Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye için 2024 yılı büyüme tahminini yüzde 3,1’den yüzde 3,6’ya yükseltti. IMF'nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, küresel ekonominin 2024'te yüzde 3,2 ve 2025'te yüzde 3,3 büyümesi bekleniyor. Türkiye ekonomisinin ise 2024'te yüzde 3,6 ve 2025'te yüzde 2,7 büyümesi öngörülüyor. Diğer ülkeler için de çeşitli büyüme tahminleri raporda yer aldı.
16 Temmuz 2024

Dünya Bankası'nın 'Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporu'na göre, küresel yoksulluğun azaltılmasında ilerleme neredeyse durma noktasına geldi ve dünyanın yarısı için yoksulluğu sona erdirmenin 100 yıldan fazla sürebileceği belirtildi. Raporda, dünya nüfusunun yüzde 8,5'inin aşırı yoksulluk içinde yaşadığı ve yüzde 44'ünün ise orta üst gelirli ülkeler için yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşadığı ifade edildi. Kovid-19 salgınının yoksulluk üzerindeki kalıcı etkileri ve düşük ekonomik büyüme ile kırılganlığa sahip ülkelerde yoksulluğun yoğunlaştığı vurgulandı.
15 Ekim 2024

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminini 2024 yılı için yüzde 2,7 olarak açıkladı ve 2025 yılı için yüzde 3 büyüme öngörüsünde bulundu. EBRD, bu düşüşün nedenini enflasyonla mücadele kapsamında para ve maliye politikasında sıkılaşmanın devam etmesine bağladı. Raporda, Türkiye'nin daha ortodoks politikalara geri dönmesinin yerli ve uluslararası yatırımcılar arasında güveni artırdığı ve ülke notunun yükseldiği belirtildi. Ayrıca, yüksek enflasyon, Avrupa’daki yavaş büyüme ve jeopolitik gerginlikler gibi risklerin sürdüğü vurgulandı.
15 Mayıs 2024

2022-23 yıllarında Türkiye'de yıllık ortalama %5 civarında gerçekleşen ekonomik büyüme, istihdam artışını yıllık ortalama %4,2 oranında sınırlı tuttu. Bu durum, ekonomik büyümenin istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı olduğunu gösterdi ve 2023 yılsonunda atıl işgücü oranının %25'e ulaşmasına neden oldu. Türkiye, OECD genelinde en yüksek ikinci ekonomik büyüme oranına ve en düşük ikinci istihdam oranına sahip oldu. Ayrıca, en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olarak kaydedildi. İşgücü piyasasındaki yapısal sorunlar ve beklenen konjonktürel sorunlar, ekonomik büyümenin yavaşlamasıyla birlikte işsizliğin artmasına yol açabilir.
16 Şubat 2024

IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Zürih Üniversitesinde düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, enflasyonun hemen hemen her yerde düşüş eğiliminde olduğunu belirtti. Georgieva, dünya ekonomisinin dirençli olduğunu ve bu yıl ve gelecek için yüzde 3,2'lik bir büyüme öngördüklerini ifade etti. Ayrıca, yapay zekanın iş gücünü tsunami gibi etkileyebileceğini ve gelişmiş ekonomilerdeki işlerin yüzde 60'ını, dünya çapındaki işlerinse yüzde 40'ını etkileyebileceğini söyledi. Yapay zekanın iyi yönetilmesi halinde üretkenlikte artışa neden olabileceğini, ancak aynı zamanda daha fazla yanlış bilgiye ve eşitsizliğe yol açabileceğini vurguladı.
14 Mayıs 2024

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye'nin 2024 yılı için ekonomik büyüme tahminini yüzde 2,9'dan yüzde 3,4'e çıkardı. Ayrıca, OECD 2024 için ortalama yüzde 55,5 ve 2025 için yüzde 28,9 enflasyon beklentisi olduğunu belirtti. Raporda, Türkiye ekonomisinin özellikle özel tüketim ve net ihracatın katkısıyla güçlü kaldığı, ancak enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği vurgulandı. Ayrıca, 2023 deprem bölgesindeki inşaat faaliyetlerinin ekonomiye dinamizm kattığı ifade edildi.
2 Mayıs 2024

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye ekonomisinin 2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,5 oranında büyüdüğünü açıkladı. Bu büyüme oranı, ülkenin ekonomik performansını değerlendirmek için önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor. Ekonomik büyüme, çeşitli sektörlerdeki gelişmeler ve yatırımların artmasıyla ilişkilendiriliyor.
2 Eylül 2024

