Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneği'nin 2023 Kongresi'nde sunulan bir çalışmada, ince partikül (PM2.5) hava kirliliğine uzun süre maruz kalan kadınların meme kanseri riskinin arttığı belirlendi. Her 10 µg/m³'lük PM2.5 artışında risk %28 oranında yükseliyor. Türkiye'de PM2.5 ölçümü yeterince yapılmıyor ve ulusal sınır değeri bulunmuyor. Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, hava kirliliği partiküllerinin meme tümörlerinin agresifliğini ve ilerlemesini etkileyebileceğini ve bu konuda acil laboratuvar çalışmalarının gerekliliğini vurguluyor.
10 Kasım 2023

Temiz Hava Hakkı Platformu ve Türk Tabipleri Birliği'nin Hatay Antakya'da yaptığı ölçümlere göre, hava kirliliği limit değerlerin çok üzerinde. 6 Şubat'ta meydana gelen deprem sonrası oluşan enkaz ve toz bulutları hava kirliliğini artırdı. Depremden bu yana Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın resmi hava kalitesi izleme istasyonunda hiçbir hava kalitesi ölçümü düzenlenmedi. Kuruluşlar, hava kirliliğinin halk sağlığını yaşamsal düzeyde tehdit ettiğini belirtti ve alınması gereken önlemleri sıraladı.
29 Ağustos 2023

Avrupa Çevre Ajansı tarafından yayınlanan bir raporda, Avrupa'da hava kirliliğinin her yıl 1200'den fazla çocuk ve gencin ölümüne yol açtığı belirtilmiştir. Raporda, hava kirliliğinin uzun vadede hastalık riskini artırdığı ve birçok Avrupa ülkesindeki hava kirleticilerinin seviyelerinin Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği sınırların üzerinde olduğu uyarısı yapılmıştır. Nitrojen dioksit, ozon ve PM 2.5 partiküllerine maruz kalmak, çocukların akciğer fonksiyonlarını ve gelişimini olumsuz etkileyerek solunum ve kardiyovasküler hastalıklara neden olmaktadır.
24 Nisan 2023

Temiz Hava Hakkı Platformu'nun 'Kara Rapor 2022: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri' raporuna göre, Türkiye'de 2021 yılında hava kirliliği sebebiyle en az 42 bin kişi öldü. İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir'de hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle binlerce kişi yaşamını yitirdi. Raporda, Türkiye'nin hava kalitesi izleme çalışmalarının yetersiz olduğu, yasal limitlerin Dünya Sağlık Örgütü'nün önerilerinin çok üstünde olduğu ve özellikle termik santrallerin çevresinde hava izleme istasyonlarının bulunmadığı belirtildi. Hava kirliliğinin ölüm nedenleri arasında beşinci sırada olduğu ve özellikle yoksul ve yoksun nüfusu etkilediği vurgulandı.
24 Mart 2023

Greenpeace Akdeniz, Hatay'ın Samandağ ve Defne ilçelerinde gerçekleştirdiği partikül madde ölçümlerinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği limitlerin 5.2 kat üstünde hava kirliliği saptadı. Deprem sonrası enkaz kaldırma işlemleri sırasında oluşan toz bulutları, sağlık için ciddi riskler oluşturuyor. Ölçümler, özellikle akşam saatlerinde ve çadır bölgelerinde hava kirliliğinin arttığını gösteriyor. Hava kirliliği, çocuklar, yaşlılar ve hamileler için daha büyük risk taşıyor ve kronik hastalıkların alevlenmesine yol açabiliyor.
15 Mart 2023

Ankara'da hava kirliliği, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün NEFES uygulamasıyla takip edilerek yüzde 55 ile yüzde 85 arasında 'orta seviyede' olarak ölçüldü. Sabah saatlerinde oluşan sis görüş mesafesini düşürdü. Çankaya ilçesinde öğle saatlerinde yüzde 55 olan hava kirliliği, Ulus'ta öğleden sonra yüzde 85'e yükseldi. Hava kalitesi endeksi, partikül madde miktarına göre belirleniyor ve 51-100 arası değerler orta seviye olarak kabul ediliyor.
2 Ocak 2024

