Murat Yetkin · 6 Mayıs 2025

Özel: İmamoğlu’na suikast ihbarı var. Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin gündemi belli.

  • 0:00 Merhaba hepinize. Saygılar sunar, güzel günler dilerim. Türkiye'de dünden bugüne, yani 5 Mayıs'tan 6 Mayıs'a pek çok şey oldu. Ancak gündeme damgasını vuran yine Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel'in yaptığı açıklamalar oldu. Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, kendisine saldıran Sırrı Süreyya Önder'in anma töreninde, 4 Mayıs'ta yaptığı açıklamalarda Selçuk TGİoğlu'nun bundan bir süre önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na giderek, Cumhuriyet Halk Partili belediye çalışanlarına, daha doğrusu İmamoğlu'na suikast yapılacağı yolunda bir ihbar vermiş olduğunu söyledi.

    Bu durumu biraz karmaşık bir şekilde tekrar ediyorum. Selçuk TGİoğlu, mahkeme tarafından tutuklandı. Bugün, Selçuk TGİoğlu bir süre önce Saraçane'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na giderek, hapishanedeki koğuş arkadaşlarının kendisine İmamoğlu'na suikast ihbarı olduğunu ya da suikast yapılacağı bilgisini aktardıklarını ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndekiler, durumu polise bildirmişler. Özgür Özel, Meclis grup konuşmasında, "Ya nasıl olur böyle bir adam? Zaten kendi çocuklarını öldürmekten hapse girmiş, tahliye olmuş bir adam gelip böyle bir ihbarda bulunuyor. Ondan sonra gelip bana saldırıyor. Bu nasıl olur?" dedi.

    Dünkü parti merkez yönetim kurulu toplantısında da bu konu gündeme geldi. Gazeteci İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamalarda, kimseyi suçlamadığını, ama peşini de bırakmayacaklarını söyledi. Orada enteresan bir şey var; bir şüphelimiz var diyor ve bu kişi İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı, onların aracını hakkı olduğu halde o alana sokmadı; bu nedenle yürüyerek geçmek zorunda kaldıklarını belirtti. Adeta hazırlanmış bir ortamdan bahsediyor.

    Bu noktada bir es veriyorum söylediklerine, çünkü gerçekten çok önemli. Devam edeceğiz bu konulara. Bu saldırıya ilişkin, hükümetten beklediklerini ve özel olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan beklediklerini ifade ediyor. Ancak Tayyip Erdoğan ile ilgili yeni bir haberi de vereceğim; o da Bahçeli ile görüşeceği. Şimdi diyeceksiniz ki, "Ortaklar zaten müttefikler, görüşmesin mi?" İyi de, bu yıl içindeki ilk görüşmeleri olacaktı. Bahçeli, 4 Şubat'ta biliyorsunuz bir kalp ameliyatı geçirdi ve uzun süre hastanede kaldı. Şimdi bu görüşmenin zamanlaması önemli.

    Dünden bugüne olanlar arasında Erdoğan'ın Amerikan Başkanı Trump ile görüşmesi vardı, örneğin. Ama bu, gerçek anlamda bölgedeki gelişmelerin ne kadar hareketlendiğinin de bir göstergesi. Dün sabah, erken saatlerde, İsrail kabinesi, Benyamin Netanyahu'nun başkanlığında Gazze'yi işgal etti.

  • 2:14 Eee, bir şey var. Şimdi burada bir es veriyorum söylediklerine. Çünkü çok gerçekten önemli. Devam edeceğiz buralara. Eee, bu saldırıya ilişkin, hükümetten beklediklerini ve özel olarak da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan beklediklerini belirteceğim. Ama Tayyip Erdoğan ile ilgili yeni gelen bir haberi vereceğim; o da Bahçeli ile görüşeceği.