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Dubai'de düzenlenen Dünya Hükümetleri Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, küresel ekonominin beklenen 'yumuşak iniş'i gerçekleştireceğinden emin olduklarını ifade etti. Georgieva, geçen yıl faiz oranlarının onlarca yıldır görülmemiş bir hızda artırıldığını belirterek, yıl ortasından itibaren faizlerin düşmeye başlayacağını ve enflasyonun geçen yıl izlediği yönde şekilleneceğini öngördü. Ayrıca, Covid-19 salgını sonrası beklenmedik durumların ve İsrail ile Hamas arasındaki savaşın uzamasının küresel ekonomi üzerinde etkileri olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
12 Şubat 2024

Küresel Su Ekonomisi Komisyonu, dünya genelinde hızla derinleşen su krizi nedeniyle gıda üretiminin yarısının önümüzdeki 25 yıl içinde risk altında olabileceğini belirtti. Rapora göre, dünya nüfusunun yarısı su kıtlığıyla karşı karşıya ve iklim krizinin etkileri arttıkça bu oran daha da artacak. Su talebinin arzı yüzde 40 oranında aşacağı öngörülüyor. Komisyon, su kaynaklarının korunması ve verimli kullanımı için uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çekti.
17 Ekim 2024

Dünya Bankası, Türkiye ile 2024-2028 yılları arasında gerçekleştirilecek olan mali ve teknik işbirliği programının imzalandığını ve programın detaylarını paylaştı. Program, Türkiye'ye 18 milyar dolarlık finansman sağlayacak ve bu finansmanın büyük bir kısmı özel sektörün geliştirilmesine yönelik olacak. Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF), üretkenlik artışı, istihdam ve kamu hizmet sunumu iyileştirilmesi, doğal afetlere karşı dirençlilik gibi üç ana strateji üzerine kurulu. Ayrıca, dijital teknoloji kullanımının hızlandırılması ve çeşitli sosyal eşitsizliklerin giderilmesine odaklanacak.
11 Nisan 2024

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), 2023'ün son çeyreğinde daralan Almanya ekonomisinin 2024'ün ilk çeyreğinde de daralarak teknik resesyona girebileceğini açıkladı. Raporda, dış talepte önemli düşüşler ve tüketicilerin harcamalarında temkinli davranışlar gözlemlendiği, ayrıca dönüşüm ve iklim politikalarıyla ilgili belirsizliklerin arttığı belirtildi. Çeşitli sektörlerdeki grevlerin de ekonomik üretimi olumsuz etkileyeceği ifade edildi.
19 Şubat 2024

TÜİK tarafından açıklanan 2023 yılı büyüme verilerine göre Türkiye, yılın tamamında yüzde 4,5 oranında büyümüş. Ancak, bu büyümenin detayları incelendiğinde tarım sektöründe küçülme, sanayi sektöründe ise neredeyse hiç büyüme olmadığı görülüyor. En yüksek büyüme oranları finans ve inşaat sektörlerinde kaydedilmiş. Özellikle deprem sonrası inşaat sektörünün büyümesi dikkat çekici bulunuyor, ancak bu durumun övünülecek bir yanı olmadığı belirtiliyor.
1 Mart 2024

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Dünya Ekonomik Görünümü raporunda, Türkiye dahil G20'nin gelişmekte olan ekonomilerinde yaşanan ekonomik şokların dünya ekonomisini yüzde 4 oranında etkilediği belirtiliyor. Raporda, bu ekonomilerin 2000'den bu yana küresel GSYH'deki paylarını iki katından fazla artırdığı ve özellikle Çin'deki şokların gelişmiş ülkelere yayılma riskinin üç kat arttığı ifade ediliyor. Ayrıca, politika yapıcılara gelişmekte olan piyasalardan gelebilecek daha büyük şokları yönetmek için tamponları koruma ve politika çerçevelerini güçlendirme çağrısında bulunuluyor.
10 Nisan 2024

2024 yılında sıkı para politikası nedeniyle iç piyasada talebin daralması beklenirken, şirketler bu durumu yurt dışı pazarlara açılarak aşmaya çalışıyor. Özellikle ihracat yapan firmalar, son bir yılda ortalama yüzde 144 prim sağlayarak yüksek performans gösterdi. Yüzde 70 ve üzeri ihracat yapan 29 şirketin ortalama getirisi yüzde 144 olurken, 14 şirket yatırımcıya yüzde 150'nin üzerinde kazandırdı. Bu durum, küresel ekonomik zorluklara rağmen, ihracat odaklı stratejilerin yerel ekonomik sıkıntılardan bağımsız değer yaratma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor.
16 Mart 2024

