Hilal Köylü · 30 Nisan 2025

Günün Kulisi: Erdoğan’ın CHP’yi “telef etme” planı ne? Terörsüz Türkiye için yeni tarih: 5 Mayıs

  • 0:00 Hep CHP hesap versin ve yaptığı her şeyi de izah etmek zorunda olsun. Kimse Erdoğan'a dokunmasın. Niye? Çünkü o, süper yetkilerle olağanüstü şekilde donatılmış bir cumhurbaşkanıdır; kimseye hesap vermez. Kimse de onun hesap vermesini istemez, isteyemez. Çünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde durum böyle; yürütmenin başı. Ama Özgür Özel, CHP genel başkanı olarak "Bir dakika!" diyen isim oldu ve öyle bir yüklendi ki Erdoğan'a, Erdoğan da koşa koşa geldi İtalya'dan. "Sen misin bana bunları söyleyen?" dedi. Ve ciddi bir Erdoğan'daki öfke patlamasını gördük.

    AK Parti grup toplantısında Özgür Özel, "Cemmer tartışması çok yanlış bir yere gidiyor. Ekrem İmamoğlu otelde toplantı yapabilir. Sinyal kesici kullanabilir. Bunu suç sayamazsınız. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uygulanan protokol neyse, Erdoğan nasıl sinyal kesici kullanıyorsa, geleceğin Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu da kullanabilir," dedi. İçişleri Bakanı Emniyet Genel Müdürlüğü, "Hayır, bu suçtur," dese de Özgür Özel asla ama asla geri adım atmadı. Erdoğan ise İtalya'dan geldi. Uçakta gazetecilere konuştuğu yetmedi, yaptıkları açıklamalar da oldu. Onun öncesinde bir ses, bir görüntü vermek istedim. O görüntüyü verirken öfke patlamasını gerçek anlamda biz görmüş olduk.

    AK Parti grup toplantısında Özgür Özel'i siyasi beleşçilikle suçladı. Bir kere bunların bantçı olduğu ortaya çıktı. Her şeyleri güya şeffaftı; ama bakın, güvenlik kameralarını kapatıyorlar. Ne yapıyorlar? Bantçı bunlar. Bunlara ülke emanet edilmez; bunlardan hizmet gelmez tarzında yüklenmeyi sürdürürken, Özgür Özel'e de cumhurbaşkanlığı üzerinden yüklenmeyi ihmal etmedi. Çünkü Özgür Özel, ısrarla "Adayımız İmamoğlu," diyor; kendini, Ekrem İmamoğlu'nu Silivri'den çıkarmaya adadı. İmamoğlu'nun Silivri'den çıkmaması durumuna göre bile A, B, C, Z planlarımız var. "Biz illaki Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapacağız," dedi Özgür Özel. Gerekirse Mansur Yavaş devreye girecek. "Ben kampanya yürüteceğim ama bizim adayımız Ekrem İmamoğlu," diye açıkça söyledi.

    Demek ki bunları bir anlamda pek de anlamak istemeyen Erdoğan ya da bunun anlamını vermek istemeyen Erdoğan, ya da Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'de kalacağına kesin kanaat getirdi. Çok tuhaf sözlerle Özgür Özel'e yüklendi. "Bu perişan haliyle cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşmaya başlamış." Özgür Özel cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde mi koşuyor? Hayır, tabii ki Özgür Özel, "Ben asla böyle bir şey istemiyorum. Kendimi CHP'yi iktidara taşımaya adamış bir liderim," diyor. Ama ısrarla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel'i kaşımayı ya da CHP içindeki ya da CHP tabanındaki tartışmaları kaşımayı tercih ediyor.

    Ondan önceki, "Kurmadık masa, önünde eğilip bükülmedik terör örgütü bırakmamıştı," diyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastediyor. Altılı masayı kurmuştu Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu da terör örgütüyle eş değer tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı. Bunun nefesi 2028'e yetecek mi? Göreceğiz. 2028'e kadar seçim yok, diyor Erdoğan. Israrla seçimin zamanda yapılacağını söylemeye devam ediyor.

  • 2:25 Bu açıkça söyleniyor. Demek ki bu durumu bir anlamda çok da anlamak istemeyen Erdoğan ya da anlam da vermek istemiyor. Ya da Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'de kalacağına kesin kanaat getirdi. Çok tuhaf sözlerle Özgür Özel'e yüklendi. Bu perişan haliyle cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşmaya başlamış.

