İsrail'in 13 Haziran sabahı, aslında gece yarısından itibaren başlayan İran saldırısı devam ediyor. Bu, böyle bir defalık olmadı. Dün vermiştik ya, hani 6 dalga halinde 200 uçak gitti, vurdu, geldi filan. Onunla bitmedi. Gün boyunca İran'ın değişik şehirleri ve değişik hedefler vurulmaya devam etti. Ve baktığımız zaman, bunlar sadece nükleer tesisler değil. Bu neyi gösteriyor? Bunu açıklayacağız.
Bir ikincisi, bu saldırıya dair çok ciddi ayrıntılar çıkmaya başladı. Hatta İran'ın karşı saldırısı oldu. Önce bir 100 tane drone atmıştı; ama onlar pek isabet sağlayamadı, belli. Ancak gece Tel Aviv'e, İsrail'in Tel Aviv şehrine, adeta füze yağdırdı İran. Bunların bir kısmı İsrail’in demir kubbe adı verilen hava savunma sistemine çarptı. Bir kısmı yok edildi. Ona dair de çok enteresan bilgi var; onu da paylaşacağım. Önce temel şeyleri söyleyelim. Bunun da devam ettiği, devam edeceği, hatta İran'ın tehditleri devam ediyor, bambaşka şekillerde de vuracağız diye.
İsrail'in tehditleri de devam ediyor; biz de başka şekillerde vuracağız diye. İran saldırısında 3 kişi ölmüş, 91 kişi yaralanmış bugüne kadar. Ama İsrail'in dünkü saldırılarında, yani şimdi diyeceğiz, 78 kişi ölmüş, 320 kişi yaralanmış. Ama bu ölen 78 kişi içinde kimler yok? Genelkurmay Başkanı var, Devrim Muhafızları Komutanı var, Devrim Muhafızları Karargah Komutanı var. Karargahı da vurmuşlar. Hava Kuvvetleri, hava ve uzay kuvvetleri diye geçiyor, onun komutanı var. Yani rejimin en temel kişileri öldürülmüş. Daha da devam edeceği söyleniyor.
6 nükleer fizikçi var, yani İran'ın nükleer programında çalışan 6 bilim insanı da öldürülmüş durumda. Bu nokta atışla. Dün vermiştik ya, hani dünkü yayında var. İsteyenler ayrıntıları için bakabilir. Yani apartmanın belli bir katındaki belli bir dairede giden, orada oturan ve orada bulunan kişi eğer jet uçağından atılan bombayla öldürülüyorsa, orada istihbarat desteği vardır. Yani İran içinden istihbarat desteği almadan bunun yapılması mümkün değil demiştik.
Şimdi bütün bunlar, dün bir toplantıda Ankara'da bir güvenlik toplantısında masaya yatırıldı. Kimler vardı? Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ile onların yardımcıları; örneğin Hava Kuvvetleri Komutanı da vardı.
Şimdi buradaki bütün bu şeyden çıkan bir resmi açıklama var. O resmi açıklamanın dili son derece temkinli ve o dilin ilginç olan tarafı, tabii yani İsrail çok şiddetle kınıyor. Bundan sonra yansımaları, bunun Türkiye'ye yansımalarının ele alındığı ve nelerin yapılması gerektiği söyleniyor. Kim söylüyor bunları? Hakan Fidan söylüyor. X hesabından söylüyor. "İsrail'in bir an evvel vazgeçmesi gerekmektedir," diyor.
İsrail nasıl vazgeçecek, bilmiyorum. İsrail nasıl durdurulacak? Bu da ayrı bir konu. Bunu da konuşacağız.
Buradaki bütün bu gelişmeler sonucunda bir resmi açıklama yapıldı. O resmi açıklamanın dili son derece temkinliydi ve ilginç olan, İsrail’in çok şiddetle kınandığı. Ayrıca, bu saldırının Türkiye’ye yansımalarının ele alındığı ve nelerin yapılması gerektiği söyleniyordu. Kim söylüyor bunları? Hakan Fidan söylüyor. X hesabından, “İsrail'in bir an evvel vazgeçmesi gerekmektedir.” diyor. İsrail nasıl vazgeçecek, bunu bilmiyorum. İsrail nasıl durdurulacak? Bu da ayrı bir konu. Bunu da konuşalım.