    Şimdi diyeceksiniz ki, ya ortaklar, zaten müttefikler görüşmesin mi? İyi de, bu seneki ilk görüşmeleri olacaktı. Zaten 4 Şubat'ta Bahçeli, biliyorsunuz, bir ameliyat geçirmişti. Kalp ameliyatı, uzun süre hastanede kalmıştı. Şimdi görülecek. Bu görüşmenin zamanlaması önemli. Dediğim gibi, dünden bugüne çok şey oldu. Dünden bugüne olanlar arasında Erdoğan'ın Amerikan Başkanı Trump'la görüşmesi vardı, örneğin. Ama bu, tabii ki bölgede gelişmelerin ne kadar hareketlendiğinin de işareti. Çünkü dün sabah erken saatlerde, İsrail kabinesi, Benyamin Netanyahu kabinesi, Gazze'yi işgal kararı aldı. Yani Erdoğan'daki görüşmesinde, Trump'la görüşmesinde de edindiğimiz bilgilere göre, en önemli konu bu. “Gazla İsrail’i durdurursan, sen durdurursun.” Erdoğan'ın Trump'a mesajının meali; “İsrail’i durdurursan, sen durdurursun çünkü senin sayende İsrail, yani Amerika Birleşik Devletleri sayesinde saldırıyor zaten.” Diyor.

    Şimdi burada böyle bir gelişme var. Trump ne diyor? Trump da yaptığı açıklamada, işte yine de o Branson’ı hatırlatıyor. Hani Rahip Branson’ı, “bak o zaman nasıl dediğimi yaptırmıştım sana” iması var. Eee, diyor ki, “bu Rusya-Ukrayna benim için de o kadar önemli.” Eee, tabii bir yandan Suriye’deki PKK varlığına, Amerika'nın verdiği destek var. Ve eee, Trump'ın mesajında hemen, “işbirliği yapmak istiyorum,” diyor. “Bu Rusya-Ukrayna Savaşı'nın bitirilmesi konusunda.” Bunun için en önemli konu, hem Amerikan iç politikası hem de Amerika'nın Avrupa’yı hizaya getirmeye çalışmasıyla ilgili konular bunlar. Dolayısıyla önemli.

    Neyse, bu görüşmeyi nasıl yapıyor Erdoğan? E o sırada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin merkez yürütme kurulu toplantısı var. Eee, orada bölünüyor toplantı. Gidiyor Trump'la konuşuyor, geliyor tekrar konuşuyorlar. Toplantıdaki birinci madde açıklandığına göre, işte bu terörsüz Türkiye; yani PKK'nın silahsızlandırılması ve eee, bu Kürt sorununa bir siyasi çözümün PKK'nın silahsızlandırılması üzerinden bulunması. Şimdi hatırlayacaksınız, eee, bu konuda eee, Sayın Bahçeli bir kongre ısmarlamıştı PKK'ya, istemişti daha doğrusu. 4 Mayıs’ta Malazgirt'te kongresini yapıp fesih kararı, silah bırakma kararı alsın demişti. 4 Mayıs geçti, 2 gün oldu. 4 Mayıs geçti, 2 gün oldu. Başkaları da istemişti. Kimler istemişti? E, mesela Efgan Ağa; yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkan vekili, Erdoğan'dan sonra 2 numarası şu anda. O da eee, işte Nisan sonuna kadar bekliyoruz demişti. Olmadı. Şimdi o toplantıdan sonra, yani Erdoğan'ın gidip Amerikan Başkanı’yla...

  • 4:28 Bu konular önemli. Neyse, Erdoğan bu görüşmeyi nasıl yapıyor? O sırada Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Merkez Yürütme Kurulu toplantısı var. Toplantı bölünüyor, Erdoğan gidiyor Trump'la konuşuyor, tekrar geliyor. Toplantıdaki birinci madde açıklandığına göre, bu terörsüz Türkiye; yani PKK'nın silahsızlandırılması ve bu Kürt meselesine bir siyasi çözümün PKK'nın silahsızlandırılması üzerinden bulunması.

    Şimdi hatırlayacaksınız; Sayın Bahçeli bir kongre ısmarlamıştı PKK'ya, istemişti daha doğrusu. 4 Mayıs'ta Malazgirt'te kongresini yapıp fesih ve silah bırakma kararı alsın demişti. 4 Mayıs geçti, 2 gün oldu. Başkaları da istemişti. Mesela, Efgan Ağa yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkan vekili, Erdoğan'dan sonra 2 numarası şu anda, o da Nisan sonuna kadar bekliyoruz demişti. Olmadı.

    Şimdi o toplantıdan sonra, Erdoğan'ın gidip Amerikan başkanıyla görüştüğü toplantıdan sonra, Ömer Çelik, AK Parti sözcüsü, dedi ki: "Günler içinde, birkaç gün içinde demek oluyor. Bir haftadan fazla olmasın demek oluyor." Yani, bir haftayı doldurmasın demek oluyor. Bu kararı almasını bekliyoruz PKK'nın, dedi. Fesih ve silahları bırakma kararını.

