdiğini belirtti. Pasifik Okyanusu'nda insan etkisiyle oluşmuş 1,6 milyon kilometrekarelik plastik yığınına ve plastik atıkların çevre ve sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi. TEMA, plastik kullanımını azaltacak ve çevresel kirliliği önleyecek önlemler alınması gerektiğini savundu.
2 Haziran 2023

Çevre sorunlarından kadınların daha fazla etkilendiği belirtiliyor. Bu durumun sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlere dayandığı ve yoksulluk koşullarında yaşayan insanların yüzde 70'inin kadın olmasının bu durumu etkilediği belirtiliyor. Ekofeminizm, kadın hakları ve çevre aktivizminin birleşimini temsil eden bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Bu yaklaşıma göre, hem kadınların hem de doğanın haklarının korunması birbirine bağlı ve birine dair sorunların çözülmesi diğerinin üzerinde iyileştirici bir etkiye sahip.
30 Eylül 2023

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü Genel Direktörü Amy Pope, iklim değişikliği nedeniyle göçlerin artacağını ve resmi olarak iklim göçü çağına girildiğini belirtti. Pope, Afrika'da 2022'de 7,5 milyondan fazla kişinin doğal afetler nedeniyle yerinden edildiğini ve eğer etkin ve sürdürülebilir eylemlere geçilmezse, 2023 yılına kadar sadece Afrika'da 105 milyon kişinin iklim değişikliği nedeniyle göçmen haline gelebileceğini ifade etti. Pope, 1 Ekim'den itibaren 5 yıllık bir dönem için Genel Direktörlük görevini Antonio Vitorino'dan devralacak.
2 Eylül 2023

Türk, Suriyeli ve Filistinli kadınlardan oluşan Ahenk Kooperatifi, afet durumlarında kullanılmak üzere özel gıdalar tasarladı. İhtiyaç Haritası, Inogar, IDEMA, bir beslenme uzmanı ve şefin işbirliğiyle geliştirilen bu gıdalar, afetzedelerin günlük enerji ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yerel kaynaklar kullanılarak hazırlanacak. Ürünler, bitkisel protein açısından zengin olup, yetişkin bir insanın günlük kalori ihtiyacını karşılayacak ve sağlık sorunları olan bireyler tarafından da tüketilebilecek şekilde tasarlandı. 'Mezoik' markası altında piyasaya sürülecek olan bu gıdalar, afet öncesinde hazırlanabilecek ve üç-beş yıl saklanabilecek.
13 Kasım 2023

İklim krizi, sosyal ve ekonomik baskılar yaratarak toplumsal dayanışmayı zayıflatmakta ve psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, iklim krizini bir sağlık krizi olarak ilan etmiş ve bu krizin sağlık alanındaki etkilerine dikkat çekmiştir. Yuvam Dünya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, iklim olaylarının ruh sağlığı üzerindeki etkilerini vurgularken, eko-anksiyete ve ekolojik yas gibi kavramların daha sık kullanılmaya başlandığını belirtmiştir. Ayrıca, iklim krizinin tüketim kültürüyle ilişkili bir kriz olduğunu ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
10 Ekim 2024

TEMA Vakfı, Erzincan İliç'teki altın madeninde 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kayması sonucu siyanür ve diğer zehirli kimyasalların Fırat Havzası'na karıştığını açıkladı. Vakıf, bu felaketin önlenebilir olduğunu ve yeterli önlemlerin alınmadığını belirtti. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, bu tür faaliyetlerin sonlandırılması gerektiğini vurguladı. TEMA Vakfı, yetkililere çeşitli sorular yöneltti ve madencilik faaliyetlerine ilişkin daha sıkı düzenlemeler yapılması çağrısında bulundu.
15 Şubat 2024

Sekiz sivil toplum kuruluşu, Türkiye'de hazırlanan iklim kanunu taslağında eksiklikler olduğunu belirterek, iklimi ve toplumu koruyacak bir kanun talep etti. Kuruluşlar, 2053 net sıfır hedefinin kanunda yer alması, 2030'a kadar mutlak emisyon azaltım hedefinin belirlenmesi ve uyum politikalarının net şekilde tanımlanması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, iklim politika kurulu ve bağımsız bilimsel danışma kurulu kurulması, adil geçiş mekanizmalarının eklenmesi ve emisyon ticaret sisteminin revize edilmesi gerektiği ifade edildi.
16 Ekim 2024

