Esfender Korkmaz, ihracatçıların Türk Lirasının değer kaybetmesini istemesine rağmen, bu durumun üretim maliyetlerini artıracağını ve rekabet gücünü azaltacağını belirtiyor. İhracatın büyük bir kısmının ithal girdiye dayandığını ve bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyor. Korkmaz, ithal girdilerin yerli üretimle değiştirilmesi ve Türk Lirasının değer kazanması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve devletin ithal girdi ikame yatırımlarına teşvik vermesi gerektiğini öne sürüyor.
28 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türk Lirası'nın değer kaybı ve Merkez Bankası'nın karşılaştığı zorlukları tartışıyor. Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırma politikalarının, siyasi iktidarın seçim öncesi KOBİ'lere ve esnafa kredi dağıtımı gibi uygulamalarıyla çeliştiğini belirtiyor. Ayrıca, bütçede lüks harcamaların arttığı ve bu durumun Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını etkisiz kılacağını ifade ediyor. Korkmaz, bu koşullar altında bir Merkez Bankası Başkanının neden görevde kalmak istemeyeceğini sorguluyor.
9 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de sermaye karşıtlığı ve Batı emperyalizmi konularına dikkat çekiyor. Korkmaz, spekülatif sermaye, kara para, rüşvet ve yolsuzluk yoluyla oluşan sermayenin siyasi iktidarların sorumluluğunda olduğunu belirtiyor. Ayrıca, piyasa ekonomisinde sermayenin önemine vurgu yaparak, ciddi yabancı yatırım sermayesinin Türkiye'ye gelmediğini ve bunun nedeninin sıcak para ve spekülatif sermaye girişi olduğunu ifade ediyor. Batı emperyalizminin günümüzde dış ticaret ve ekonomik ilişkiler yoluyla gerçekleştiğini de ekliyor.
2 Temmuz 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yaşadığı 14'üncü krizin ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda farklı olduğunu ve bu nedenle IMF ile yapılabilecek bir anlaşmanın krizi çözemeyeceğini belirtiyor. Türkiye'nin siyasi ve sosyal sorunları çözmeden IMF ile anlaşma yapmasının mümkün olmadığını ve mevcut iktidarın demokrasi ve hukuk alanında geri dönüş yapması gerektiğini ifade ediyor. Korkmaz, en akılcı çözümün siyasi iktidarın değişmesi olduğunu vurguluyor.
6 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin kredi notunun bir kademe artmasını umut verici bulmakla birlikte, ülkenin yatırım yapılabilir seviyeye ulaşması için daha fazla ilerleme kaydetmesi gerektiğini belirtiyor. Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviyenin altında tuttuğunu ve bu durumun ekonomik göstergelerle ilişkili olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyon beklentileri, demokratik ve hukuki güven sorunları, bütçe açıkları ve Merkez Bankası rezervlerindeki artış gibi konulara değinerek, bu faktörlerin Türkiye'nin ekonomik istikrarı üzerindeki etkilerini ele alıyor.
12 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'deki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunu ele alarak, bu sorunların ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi altyapısını olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye'nin uluslararası suç endekslerinde üst sıralarda yer aldığını ve sığınmacı politikalarının eleştirildiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'de kurumsal devletin ortadan kalktığını, sendikal özgürlüklerin kısıtlandığını ve siyasi özgürlüklerin azaldığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin insan hakları ve siyasi özgürlükler konusunda gerilediğini ve kadın haklarının sınırlı olduğunu belirtti.
6 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin cari açık sorununu çözmesi için üretimde ithal ara malı ve hammadde kullanımını azaltması gerektiğini belirtiyor. Özel sektör yatırım yapmadığı için devletin pamuk ve iplik gibi ürünlerin üretimine teşvik vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Türkiye için uygun kur rejiminin yönetimli dalgalanma veya yarı sabit kur rejimi olabileceğini ve bu değişiklikler için Merkez Bankası'nda reform yapılması gerektiğini öne sürüyor.
14 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, çekirdek enflasyonun, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, altın, içki ve tütün gibi malların fiyat artışlarını çıkardıktan sonra elde edilen TÜFE(B)'nin yıllık bazda yüzde 70,31 olduğunu belirtiyor. Bu oranın, yıllık TÜFE'den daha yüksek olduğunu ve enflasyonun direnç gösterdiğini ve artacağını ifade ediyor. Korkmaz, 2021 yılından bu yana hem TÜFE hem de çekirdek enflasyonun arttığını ve seçim dönemi nedeniyle siyasi iktidarın popülizmden vazgeçmeyeceğini, bu durumun TÜFE artışını sürdüreceğini öne sürüyor.
5 Mart 2024