    O kadar ilginç ki, arkadaşlar. Bir yandan baktığınızda, hani dön, dolaş, aynı şey. İnsan hayatları gidiyor arada. Ama bir toplantıdaydım, girdiğimde, postadan Hasan Cemal'in "Kürtler" kitabı çıkmıştı. 2003'te basıldı bu kitap. 2003'te. Şimdi 22 yıl sonra, Hasan Cemal'e aynı kitabı bir daha bastıran koşullar var. 22 yılda pek çok şey oldu. Türkiye neler geçirdi; hâlâ bu kitabın bir geçerliliği var. Yani bu da aslında düşündürücü bir şey.

    Şimdi diyor ki Ömer Çelik, "Bir hafta demek." Bir hafta demiyor da, "Bir hafta dolmadan" diyor, günler içinde diyor. Burada böyle bir durum var. Ve bu açıklamayı yaptıktan birkaç saat sonra kim geliyor? Amerika'nın yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barak geliyor. Yani şöyle söyleyelim, ben seviyorum böyle zaman çakıştırmalarını. Yani Trump'la Erdoğan'ın konuştuğu saatlerde Amerika'dan yola çıkmış Tom Barak, Ankara istikametinde yola çıkmış. O arada Erdoğan ve Trump konuşuyorlar. Sonra işte Ömer Çelik açıklamasını yapıyor, "Günler içinde bırakın" diye ve Amerikan büyükelçisi Ankara'ya gelmiş oluyor.

    Hapşuracağım, kusura bakmayın. Neyse, geçtim. Kusura bakmayın. Dolayısıyla, böyle bir konjonktürde Çin'de Bahçeli ile Erdoğan görüşüyorlar. O görüşmede tabii ki terörsüz Türkiye meselesi gündemde. PKK'nın niye geciktiği, mesela Bahçeli'nin ilk defa dediği çıkmadı. Ekim ayından bu yana her dediği çıkıyordu. İşte, Apo'ya görüş diyordu. Apo açıklama yap diyordu. Apo açıklama yapıyordu. Den Parti'ye, "Siz gidin görüşün" diyordu. Onlar gidip görüşüyordu. Bu defa olmadı. Çünkü PKK da Kandil'de bir yandan diyor ki, "Bu Amerika ne yapacak? Suriye'de bir yandan İsrail'in cesaretlendirmesi..."

  • 6:50 Büyükelçi Tom Barak geliyor. Yani şöyle söyleyelim: Ben seviyorum böyle zaman çakıştırmalarını. Yani Trump'la Erdoğan'ın konuştuğu saatlerde Amerika'dan yola çıkmış Tom Barak, Ankara istikametiyle Washington'dan yola çıkmış. O arada Erdoğan ve Trump konuşuyorlar. Ondan sonra Ömer Çelik açıklamasını yapıyor. Günler içinde bırakın, diye, Ankara'ya gelmiş oluyor Amerikan büyükelçisi. Hapşuracağım, kusura bakmayın. Ve geçtik. Neyse, geçtim. Kusura bakmayın.

    Dolayısıyla böyle bir konjonktürde Çin'de Bahçeli ile Erdoğan görüşüyorlar. O görüşmede tabii ki terörsüz Türkiye meselesi var. PKK neden gecikti? Niye mesela Bahçeli'nin ilk defa dediği çıkmadı? Ekim ayından bu yana her dediği çıkıyordu. İşte Apo'ya görüş diyordu. Apo açıklama yap diyordu. Apo açıklama yapıyordu. İşte Den Parti'ye "Siz gidin, görüşün," diyordu. Onlar gidip görüşüyordu, filan. Bu defa olmadı. Çünkü PKK da Kandil'de bir yandan diyor ki bu Amerika ne yapacak? Suriye'de bir yandan İsrail'in cesaretlendirmesi var. İsrail diyor ki "Direnin, Türkiye'ye direnin." Ondan sonra bir yandan İran'a bakıyorlar. Son çare İran'la bir şey yapabilir miyiz? Koskoca bir yapı, bu kadar neredeyse yarım asıra ulaşıyor. Öyle hani Bahçeli'nin deyişiyle Öcalan'ın "Hadi dağılın," demesiyle bir anda dağılacaklar mı, bilmiyoruz. Keşke öyle olsa. Keşke öyle olsa ki şu terör dönemi bitsin ve insanlar kendine gelse; hani Kürt sorunu da siyasi yollarla Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çözülsün ama işte istekler, niyetler başka, gerçekler başka oluyor.

