Esfender Korkmaz, ihracatçıların Türk Lirasının değer kaybetmesini istemesine rağmen, bu durumun üretim maliyetlerini artıracağını ve rekabet gücünü azaltacağını belirtiyor. İhracatın büyük bir kısmının ithal girdiye dayandığını ve bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyor. Korkmaz, ithal girdilerin yerli üretimle değiştirilmesi ve Türk Lirasının değer kazanması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve devletin ithal girdi ikame yatırımlarına teşvik vermesi gerektiğini öne sürüyor.
28 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, CHP'nin ekonomik krizle ilgili önerilerinin eksik ve yanlış olduğunu savundu. Vergi artışlarının krizi derinleştireceğini ve yatırımları olumsuz etkileyeceğini belirtti. Ayrıca, tüketici kredilerindeki faiz oranlarının yüksek olmadığını ve devlet yardımlarının daha adil dağıtılması gerektiğini vurguladı. Korkmaz, CHP'nin krizden çıkış için somut bir plan sunmadığını eleştirdi.
26 Haziran 2024

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin 23. kuruluş yıldönümü programında yaptığı konuşmada, normalleşme sürecinin AK Parti’nin 22 yıllık mücadelesinden bağımsız okunamayacağını belirtti. Erdoğan, AK Parti'nin Türkiye'nin her alanda en parlak dönemini yaşattığını ve ekonomik kalkınmanın demokrasi ile birlikte ilerlediğini vurguladı. Ayrıca, partinin içindeki yorgun hissedenlerin kenara çekilmesi gerektiğini ve 2028 seçimlerinde de AK Parti'nin başarılı olacağını ifade etti. Ekonomik sıkıntıların farkında olduklarını ve enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmeyi hedeflediklerini söyledi.
14 Ağustos 2024

Aziz Çelik'in analizine göre, 2024 seçimleri, Türkiye'de ekonominin doğrudan etkilediği önemli bir dönüm noktasıdır. AKP'nin ekonomi politikaları, enflasyonun yüzde 70-80 bandına yükselmesi, döviz kurundaki artış ve emek gelirlerinin alım gücünün düşmesi gibi faktörler nedeniyle eleştirilmiştir. 2002'den 2010'ların ortasına kadar ekonomik büyüme ve toplumsal refah artışı sağlanmışken, sonraki dönemde ekonomik koşulların zorlaşması ve emekçi sınıfların yoksullaşması, 2024 seçimlerinde siyasal iktidarın yenilgisine yol açan ana faktörlerden biri olmuştur.
8 Nisan 2024

Esfender Korkmaz, din eksenli ideolojik eğitimin laik yaşama tehdit oluşturduğunu belirtti. Eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın laikliğin anayasada olmaması gerektiği yönündeki açıklamaları ve mevcut Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un 1921 Anayasasını istemesi, laiklik karşıtı eylemler olarak değerlendirildi. Korkmaz, Osmanlı İmparatorluğu'nun geri kalmasının temel nedenlerinden birinin eğitimde ve bilimde geri kalması olduğunu vurguladı. Ayrıca, din eksenli eğitimin kalkınma önünde engel oluşturduğunu ifade etti.
30 Mayıs 2024

İbrahim Kahveci, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve potansiyel yıkım veya sıkıntı senaryolarını değerlendiriyor. Mayıs seçimlerinden önce iktidar değişikliği olmazsa, Türkiye'nin ya büyük bir yıkım ya da büyük sıkıntı ile karşı karşıya kalacağını öngörmüştü. Erdoğan'ın ekonomi politikaları ve karar alma süreçlerinin öngörülemezliği, ekonomideki en büyük risk olarak görülüyor. Kahveci, Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz'ın bu belirsiz ortamda ekonomiyi yönetmeye çalıştıklarını ve ekonominin sadece Erdoğan'ın kararlarına bağlı olmadığını, aynı zamanda hazine garantili müteahhitlere verilen fahiş fiyatların da sorun teşkil ettiğini ifade ediyor.
12 Mart 2024

