Esfender Korkmaz, Türkiye'deki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunu ele alarak, bu sorunların ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi altyapısını olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye'nin uluslararası suç endekslerinde üst sıralarda yer aldığını ve sığınmacı politikalarının eleştirildiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'de kurumsal devletin ortadan kalktığını, sendikal özgürlüklerin kısıtlandığını ve siyasi özgürlüklerin azaldığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin insan hakları ve siyasi özgürlükler konusunda gerilediğini ve kadın haklarının sınırlı olduğunu belirtti.
6 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yüksek enflasyon ve yoksulluk gibi iki büyük krizle karşı karşıya olduğunu belirtti. Korkmaz, vergi adaletinin sağlanması için gelir vergisinde ücret ve maaşlar üzerindeki vergi yükünün düşürülmesi gerektiğini savundu. Reel sektörde zararların ve iflasların arttığını, sanayi üretiminde büyüme oranının düşük kaldığını ve doğrudan yabancı yatırım sermayesinin gelmediğini vurguladı. Ekonomik istikrarın sağlanması için demokratik ve hukuki altyapının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.
23 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, pandemi sonrası yıllarda güven endekslerinin 2023 yaz başında arttığını, bunun nedeninin ekonomi yönetiminin değişmesi olduğunu belirtti. Ancak 2024 seçimleri nedeniyle ekonomi yönetiminin istikrar programı yapmadığını ve tasarruf önlemleri almadığını vurguladı. Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye gelmediğini, bunun en büyük nedeninin hukuk ve demokrasi sorunları olduğunu ifade etti. Korkmaz, kapı kapı dolaşıp döviz aramanın güvenirlik sorununu artırdığını ve Türkiye'nin sıcak paraya mahkûm olduğunu söyledi.
2 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de kamu harcamaları, vergi politikaları ve mali disiplin konularında yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Bütçe kaynaklarının popülizm ve şatafat için kullanılmasının, kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımların atıl kalmasının ve kamu yatırımlarının piyasa maliyeti üzerinde yapılmasının kamu kaynaklarının etkin kullanılmadığını gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, ücret artışlarının verimlilik artışına ve fiyatların frenlenmesine katkı sağlayabileceğini ifade ediyor. Korkmaz, mevcut siyasi yapı ve koşullarda Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulamasının bile istikrarı sağlamakta yetersiz kalacağını öne sürüyor.
23 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çok yönlü olduğunu ve sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, hukuki ve güven bunalımı boyutlarına da sahip olduğunu belirtiyor. Korkmaz, hükümetin krizi kısa dönemli politikalar ve algı yönetimi ile çözmeye çalıştığını, ancak bu yaklaşımın yetersiz olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişiminin dış piyasalarda olumlu algı yaratmak için yapıldığını, ancak bu adımların yeterli olmadığını vurguluyor. Korkmaz, gerçek bir istikrar programının hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
13 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'ye giren portföy yatırımlarının ve Hazine'nin uluslararası piyasalardan borçlanmasının ekonomik istikrarı sağlamak için yeterli olmadığını belirtiyor. Kısa vadeli yabancı sermaye girişlerinin (sıcak para) kur artışlarına ve ekonomik kırılganlığa neden olduğunu vurguluyor. Ekonomik istikrarın sağlanması için demokratik ve hukuki altyapının önemine dikkat çekiyor. Ayrıca, Türkiye'de finans sektörü ve sermaye piyasasının reel sektörden uzaklaştığını ve ekonomik faaliyetlerde daralma yaşandığını ifade ediyor.
12 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin siyasi İslam'ın etkisi altında potansiyel kalkınma fırsatlarını kullanamadığını ve geri kaldığını ifade ediyor. Son altmış yılda Türkiye'nin dünya GSYH'sından aldığı payın düştüğünü belirten Korkmaz, başkanlık sisteminin devam etmesi durumunda demokraside kan kaybı yaşanacağını ve ekonomik istikrarın sağlanamayacağını öne sürüyor. Korkmaz, bu durumun Türkiye'nin dünya ekonomisindeki payını daha da azaltacağını vurguluyor.
21 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, 2017 başkanlık rejimi ile Türkiye'de yargıya müdahalenin arttığını ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığını belirtti. Yargıtay seçimlerinde yaşanan olaylar, yargıya olan güvenin azalmasına neden oldu. The Economist'in Türkiye'yi kapak yaptığı Ocak 2023 sayısında, Türkiye'deki demokrasinin kusurlu olduğu ve Erdoğan'ın davranışlarının ülkeyi diktatörlüğe götürebileceği ifade edildi. Korkmaz, Türkiye'nin yeniden parlamenter sisteme dönmesi gerektiğini savundu.
16 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, son sekiz ayda konut fiyat artışının TÜFE’nin altında kalmasının konut balonunun sönmesine yetmeyeceğini belirtti. Konut fiyatlarının dolar kuru ile birlikte arttığını, ancak halkın satın alma gücünün düştüğünü ve konut talebinin azaldığını vurguladı. Yabancıya konut satışında da ciddi bir düşüş olduğunu ve bunun nedenleri arasında güven sorunu ve mülteci sorununun etkili olduğunu ifade etti. Korkmaz, kara para ile mücadelede başarılı olunması durumunda konut fiyatlarının reel olarak yeniden artmayacağını öngördü.
