Solfasol · 30 Nisan 2025

Yeni Çözüm Sürecinde Kongre Tartışması | İmamoğlu Operasyonu Sürüyor

  • 0:02 Merhabalar. Çarşamba pazarı programındayız. Siyaset bilimci Profesör Doktor Mete Kaan Kaynar'la bu haftanın öne çıkan gelişmelerini analiz edeceğiz ve öngörülerde bulunmaya çalışacağız. Hocam hoş geldin.

    Merhaba Deniz. Hoş bulduk. Hocam, iki temel gündemimiz var. Uzun bir süredir bu gündemlerle gideceğimiz birincisi, yeni çözüm süreci olarak adlandırılan, hükümetin "terörsüz Türkiye" dediği, Kürt kanadının ise "barış ve demokratik toplum süreci" dediği bir süreçte gelinen aşama. Bu aşama şuydu: Kandil'in silah bırakmaya yönelik bir kongre toplaması çağrısında bulunulmuştu. Olumlu cevap geldi buna. Ancak kongre toplanmıyor. Her iki taraf da kendileri açısından bir şart koşuyorlar. Hatta hükümet tarafı şunu söylüyor: "Şartsız koşulsuz silah bırakılmalı. Kongre toplanılmalı. Bu zor değil." Kandil kanadı ise şu açıklamayı yapıyor: "Biz silah bırakacağız ama Abdullah Öcalan'ın çalışma koşulları sağlanmalı ve kongreyi yönetmeli. Bu başka türlü olmaz, çünkü biz içimizde olan birçok grubu buna ikna edemeyiz. Bu güç sadece Öcalan'da var." Burada bir tıkanlık var. Son iki haftadır bunu tartışıyoruz. Hocam, bu noktaya gelindi. Ne diyorsun? Bu tıkanıklık aşılabilir mi? Nasıl aşılır? Siyaseten bunun karşılığı nedir?

    Hiçbir şey. Yani bir ara şey tartışıldı. Niye hiçbir şey diyorum, onu söyleyeyim. Yani demokratikleşme olmadan da bu olur. Önemli olan silahların bırakılması, ama geldiğimiz noktada bunun kapsamlı bir demokratikleşme olmadan sürecin daha başlamadan tıkanma noktasına geldiğini görüyoruz. Ben hatta daha önce de iddiayla söylemiştim ki; yani Öcalan "silah bırakıyoruz" dese, kongre toplansa, silah bırakma kararı çıksa bile bu işten çok bir şey çıkacağını düşünmüyorum demiştim. Ve eklemiştim: Umarım haksız çıkarım. Dilerim tükürdüğümü yalarım.

    Aynı fikirdeyim. Aynı görüşteyim. Dilerim haksız çıkarım. Ama bir demokratikleşme olmadan… Ya demokratikleşmeden Deniz vazgeçtik ya. Basit hukuk kurallarına uyulan bir rejim inşa etmeden değil, demokratikleşme aracı bile kullanamazsın. Yani kullanamazsın. Hangi ışıkta geçeceğini bile bilmiyorsan, araba bile kullanamazsın. Bu iklimin içerisinde çünkü haklı olarak Kürt siyaseti arasında ciddi bir güvensizlik var.

    E şimdi, yani Malazgirt'te gelsinler, toplasınlar, mecliste konuşsunlar. Madem öyle, yani en azından basit çalışma koşulları Öcalan'ın iyileştirilsin. Dikkat edersen, "serbest bırakılsın, yok ev hapsi verilsin, yok bilmem ne olsun" diyenler de yok yani. Bu basit bir şey bile yapılmıyor. Hani illa o yapılsın falan da demiyorum zaten. Ben yine sadece Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan üçlüsüyle de bu sorunun çözüleceğini zınhar düşünmüyorum. Çözülmez, sosyolojinin kurallarına aykırı. Ha, başlatırlar, liderlik ederler, yol açarlar. Önder, eyvallah. Tabii ki birilerinin de bunun önünü açması lazım ama biz oturduk, karar verdik, silahı bırak diyemeyiz.

  • 2:24 Basit hukuk kurallarına uyulan bir rejim inşa etmeden demokratikleşme araba bile kullanamazsın. Yani kullanamazsın. Hangi ışıkta geçeceğini bile bilmiyorsan araba bile kullanamazsın. Bu iklim içerisinde, haklı olarak Kürt siyaseti içerisinde ciddi bir güvensizlik var.