Türkiye, iklim kriziyle mücadele kapsamında 2024-2030 dönemini kapsayan yeni bir eylem planı açıkladı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından desteklenen plan, fosil yakıtların azaltılmasına yönelik somut adımlar içermiyor ve özellikle kömür santrallarının kapatılması ya da sayısının azaltılması konusunda herhangi bir taahhüt bulunmuyor. Plan, yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin kapasitesinin artırılmasını öngörüyor ve karbon yakalama teknolojilerine odaklanıyor. Ancak, bu teknolojilerin maliyeti ve etkinliği konusundaki endişeler nedeniyle, Türkiye'nin fosil yakıtlardan vazgeçmeye yönelik net bir planının olmadığı eleştiriliyor.
31 Mart 2024

Avrupa Çevre Ajansı tarafından hazırlanan Avrupa İklim Riski Değerlendirmesi Raporu, Avrupa'nın küresel ısınmanın etkilerini daha fazla hissetmeye başladığını ve acil önlemler alınmadığı takdirde felaket senaryolarıyla karşı karşıya kalabileceğini vurguluyor. Raporda, Avrupa için 36 büyük iklim riski beş başlık altında inceleniyor ve özellikle Güney Avrupa'nın orman yangınları, aşırı sıcaklar ve su kıtlığı gibi risklerle daha fazla tehdit altında olduğu belirtiliyor. Ayrıca, Avrupa'nın deniz kenarındaki alçak kıyı bölgelerinin sel, erozyon ve tuzlu su sızması tehditleriyle karşı karşıya olduğu kaydediliyor.
11 Mart 2024

Türkiye'de küçük çiftçiler ve köylüler, artan girdi maliyetleri, topraklarının gasp edilmesi, borç yükünün artması gibi nedenlerle üretim yapmaya zorlanıyor ve emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Bu sorunlar karşısında ortaya çıkan tepkiler genellikle anlık, cılız ve savunmacı oluyor. Tarım politikaları, küçük çiftçilerin ve köylülerin lehine olmaktan çok, şirketlerin çıkarına hizmet edecek şekilde örgütlenmiş durumda. Bu durum, 1980 darbesiyle başlayan örgütsüzleşme ve örgütlenmenin kriminalize edilmesi sürecinin bir sonucu olarak görülüyor.
13 Şubat 2024

Mehmet Şakir Örs, anayasa ve kıyı yasasına göre kıyıların, koyların ve plajların halkın kullanımına açık olması gerektiğini belirtti. Ancak, bu yasal gerekliliğin hayatın gerçekliğinde farklılaştığını ve kıyıların özel işletmelere verilerek yüksek bedeller talep edildiğini ifade etti. Ege'de 19 çevre derneği ve platformun bir araya gelerek Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı'nı (KIYIDA) kurduğunu ve kıyıların ticarileştirilmesine karşı eylemler yaptığını aktardı. Örs, kamusal ve halkçı hizmet anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurguladı.
5 Temmuz 2024

Adil dönüşüm kavramı, fosil yakıtların iklim değişikliğine etkileri ve işçi hakları bağlamında ele alındı. 1990'larda başlayan bu kavram, kömür gibi fosil yakıtların yerini yenilenebilir enerji kaynaklarına bırakmasıyla önem kazandı. Türkiye'de adil dönüşüm planlarının hazırlanmaması durumunda, karbon yoğun sektörlerde çalışan işçilerin işsizlik ve zorunlu göç gibi sorunlarla karşılaşabileceği belirtildi. Yazıda, planlı ve adil bir dönüşümle, işçi haklarının korunabileceği ve çevreye uyumlu işler yaratılabileceği ifade edildi.
3 Mayıs 2024

Prof. Dr. Çağatay Güler, çevre kirliliğinin kadınlar üzerindeki etkilerini vurgulayarak, bu durumun kadına yönelik şiddetin bir başka boyutu olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Çalışmalar, çevresel kimyasalların kadın sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini göstermekte; özellikle kanser, üreme sistemi sorunları ve iç mekan kirliliği gibi konulara dikkat çekilmekte. Güler, kadınların çevre bilincinin aile ve toplum sağlığı üzerinde belirleyici olduğunu ve ekofeminizm açısından kadınların doğaya daha duyarlı yaklaştığını ifade ediyor.
29 Nisan 2024

Avrupa Parlamentosu, Avrupa'nın birçok ülkesinde çiftçilerin haftalardır süren protestolarına rağmen, Doğa Restorasyon Yasası'nı onayladı. Yasayla, 2030'a kadar üye ülkelerin kara ve deniz alanlarının en az beşte birinde doğayı restore etmek için önlemler alması gerekiyor. Bu yasa, Avrupa Yeşil Anlaşması'nın önemli bir parçası olarak görülüyor ve AB'nin iklim ve biyoçeşitlilik hedeflerine ulaşmasını amaçlıyor. Ancak, çiftçiler yasanın getirdiği çevresel kısıtlamalar nedeniyle haksız rekabete yol açtığını ve geçim kaynaklarının tehdit altında olduğunu belirterek karşı çıkıyor.
27 Şubat 2024
İşaretlediklerim