19 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Mehmet Şimşek'in mali disiplin çerçevesinde vergi ve cezaları artırma politikasını eleştirdi. Korkmaz'a göre, sık vergi artışları ve yüksek vergi oranları vergi kaçakçılığını ve kaybını artırırken, vergi bilincini düşürüyor. Ayrıca, devletin lüks harcamaları ve seçim popülizmi için vergi gelirlerini kullanması, mükelleflerin vergi ödemeye karşı direncini artırıyor. Korkmaz, vergi bilincinin artması için mükelleflerin kamu hizmetlerine olan inancının güçlenmesi gerektiğini vurguluyor.
7 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, açıklanan kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin enflasyonu önlemede etkili olabilmesi için iktisadi ajanların güven duyması gerektiğini belirtti. Korkmaz, kamu ihale kanunu ve kamu-özel iş birliği anlaşmalarının eleştirildiğini, mali disiplinin sağlanamadığını ve tasarrufun altyapısının oluşturulması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, 10 milyon yabancıyı besleyen bir ülkenin yapacağı tasarrufun önemsiz olduğunu ve seçimlerin israfı kronikleştirdiğini ifade etti.
14 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de 2021 sonunda başlayan ve maliyet enflasyonu şeklinde ortaya çıkan yüksek enflasyonun, eksi reel faiz ve TL'den kaçış nedeniyle düşmediğini belirtiyor. Gelir dağılımındaki bozuklukların lüks tüketimi etkilemediğini, ancak genel olarak enflasyonun düşürülmesinin zor olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyonla mücadele için başkanlık sisteminin değişmesi, demokratik ve hukuki altyapının güçlendirilmesi ve IMF ile iş birliği yapılması gerektiğini öne sürüyor.
6 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, son bir yılda ekonomik güven endekslerinin düşüşünü ve halkın yaşam koşullarının kötüleşmesini ele alıyor. Ekonomik güven endeksi 101,3'ten 95,8'e, tüketici güven endeksi 85,1'den 78,3'e ve reel kesim güven endeksi 105,7'den 100,5'e geriledi. Korkmaz, halkın ve üreticilerin ekonomik durumlarının bozulduğunu ve gelecekte daha da kötüleşeceğini düşündüklerini belirtiyor. Mehmet Şimşek'in politikalarının halkın güvenini kazanamadığını ve ekonomik istikrarı sağlayamadığını vurguluyor.
28 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişinin olmadığını ve cari açığın dış borçla finanse edildiğini belirtti. Sıcak paranın geldiği gibi çıkacağını ve bu durumun ekonomik kırılganlığı artırarak yeni kur şoklarına yol açacağını vurguladı. Ayrıca, Merkez Bankası ödemeler bilançosuna göre, bu yılın ilk beş ayında Türkiye'den kaynağı belirsiz 12 milyar 370 milyon dolar döviz çıktığını ifade etti. Korkmaz, rasyonel politikaların uygulanmadığını ve bu nedenle ekonomik krizin derinleştiğini savundu.
14 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yaşadığı 14'üncü krizin ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda farklı olduğunu ve bu nedenle IMF ile yapılabilecek bir anlaşmanın krizi çözemeyeceğini belirtiyor. Türkiye'nin siyasi ve sosyal sorunları çözmeden IMF ile anlaşma yapmasının mümkün olmadığını ve mevcut iktidarın demokrasi ve hukuk alanında geri dönüş yapması gerektiğini ifade ediyor. Korkmaz, en akılcı çözümün siyasi iktidarın değişmesi olduğunu vurguluyor.
6 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin ekonomik gelişiminde iki önemli dönemi; 1933-1938 devletçilik dönemi ve 1963-1968 karma ekonomi dönemini, her iki dönemin de hem büyüme hem de sosyal gelişme getirdiğini belirtti. Ancak, darbe sonrası dönemde ve son siyasi iktidar altında, kalkınma hedeflerinin geri planda kaldığını, büyüme odaklı politikaların öne çıktığını ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın kaldırılmasıyla kalkınma politikalarının rafa kaldırıldığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin mevcut durumda kalkınma sağlayacak beşeri, demokrasi ve hukuki altyapıya sahip olmadığını, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasının dünya refahı ve barışı için de önemli olduğunu vurguladı.
21 Nisan 2024

Merkez Bankası Nisan ayı ödemeler bilançosunu açıkladı ve cari açığın geçen yıla göre çok değişmediği görüldü. Esfender Korkmaz, cari açığın aynı kalmasının hükümetin hedeflerini tutturamayacağını gösterdiğini belirtti. Ayrıca, doğrudan yabancı yatırım sermayesinde ve net hata ve noksan kaleminde önemli çıkışlar olduğunu vurguladı. Korkmaz, bu durumun Türkiye ekonomisinin kırılgan, kayıt dışı ve güvenilmez olduğunu gösterdiğini ifade etti.
13 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin cari açık sorununu çözmesi için üretimde ithal ara malı ve hammadde kullanımını azaltması gerektiğini belirtiyor. Özel sektör yatırım yapmadığı için devletin pamuk ve iplik gibi ürünlerin üretimine teşvik vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Türkiye için uygun kur rejiminin yönetimli dalgalanma veya yarı sabit kur rejimi olabileceğini ve bu değişiklikler için Merkez Bankası'nda reform yapılması gerektiğini öne sürüyor.
14 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, ihracatçıların Türk Lirasının değer kaybetmesini istemesine rağmen, bu durumun üretim maliyetlerini artıracağını ve rekabet gücünü azaltacağını belirtiyor. İhracatın büyük bir kısmının ithal girdiye dayandığını ve bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyor. Korkmaz, ithal girdilerin yerli üretimle değiştirilmesi ve Türk Lirasının değer kazanması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve devletin ithal girdi ikame yatırımlarına teşvik vermesi gerektiğini öne sürüyor.
28 Şubat 2024
İşaretlediklerim