Fakat ilginç olan noktada, şu cümle var: “Bölgemizde giderek artan gerginliğin dikkatleri, Gazze'de yaşanan soykırımdan başka yöne çekmesine izin vermemeliyiz.” Yani Ankara'nın bakışı, Türkiye'nin önemli bir komşusu olan bir başka önemli komşusu tarafından, hukuk kurallarını ve uluslararası hukuku tamamen yok sayan bir saldırıya uğramış durumda. Bu kınanıyor ama diyor ki, “Bu Gazze'de yaşanan soykırımdan dikkatleri başka yöne çekmesin.” Bu çok enteresan bir durum. Bunu dün, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamasında ilk kez görmüştük.
Diplomasi ile ilgili olarak, sanki Amerika'nın bu işlerle hiç ilgisi yokmuş gibi, Amerikan başkanı Trump'ın başlattığı müzakere sürecine dönülmesini istiyor İran. Halbuki dün çıkmıştı o süreçten. 15 Haziran’da, yani bugün ayın 14 Haziranı, yarın bunun yapılması bekleniyordu. Umman'da İran, “Ben bu koşullar altında yapmam.” demişti. Türkiye diyor ki, o süreçte dönülsün ama tabii Türkiye, bal gibi biliyor ki Amerika'nın desteği olmadan, eğer bunu söyleyen Hakan Fidan da biliyor ki, Amerika'nın desteği olmadan İsrail'in bu saldırıya kalkışması mümkün değildi. Yani o destek arkasında olduğu için, bunları bütün bu saldırganlıkları yapabiliyor. Gazze dahil, şimdi İran dahil, Lübnan dahil, Suriye dahil.
Dünkü toplantıdan çıkan bilgilerden hepsi değil, belki de hiç alamayacağız ama çok uzun zaman alıyor. İlk çıkan şeylerden biri açıkça şu: Türkiye bunu Gazze provokasyonu olarak da görüyor, sadece İran’a saldırı değil. Dikkatleri Gazze'den çekmek. Yani bugünlerde İsrail, Gazze'de öyle bir şey yapacak ki, İran’a saldırının altında ya da İsrail-İran çatışmasının şu anda onun gölgesinde kalacak. Buradan diyor, dikkatleri oradan çekilmesine izin vermeyelim. Bugünlerde Gazze'de bir şey yapacak. İsrail, daha farklı bir şey yapacak demek istiyor. Demek istenen bu.
Peki, iki tane sonuç var.
Şimdi dünkü toplantıdan çıkan bazı bilgileri, hepsi değil, belki de hiç alamayacağız ama çok uzun zaman alıyor. Fakat ilk çıkan şeylerden bir tanesi, zaten açıkça söylenmiş. Türkiye bunu Gazze provokasyonu olarak da görüyor. Sadece İran'a saldırı değil; dikkatleri Gazze'den çekmek. Yani, bugünlerde İsrail Gazze'de öyle bir şey yapacak ki İran'a saldırının altında ya da İsrail-İran çatışmasının şu anda onun gölgesinde kalacak. Buradan diyor dikkatleri oradan çekilmesine izin vermeyelim. Bugünlerde Gazze'de bir şey yapacak. İsrail, daha farklı bir şey yapacak demek istiyor. Yani demek istenen bu.
Peki, iki tane sonuç var. Yani konuşulanlardan ikisi. Onları vereceğim. Bir, bu saldırının hedefi İran rejimidir. Bu saldırının hedefi sadece nükleer tesislere vurmak değildir. Çünkü bu tesislerin vurulmasıyla İran'ın nükleer kapasitesi yok edilmiş ya da İran bundan cayacak falan da değildir. Yani dün bir örnek verdim yayında. Bu meşhur Natanz nükleer reaktörü, İran'ın tam ortasında, yaklaşık 50-60 metre derinlikte reaktör ve zenginleştirme tesisleri var. Yani ancak yüzeydekiler vurulabiliyor. Dünyada hala, yani icat edilmiş değil, 50-60 metre toprağın derinliklerine sızabilecek bir bomba. Yani bunu İsrail bilmiyor mu? Biliyor ama bu bir propaganda savaşı aynı zamanda. İşte Natanz vuruldu. Netanyahu, kendi ülkesine, kendi halkına işte "Bak, mahvettik, öldürdük" mesajı veriyor. Ama Ankara'nın saptamalarına göre asıl hedef İran rejimi. İran rejimi zaten sallanıyor. Sallanıyor. Bakın, kevgir gibi ortalık.
