Llama 3.1, geniş veri kümeleri üzerinde eğitilerek dilin kurallarını ve kalıplarını öğrenen bir yapay zeka modelidir. Model, metin tahmini, çeviri ve soru-cevap sistemleri gibi çeşitli görevlerde kullanılmakta ve farklı dillerde metinleri anlama ve üretme yeteneğine sahiptir. Eğitiminde büyük oranda sentetik veriler kullanılmış olup, bu sayede modelin akıl yürütme, kodlama ve uyum sağlama yetenekleri geliştirilmiştir. Ayrıca, Llama 3.1 multimodal yeteneklere sahip olup, metin dışında görüntü, video ve ses gibi farklı veri türlerini de işleyebilmektedir.
28 Temmuz 2024

Google, yapay zeka sohbet robotu Gemini'nin insan fotoğrafı oluşturma özelliğini, tarihi karakterlerin tasvirlerindeki yanlışlıklar nedeniyle askıya aldı. ABD merkezli teknoloji şirketi, beyaz tenli insanları siyahi olarak tasvir etmesi gibi tarihsel olarak yanlış görüntüler oluşturduğu için eleştirilere maruz kalmıştı. Google, sorunları ele almak ve özelliği iyileştirmek için çalıştıklarını belirterek, yakında geliştirilmiş bir sürüm yayınlayacaklarını açıkladı.
23 Şubat 2024

Araştırmalar, kompulsif yemek yiyenlerin bağırsaklarında 'Proteobacteria' olarak bilinen belirli bir bakteri türünün yüksek miktarda bulunduğunu ortaya koydu. Buna karşılık, 'Actinobacteria' ve 'Blautia' bakterilerinin bu kişilerde azaldığı gözlemlendi. Çalışma, bağırsak bileşimi ile beyin gen ifadesi arasında doğrudan bir etkileşim olduğunu ve bu bulguların gıda bağımlılığı ve yeme bozukluklarının tedavisinde yeni yaklaşımlar sunabileceğini gösterdi. Araştırma, Barselona'daki Universitat Pompeu Fabra'da gerçekleştirildi ve sonuçlar Gut dergisinde yayınlandı.
27 Haziran 2024

Bilim insanları, Hawaii'de keşfedilen tek hücreli bir organizma olan Chromosphaera perkinsii'yi inceleyerek, yumurtaların hayvanlardan çok önce ortaya çıktığını belirlediler. Bu organizmanın, hayvan embriyolarıyla benzerlik gösteren çok hücreli yapılar oluşturduğu tespit edildi. Araştırma, çok hücreli yaşam formlarına geçişin arkasındaki mekanizmalar hakkında önemli bilgiler sunuyor. Çalışma, Nature dergisinde yayınlandı ve bilim insanları, bu bulguların evrimsel süreçlerin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağını umuyor.
18 Kasım 2024

Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN), evrenin temel yapı taşlarını oluşturan gizli hayalet parçacıkları keşfetmeyi amaçlayan 10 yıllık bir proje başlattı. Bu proje kapsamında, 'Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı' adı verilen çok hassas bir süper çarpıştırıcı inşa ediliyor. Bu yeni cihaz, bilim insanlarının Büyük Patlama koşullarını yeniden yaratmalarına ve evrenin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamalarına olanak tanıyacak. CERN'de kıdemli fizikçi Dr. Richard Jacobsson, bu projenin evrenin yaratılışı hakkındaki düşünceleri yeniden tanımlayabileceğini belirtti.
26 Mart 2024

Brezilya'da bulunan 70 milyon yıllık Navaornis kuş fosili, kuşların beyin evrimi hakkında yeni bilgiler sunuyor. Los Angeles Doğa Tarihi Müzesi ve Cambridge Üniversitesi'nden bilim insanları, fosilin kafatasını dijital olarak yeniden tasarlayarak, kuşların beyin yapısının evrimsel gelişimini incelemekte. Araştırma, Navaornis'in Arkeopteriks'e göre daha büyük bir serebruma sahip olduğunu ve bu nedenle daha gelişmiş bilişsel kapasiteye sahip olabileceğini ortaya koyuyor. Ancak, bugünkü kuşlarla karşılaştırıldığında, beyninin birçok bölgesinin daha az gelişmiş olduğu belirtiliyor.
15 Kasım 2024