    Şimdi burada, şöyle bir, hani Cumhuriyet Halk Partisi'ne kurulan bir tuzak demeyeyim de, hani yanlış yapması için hazırlanan bir zemin vardı. Yani bu işi Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin önerisiyle bunu bir devlet projesi haline getirdi ve Cumhuriyet Halk Partisi de sırf bu yüzden işte bu terörsüz Türkiye meselesine karşı çıkacağı tahmin ediliyordu. Öyle olmadı. Yani o hesap tutmadı. Tam tersine Özgür Özel, hatta saldırıya uğradığı anda bile, bunun barış konuşulmasın isteyenlerin arkasında bulunduğunu söyledi. Bugün, grup toplantısında da "Ben yine o noktadayım," dedi. Hiç kimseyi de suçlamıyoruz ama bunun açığa çıkarılması gerektiğini vurguladı.

    Orada tabii başka şeyler de var. "Bütün bunlar, bizi Cumhuriyet Halk Partisi'ni meydanlardan uzaklaştırmak içindir," diyor. Yani ne zaman Cumhuriyet Halk Partisi meydanlara çıkmaya çalıştı, bu tür saldırılara uğradık. Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıları hatırlatıyor. "Bizi caydırmak istiyorlar," diyor. Onlara bir cevabımız var, diyor. Yarın, çarşamba günü, yani bunu çarşamba günü dinleyecek olan izleyicilerimiz için de söylüyorum. 7 Mayıs'ta Beyazıt'ta üniversitelilerle bir miting yapacak. Öyle ilan etti. Bakalım orada ne olacak? Orada kitlesel katılım bekleniyor. Ekrem İ...

  • 9:08 Uğradığı anda bile bunun barış konuşulmasın isteyenlerin bunun arkasında bulunduğunu söyledi. Bugün grup toplantısında da "Ben yine o noktadayım" dedi. Hiç kimseyi de suçlamıyoruz ama bunun açığa çıkarılması gerektiğini belirtti. Tabii orada başka konular da var. Dedi ki, "Bütün bunlar Cumhuriyet Halk Partisi'ni meydanlara, meydanlardan uzaklaştırmak içindir." Yani, "Ne zaman Cumhuriyet Halk Partisi meydanlara çıkmaya çalıştı, bu tür saldırılara uğradık." Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıları hatırlatıyor. "Bizi caydırmak istiyorlar" dedi. Onlara bir cevabımız var diyor.

    Yarın, yani çarşamba günü, bunu dinleyecek olan izleyicilerimiz için de söylüyorum, 7 Mayıs'ta Beyazıt'ta üniversitelilerle bir miting yapacak. Öyle ilan etti. Bakalım orada ne olacak? Orada kitlesel katılım bekleniyor. Ekrem İmamoğlu da cezaevinden, "Bütün üniversitelileri oraya bekliyoruz" diye bir açıklama yaptı. Sonra cumartesi günü Van'da olacak ve "Samsun'un, Yozgat'ın, Konya'nın selamını Van'a taşıyacağız" dedi.

    Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kürt seçmenle kurduğu ilişki, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni de ama daha çok Milliyetçi Hareket Partisi'ni çok rahatsız ediyor. Çok rahatsız ediyorlar. İsteniyor ki, bu parti ile istedikleri gibi regüle etsinler. Ancak Den Parti de yıllarca bu yerleşik düzenin cefasını çekti. Herhalde bunu görmekte ve bu tezgahın da olabileceğinden haberdarlar. Eğer bu hesap uygulanmaya çalışılırsa, sadece PKK'nın tasfiye edilmesiyle bu işin kalmayacağı gerçeği var. Yani, "PKK tasfiye edilsin" denildiğinde, bunu Türkiye'de oya sunulsa çoğunluk destekler, ama Den Parti öyle değil. Den Parti bir siyasi hareket. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 3. büyük partisi. Dolayısıyla ayrı bir statüsü var, ama onlara da bir zarar gelebilir. Herkes yoğurdu üfleyerek yiyor.