Şimdi vereceğim bir örnek var ki bunu gösteriyor. Bir kere, bugün New York Times gazetesindeydim. Hani İngilizce erişimi olmayanlar için Oksijen gazetesinde de tercümesi var. Oksijenin haber sitesinde de var tercümesi. Yani İranlılar, İsrail'in bu kadar büyük bir saldırı düzenleyeceğine ihtimal vermemişler. Yani sığınaklara falan gitmemiş; herkes evine gitmiş. Yani, bir gün önce İsrail vuracağım demesine rağmen, rejimin kilit insanları, işte kimlerin öldürüldüğünü saydım size. Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, ondan sonra Devrim Muhafızları Komutanı falan evlerinde yatmışlar. Evlerinde de vurulmuşlar. Yani böyle bir durum var.
İran'ın milli güvenlik öncelikleri arasında, ne bileyim, kadınların saçı görülüyor mu gibi meseleler var. Ama sistem delik deşik olmuş, kevgire dönmüş. O kadar ki, uluslararası medyada ayrıntıları iyice çıkmaya başladı. İran'ın belli askeri tesislerinin…
İran'ın milli güvenlik öncelikleri arasında, kadınların saçlarının görünmesi gibi meseleler yer alıyor. Ancak bu sistem delik deşik olmuş, bir kevgire dönmüş durumda. Uluslararası medyada da ayrıntılar iyice açığa çıkmaya başladı. İran'ın belli askeri tesislerinin yakınlarında, insansız hava araçlarının (drone) depolarını kurmuşlar. Bugün Hürriyet'te Fatih Çekirge'nin yazısında, F35'lerden bu insansız hava araçlarını komuta ettikleri yolunda bir bilgi yer aldı.
Amerika'nın bize F35 vermemesinin nedeni sadece S400 ile ilgili değil; bu, Türkiye'nin elinde böyle bir imkân olmasın diye. Droneların kontrol edilip, sadece uçaklar değil, İran'ın içine yerleştirilmiş dronların da harekete geçirildiği söyleniyor. Bu durum, aklınıza bir şey getiriyor mu? Tabii ki getiriyor. Geçenlerde Rusya'nın, Ukrayna içlerine soktuğu insansız hava araçlarıyla, stratejik havaalanlarındaki bombardıman uçaklarını vurması olayı akla geliyor. Bu da, o başta söylediğim gibi, inanılmaz bir durum.
İsrail, istihbarat operasyonlarını yapabileceğini ne zaman gösterdi? Geçtiğimiz yıl, Hizbullah'ın binlerce üyesini aynı anda etkisiz hale getirdi. Çağrı cihazlarına yerleştirdiği bombalarla bunu başardı. Şimdi böyle bir iddia var ortada. Bir başka konudan daha bahsedelim; altı ay ya da bir yıl önce, bu söylense deli gözüyle bakılacak bir durum daha var. İran füzeleri atıyor, peki o füzeler nerede karşılanmış biliyor musunuz? Çoğu, Suriye hava sahasında yok edilmiş.
Golan'da bir İsrail işgali var ve oraya hava savunma sistemlerini, Demir Kubbe gibi sistemleri yerleştirmişler. Füzelerin çoğu, İsrail hava sahasına girmeden Suriye hava sahasında yok edilmiş. Böyle bir durumdan söz ediyoruz. Dediğim gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nin, İngiltere'nin, Almanya'nın...
Bir başka şey daha var ki, hani bundan ne bileyim, altı ay önce, bir yıl önce filan söylense, söyleyene deli gözüyle bakılacaktı. Bu da uluslararası medyada yer bulmaya başladı. Hani İran füzeleri attı ya, İran'dan füzeler geliyor. O füzelerin çoğu nerede karşılanmış biliyor musunuz? Yani çoğu Suriye hava sahasında yok edilmiş. Golan'da bir İsrail işgali var ya, onları da geliştirdiler. Şimdi oraya hava savunma sistemlerini, bu Demir Kubbe gibi, yerleştirmişler. Füzelerin çoğu, İsrail hava sahasına girmeden Suriye hava sahasında yok edilmiş.
