Esfender Korkmaz, Türk Lirası'nın değer kaybı ve Merkez Bankası'nın karşılaştığı zorlukları tartışıyor. Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırma politikalarının, siyasi iktidarın seçim öncesi KOBİ'lere ve esnafa kredi dağıtımı gibi uygulamalarıyla çeliştiğini belirtiyor. Ayrıca, bütçede lüks harcamaların arttığı ve bu durumun Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını etkisiz kılacağını ifade ediyor. Korkmaz, bu koşullar altında bir Merkez Bankası Başkanının neden görevde kalmak istemeyeceğini sorguluyor.
9 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin cari açık sorununu çözmesi için üretimde ithal ara malı ve hammadde kullanımını azaltması gerektiğini belirtiyor. Özel sektör yatırım yapmadığı için devletin pamuk ve iplik gibi ürünlerin üretimine teşvik vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Türkiye için uygun kur rejiminin yönetimli dalgalanma veya yarı sabit kur rejimi olabileceğini ve bu değişiklikler için Merkez Bankası'nda reform yapılması gerektiğini öne sürüyor.
14 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yüksek enflasyon ve yoksulluk gibi iki büyük krizle karşı karşıya olduğunu belirtti. Korkmaz, vergi adaletinin sağlanması için gelir vergisinde ücret ve maaşlar üzerindeki vergi yükünün düşürülmesi gerektiğini savundu. Reel sektörde zararların ve iflasların arttığını, sanayi üretiminde büyüme oranının düşük kaldığını ve doğrudan yabancı yatırım sermayesinin gelmediğini vurguladı. Ekonomik istikrarın sağlanması için demokratik ve hukuki altyapının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.
23 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, kur artışının ithalat ve ihracat üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. Türkiye'nin ithalatında ara malı ve ham madde oranının yüzde 70,6 olduğunu belirtiyor ve bu durumun üretimin ithal girdiye bağımlı olduğunu gösterdiğini vurguluyor. Kur artışının ithal fiyatlarını artırdığını ve bu nedenle ihracat malı üretim maliyetlerinin yükseldiğini ifade ediyor. Ayrıca, TL'nin değer kaybına rağmen ihracatın beklenen düzeyde artmadığını ve dış ticaret fazlası verilemediğini belirtiyor.
21 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin ekonomik krizde ikinci aşamaya geçtiğini ve bu aşamada piyasaya, bankalara ve dövize müdahalelerin başladığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapmaz ve istikrar programı uygulamazsa durumun daha da kötüleşeceğini, döviz sıkıntısı ve kur artışı nedeniyle üretimde aksamalar yaşanacağını ve bu durumun büyüme oranını düşüreceğini belirtti. Ayrıca, iç üretimdeki düşüş ve döviz sorunları nedeniyle ithalatın zorlaşacağını ve bu durumun ilaç kıtlığı gibi sorunlara yol açabileceğini, arz yetersizliği nedeniyle mal kıtlığının ve fiyat artışlarının hızlanacağını öne sürdü. Korkmaz, hükümetin radikal değişiklikler yapmaması durumunda krizin üçüncü aşamaya geçeceğini ve Türkiye'nin dış borçlarda temerrüde düşebileceğini, eksi büyüme, artan enflasyon ve işsizlikle karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.
27 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin millî dış ticaret politikasının olmadığını, özellikle Çin'den yapılan ithalatlarda teknoloji ürünleri yerine daha düşük katma değerli ürünlerin tercih edildiğini belirtiyor. Üretimde yüksek oranda ithal girdi kullanıldığını ve hükümetin bu konuda bir iyileştirme programına sahip olmadığını ifade ediyor. Dış borçların çevrilmesi için yüksek faiz oranları ödendiğini, altın ithalatına getirilen kotaların hem olumlu hem olumsuz sonuçlar doğurduğunu, kaçak altın ticaretinin arttığını vurguluyor.