    Özgür Özel de bu arada, grup toplantısından önce önemli bir şey daha yaptı. Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na gitti ve orada üç mezarı ziyaret etti. Kimdi onlar? Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan, 53 yıl önce bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan oylamayla idam edildiler. O oylamayı yapanlar, bu gençlerin idam cezasını hak etmediklerini biliyorlardı. O zaman meydana gelen durum, 27 Mayıs 1960 darbesiyle haksız yere idam edilen Adnan Menderes ve iki bakanı olan Polatkan ve Zorlu'nun intikamı olsun diye yapıldı. Türkiye'de bugün idam cezası yok. Geri getirmek isteyenler var mı? Var ama idam cezası günümüzde mevcut değil.

    İşte o dönemin, mesela, Nahit Menteşe daha sonra İçişleri Bakanlığı'nda bulundu.

  • 11:33 Parlamentonun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 3. büyük partisidir. Dolayısıyla ayrı bir statüsü var. Ama onlara da mı bir zarar gelir? Herkes yoğurdu üfleyerek yiyor.

    Şimdi Özgür Özel de, ha bu arada, Özgür Özel bugün grup toplantısından önce önemli bir şey daha yaptı. Gitti Karşıyaka, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda üç mezarı ziyaret etti. Kimdi onlar? Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan, 53 yıl önce bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan oylamayla idam edildiler. İdam edildiler. Ve o oylamayı yapanlar, idam cezası hak etmediklerini biliyorlardı. O gençlerin ama 27 Mayıs 1960 darbesiyle idam edilen, son derece haksız bir şekilde idam edilen Adnan Menderes, Polatkan ve Zorlu, iki bakan ve başbakan, onun intikamı olsun diye yaptılar bunu.

    Türkiye'de bugün idam cezası yok. Geri getirmek isteyenler var mı? Var, ama idam cezası bugün yok. İşte ne oluyor? Tabii o dönemin mesela Nahit Menteşe, daha sonra İçişleri Bakanlığı yaptı. O dönem Adalet Partisi'ndeydi. Hata ettik falan demişti. Ancak bu idam cezasının hatadan dönüşü yok. Yani müebbet hapis bile çıkışı var, değil mi? Bak, bu infaz yasasındaki boşluktan yararlanılmış. Kendi çocuğunu öldüren, hırsızlıktan, tacizden suçlu olan Selçuk Tengoğlu ortalarda. Ortalarda ama Can Atalay çıkamıyor, seçilip geldiği halde. Yani böyle adaletsizlikler var.

    Şimdi bu adaletsizlikler için de dediğim gibi, Özgür Özel katıldı. Deniz Gezmiş yürüyüşüne, Karşıyaka mezarlıkta Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan o yürüyüşe katıldığı. Sonra da grup toplantısında, size söylediğim şeyleri söyledi ve Erdoğan'a bir çağrıda bulundu. Erdoğan'a bulunduğu çağrı belki bazılarınıza naif gelebilir. "Ya Allah aşkına, ne yapıyorsun Özgür Özel? Bu mu?" diyebilir ama bence siyaseten doğru bir adım attı.

    Diyor ki Erdoğan’a, "Tutuksuz yargılamayı desteğe çağırıyorum." Sayın Cumhurbaşkanı diyor, "Sayın Cumhurbaşkanı, tutuksuz yargılamayı desteğe çağırıyorum." diyor. Hakikaten, özellikle de bu siyasi davalarda, yargılamaların tutuksuz yapılması, emin olun toplumdaki gerilimi düşürecek bir şey. Ama birileri toplumda gerilimin artmasını istiyor sürekli.

    Bir küçük notla bitireceğim. Ömer Çelik, dünkü basın toplantısında, 5 Mayıs basın toplantısında, "Cumhuriyet Halk Partisi'ni bugün eleştirmeyeceğiz." dedi. Neden? "Çünkü saldırıya uğradılar." dedi. "Lanetliyoruz saldırıyı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi hakkında başka bir şey söylemiyorum. Bu demokrasiye yapılmış saldırıdır." dedi. Çok da iyi etti; doğru söyledi. Ama bu neyi gösteriyor? İki şeyi gösteriyor arkadaşlar. Bir tanesi, hani saldırıya uğradığı ilk anda Özgür Özel dedi ya, "Sayın Cumhurbaşkanının telefonu bizim için, geçmiş olsun telefonu bizim için değerlidir." dedi ya hani. Hatta Ekrem İmamoğlu, bu telefonun cumhurbaşkanlığı yolunda telef edip gidecekler konusunu söylemişti. Gazeteciler sorunca, Cumhurbaşkanının telefonuyla onun geçmişte kaldığını düşünmek istemiyorum.