    E şimdi, hani Malazgirt'te gelsinler, toplasınlar, mecliste konuşsunlar. Madem öyle, en azından basit çalışma koşulları Öcalan'ın iyileştirilsin. Dikkat edersen, serbest bırakılsın, yok ev hapsi verilsin, yok bilmem ne olsun diyenler de yok yani. Bu basit bir şey bile yapılmıyor. İlla o yapılsın falan da demiyorum zaten.

    Ben yine sadece Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan üçlüsüyle bu sorunun çözüleceğini zinhar düşünmüyorum. Çözülmez; sosyolojinin kurallarına aykırı. Ha, başlatırlar, liderlik ederler, yol açarlar. Önder, eyvallah. Tabii ki birilerinin de bunun önünü açması lazım ama biz oturduk, karar verdik, silahı bırak diyoruz. İşte her şey bitti. Yani böyle üç kişinin kararıyla bu iş olaydı zaten olurdu. O zaman neden bu kadar uzadı diye sorarlar onu.

    Eee, bir tıkanma durumu var. Ben Cumhur İttifakı'nın bu konuda aceleci davrandığını düşünüyorum. Aceleci derken yanlış anlaşılmasın; bir an önce bu soruna bir çözüm almaya çalışıyor. En azından alıyormuş gibi görünmeye çalışıyor. Çünkü bunu, İmamoğlu'yla ilgili gündemi biraz daha bu tarafa doğru çevirmek ve "Bak ben terörü bitirdim, Kürt sorunu benim sayemde yok, ülkeye barış geldi, şu geldi, bu geldi." gibi bir iklim oluşturmak için yapıyor. Bunun, Cumhur İttifakı'na her şekilde yarayacağını söyleyebiliriz.

    Peki, Bahçeli bir açıklama yapmıştı. Şimdi aslında çözüm sürecini doğrudan ilgilendiriyor diyebilirim ben ama aslında retorikte ilgilendirmiyor ifadesi kullanılıyor. Şimdi Suriye'de bazı gelişmeler oldu. Kuzey Suriye'de bir Kürt konferansı yapıldı. Bütün Suriye'deki Kürt grupları bir araya geldi. Türkiye'ye de çok tartışıldı ve yansıması oldu. Orada, Suriye'nin çok uluslu, çok dinli bir federasyona kayan bir özel talep kararı çıktı. Bahçeli de bu karara ciddi bir tepki verdi ve Dem Parti'ye de seslendi. Dedi ki, "Kamışlı'ya olan rezalet pişmiş aş katmaktır." Muhtemelen buradaki pişmiş aş, Türkiye'de yürüyen süreçten bahsediyor. "Katmaktır." dedi. Dem Parti buna tepki vermeli. Tepki verirse bu tutarlılığın devamıdır gibisinden bir açıklama yaptı.

    Ancak Dem Parti'den de bir açıklama geldi. O açıklamada da şu var: "Türk halkları kendi geleceğine kendi karar verir." Yani Suriye’nin iç işlerine, doğrudan Türkiye’deki yeni çözüm sürecini etkileyecek mi? Bilmiyorum. Büyük ihtimalle etkiler. Ama buradan şunu görüyoruz, Deniz; Cumhur İttifakı bunu söyleyip, şu olsun diyor. Sosyal bilim, yani sosyal hayat böyle işlemiyor.

  • 4:36 bir araya geldi. Türkiye'ye de çok tartışıldı ve yansıması oldu. Orada Suriye'nin çok uluslu, çok dinli bir federasyona kayan, bir özelik talebi olan bir karar çıktı. Bahçeli de bu karara ciddi bir tepki verdi ve Den Parti'ye de seslendi. Dedi ki, "Kamüşl'a olan rezalet, pişmiş aşa katmaktır." Muhtemelen buradaki "pişmiş aş," Türkiye'de yürüyen süreçten bahsediyor. Katmaktır. Den Parti buna tepki vermeli. Tepki verirse bu tutarlılığın devamıdır gibisinden bir açıklama yaptı.

    Ancak Den Parti'den de bir açıklama geldi. O açıklamada da şu var: "Suriye halkları kendi geleceğine kendi karar verir." Yani Suriye'nin kendi iç işlerine demek istediler. Bu konu, Türkiye'deki yeni çözüm sürecini doğrudan etkileyeceğini düşünüyor musun? Yani bilmiyorum. Büyük ihtimalle etkiler. Ama buradan şunu görüyoruz, Deniz; Cumhur İttifakı yani bunu söyleyelim ve şu olsun diyor. Sosyal bilim, yani sosyal hayat böyle bir şey değil. Bilimi de boş ver, yani işte şu kadar volt elektrik verirsen bu kadar bilmem ne lamba yanar ya. Sosyal tarih bu. Hayat, bu sosyolojik yapı bu.