    Özgür Özel, cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde mi koşuyor? Hayır, tabii ki Özgür Özel, "Ben asla böyle bir şey istemiyorum. Kendimi CHP'yi iktidara taşımaya adamış bir liderim." diyor. Ama ısrarla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel'i kaşımayı ya da CHP içindeki ya da CHP tabanındaki tartışmaları kaşımayı tercih ediyor.

    Ondan önceki dönemde kurmadık masa, önünde eğilip bükülmedik terör örgütü bırakmamıştı. Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastediyor. Altılı masayı kurmuştu Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu da terör örgütü ile eş değer tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı. Bunun nefesi 2028'e yetecek mi? Göreceğiz. 2028'e kadar seçim yok diyor Erdoğan. Israrla seçimin zamanında yapılacağını söylüyor. Oysa ki iktidar kulisleri, seçimlerin 2027'de yapılacağını, Erdoğan'ın tekrar aday olacağını söylüyor.

    Erdoğan, aday olmak için çok ısrarlı olduğuna da herkes dikkat çekiyor. Burada yine bir yanıltmaca yapıyor Erdoğan. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li telef olup gidecek? "Telef olup gitmek" ne demek? Herkesin başına her şeyin gelebileceği bir sistem mi demek? Bu, cumhurbaşkanına yakışıyor mu? Diye CHP'liler el yükseltti. Ankara'da ben de oradaydım. Meclis kulisleri ciddi anlamda karıştı. Genel kurulda konuşmalar yapıldı. CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir'den bir açıklama geldi. Aslında o da CHP'nin duruşunu, tarzını gösteriyor.

    "AKP iktidarının demokrasi ve hukuk yalanlarını Erdoğan bu sözleriyle yerle yeksan etmiştir." dedi Murat Emir. "Erdoğan bu sözleriyle ülkemiz için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu haykırmıştır." Ama Erdoğan'ın bu sözlerine, bu "telef olmak" sözlerine anlam vermeye çalışan iktidar kulisleri de "Ne oluyor?" sorusunu soruyordu. İktidar kulisine daldığımda, ben mecliste MHP kulislerinden bu "telef olmak" sözünün küçükbaş hayvanlar için kullanıldığını duyuyorum. "Bu söz nereden çıktı?" gibi, "Eyvah eyvah!" sözleriyle tepkilerini dile getirdiler. Erdoğan'dan hiç beklenmeyecek bir davranış gibi. Oysa ki Erdoğan, uzun süredir Özgür Özel'e normalleşmenin bittiğinden beri yüklenmeyi kafasında planlamıştı. Çünkü CHP'yi ne kadar yıpratırsam, ben de o kadar öne çıkarım planını yapıyordu.

    Tabii ki bu sözlerle yetinmedi. Erdoğan, uçakta, İtalya dönüşünde de kendisinin hesap veremeyeceğini, Cumhurbaşkanı olduğunu, o kadar üst düzey bir noktada olduğunu hatırlattı ki yine Özgür Özel üzerinden hatırlatmayı tercih etti. "Benim kendi odamda hangi aletler var? Çalışma ofisimde bunun hesabını herhalde Özgür Özel'e verecek değilim. Yani odağımda, çalışma ofisimde ne alet var, kimseye söylemem. Bu konuda da böyle bir uygulama yok." dedi. İlginç. Halbuki Erdoğan...

  • 5:02 Herkes soruyordu. İktidar kulisine daldığımda, ben Mecliste MHP kulislerinden bu "telf olmak" sözünün de yani küçükbaş hayvanlar için kullanıldığını duyuyordum. Bu söz nereden çıktı? "Eyvah eyvah" gibi tepkilerini dile getirdiler. Erdoğan'dan hiç beklenmeyecek bir davranış gibi. Oysa ki Erdoğan, uzun süredir Özgür Özel'e, normalleşmenin bittiğinden beri, yüklenmeyi kafasında planlamıştı. Çünkü CHP'yi ne kadar yıpratırsam, ben de o kadar öne çıkarım planını yapıyordu.