  • 13:59 "Mayı desteğe çağırıyorum," diyor. Hakikaten, özellikle de bu siyasi davalarda yargılamaların tutuksuz yapılması, emin olun, toplumdaki gerilimi düşürecek bir şey. Ama birileri toplumda gerilimin artmasını istiyor sürekli.

    Bir küçük notla bitireceğim. Ömer Çelik, dünkü basın toplantısında, 5 Mayıs basın toplantısında, "Cumhuriyet Halk Partisi'ni bugün eleştirmeyeceğiz," dedi. Neden? "Çünkü saldırıya uğradılar," dedi. "Lanetliyoruz saldırıyı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi hakkında başka bir şey söylemiyorum. Bu demokrasiye yapılmış saldırıdır," dedi. Çok da iyi etti; doğru söyledi. Ama bu neyi gösteriyor? İki şeyi gösteriyor, arkadaşlar.

    Bir tanesi, hani saldırıya uğradığı ilk anda Özgür Özel dedi ya, "Sayın Cumhurbaşkanının telefonu bizim için değerlidir," dedi. Hatta Ekrem İmamoğlu da bu konuyu gündeme getirmişti. Gazeteciler sorunca, Cumhurbaşkanının telefonunun onun geçmişte kaldığını düşünmek istiyoruz, dedi. İşte Ömer Çelik'in "Bugün Cumhuriyet Halk Partisi'ni eleştirmeyeceğim çünkü saldırıya uğradılar. Demokrasi saldırıya uğradı," demesi, bu mesajın Adalet Kalkınma Partisi tarafından algılandığını gösteriyor. Yani, Özgür Özel'in gerginliği artırmayıcı tırmandırmayıcı açıklamasının Adalet Kalkınma Partisi Genel Merkezinde algılandığını ve bir karşılık verildiğini gösteriyor. Bu bir.

    İkincisi, arkadaşlar, hani en başta söyledim ya, yayının başında Bahçeli'nin ilk defa demediği bir şey oldu. Bu 4 Mayıs'ta PKK’ya demişti ki, "Hadi siz kongre yapın Malazgirt'te." Ondan sonra o olmadı; ilk defa olmadı. O günlerde, daha bunu bir devlet projesine dönüştürmeden önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın söylediği bir söz aklıma geldi. Benim de Bahçeli'yi överken, yani kendisi devlet adamıdır, çok önemli bir iş yapmıştır, elini taşın altına koymuştur, gövdesini taşının altına koymuştur, dedi ve bir şey daha söyledi: "Siyasi kariyerini de riske atmıştır." Taşın altına koymuştur, dedi. Benim Ömer Çelik'in sözlerinden aklımda kalan ya da türevini alıp aklımda tuttuğum bir de bu kaldı.

    Dolayısıyla, bugünlerde emin olun, olacak gelişmeler, bakalım bu Amerikan büyükelçisinin gelişiyle Türkiye-ABD ilişkileri de nereye gidecek? Ama şu önümüzdeki haftalarda, önümüzdeki günlerde olan gelişmeler gerçekten yeni gelişmelere gebe ve etkili gibi görünüyor bana. Yeni bir yayında yeniden karşınızda olmak ümidiyle, hoşça kalın.

  • 16:15 "Taşın altına koymuştur," dedi. Ömer Çelik'in sözlerinden aklımda kalan ya da türevini alıp aklımda tuttuğum bir de bu kaldı.

    Dolayısıyla, bugünlerde emin olun, olacak gelişmeler... Bakalım, bu Amerikan Büyükelçisinin gelişiyle Türkiye-Amerika ilişkileri de nereye gidecek? Önümüzdeki haftalar, önümüzdeki günlerde olan gelişmeler hakikaten yeni gelişmelere gebe ve etkili gibi görünüyor bana.

    Yeni bir yayında yeniden karşınızda olmak ümidiyle. Hoşça kalın.

İşaretlediklerim