    Yani istiyor ki hiçbir şey tartışılmasın, karar verilsin. Devlet Bahçeli istedi diye Suriye'dekiler de öyle karar versin. E sen git oraya, orada da biraz küfret, o zaman sorun çözülsün. Yani böyle bir şey bahçenin zihnindeki gibi çözülmüyor dünyada. Yani burada öyle bir şey var ya çözülsün. Bırakın silahı. Bu silahı bıraktın demeyle de bırakılmaz. Bırakılmasın demiyorum ben ama yani öyle bir şey olur mu? Biz nasıl şiddeti savunabiliriz hiçbir şekilde? Ne devletin şiddeti ne örgütün şiddeti. Yakınından geçemeyiz ama tartışıyor insanlar. Yani Tülayet Moğulları'nın dediği doğru. Bir şekilde uzlaşmazlıklar olacak, anlaşmazlıklar olacak.

    Bir de yani onların tek gündemi Türkiye, Cumhur İttifakı, seçimler falan değil ki. Kendi içlerinde zaten çok ciddi problemleri var ve bunu iyi kötü tartışıyorlar. Yani acaba Suriye'den bu beklenir miydi? Ne güzel işte tartışıyorlar. Yani bunu bir serin kanlılıkla beklemek yerine, sonuçlardan bir şey çıkartmak yerine, daha topa yumuşak girmek yerine bir rezalet. Neyin rezaleti? Ya niye? Tamam, mükemmel bir şeyden falan bahsetmiyoruz ama bir tartışma süreci yürüyor. Neyin rezaleti bu? Niye rezalet olsun? Yok yani Devlet Bahçeli rezalet dedi diye rezalet. Ya şu bu yani gerçekten bu beyefendiyi konuşuyoruz.

    Evet. Tamam hocam, o zaman hemen atlayalım. Zaten çok net bir şekilde özetledim. Bir diğer konu da hocam, bu çözüm süreci meselesi, siyasi bir kötü gidiş olarak da özellikle ulusalcı medyada çok tartışılıyor. Şöyle, yani aslında Ümit Kıvanç çok güzel yazmıştı zamanında, "Duvarda aynı sakızın çiğnenmesi" diye. Bir şekilde yeni anayasa oluşturulacak. Erdoğan, bir talepte bulunacak Den Parti'den. Den Parti, bu görüşmelerin ilerlemesi ve sonuca bağlanması için bu talebe yanıt verecek.

  • 6:58 Yani acaba Suriye'den bu beklenir miydi? Ne güzel işte tartışıyorlar. Yani bunu, serin kanlılıkla beklemek yerine sonuçlardan bir şey çıkartmak yerine daha topa yumuşak girmek bir rezalet. Neyin rezaleti? Ya niye, tamam, mükemmel bir şeyden falan bahsetmiyoruz ama bir tartışma süreci yürüyor. Neyin rezaleti bu? Niye rezalet olsun? Yok yani, Devlet Bahçeli rezalet dedi diye bu bir rezalet mi? Gerçekten bu beyefendiyi konuşuyoruz. Evet.

    Tamam hocam, o zaman hemen atlayalım. Zaten çok net bir şekilde özetledim. Bir diğer konu da, hocam, bu çözüm süreci meselesi; siyasi bir kötü gidiş olarak da özellikle ulusalcı medyada çok tartışılıyor. Aslında Ümit Kıvanç çok güzel yazmıştı zamanında, “Duvarda aynı sakızın çiğnenmesi” diye. Bir şekilde yeni anayasa oluşturulacak. Erdoğan bir talepte bulunacak Dem Parti'den. Dem Parti, bu görüşmelerin ilerlemesi ve sonuca bağlanması için bu talebe yanıt verecek. Bu talep de yeni anayasa olması ve Erdoğan'ın birkaç dönem daha seçilmesinin önünün açılması. Bunu bir risk olarak tartışan da var. Evet, bu işin gidişatı böyle diyenler de var.

    Eee, nasıl değerlendirmek gerekir? Senin gördüğün bir risk var mı? Ya da sen nasıl değerlendiriyorsun, hocam? Şimdi, bir risk mi? Risk kesinlikle bitti. Yani bu bir risk, böyle bir risk var. Ama şimdi gel biraz da bu risk dediğimiz şeyin içini beraber bir deşelim.