Sağlık Bakanlığı, 2022 yüzme sezonunda yürütülen izleme çalışmalarını değerlendirdi. Bakanlık, 1445 izleme noktasından 1140'ını 'mükemmel' olarak sınıflandırdı. Ayrıca, 'iyi' sınıfında 165, 'yeterli' sınıfında 86, 'zayıf' sınıfında 54 izleme noktası tespit edildi. Türkiye'nin yüzme suyu kalitesini Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu şekilde izlediği belirtildi.
5 Ağustos 2023

The Laringoscope dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, Covid-19 geçiren 20 milyondan fazla Amerikalı koku ve tat duyusunu kaybetti ve bu kişilerin en az yüzde 25'i bu duyularını geri kazanamadı. Araştırma, yaklaşık 29 bin 700 yetişkinle yapılan bir anket sonucuna dayanıyor. Covid-19 geçirmiş katılımcıların yüzde 60'ının koku, yüzde 58'inin ise tat duyusu kaybı yaşadığı belirlendi. Koku ve tat duyusu kaybı yaşayanların sırasıyla yüzde 24'ü ve yüzde 20'si sadece kısmi iyileşme gösterdi.
13 Haziran 2023

Temiz Hava Hakkı Platformu, Türk Tabipleri Birliği ve Hatay Tabip Odası'nın iş birliğiyle Hatay Antakya'da yapılan 30 günlük toz ölçümleri, havadaki toz miktarının olması gereken limitin dört kat üstünde olduğunu gösterdi. Deprem sonrası yıkılan binalardan kaynaklanan toz, halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Özellikle molozlardan demirin ayrıştırılması sırasında yüksek toz salınımı yaşanıyor ve bu durum bebek, çocuk, gebe kadınlar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanları etkiliyor. Ayrıca, PM2.5 için yasal bir limit değer tanımlanmaması eleştiriliyor ve acilen ulusal limit değerlerin belirlenmesi çağrısı yapılıyor.
9 Şubat 2024

Temiz Hava Hakkı Platformu'nun (THHP) raporuna göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 92'sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre kirli hava soluyor. 2022'de Türkiye'de hava kirliliğine bağlı ölümler, toplam ölümlerin yüzde 14,2'sini oluşturdu. Raporda, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve hava kalitesi izleme çalışmalarının iyileştirilmesi gibi önerilerde bulunuldu. Hava kirliliği, özellikle büyük şehirlerde ve sanayi bölgelerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.
26 Eylül 2024

IQAir tarafından yayınlanan 2023 'Dünya Hava Kalitesi' raporuna göre, Türkiye'nin hava kirliliği ortalaması 20.5 ile WHO'nun belirlediği eşik değerlerin dört katı seviyesinde. Raporda, Türkiye havası en kirli 44'üncü ülke olarak sıralanırken, Iğdır şehri Avrupa'nın en kirli havasına sahip kenti olarak belirlendi. Raporda ayrıca, Türkiye'de hava kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine ve kirliliğe yol açan başlıca faktörlere de değiniliyor. Hava kirliliği nedeniyle dünya genelinde her yıl 7 milyon insanın öldüğü belirtiliyor.
20 Mart 2024

2023 yılında Türkiye'deki hava kirliliği raporuna göre, Hatay en kirli hava kalitesine sahip il olarak kaydedildi. Greenpeace Akdeniz tarafından yapılan analizde, İskenderun Merkez ilçesi Türkiye'nin en kirli havasına sahip bölgesi olarak belirlendi. Hava kirliliğinde fosil yakıtların yanı sıra, deprem sonucu yıkılan binalardan kaynaklanan asbest tehlikesi de önemli bir faktör olarak vurgulandı. Türk Tabipler Birliği ve uzmanlar asbest tehlikesine dikkat çekse de, yetkililerin bu konuda yeterli önlem almadığı belirtildi.
9 Şubat 2024

Erzincan'da yaşanan büyük bir toprak kayması sonucu yaklaşık 10 milyon metreküp toprak 800 metrelik bir alana yayıldı ve dokuz işçi toprak altında kaldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, endişe edilen siyanür sızıntısı konusunda herhangi bir kirliliğe veya korkulan bir olaya rastlanmadığını belirtti. Bakan, tehlikeli atıkların Fırat'a ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmek için ilgili birimlerin ve bağımsız laboratuvarların bölgeye sevk edildiğini ve numune analizleri yapıldığını ifade etti.
14 Şubat 2024