19 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişinin olmadığını ve cari açığın dış borçla finanse edildiğini belirtti. Sıcak paranın geldiği gibi çıkacağını ve bu durumun ekonomik kırılganlığı artırarak yeni kur şoklarına yol açacağını vurguladı. Ayrıca, Merkez Bankası ödemeler bilançosuna göre, bu yılın ilk beş ayında Türkiye'den kaynağı belirsiz 12 milyar 370 milyon dolar döviz çıktığını ifade etti. Korkmaz, rasyonel politikaların uygulanmadığını ve bu nedenle ekonomik krizin derinleştiğini savundu.
14 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin ekonomik durumunu değerlendirerek, yüksek enflasyon oranlarının yatırım ortamını olumsuz etkilediğini ve döviz rezervlerindeki yetersizlikler nedeniyle dış borç ve ithalat finansmanında zorluklar yaşanabileceğini belirtiyor. Türkiye'nin cari açık ve dış borç ödemeleri konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu, bu durumun stagflasyona yol açabileceğini ifade ediyor. Ayrıca, Merkez Bankası ve Standart and Poor’s'un 2024 yılı için enflasyon tahminleri arasında önemli farklar olduğunu vurguluyor.
12 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve İslam Kalkınma Bankası'ndan 'yatırım projelerinin finansmanı' için kredi almasını eleştirdi. Kredilerin, Türkiye'nin döviz ihtiyacına kısmen çare olacağını ancak ithalat zorunluluğu nedeniyle tamamının bu amaç için kullanılamayacağını belirtti. Korkmaz, IMF'den alınacak doğrudan ve daha düşük faizli bir borçlanmanın, Dünya Bankası'na göre daha avantajlı olacağını savundu. Ayrıca, Dünya Bankası'nın projeler üzerindeki sıkı kontrolünün Türkiye'nin keyfi yatırım maliyeti hesaplamalarını engelleyeceğini ifade etti.
16 Nisan 2024

Merkez Bankası Nisan ayı ödemeler bilançosunu açıkladı ve cari açığın geçen yıla göre çok değişmediği görüldü. Esfender Korkmaz, cari açığın aynı kalmasının hükümetin hedeflerini tutturamayacağını gösterdiğini belirtti. Ayrıca, doğrudan yabancı yatırım sermayesinde ve net hata ve noksan kaleminde önemli çıkışlar olduğunu vurguladı. Korkmaz, bu durumun Türkiye ekonomisinin kırılgan, kayıt dışı ve güvenilmez olduğunu gösterdiğini ifade etti.
13 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadeledeki yaklaşımını eleştirerek, hizmet enflasyonu ve gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonun temel nedenleri olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Korkmaz'a göre, enflasyon beklentilerinin yüksek olması ekonomi yönetiminin yarattığı güven sorunundan kaynaklanıyor. Ayrıca, Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin faizleri reel düzeye çıkarsa bile ekonomik istikrarı sağlayamayacağını, bunun için istikrar programı, IMF ile iş birliği ve demokratik, hukuki bir güven ortamının yeniden oluşturulması gerektiğini vurguladı.
24 Mart 2024

Esfender Korkmaz, üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki yüksek farkın nedeninin, hükûmetin tarımsal destekleri yeterince sağlamamasından kaynaklandığını belirtti. 2007'de çıkarılan bir kanunla, millî gelirin en az yüzde biri kadar tarımsal destek sağlanması gerekirken, hükûmetin bu miktarı millî gelirin sadece 0,44'ü kadar verdiğini ifade etti. Korkmaz'a göre, hükûmetin bu tutumu, perakende fiyatlarının düşmesini engelliyor ve fiyat kontrolü yapmasını zorlaştırıyor.
25 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de kamu harcamaları, vergi politikaları ve mali disiplin konularında yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Bütçe kaynaklarının popülizm ve şatafat için kullanılmasının, kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımların atıl kalmasının ve kamu yatırımlarının piyasa maliyeti üzerinde yapılmasının kamu kaynaklarının etkin kullanılmadığını gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, ücret artışlarının verimlilik artışına ve fiyatların frenlenmesine katkı sağlayabileceğini ifade ediyor. Korkmaz, mevcut siyasi yapı ve koşullarda Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulamasının bile istikrarı sağlamakta yetersiz kalacağını öne sürüyor.