    Şimdi, Dem Parti ile Cumhur İttifakı bir kirli pazarlığa oturacaklar ve işte o, ona 3 gram bir şey verecek, bu, bundan 5 gram bir şey alacak ve bir şekilde tüm toplumsal muhalefeti satışa getirecekler. Elimizde bunu haklı çıkaracak herhangi bir şey yok. İki, ben Dem Parti'nin ya da Kürt siyasi karar alıcılarının, kanaat önderlerinin açıkçası bu kadar ebleh olduğunu düşünmüyorum. En azından düşünmek istemiyorum. Çünkü şöyle bir şey, bir varsayım üstüne bina ediliyor. Bütün Kürtler homojendir ve bütün Kürtler, birçok toplumsal muhalefete satışa getirmeye dünden razı. Hayır, değildir. E böyle Kürtler yok mudur? Vardır canım. Allah Allah. Bunun hırsızı da var, arsızı da var. Bunun entelektüeli de var, iyi insanı da var. Nasıl ki toplumsal yapıda insanlar çeşit çeşit, fikirler de çeşit çeşit; olmaz mı, olur mu?

    İmamoğlu'nun tutuklanmasından, ekonomik krizden ve Erdoğan'ın kendisinden rahatsız kökler yok. Özellikle batıda yaşayan, senden ne düşünüyorsak aynı şeyleri düşünen yani illa aynı partiye oy verme anlamında değil ama bunun yanında kendine özgü hassasiyetleri olan birçok insan var ve çok önemli bir kitle var. Ben Dem Parti'nin bunları görmezden gelip sadece işte anayasaya evet diyelim, sen de bize birtakım şeyler ver, karşılığında oturalım masaya. Tüm Kürtler aynı şeyi düşünüyor çünkü. Hayır, o da değil. Nasıl demin risk dedik.

  • 9:20 Bina ediliyor. Bütün Kürtler homojendir ve bütün Kürtler birtakım kültürel ayrıcalıklara, her türlü toplumsal muhalefete satışa getirmeye dünden razıdır. Hayır, değildir. Böyle Kürtler yok mudur? Var canım. Allah Allah. Bunun hırsızı da var, arsızı da var. Bunun entelektüeli de var, iyi insanı da var. Nasıl ki toplumda insanlar çeşit çeşit, fikirler de çeşit çeşit. Olmaz mı, olur mu?

    Şimdi İmamoğlu'nun tutuklanmasından, ekonomik krizden, Erdoğan'ın kendisinden rahatsız olan Kürtler yok mu? Özellikle batıda yaşayan, senden ne düşünüyorsak aynı şeyleri iyi-kötü düşünen; yani illa aynı partiye oy verme anlamında değil, ama bunun yanında kendine özgü hassasiyetleri olan bir sürü insan var ve çok önemli bir kitle oluşuyor. Ben, D Parti'nin bunları görmezden gelip sadece "anayasaya evet diyelim, sen de bize birtakım bir şeyler ver, karşılığında oturalım masaya" yaklaşımının yanlış olduğunu düşünüyorum. Tüm Kürtler aynı şeyi düşünmüyor çünkü.

    Bunu risk olarak görüyoruz. Evet, tartışmaya bile gerek yok. Ama burada bir sosyolojik realite var. Ben Kürt siyasi aktörlerin bunu görebildiğini düşünüyorum. Umarım görebiliyorlardır, muhtemelen de görüyorlardır çünkü bu görülmeyecek bir şey değil. Evet. Yani İstanbul'da kendi işletmesi olan ya da Ankara'da üniversitede hoca olan Kürt ile Diyarbakır'ın Bismil ilçesindeki Kürt, nasıl ki Çorum'un bir köyündeki Türk ile İzmir Konak'taki Türk aynı değilse, bunlar da aynı değil. Yani sadece "anayasaya evet diyelim, arkadaşlar bize bu yeter, biz de alacağımızı alırız" demekle olmuyor. Böyle bir dünya yok. Ben bu kadar basit bir siyaset yürüteceklerini zannetmiyorum. O yüzden de düşünüyorlar şimdi. Çok büyük bir yanlış olur.

    Ben, "Anayasa'da bir şeyler ver bize, biz de anayasaya evet diyelim" gibi bir saçmalığın D Parti'yi de çok ciddi bir şekilde yaralayabileceğini düşünüyorum. Ama dediğim gibi, D Parti'nin bunu böyle düşündüğünü zannetmiyorum. Bir bilgim yok. Yani oturup da yetkililerle görüşmüş bir yerlerden kulağına bir şey fısıldamış bir adam falan değilim. Ancak bu kadar kendi kitlesine yabancı olabileceklerini hiç tahmin etmiyorum, açıkçası.