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 2024 Dünya Ticaret Raporu'nda küresel gelir eşitsizliğinin 110 yıl önceki seviyelere geri döndüğünü belirtti. Raporda, ticaretin yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğu ancak tek başına yeterli olmadığı vurgulandı. Yoksul ülkelerin uluslararası ticarete daha az katıldığı ve daha az doğrudan yabancı yatırım aldığı ifade edildi. DTÖ, ticaretin daha kapsayıcı hale gelmesi için sosyal önlemler ve uluslararası işbirliğinin gerekliliğini vurguladı.
9 Eylül 2024

Dünya Bankası'nın yayımladığı rapora göre, dünya genelinde 1,2 milyar insan sıcak hava dalgası, sel, kasırga ve kuraklık gibi kritik iklim felaketleri riskiyle karşı karşıya. Yüksek gelirli ülkeler de bu risklerden etkilenebilirken, en yüksek risk altındaki nüfuslar Güney Asya ve Sahra Altı Afrika'da bulunuyor. Bu durum, bu bölgelerdeki altyapı ve sosyal hizmetlere erişim eksikliğiyle ilişkilendiriliyor. Raporda, ekonomik büyümenin ve iklim değişikliğiyle mücadelenin paralel ilerlemesi gerektiği, afetlerin etkilerinin azaltılması için daha hızlı ve dirençli kalkınma ile hedefe yönelik müdahalelerin önemine vurgu yapılıyor.
31 Ekim 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısına göre, Türkiye'de ekonomik büyüme kapsayıcı olmamış ve gelir dağılımı eşitsizliği artmıştır. TÜİK verilerine göre, 2022'den 2023'e nüfusun en fakir yüzde 10'unun ve yüzde 20'sinin gelir payı azalırken, en zengin yüzde 10 ve yüzde 20'nin gelir payı artmıştır. Bu durum, ekonomik büyümenin toplumun geneline yansımadığını ve yoksulluk ile zenginlik arasındaki uçurumun derinleştiğini göstermektedir.
1 Mart 2024

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı, iklim değişikliğiyle mücadele için yenilenebilir enerji yatırımlarının 2030'a kadar üç katına çıkması gerektiğini belirtti. Bu hedefe ulaşmak için her yıl 1,5 trilyon dolarlık yatırım yapılması gerektiği vurgulandı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtların yerini alması ve enerji verimliliği ile elektrifikasyon uygulamalarının yaygınlaştırılması gerektiği ifade edildi. Türkiye'de elektrik üretiminin yüzde 42'sinin yenilenebilir enerjiden sağlandığı belirtilirken, Avrupa'da yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik fiyatlarını düşürdüğü kaydedildi.
11 Ekim 2024

Rusya'nın bütçesi sadece petrol ve doğalgaz gelirlerine dayanmazken, vergiler, devlete ait işletmelerin kârları ve enerji dışı ihracat gelirleri de önemli katkılar sağlıyor. 2023 yılında Rusya'nın petrol ve doğalgaz dışı gelirleri yüzde 16 artış gösterdi. İhracat yüzde 28 düşüşle 425 milyar dolar civarında gerçekleşirken, ithalattaki gerileme ile 140 milyar dolara yakın ticaret fazlası verildi. Batılı ülkelerin yaptırımlarının etkisi tartışılırken, Rusya'nın mevcut küresel konjonktürü lehine kullanarak ekonomik bedeli hafifletmeye çalıştığı belirtiliyor.
6 Haziran 2024

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ülkelerin sera gazı emisyonlarını hızla azaltmaması durumunda Paris Anlaşması'nın 1,5 derece hedefinin birkaç yıl içinde kaybedilebileceği uyarısında bulundu. UNEP'in Emisyon Açığı Raporu, ülkelerin 2030'a kadar emisyonlarını yüzde 42, 2035'e kadar ise yüzde 57 azaltması gerektiğini belirtiyor. Mevcut politikaların devam etmesi durumunda küresel sıcaklık artışının 3,1 dereceye kadar çıkabileceği ve bu senaryonun yüzde 66 gerçekleşme ihtimali olduğu ifade ediliyor. Küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak için emisyonların 2030'a kadar yüzde 28, 2035'e kadar yüzde 37 düşmesi gerektiği vurgulanıyor.
24 Ekim 2024
İşaretlediklerim