Esfender Korkmaz, Mehmet Şimşek'in mali disiplin çerçevesinde vergi ve cezaları artırma politikasını eleştirdi. Korkmaz'a göre, sık vergi artışları ve yüksek vergi oranları vergi kaçakçılığını ve kaybını artırırken, vergi bilincini düşürüyor. Ayrıca, devletin lüks harcamaları ve seçim popülizmi için vergi gelirlerini kullanması, mükelleflerin vergi ödemeye karşı direncini artırıyor. Korkmaz, vergi bilincinin artması için mükelleflerin kamu hizmetlerine olan inancının güçlenmesi gerektiğini vurguluyor.
7 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, 2021 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 779 şirkete el konulduğunu belirtmesi ve gerekirse yeni şirketlere de el konulabileceğini söylemesi üzerine, bu durumun Türkiye'deki şirketlerin iflas riskini nasıl artırdığını ele alıyor. Korkmaz, FETÖ örgütüne ait şirketlerin nasıl bu kadar mal ve mülk sahibi olduğunu ve devletin bu duruma nasıl izin verdiğini sorguluyor. Ayrıca, Türkiye'deki büyük şirketlerin yurt dışında yatırım yapmak için bankalardan aldıkları krediler ve bu durumun Türkiye ekonomisine etkileri üzerinde duruyor. 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım sermayesi giriş ve çıkışlarının dengesizliği de vurgulanıyor.
3 Mart 2024

Orhan Bursalı, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik çöküntüyü aşmak için sadece siyasi ve sosyal platformda normalleşme ve yumuşamanın yeterli olmadığını savunuyor. Bursalı, ekonomik koşulların düzelmesi için daha güçlü adımlar atılması gerektiğini, halkın insanca yaşam koşullarının sağlanması ve dış yatırım için demokratik bir ortamın oluşturulması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, dış yatırımcıların ülkeye gelmesi için tarafsız yargı, ifade ve medya özgürlüğü gibi unsurların önemine dikkat çekiyor.
16 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin kredi notunun bir kademe artmasını umut verici bulmakla birlikte, ülkenin yatırım yapılabilir seviyeye ulaşması için daha fazla ilerleme kaydetmesi gerektiğini belirtiyor. Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviyenin altında tuttuğunu ve bu durumun ekonomik göstergelerle ilişkili olduğunu ifade ediyor. Korkmaz, enflasyon beklentileri, demokratik ve hukuki güven sorunları, bütçe açıkları ve Merkez Bankası rezervlerindeki artış gibi konulara değinerek, bu faktörlerin Türkiye'nin ekonomik istikrarı üzerindeki etkilerini ele alıyor.
12 Mart 2024

MIT'den Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimleri kazanmasını beklenmedik bulduğunu belirtti. Türkiye ekonomisinin 90'lara geri döndüğünü önceki açıklamalarında ifade eden Acemoğlu, Türkiye'nin demokrasi ve ekonomi alanlarında iki büyük tehditle karşı karşıya olduğunu söyledi. Eski bakan Mehmet Şimşek'in ekonominin başına geçirilmesinin olumlu olabileceğini ancak Erdoğan'ın politikalarının etkisinde kalırsa sınırlı bir etki yaratacağını ifade etti. Acemoğlu, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye dönmesi için farklı bir politika ve kurumsal ortamın gerekliliğine vurgu yaptı.
3 Haziran 2023

Esfender Korkmaz, 2003 yılından sonra Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin çoğunlukla kârlı işletme ve banka alımlarında yoğunlaştığını, fiziki yatırımların ise sınırlı kaldığını belirtiyor. 2023 yılında Türkiye'ye 6,2 milyar dolar yabancı sermaye girişi olurken, 6,9 milyar dolar yerli sermaye çıkışı yaşandı. Korkmaz, yabancı sermaye çekmek için sıcak para ve spekülatif sermayeyi kontrol altına almanın, devletin kurumsal yapısını güçlendirmenin ve mülkiyet güvencesini sağlamanın, ayrıca daha yüksek teşvikler sunmanın önemini vurguluyor.
26 Mart 2024

Türkiye'nin ekonomik durumunun 1970'lerden bu yana iktidara gelen partiler ve liderlerin tercihleriyle şekillendiği belirtiliyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Tek Adam' rejimi altında ekonomiyi siyasi hedefler için kullandığı ve bu durumun Türkiye'yi enflasyon sarmalında bıraktığı ifade ediliyor. Mehmet Şimşek'in ekonomi yönetimine getirilmesi, Erdoğan'ın irrasyonel politikalardan vazgeçip rasyonel politikalara dönüş yapma çabası olarak yorumlanıyor. Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesi, Şimşek'in politikalarının olumlu bir adım olduğunu gösterse de, yerel seçimler öncesinde ekonominin geleceği konusunda Erdoğan'ın etkisinin devam ettiği vurgulanıyor.
13 Mart 2024