    Hocam, diğer bir konu İmamoğlu'na yönelik operasyonlar dalga dalga sürüyor. Artık kaçıncı dalga olduğunu sayamıyorum. Artık insanların eşleri bile gözaltına alınıyor. Tabii bu, operasyona maruz kalan kesim, özellikle CHP, bir delil oluşturmak için sürekli insanları toplayarak zayıf bir iddianameye destek atılması gerektiği yönünde bir operasyon olduğunu söylüyor. Ama aynı zamanda bazı haberler de yayınlandı. Hocam, sen de takip etmişsindir. Akın Gülle'in bazı bürokratları suçladığını ve bu operasyonlardan istediği sonucu elde edememesinin sebebi olarak bu bürokratları gördüğünü, bunu da saraya bildirdiği yönünde bir gündem tartışılıyor Ankara'da ve Türkiye'de...

  • 11:28 Ben D Parti'nin bunu böyle düşündüğünü zannetmiyorum. Bir bilgim yok. Yani oturup da yetkililerle görüşmüş, bir yerlerden kulağına bir şey fısıldamış bir adam falan değilim. Ama bu kadar kendi kitlesine yabancı olabileceklerini hiç tahmin etmiyorum açıkçası.

    Hocam, diğer bir konu; İmamoğlu'na yönelik operasyonlar dalga dalga sürüyor. Artık kaçıncı dalga olduğunu ben sayamıyorum. Artık insanların eşleri falan da gözaltına alınıyor. Ya, tabii bunu operasyona maruz kalan kesim, özellikle CHP, bir delil oluşturmak için sürekli insanları toplayarak, zayıf bir iddianameye destek atılması gerektiği yönünde bir operasyon olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bazı haberler de yayınlandı. Hocam, sen de takip etmişsindir. Akın Gülle'nin bazı bürokratları suçladığı ve bu operasyonlardan istediği sonucu elde edememesinin sebebi olarak bu bürokratları gördüğünü, bunu da saraya bildirdiği yönünde bir gündem tartışılıyor Ankara'da ve Türkiye'de.

    Bu operasyonlar sana göre hala devam edecek mi? Bununla beraber, son 2-3 haftadır görüyoruz ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmalarındaki tüm temeli İmamoğlu üzerinden kurmaya başladı. "Rüşvetçi", "bantçı" gibi bu bant meselesinde, gizli bir otelde toplantıda gizli güvenlik kamerasının kapatılması noktasında ifade ediyor. Sen, bu gündemi nasıl gördün? CHP'nin herhalde ikinci dalga tutuklamalardan sonra, her ne kadar kamuoyuna "vah, tüh" falan deseler de, sevinç içinde olduklarını düşünüyorum. Tabii şaka yapıyorum bunu biraz da ama İmamoğlu dışarıda olsaydı ve mitinglerine devam etseydi, bu süreç içerisinde artamayacağı kadar cezaevindeyken, artı CHP hiç yapamayacağı bir şey yaptı. Biz daha önce ne konuşuyorduk? CHP sokağı bilmiyor. Yani CHP sokağa çıkamıyor. Sokağı sadece gösterişli mitingler zannediyor falan diyor. CHP şimdi bayağı bayağı sokağa itelendi ve sokağı öğreniyor. Yani bu bayağı iyi gidiyor.

    Şimdi bu, hani isteseler de, 6 ay önce tahayyül edebileceğimiz bir şey değildi. Özgür Özel'in içinden cin çıktı, efendim, şakaydı tabii. Hani şartlar. Özgür Özel'i oraya iteledi ve İmamoğlu'nun oy oranında da ciddi bir patlama var. Bu Hatem Met'in yaptığı araştırma sonuçlarına dayanarak baktığımızda, yine diyorum, il ilçe, ilçe, işte 23 Mart'ta ön seçim adı altında seçim yapılmış. O günden bugüne hiç durmadan, günde 26 saat geçse bu kadar oyunu artıramazdı. Yani şimdi, gittikçe ele yüzü bulaşma durumu var. Hani bu Türk halkı mağduru sever denilir. Bu bir klişedir ama bir doğruluk payı da vardır. Yani eşlere, kayınbiraderlere, bilmem nelere bu sürecin uzaması yani, vallahi ballı börek yani. Bir şey çıkmıyor, bir şey çıkmıyor. Ama bir şey de çıktı. Yani burada İmamoğlu'nu savunmak için de söylemiyorum. Hani şöyle bir duygu mesela, bende oluşturamadı. Niye? Muhtemel çok ayırıp bayılmasam...