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Marmara ve Ege bölgelerinde çöl tozları nedeniyle olumsuz koşulların beklendiğini ve tedbirli olunması gerektiğini duyurdu. Çöl tozları, hava kirliliğini artırarak solunum ve dolaşım sistemi sorunlarını şiddetlendirebiliyor. Sahra Çölü başta olmak üzere dünyanın çeşitli çöllerinden yıllık yaklaşık 2 milyar ton toz atmosfere karışıyor. Türkiye, Afrika ve Orta Doğu kaynaklı çöl tozlarının etkisi altında bulunuyor. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler, toz taşınımının özellikle sahil bölgelerinde yaşayanlar için solunum sorunlarını artırabileceğini belirtti.
1 Nisan 2024

Türkiye'de asbest kullanımı 2010 yılında yasaklanmış olmasına rağmen, 1970'ler ve 1990'lar arasında inşa edilen binaların yıkımı sırasında asbest lifleri havaya karışarak insan sağlığını tehdit ediyor. Belediyeler, yıkım ve tadilat ruhsatlarında asbest denetimi yapmıyor. Asbest içeren tehlikeli maddelerin kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması ve bertaraf edilmesi konusunda ülkenin yüzde 90'ında herhangi bir çalışma yapılmıyor. Asbestli atıklar belediye çöplüklerine atılıyor ve uluslararası standartlarda bertaraf tesisleri çok sınırlı.
1 Eylül 2024

Pakistan'ın Pencap eyaletinde hava kirliliği tehlikeli seviyelere ulaşarak uzaydan bile görünür hale geldi. Lahore ve çevresindeki şehirlerde okullar kapatıldı ve halka maske takma zorunluluğu getirildi. Hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü'nün kabul edilebilir seviyesinin 40 kat üzerine çıkarak milyonlarca insanın sağlığını tehdit ediyor. UNICEF, hava kirliliğinin 11 milyon çocuğun sağlığını tehlikeye attığını belirtti.
12 Kasım 2024

Günde 2,6 kilometre bisiklet sürmenin karbon emisyonlarını 686 milyon ton azaltabileceği belirtiliyor. Türkiye'de 'Patronsuz Kurye Sosyal Girişimi', motorlu kuryelere alternatif olarak bisikletli kuryelerle çalışarak çevreye katkı sağlamayı hedefliyor. Girişim, kuryelerin esnek koşullarda çalışmasına imkan tanırken, aynı zamanda gürültü ve hava kirliliğini de azaltıyor. Ancak, kuryeler yasal güvence eksiklikleri ve iş güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya.
3 Haziran 2024

Osman Müftüoğlu, mikroplastiklerin sağlık üzerindeki tehditlerinin boyutlarının tahmin edilenden çok daha büyük olduğunu vurguluyor. Adana Çukurova Üniversitesi ve Danimarka Roskilde Üniversitesi'nin ortak çalışması, mikroplastiklerin serum torbalarına kadar ulaştığını gösterdi. Bu durum, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki potansiyel zararlarının daha da arttığını gösteriyor. Müftüoğlu, Çevre ve Sağlık Bakanlıklarının bu konuda somut adımlar atmamasını eleştiriyor.
23 Mart 2024

Küresel enerji üretiminin büyük bir kısmını oluşturan fosil yakıtlar, özellikle kömür, sera gazı emisyonlarının yüksek oranlarından sorumlu tutuluyor. Ember enerji analisti Bahadır Sercan Gümüş'e göre, kömürlü termik santrallerin kapatılması iklim değişikliği üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. 2023 yılında dünya genelinde kömür kapasitesi net olarak artış göstermiş, özellikle Çin'deki yeni santraller bu artışın büyük bir kısmını oluşturmuş. Gümüş, kömürlü santrallerden kaynaklanan zararlı emisyonların ve partiküllerin çevresel sağlık üzerindeki etkilerini de detaylandırmıştır.
29 Nisan 2024

Prof. Dr. Çağatay Güler, çevre kirliliğinin kadınlar üzerindeki etkilerini vurgulayarak, bu durumun kadına yönelik şiddetin bir başka boyutu olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Çalışmalar, çevresel kimyasalların kadın sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini göstermekte; özellikle kanser, üreme sistemi sorunları ve iç mekan kirliliği gibi konulara dikkat çekilmekte. Güler, kadınların çevre bilincinin aile ve toplum sağlığı üzerinde belirleyici olduğunu ve ekofeminizm açısından kadınların doğaya daha duyarlı yaklaştığını ifade ediyor.
29 Nisan 2024
İşaretlediklerim