Esfender Korkmaz, AKP iktidarı döneminde Türkiye'nin sanayi üretiminde yüksek teknolojinin payının düştüğünü belirtiyor. TÜİK verilerine göre, 2003 yılında ihracatta yüksek teknoloji ürünlerinin payı yüzde 7,6 iken, 2024 Nisan ayında bu oran yüzde 3,6'ya geriledi. Ayrıca, Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) de 50'nin altına düşerek sanayide genel bir gerilemeye işaret ediyor. Korkmaz, siyasi ve ekonomik politikaların sanayi yatırımlarını olumsuz etkilediğini ve Türkiye'nin sanayileşme ve bilgi çağını kaçırdığını vurguluyor.
11 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadeledeki yaklaşımını eleştirerek, hizmet enflasyonu ve gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonun temel nedenleri olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Korkmaz'a göre, enflasyon beklentilerinin yüksek olması ekonomi yönetiminin yarattığı güven sorunundan kaynaklanıyor. Ayrıca, Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin faizleri reel düzeye çıkarsa bile ekonomik istikrarı sağlayamayacağını, bunun için istikrar programı, IMF ile iş birliği ve demokratik, hukuki bir güven ortamının yeniden oluşturulması gerektiğini vurguladı.
24 Mart 2024

Esfender Korkmaz, açıklanan kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin enflasyonu önlemede etkili olabilmesi için iktisadi ajanların güven duyması gerektiğini belirtti. Korkmaz, kamu ihale kanunu ve kamu-özel iş birliği anlaşmalarının eleştirildiğini, mali disiplinin sağlanamadığını ve tasarrufun altyapısının oluşturulması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, 10 milyon yabancıyı besleyen bir ülkenin yapacağı tasarrufun önemsiz olduğunu ve seçimlerin israfı kronikleştirdiğini ifade etti.
14 Mayıs 2024

Taha Akyol, Türkiye'nin siyasi tarihinde Kemalizm'den başlayarak, 1950'lerde Demokrat Parti'nin otoriterleşmesine ve AK Parti'nin ilk on yıl sonrasındaki politik değişimlerine değinmiştir. Kemalizm'in başlangıcında aydınlar ve şehirlerin desteğini aldığını, ancak Demokrat Parti'nin zamanla otoriterleşerek bu desteği kaybettiğini belirtmiştir. AK Parti'nin de benzer bir süreçten geçerek aydınlar ve şehirlerden uzaklaştığını ve bu durumun otoriterleşme ve ekonomik krize yol açtığını ifade etmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin şehirleşmesi ve dünyaya açılmasıyla birlikte özgürlük, hukuk ve rasyonellik talebinin arttığını vurgulamıştır.
8 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve İslam Kalkınma Bankası'ndan 'yatırım projelerinin finansmanı' için kredi almasını eleştirdi. Kredilerin, Türkiye'nin döviz ihtiyacına kısmen çare olacağını ancak ithalat zorunluluğu nedeniyle tamamının bu amaç için kullanılamayacağını belirtti. Korkmaz, IMF'den alınacak doğrudan ve daha düşük faizli bir borçlanmanın, Dünya Bankası'na göre daha avantajlı olacağını savundu. Ayrıca, Dünya Bankası'nın projeler üzerindeki sıkı kontrolünün Türkiye'nin keyfi yatırım maliyeti hesaplamalarını engelleyeceğini ifade etti.
16 Nisan 2024

Türkiye hem siyasi hem de ekonomik olarak derin bir krizden geçmekte ve bu iki alanda da normalleşmenin şart olduğu vurgulanıyor. Ekonomide Mehmet Şimşek yönetiminde rasyonel politikalar izlenmeye başlandığı, ancak siyaset alanında benzer bir sürecin başlaması gerektiği belirtiliyor. AKP'nin yerel seçimlerdeki performansı ve kutuplaştırma siyasetinin sonuçları ele alınarak, siyasi ve ekonomik normalleşme için demokratikleşme ve rasyonel politikaların önemi üzerinde duruluyor. İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarının, AKP için normalleşme sürecine yönelik bir dönüm noktası olabileceği ifade ediliyor.
30 Mart 2024

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kriter Dergisi'ne verdiği mülakatta Türkiye'nin çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerini tamamladığını ve şimdi 'şahlanış sürecine' girdiğini ifade etti. Yüksek enflasyon ve dış ticaret açığına rağmen Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeye doğru ilerlediğini savundu. Muhalefetin projeleri değersizleştirme siyasetine ve yurt dışına insan kaynağı göçünü teşvik etmesine eleştiride bulundu. Ayrıca, Türkiye'nin uluslararası konumunu güçlendirdiğini ve dış politikada çok boyutlu bir yaklaşım benimsediklerini belirtti.
6 Nisan 2023
İşaretlediklerim