  • 13:53 Şimdi bu, hani isteseler de, 6 ay önce tahayyül edebileceğimiz bir şey değildi. Özgür Özel'in içinden cin çıktı. Efendim, şaka oldu tabii. Şartlar değil yani. Özgür Özel'i oraya iteledi ve İmamoğlu'nun oy oranında ciddi bir patlama var. Bu, Hatem Met'in yaptığı araştırma sonuçlarına dayanarak da baktığımızda, yine söylüyorum; il, ilçe, ilçe işte 23 Mart'ta mı seçim, ön seçim adı altında seçim yapılmış. O günden bugüne hiç durmadan, günde 26 saat geçse bu kadar oyunu artıramazdı.

    Yani şimdi gittikçe ele yüze bulaşma durumu var. Hani bu Türk halkı mağduru sever denilir. Bu klişedir ama bir doğruluk payı da vardır. Yani, eşlere, kayınbiraderlere, bilmem nelere bu sürecin uzaması... Yani vallahi ballı börek. Bir şey çıkmıyor. Bir şey de çıktı. Yani burada İmamoğlu'nu savunmak için de söylemiyorum. Burada hani şöyle bir duygu mesela bende oluşturamadı. Niye? Muhtemel çok ayırıp bayılmasam da İmamoğlu'na oy verecek birisi olarak şöyle dedirtmiyor bana. Hani çünkü kemik bir CHP'li ya da ölümüne CHP'li falan birisi değilim zaten, CHP'li değilim ama şunu dedim: "Ya Allah kahretsin ben de sana oy vermeyi düşünüyordum, lanet olsun!" falan dedirtmedi bana. Niye? Ortalamı seçmenim ben, yani ortalama bir CHP'ye oy verme ihtimali olan bir seçmenim. Dedirtmedi bana.

    Sana dedirtmedi mi bilmiyorum. Ve toplumun büyük çoğunluğunu da benim gibi düşündüğünü düşünüyorum. Yani kemik CHP'li, CHP üyesi ya da "ölürüm de CHP'ye oy veririm" diyenler dışında orada AKP'liler de var. Yani Erdoğan ne yaparsa yapsın, tokatlasa, gene gidip oy verecek adamlar var. Onları da koy bir kenara. Ama onun haricinde, mesela benim gibi senin gibi insanlara, "Neden olmasın, yani İmamoğlu’na oy veririz!" falan diyen ve verebilecek potansiyelde olanlar içerisindeki Allah kahretsin, sen de mi yolsuzluk yaptın dedirtmedi bana. Yani ayılıp bayılmasam da dedirtmedi.

    Evet. Şimdi algılaştırmaları da onu söylüyor. Şimdi ikinci dalga, üçüncü dalga, dördüncü dalga... Gitti, ele yüze bulaşıyor. Hani un koyuyorum, katı oluyor; su koyuyorum, çı hesabına döndü. Ve senin de altını çizdiğin gibi, Denizciğim, iktidar bloğu da kendi içerisinde çatlama göstermeye başladı. Yani İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, birtakım köstebeklerden falan bahsetmeye başladı. İşte İmamoğlu'na haber uçuran, ne bileyim, gerekli bilgileri bilmem neleri vermeyen... Ben de bu, işte onlara TV oldu adları... Onları seyrediyorum. Orada da söylendi. Herkes de aynı şeyi tartıştı. Adam zaten hani kendi bulup çıkardığı bir şey de değil; Başsavcılığın şeyinden okudu onları.

    Yani bir şeylik var. Yani, altı da olmuyor. İstenilen bir şey de bulunamıyor. Evet. Yani, ama ciddi bak, şimdi biraz da bilimin diliyle konuşalım. Hegemonya inşa edemiyorlar. Bu bitti. Yani bununla ilgili araçları da bitti. Bak, daha 2023 yılında sana, bana değilsiz...

  • 16:19 Şimdi eee algılaştırmaları da onu söylüyor. Şimdi ikinci dalga, üçüncü dalga, dördüncü dalga. Gittikçe ele yüze bulaşıyor. Hani un koyuyorum, katı oluyor. Su koyuyorum, çı hesabına döndü. Ve eee senin de altını çizdiğin gibi, Denizciğim, eee iktidar bloğu da, bürokrasi de kendi içerisinde çatlama eee göstermeye başladı. Yani eee İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı birtakım köstebeklerden falan bahsetmeye başladı. İşte İmamoğlu’na haber uçuran, ne bileyim, işte gerekli bilgileri bilmem neleri vermeyen, ben de eee bu işte eee, onlar TV oldu, adları, onları seyrediyorum. Eee orada da söylendi, herkes de aynı şeyi tartıştı. Adam zaten hani kendi bulup çıkardığı bir şey de değil. Başsavcılığın şeyinden okudu onları. Eee bir şeylik var.