İktisatçı Güldem Atabay, kur korumalı mevduat faizlerinin kaldırılmasının borsadan bu alana geçişe yol açabileceğini belirtti. Borsada riskli işlemler ve Merkez Bankası'nın arka kapı satışları olduğunu ifade etti. Atabay, mevcut iktidarın ekonomi politikalarının devam etmesi durumunda Türkiye'nin sermaye kontrolüne doğru gidebileceğini öne sürdü. Ayrıca, borsanın yatırım yeri olmaktan çıktığını ve tehlikeli işlemlerin olduğunu, yabancı yatırımcıların demokratik bir sistem görmesi durumunda Türkiye'ye ilgi gösterebileceğini dile getirdi.
9 Nisan 2023

Esfender Korkmaz, son sekiz ayda konut fiyat artışının TÜFE’nin altında kalmasının konut balonunun sönmesine yetmeyeceğini belirtti. Konut fiyatlarının dolar kuru ile birlikte arttığını, ancak halkın satın alma gücünün düştüğünü ve konut talebinin azaldığını vurguladı. Yabancıya konut satışında da ciddi bir düşüş olduğunu ve bunun nedenleri arasında güven sorunu ve mülteci sorununun etkili olduğunu ifade etti. Korkmaz, kara para ile mücadelede başarılı olunması durumunda konut fiyatlarının reel olarak yeniden artmayacağını öngördü.
19 Mayıs 2024

Ekonomist Mahfi Eğilmez, dolar/TL kurunun rekor seviyelere ulaşmasının ardında yatan sebepleri ele aldı. Eğilmez, Merkez Bankası'nın faiz indirimleri ve hükümetin piyasa müdahaleleri gibi yanlış politikaların enflasyonun yükselmesine ve döviz kurlarının oynaklığının artmasına yol açtığını belirtti. Ayrıca, ekonominin seçimlere endeksli yürütülmesinin ve popülist yaklaşımların ekonomik istikrarsızlığı artırdığını ifade etti. Eğilmez, dolar/TL kurunun artık normal düzeyine geldiğini ve ekonomi politikasının yanlış yönetilmesinin sonuçlarının şimdi ortaya çıktığını vurguladı.
7 Haziran 2023

Esfender Korkmaz, 1980 öncesi Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyon oranlarına değinerek, nominal ve reel faiz kavramlarını açıklıyor. Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranının beklenen TÜFE'nin altında olduğunu ve gerçekte reel faizlerin artmadığını, hatta eksi değerde olduğunu belirtiyor. Ayrıca, seçim ekonomisinin toplam talebi ve TÜFE'yi artıracağını, bu durumun 2024 Haziran ayına kadar aylık enflasyon oranlarının 2023'ün üzerinde çıkacağını öngörüyor. Bu koşullar altında, TL mevduat hesabı açanlar için bankaların ortalama yüzde 51 faiz verdiğini ifade ediyor.
13 Şubat 2024

Dinamik Yatırım başekonomisti Enver Erkan, borsadaki günlük hareketlerin ekonomik bir açıklamasının olmadığını ve seçimlere kadar mevcut durumun korunacağını ifade etti. 2022'de rekorlar kıran borsa, 2023'te dalgalı bir seyir izliyor ve depremler sonrası alınan önlemlerle destekleniyor. Yatırımcıların kur korumalı mevduatta faiz tavanının kaldırılmasıyla borsadan çekilebileceği endişesi var. Buna rağmen halka arzlara olan ilgi devam ediyor. Erkan, seçim belirsizliği ve diğer finansal enstrümanlardaki hareketlerin borsaya alternatif yarattığını, faizlerin yükseldiğini ve borsanın belirgin bir yön bulamadığını belirtti.
11 Nisan 2023

Esfender Korkmaz, Mehmet Şimşek'in mali disiplin çerçevesinde vergi ve cezaları artırma politikasını eleştirdi. Korkmaz'a göre, sık vergi artışları ve yüksek vergi oranları vergi kaçakçılığını ve kaybını artırırken, vergi bilincini düşürüyor. Ayrıca, devletin lüks harcamaları ve seçim popülizmi için vergi gelirlerini kullanması, mükelleflerin vergi ödemeye karşı direncini artırıyor. Korkmaz, vergi bilincinin artması için mükelleflerin kamu hizmetlerine olan inancının güçlenmesi gerektiğini vurguluyor.
7 Mayıs 2024