    Tabii ki bu sözlerle yetinmedi. Erdoğan, uçakta da, İtalya dönüşü yolculuk sırasında, kendisinin hesap veremeyeceğini, ya da hesap veremez olduğunu, Cumhurbaşkanı olduğunu, o kadar üst düzey bir noktada olduğunu hatırlattı ki, yine Özgür Özel üzerinden hatırlatmayı tercih etti. "Benim kendi odamda hangi aletler var? Çalışma ofisimde bunun hesabını herhalde Özgür Özel'e verecek değilim. Yani odağımda, çalışma ofisimde ne alet var, kimseye söylemem. Bu konuda da böyle bir uygulama yok." dedi.

    İlginç. Halbuki Erdoğan sinyal kesici kullanıyor. Herhalde kendisinin kullanabileceğini, tabii ki belediye başkanlarının kullanamayacağını kastediyor. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü gibi, CHP’nin millete bantların arkasına yapışmış bantlarla işlere girişmiş, şaibeli işlere girdiğini, niye böyle işler yaptığını izah etmek zorunda. Erdoğan böyle bir izah bekliyor ama kendisi izah vermiyor. Niye vermiyor? "Ben Cumhurbaşkanıyım," diyor.

    Güvenlik kameralarını bantlamıştı biliyorsunuz. Ekrem İmamoğlu oteldeki toplantıya gitmeden önce o görüntüler üzerinden ciddi bir tartışma kopuyor. Belli ki iktidar buradan daha da yürüyecek. Peki, nasıl "telef" edecek? Hedefi Mansur Yavaş mı? Hedefi Özgür Özel mi? gibi sorular soruldu. Hedefi doğrudan Özgür Özel. "Özgür Özel'e ben Ekrem İmamoğlu'nu bitirdim, hapiste tarih oldu," o zaten cümlelerini de kullandı. "Şimdi sırada sen varsın. O zaman gel, ben adayım de. Açıkla. Bunu da duyur." gibi Özgür Özel’e bir baskı kuruyor Erdoğan.

    Bu arada seni de "telef" edeceğim. Yani sen de yıpranacaksın, sen de öleceksin, sen de biteceksin, kendinden geçeceksin, olmayacak, çıldıracaksın, delireceksin gibi. Kulislerde böyle o kadar çok konuşuldu ki, bugün gerçekten böyle söyleyeyim.

    Peki, Erdoğan'ın ciddi anlamda planı ne? Planı şu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde bir yolsuzluk soruşturması sürüyor. Ekrem İmamoğlu'nun tamamen yolsuzluk suçlamasıyla, yolsuzluk suçlamasının Ekrem İmamoğlu'nun üzerine yapışmasını, CHP’ye yapışmasını tamamen sağlamak istiyor Erdoğan. CHP'yi olabildiğince yolsuzluklarla eşit tutmak, halkın gözünde daha da rencide etmek ve halkın gözündeki itibarını bitirmek, sıfırlamak istiyor.

    AK Parti kulislerinde, CHP kulislerinde de aynı şekilde tamamen CHP’ye dönük bir düşman hukuku devrede artık. Ama bu hukukta hukuk ne kadar ön planda? Onun çok sorgulandığı bir süreçten geçiyoruz. "Hukuk nerede?" sorusu bitmiyor. Mansur Yavaş...

  • 7:36 ı kuruyor Erdoğan. Bu arada seni de telafi edeceğim. Yani sen de yıpranacaksın, sen de öleceksin, sen de biteceksin, kendinden geçeceksin, olmayacak, çıldıracaksın, delireceksin gibi. E, kulislerde böyle o kadar çok konuşuldu ki, bugün gerçekten böyle söyleyeyim.

    Peki, Erdoğan'ın ciddi anlamda planı ne? Planı şu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde bir yolsuzluk soruşturması sürüyor. Ekrem İmamoğlu'nun tamamen yolsuzluk suçlamasıyla, bu suçun İmamoğlu'nun üzerine yapışmasını, CHP'ye yapışmasını tamamen sağlamak istiyor Erdoğan. CHP'yi olabildiğince yolsuzluklarla eşit tutmak istiyor. Halkın gözünde daha da rencide etmek istiyor. Halkın gözündeki itibarını bitirmek, sıfırlamak istiyor. AK Parti kulislerinde, CHP kulislerinde de aynı şekilde tamamen CHP'ye dönük bir düşman hukuku devrede artık. Ama bu hukukta hukuk ne kadar ön planda? Onun çok sorgulandığı bir süreçten geçiyoruz. Hukuk nerede sorusu bitmiyor.