    Yani, altı da olmuyor. İstenilen bir şey de bulunuyor. Evet. Yani, eee, ama ciddi bak, şimdi biraz da hani bilimin diliyle konuşalım. Hegemonya inşa edemiyorlar. Bu bitti. Yani bununla ilgili araçları da bitti. Bak, daha 2023 yılında sana, bana değilse de Kılıçdaroğlu’na karşı bunlar terörist ya da vatan haini ile ilgili bir miktar hegemonya inşa edebildiler. %100 değilsin. En azından belli bir kitleyi eee “ya bunlar da PKK’yı destekliyormuş yahu” dedirtirebildiler. Şimdi bunu da dedirtirebilirler ve ellerinde malzeme de kalmış gibi. Ha, tabii ki bir şeyler deneyeceklerdir. Şu anda bizim bilmediğimiz birtakım akıllarından geçiyordur, ama malzeme de tükendi, güçleri de tükendiğini düşünürüm. Üretemiyorlar. Çünkü 40 gün geçti ve ortada elle tutulur bir şey yok. Olmasaydı 40 gün 50 gün beklemezlerdi. Beklemezlerdi. Yani bunu belgeleriyle, delilleriyle tek tek ortaya dökerlerdi.

    Eee Özgür Özel sürekli psikolojik üstünlükten bahsediyor. Psikolojik üstünlük gerçekten de muhalif kesimde CHP'dir. Yani şu olmadı. Eee gördüğümüz kadarıyla 40 gün geçti ve eee bocalamış ve iddialara yarım yamalak cevap üretmeye çalışan, aslında “yemedi falan” diyen bir CHP yok ortada. Benim görebildiğim kadarıyla böyle utangaç, hani "vallahi ben çalmadım, işte kuzenim çaldı" yani öyle diyorlar. "Ben mesaj atmadım, kuzenim" diye. Yani öyle bir CHP yok ortada. Bayağı eee elinden geldiğince yüksek perdeden cevaplar yetiştiren, cevap da demeyelim, yani tak tak karşılık veren bir CHP var.

    Şimdi özgüveni yıkamadın önce. Hani derler ya, hani ilk getirilen şey yani umut getirilince önce her şey yitirilir diye. Özgüven getirilince her şey, e CHP maşallah bu özgüveni falan getirmedi ve toplumsal muhalefet eee CHP’nin de üstüne basarak eee bu sokağa bir yukarı daha taşıdı. Eee, öğrenci hareketi şu anda İmamoğlu, ikinci dalga, bilmem ne, kaçıncı dalga, bilmem neyin alınması onların gerisinde falan gibi görünüyor ama kendi minvalinde, kendi yolunda, bağlamında giden bir öğrenci hareketi var.

    Ha, yani bu şu anda çok eee genel kitlede senin benim içimizde değil ama yani çok şeye, yani eee bu tutuklamalara falan bağlı gibi düşünülüyor değil. Ben söyleyeyim, bir üniversite hocası olarak, az çok, yani üniversite hocası olunca hani akademik yeterlilik anlamında değil, çocuklar gözümü...

  • 18:56 Kuzenim çaldı, yani öyle diyorlar ya, ben mesaj atmadım. Kuzenim, yani öyle bir CHP yok ortada. Bayağı, eee, elinden geldiğince yüksek perdeden cevaplar yetiştiren, cevap da demeyelim, yani tak tak karşılık veren bir CHP var.

    Şimdi, özgüveni yıkamadın önce. Hani derler ya, ilk getirilen şey; yani umut getirilince önce her şey yitirilir diye. Özgüven getirilince her şey e, CHP maşallah bu özgüveni falan getirmedi ve toplumsal muhalefet eee CHP'nin de üstüne basarak eee bu sokağa bir yukarı daha taşıdı. Eee, öğrenci hareketi şu anda İmamoğlu’nun ikinci dalgası, bilmem ne kaçıncı dalga, bilmem neyin alınması onların gerisinde falan gibi görünüyor ama kendi minvalinde, kendi yolunda, bağlamında giden bir öğrenci hareketi var.