23 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'ye giren portföy yatırımlarının ve Hazine'nin uluslararası piyasalardan borçlanmasının ekonomik istikrarı sağlamak için yeterli olmadığını belirtiyor. Kısa vadeli yabancı sermaye girişlerinin (sıcak para) kur artışlarına ve ekonomik kırılganlığa neden olduğunu vurguluyor. Ekonomik istikrarın sağlanması için demokratik ve hukuki altyapının önemine dikkat çekiyor. Ayrıca, Türkiye'de finans sektörü ve sermaye piyasasının reel sektörden uzaklaştığını ve ekonomik faaliyetlerde daralma yaşandığını ifade ediyor.
12 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, pandemi sonrası yıllarda güven endekslerinin 2023 yaz başında arttığını, bunun nedeninin ekonomi yönetiminin değişmesi olduğunu belirtti. Ancak 2024 seçimleri nedeniyle ekonomi yönetiminin istikrar programı yapmadığını ve tasarruf önlemleri almadığını vurguladı. Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye gelmediğini, bunun en büyük nedeninin hukuk ve demokrasi sorunları olduğunu ifade etti. Korkmaz, kapı kapı dolaşıp döviz aramanın güvenirlik sorununu artırdığını ve Türkiye'nin sıcak paraya mahkûm olduğunu söyledi.
2 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çok yönlü olduğunu ve sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, hukuki ve güven bunalımı boyutlarına da sahip olduğunu belirtiyor. Korkmaz, hükümetin krizi kısa dönemli politikalar ve algı yönetimi ile çözmeye çalıştığını, ancak bu yaklaşımın yetersiz olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişiminin dış piyasalarda olumlu algı yaratmak için yapıldığını, ancak bu adımların yeterli olmadığını vurguluyor. Korkmaz, gerçek bir istikrar programının hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
13 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de 2021 sonunda başlayan ve maliyet enflasyonu şeklinde ortaya çıkan yüksek enflasyonun, eksi reel faiz ve TL'den kaçış nedeniyle düşmediğini belirtiyor. Gelir dağılımındaki bozuklukların lüks tüketimi etkilemediğini, ancak genel olarak enflasyonun düşürülmesinin zor olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyonla mücadele için başkanlık sisteminin değişmesi, demokratik ve hukuki altyapının güçlendirilmesi ve IMF ile iş birliği yapılması gerektiğini öne sürüyor.
6 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, açıklanan kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin enflasyonu önlemede etkili olabilmesi için iktisadi ajanların güven duyması gerektiğini belirtti. Korkmaz, kamu ihale kanunu ve kamu-özel iş birliği anlaşmalarının eleştirildiğini, mali disiplinin sağlanamadığını ve tasarrufun altyapısının oluşturulması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, 10 milyon yabancıyı besleyen bir ülkenin yapacağı tasarrufun önemsiz olduğunu ve seçimlerin israfı kronikleştirdiğini ifade etti.
14 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, 2003 yılından sonra Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin çoğunlukla kârlı işletme ve banka alımlarında yoğunlaştığını, fiziki yatırımların ise sınırlı kaldığını belirtiyor. 2023 yılında Türkiye'ye 6,2 milyar dolar yabancı sermaye girişi olurken, 6,9 milyar dolar yerli sermaye çıkışı yaşandı. Korkmaz, yabancı sermaye çekmek için sıcak para ve spekülatif sermayeyi kontrol altına almanın, devletin kurumsal yapısını güçlendirmenin ve mülkiyet güvencesini sağlamanın, ayrıca daha yüksek teşvikler sunmanın önemini vurguluyor.
26 Mart 2024

Esfender Korkmaz, son sekiz ayda konut fiyat artışının TÜFE’nin altında kalmasının konut balonunun sönmesine yetmeyeceğini belirtti. Konut fiyatlarının dolar kuru ile birlikte arttığını, ancak halkın satın alma gücünün düştüğünü ve konut talebinin azaldığını vurguladı. Yabancıya konut satışında da ciddi bir düşüş olduğunu ve bunun nedenleri arasında güven sorunu ve mülteci sorununun etkili olduğunu ifade etti. Korkmaz, kara para ile mücadelede başarılı olunması durumunda konut fiyatlarının reel olarak yeniden artmayacağını öngördü.
19 Mayıs 2024
İşaretlediklerim