    Mansur Yavaş pozisyonunu koruyor. Ankara'da bu da çok konuşuldu, onu söyleyeyim. "Ben kimsenin yedeği olmam," demişti Mansur Yavaş. "Sonuna kadar Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı için çalışırım. E gün geldiğinde konuşacağım. Kimse şimdi benim adımı anmasın," diyor Mansur Yavaş. Mansur Yavaş, Milliyetçi Cephenin adayı mı olur, olmaz mı? gibi çok tartışma var. Ama cumhurbaşkanlığı tartışması gerçekten gündemi çok saptırmak, gündemi bambaşka bir yere götürmek için CHP'deki bu tartışmayı kaşımak iktidar için çok elverişli bir alan. Gündemi nasıl saptırırız deyince CHP akla geliyor.

    Erdoğan'ın terör örgütünün mesajlarıyla ilgili sözlerine geçmeden önce şunu hatırlatmam gerekiyor: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB'nin İsfalt ve Kiptaş şirketlerinden 31 Mart 2019 sonrası tüm ihale dosyalarını istedi. Yani İmamoğlu'nun göreve başladığı tarihten bahsediyoruz. İmamoğlu'nu tamamen yolsuzlukla suçlamak için her belge didik didik ediliyor. AK Parti dönemine hiç dokunulmuyor. AK Partili belediyelere zaten dokunulmuyor. Böyle bir yolsuzluk kuşatmasından CHP nasıl kurtulacak? CHP mitinglere devam ediyor. "Yolsuzluk neyse araştırılsın. Biz şeffaf olmaya hazırız," mesajı veriyor. Ama CHP'nin mesajlarını dinleyen bir hükümet, bir iktidar, AK Parti yok.

    Bu soruşturmada en dikkat çekici gelişme, İmamoğlu'nun toplantı yaptığı otelin, içinde para var dediği valizlerin taşındığı iktidara, CHP'nin ise "Cemmer var, sinyal kesici var," dediği toplantının yapıldığı otelin sahibi iş adamı Adnan Çebi'nin 2 Mayıs'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade vermeye çağrılmasıdır. Otelin müdürü konuştu, ifade verdi. Toplantı yapılan otelin müdürü, "İmamoğlu toplantı için gelmeden önce koruma ekipleri geldi. Etrafı değerlendirdiler, baktılar. Yanlarında Cemmerler de getirirlerdi. Daha önce de bu toplantı için, toplantılar için bu otel kullanılmış. Kameraların kapatıldığını görsem izin vermezdim," dedi. Otel sahibi de kuşatma altında. Bu otel sahibinin de iktidara yakınlığı dikkat çekiyor.

  • 10:14 İli belediyelere zaten dokunulmuyor. Böyle bir yolsuzluk kuşatmasından CHP nasıl kurtulacak? CHP mitinglere devam ediyor. "Yolsuzluk neyse araştırılsın. Biz şeffaf olmaya hazırız." mesajı veriyor. Ama CHP'nin mesajlarını dinleyen bir hükümet, bir iktidar, AK Parti yok.

    Bu soruşturmada en dikkat çekici gelişme, İmamoğlu'nun toplantı yaptığı otelin, hani o valizlerin taşındığı, içinde para var dediği iktidar ve CHP'nin ise "Cemmer var, sinyal kesici var" dediği toplantının yapıldığı otelin sahibi iş adamı Adnan Çebi, 2 Mayıs'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ifade vermeye çağrıldı. Otelin müdürü konuştu, ifade verdi. Toplantı yapılan otelin müdürü, İmamoğlu toplantı için gelmeden önce koruma ekiplerinin geldiğini, etrafı değerlendirdiklerini ve yanlarında Cemmerlar da getirdiklerini söyledi. Daha önce de bu toplantı için, toplantılar için bu otel kullanılmış. "Eğer kameraların kapatıldığını görsem, izin vermezdim," dedi.

    Otel sahibi de kuşatma altında. Bu otel sahibinin de iktidara yakın olduğuna dair ciddi bilgiler çoktan Ankara kulislerine sızdı. Erdoğan buradan daha başka ne tür şeyler çıkartacak, hep beraber göreceğiz. Şimdi gelelim PKK Kongresi'ne. 30 Nisan tarihi işaret edilmişti. Bir kriz var mı, yok mu denirken, top iktidarın sahasında diyen DEM eş genel başkanı Tülay Hatimoğulları'na "top mu oynuyoruz" yanıtını veren yine AK Parti grup toplantısında Yılmaz Tunç oldu. Gazetecilerle bizimle konuşurken, "Top mu oynuyoruz? Top değil, bizim işimiz," dedi Yılmaz Tunç.