Türkiye'de döviz talebinin artması ve TL'nin değer kaybetmesiyle kurlar yükseliyor ve bu durum Merkez Bankası'nın rezervlerindeki erimeyi hızlandırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz indirimlerinin devam edeceğini belirtiyor ve iktidar, piyasada kontrol sağlamak için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Merkez Bankası, seçim sonrası ilk haftada üç yeni düzenleme gerçekleştirdi. Ekonomistler ve piyasa oyuncuları, bankada döviz hesabı olan vatandaşların olumsuz gelişmelere hazırlıklı olmaları gerektiğini ifade ediyorlar. Prof. Öner Günçavdı, bu durumun adı konmamış bir sermaye kontrolü olduğunu ve Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını kazanması halinde Türkiye'nin kredi açığının büyüyeceğini, bu durumun vatandaşa vergi yoluyla kaynak yaratma yükümlülüğü getireceğini belirtiyor.
19 Mayıs 2023

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin ekonomi programlarının ana hedefinin dezenflasyon olduğunu ve bu programların başarılı olması durumunda kurun reel olarak değerlendiğini belirtti. Şimşek, kural bazlı ve öngörülebilir politikaların güveni artırdığını ve Türk lirasına olan ilgiyi yükselttiğini ifade etti. Ayrıca, Türkiye'ye artan yabancı ilgisi ve dış finansman imkanlarının ülkenin rezervlerini güçlendirdiğini vurguladı. Şimşek, açık veya örtülü bir kur hedeflerinin olmadığını ve makro finansal istikrarı koruyacak adımlar atmaya devam edeceklerini söyledi.
24 Mayıs 2024

Merkez Bankası'nın Ocak ayı TÜFE bazlı reel kur endeksi verilerine göre, Türk Lirası'nın dolar ve Euro karşısında %43 oranında değer kaybettiği belirtiliyor. 2021'deki kur şokunun ardından dolar ve Euro kuru, enflasyonun altında kalmış durumda. Ancak, Türk Lirası'nın bu kadar düşük değerde olmasına rağmen, risklerin arttığı ve hükümetin alışılmış ekonomik politika hatalarını tekrarlaması durumunda yeni bir kur şoku yaşanabileceği ifade ediliyor. Ayrıca, 2023 yılında cari açığın 45,1 milyar dolar olduğu ve bu açığın yabancı yatırım sermayesi yerine dış borçla finanse edildiği, bu durumun dış borç stokunun artmasına ve temerrüt riskinin yükselmesine neden olduğu vurgulanıyor.
16 Şubat 2024

Türkiye'de seçimlerin ardından ekonomik durumun nasıl iyileştirileceği tartışılmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i ekonomi yönetimine getirmeyi düşünüyor. Uzmanlar, Türkiye'nin ekonomik politikalarının risk taşıdığını ve zorlu önlemler gerektirebileceğini belirtiyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri negatif bölgeye düşmüş durumda. Analistler, faiz oranlarını yükseltmek veya Türk Lirası'nın değer kaybına izin vermek arasında bir seçim yapılması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, Şubat ayındaki depremlerin ekonomi üzerindeki etkisi ve hükümetin faiz oranlarını yükseltme zorunluluğu da gündemde.
31 Mayıs 2023

İbrahim Kahveci, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve potansiyel yıkım veya sıkıntı senaryolarını değerlendiriyor. Mayıs seçimlerinden önce iktidar değişikliği olmazsa, Türkiye'nin ya büyük bir yıkım ya da büyük sıkıntı ile karşı karşıya kalacağını öngörmüştü. Erdoğan'ın ekonomi politikaları ve karar alma süreçlerinin öngörülemezliği, ekonomideki en büyük risk olarak görülüyor. Kahveci, Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz'ın bu belirsiz ortamda ekonomiyi yönetmeye çalıştıklarını ve ekonominin sadece Erdoğan'ın kararlarına bağlı olmadığını, aynı zamanda hazine garantili müteahhitlere verilen fahiş fiyatların da sorun teşkil ettiğini ifade ediyor.
12 Mart 2024

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin döviz kuru açısından istikrarlı bir döneme girdiğini ifade etti. Merkez Bankası'nın yıl başından bu yana döviz kuru baskısını azaltmak için 10 milyar doların üzerinde rezerv harcadığı, buna rağmen doların 32, avronun ise 35 TL'ye ulaştığı belirtildi. Yılmaz, ekonomideki olumlu gelişmelerin kredi değerlendirme kuruluşlarını da etkilediğini, siyasi belirsizliklerin sona erdiğini ve ekonomik politikaların daha sağlıklı bir şekilde izlendiğini savundu. Ayrıca, enflasyonla mücadele için yeni bir politika seti belirlendiğini ve 2026'da enflasyonun tek haneye düşeceğini öngördü.
9 Mart 2024
İşaretlediklerim