Macaristan'da yapılan bir araştırma, aksi köpeklerin uslu köpeklere kıyasla daha yüksek sosyal öğrenme ve kararlılık davranışları sergileyebileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar, köpeklerin mizacını sahiplerince yapılan bir anket yoluyla değerlendirerek, köpeklere V şeklindeki tel örgü bir çitte yönlendirmelere uyma görevi verdi. Aksi köpekler, bir yabancı tarafından yönlendirildiğinde uslu olanlara kıyasla daha iyi performans gösterdi. Bu bulgular, aksi köpeklerin sosyal öğrenmede üstün olabileceğini ve hedeflere ulaşmada daha fazla kararlılık sergileyebileceğini gösteriyor.
29 Şubat 2024

Bilim insanları, solaklığın genetik kökenlerini araştıran yeni bir çalışma gerçekleştirdi. Çalışma, nadir genetik varyantların solaklıkta önemli bir rol oynadığını ortaya koydu. Özellikle TUBB4B adlı bir gendeki nadir varyantların, solaklarda sağ elini kullananlara göre 2,7 kat daha yüksek oranda bulunduğu tespit edildi. Bu bulgular, solaklık ile vücudun sol-sağ farklılaşması arasında bir bağlantı olabileceğini düşündürüyor.
26 Mayıs 2024

Avustralya'nın Sidney kentinde matematikçiler Stephen Woodcock ve Jay Falletta, sonsuz maymun teoremini sorgulayan bir çalışma gerçekleştirdi. Araştırma, bir maymunun Shakespeare'in eserlerini yazabilmesi için gereken sürenin evrenin ömründen daha uzun olduğunu ortaya koydu. Bu sonuç, teoremin matematiksel olarak mantıklı olsa da pratikte yanıltıcı olduğunu savunuyor. Çalışma, evrenin ısıl ölümü teorisine dayandırılarak hesaplamalar yaptı.
1 Kasım 2024

Yeni bir araştırma, göz renginin çekicilik üzerinde hiçbir etkisi olmadığını ortaya koydu. Amsterdam Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacıların da bulunduğu uluslararası bir ekip, altı deney sonucunda daha küçük göz bebeği ve daha büyük irislere sahip kişilerin daha çekici bulunduğunu belirledi. Araştırma, göz renginin algılanan çekicilikte önemli bir rol oynamadığını gösterdi.
9 Temmuz 2024

Bilim insanları, şempanzelerin insanlar gibi sırayla konuştuğunu ve iletişim kurarken jest ve mimiklerini kullandığını keşfetti. Uganda ve Tanzanya'da beş yaban şempanze topluluğu gözlemlendi ve 250'den fazla bireyden 8 binden fazla jest kaydedildi. Bu jestlerin, şempanzelerin çatışmadan kaçınmasını ve koordine olmasını sağladığı belirtildi. Şempanzelerin bilgi alışverişi yaparken hızlı dönüşler aldığı ve bazen birbirinin iletişimini kestiği görüldü.
23 Temmuz 2024

Southern Methodist Üniversitesi'nin çalışmasında, Afrika ve Güney Amerika kıtalarında bulunan 260'dan fazla dinozor ayak izinin birbirleriyle eşleştiği keşfedildi. Bu izler, dinozorların yaklaşık 120 milyon yıl önce Erken Kretase döneminde Brezilya ve Kamerun arasında yürüdüklerini gösteriyor. Araştırmacılar ayrıca Brezilya'nın Borborema bölgesi ve Kamerun'un kuzeyinde benzer havza, nehir ve göl oluşumlarına dair kanıtlar buldu. Çoğu üç parmaklı teropod dinozorlara ait olan bu ayak izleri, Pangea'nın ayrılmasından sonra oluşan Atlantik Okyanusu'nun iki ucunda yer alıyor.
27 Ağustos 2024
İşaretlediklerim