    Hemen yanıt geldi DEMAR'dan. "Demokrasi, adalet, hukuk böyle kelime oyunlarıyla olmaz," dedi. Bir kriz var mı? Hayır, kriz yok. İktidarda kriz yok diyor. Ayrıca partide de yok diyor. Ancak bir alver süreci değil bu süreç diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yalanlayan bazı gelişmeler oluyor.

    Nasıl? İktidar polislerinde deniyor ki, "Kongreyi henüz toplamadı, toplaması beklenirken İmralı adasını Öcalan tamamen kendisi, kendi adası haline getirmek için ciddi bir çalışma istiyor." Bastırıyor: "Ben burada rahat rahat çalışayım. Ada benim olsun. Giren çıkan denetlenmesin. İstediğimle görüşeyim," diyor. Tabii bir de infaz düzenlemesi var. Burada da ciddi bir açılım istiyorlar ama biz bunu kısıtlı yapmak istiyoruz. "Daha ne kadar açabiliriz?" gibi bir takım değerlendirmeler dönüyor.

    Şimdi yeni tarih var. O da 5 Mayıs. Artık bu tarih vermeleri, yani 5 Mayıs'a kadar PKK Kongresi'ni toplamış, silahlarını feshetmiş olacaklar. Artık bu tarih vermeler, bu müzakerelerin daha da süreceğine işaret ediyor. Bu süreç daha ne kadar uzar? Onu da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden anlıyoruz. PKK, çağrının gereğini yerine getirmeli derken, Öcalan'ın çağrısını feshetmeli kendisini derken Erdoğan diyor ki, "Terörsüz Türkiye süreci bir alver süreci değil, bir kardeşlik iklimidir." Bu iklim ne zaman gelecek? Artık merakla bekliyoruz. İnfaz düzenlemesi çok soruluyor. Çok ilgi var. Ben bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a bizzat sordum. "Ne zaman gelecek bu infaz düzenlemesi?" diye mevcut bir çalışma takvimi var.

  • 12:47 Rahat çalışayım. Ada benim olsun. Giren çıkan e denetlenmesin. İstediğimle görüşeyim diyor.

    Elbette, bir de infaz düzenlemesi var. Burada da ciddi bir açılım istiyorlar ama biz bunu kısıtlı yapmak istiyoruz. Daha ne kadar açabiliriz gibi bir takım değerlendirmeler dönüyor.

    Yeni tarih var; o da 5 Mayıs. Artık bu tarih vermeleri, yani 5 Mayıs'a kadar PKK Kongresi'ni toplamış, silahlarını feshetmiş olacak. Bu tarih vermeler, müzakerelerin daha da süreceğine işaret ediyor. Bu süreç daha ne kadar uzar? Onu da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden anlıyoruz. PKK, çağrının gereğini yerine getirmeli derken, Öcalan'ın çağrısını feshetmeli kendisini derken Erdoğan diyor ki, "Terörsüz Türkiye süreci bir alışveriş süreci değil, bir kardeşlik iklimidir." Bu iklim ne zaman gelecek? Artık merakla bekliyoruz.

    İnfaz düzenlemesi çok soruluyor; çok ilgi var. Ben, bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a bizzat sordum. "Ne zaman gelecek bu infaz düzenlemesi?" diye. Mevcut bir çalışma takvimi var. Bu takvime göre hareket etmek zorundayız. İlk paket, trafik cezaları ve Covid düzenlemesi ile ilgili olacak büyük ihtimal. İnfaz düzenlemesini, Mayıs ortasından önce beklemiyoruz. Mayıs sonu da olabilir ama bir kritik Mayıs ayı var, onu söyleyeyim dedi Yılmaz Tunç. Bunu da aktarmış olayım.

    Yine Ankara'nın en sıcak kulisleri Hilal Köylü kanalında olacak. Abone olmayı, bildirimleri açmayı unutmayın ve bağımsız gazeteciliğe desteğinizi bekliyoruz.

İşaretlediklerim