Böyle bir durumdan bahsediyoruz. Dediğim gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nin, İngiltere'nin, Almanya'nın, Fransa'nın desteklerini almış arkasına Netanyahu. Düşünsenize Gazze'deki bu facia, on binlerce kişinin öldürülmesine destek veriyorlar. "İsrail'in kendini savunma hakkıdır," diyorlar. Peki, İran'ın vurulması da mı kendi savunma hakkı? Bunu, kendi kontrolleri altındaki medyada çok güzel bir şekilde satıyorlar. "Efendim, bomba yaparsa gelip İsrail'e atar," diyorlar. İran'ın bomba yapmasına, teknik olarak bakıyorum.
Şimdi iki saat konuşuruz ama daha çok var. Bu mesele bir propaganda savaşını da kazanmak. Belki daha geniş yer veririz bu şeyde. Dur bakayım, nerede o? Şurada, en son yayınladığım meraklısı için Ortadoğu kitabında çok ayrıntılı şekilde verdim. Son 50 yıla baktığımızda İsrail nereden nereye geçiyor, İsrail'in dostları, düşmanları nasıl değişmiş ve nasıl genişlemiş etki alanı? Bütün bunlar hakikaten ayrıca da önemsenmeye değer. Bir şey eksik kalmasın, onu da söyleyeceğim.
Dün Ankara'da yapılan güvenlik toplantısında çıkan sonuçlardan bir tanesi, Türkiye'nin acilen hava savunma sistemini güçlendirmesi gerektiği. Bununla sadece uçaklardan bahsetmiyoruz. Türkiye'ye F-35'i satmıyor Amerika Birleşik Devletleri ve ben satacağını da zannetmiyorum yakın zaman içinde. Eurofighter'ları da Almanya satmıyor.
Bütün bunların altında, baktığınızda, PKK'ya karşı özellikle Almanya parlamentosunda, "Hayır, bunun altında şey de var," yani ola ki İsrail'e karşı Türkiye'nin hava kuvvetleri çok güçlenmesin. Bu da var. Emin olun, bu da var. Ama tabii sadece uçak değil. Uçak bu Kaan projesi. Kaan, milli muharip uçak. Bu önemli bir proje. Yani, Endonezya yapılırsa biz 48 tane alacağız dedi falan. Bunlar da gerçekten çok önemli gelişmeler. Ama...
Evet, Türkiye'ye F-35'i satmıyor Amerika Birleşik Devletleri ve ben satacağını da zannetmiyorum yakın zaman içinde. Eurofighter'ları da Almanya satmıyor. Bütün bunların altında şimdi baktığınızda, hani efendim bu PKK'ya karşı kullanılmasın, özellikle Alman parlamentosunda da bu gibi söylemler var. Hayır, bunun altında başka bir şey de var; yani ola ki İsrail'e karşı Türkiye'nin hava kuvvetleri çok güçlenmesin. Bu da var, emin olun.
Ama tabii, sadece uçakla değil. Uçak, bu Kaan projesi. Kaan, işte milli muharip uçak. Bu önemli bir proje; bu yabana atılacak bir proje değil. Yani işte Endonezya yapılırsa, biz 48 tane alacağız dedi falan. Bunlar da çok önemli gelişmeler gerçekten. Ama esas hava savunma sistemi.
İsrail'in Demir Kalkanı (Iron Dome) benzeri bir çelik kubbe projesi var. Zaten onun yapılması, Türkiye'ye onun yapıldığının ilanı, başlandığının ilanı Türkiye'nin statüsünü değiştirdi. Yani o kadar Türkiye'ye saldırmak, o kadar kolay değil.
Ha, ne yapılabilir? İşte ona karşı siber saldırılar, kör etme operasyonları yani elektronik olarak bahsediyorum falan bunlar da yapılabilir. Ama şu anda en önemli şey, bu güvenlik toplantısında da gündeme gelen en önemli şeylerden biri hava savunma sisteminin güçlendirilmesi. Çünkü İsrail'e bu Amerikan ve Batı Avrupa desteği devam ettikçe, İsrail'i Netanyahu yönetimini durdurmanın başka bir yolu yok gibi görünüyor. Yani Netanyahu başta kaldıkça, bu saldırganlık artarak devam edecek. Bunu yok saymak mümkün değil.
Ona göre tedbirler almak gerekiyor. Yeni bir yayında yeniden karşınızda olmak ümidiyle, hoşça kalın.