    Ha, yani bu şu anda çok e genel kitlede senin benim içimizde değil ama yani çok şeye bağlı gibi düşünülüyor, yani bu tutuklamalara falan. Ben söyleyeyim. Bir üniversite hocası olarak, az çok, yani üniversite hocası olunca, hani akademik yeterlilik anlamında değil, çocuklar gözümün önünde, oradan hareketle söyleyeyim; yani kendi söylemini, dilini, kendi beklentilerini. Tamam, İmamoğlu tutuklamalar, bilmem ne buna bir vesile oldu ama bir de bu var.

    Şimdi, eee bu pek iktidarın da ilgi alanında değil; bunu bir kriminalize olay gibi eee düşünüyorum. İşte, sokağa çıkmayalım, bilmem ne yapmayalım, bunlar terörist. Bunlar bozguncu değil. Yani bu saatten sonra İmamoğlu, bak söylüyorum, İmamoğlu bir şekilde serbest kalsa ve 18 Mart'a dönsek ve mitinglerine devam etse, öğrenci hareketi devam edecek. Söyleyeyim ben sana, öğrenci hareketi tarihi büksek, 17 Mart'a getirsek, öğrenci hareketi devam edecek. Çünkü öğrenci hareketi İmamoğlu nedeniyle sokakta değil; bahanesiyle sokakta.

    Ha, bu bahane yanlış anlaşılmasın. Yani, işte bak bu bozguncular, gençler arkalarında da gizli örgütler, dış minnaklar var, öyle diyor ya. Dış minnakların oyuncağı olan gençler işte kullanıyorlar. Maşa oldu. Öyle değil yani. Bahane derken bunu demeye getirmiyorum. Bu bir fırsattı yani. Ya da bardağa taşınan son damlaydı; bardağa taşınan son damlaydı.

    E şimdi, eee buna da bir hegemon yönetemiyorsun. Öğrencilere karşı rejimin geliştirdiği hiçbir dil. Hadi gene İmamoğlu’na karşı işte yok bantçı, yok değildi, paraydı, şuydu, buydu. Hadi neyse, hani o tut. Ama öğrencilere karşı hiçbir şey yok. Vuralım, kıralım, gaz sıkalım, hiçbir şey yok. Evet.

    Ve eee eee AKP danışmanı olsaydım, samimiyetle söylerdim. Yani, illa oturalım uzlaşalım değil ya. Bir yani bunlara ilişkin bir dil geliştirmemiz lazım. Bunun ötesine bir dil geliştirmemiz lazım. Sayın genel başkanım, sayın cumhurbaşkanım, ne diye hitap ediyorlar onu bile bilmiyorum da; yani işte Sayın Erdoğan, yani derdim bunu demem gerekiyor. Yani oradaki eee eee gerçek anlamda danışmanların sadece cebini dolduran eee danışmanların değil, ya buna bir dil geliştirmemiz lazım. Yani bu öğrencileri bir şekilde e bir bunu bir kanala akıtabilecek bir şey bulmamız lazım. Eee derdim mi? Yok, o da yok artık. Hegemonyanın H'si. Hegemonya derken bu illa baskı, bu vuralım...

  • 21:15 Bu, son damlaydı. Bardağa taşınan son damlaydı. E şimdi buna da bir hegemon yönetemiyorsun. Öğrencilere karşı rejimin geliştirdiği hiçbir dil yok. Hadi, gene İmamoğlu’na karşı işte "yok bantçı, yok değildi, paraydı, şuydu, buydu." Hadi, neyse, hani o tut. Ama öğrencilere karşı hiçbir şey yok. Vuralım, kıralım, gaz sıkalım; hiçbir şey yok. Evet.

    Eğer AKP danışmanı olsaydım, samimiyetle söylerdim. Yani illa oturalım, uzlaşalım değil ya. Bir, yani bunlara ilişkin bir dil geliştirmemiz lazım. Bunun ötesine bir dil geliştirmemiz lazım. Sayın genel başkanım, sayın cumhurbaşkanım, ne diye hitap ediyorlar, onu bile bilmiyorum, ama Sayın Erdoğan yani derdim. Bunu demem gerekiyor. Yani oradaki gerçek anlamda danışmanların, sadece cebini dolduran danışmanların değil, buna bir dil geliştirmemiz lazım. Yani bu öğrencileri bir şekilde, e bunu bir kanala akıtabilecek bir şey bulmamız lazım.

    Eee derdim mi? Yok, o da yok artık. Hegemonyanın H'si. Hegemonya derken, bu illa baskı, bu vuralım şey anlamında değil. Yani söylediğine genel bir kanaat, genel bir... Bak işte, mesela hegemonyadan kastım ne? Yani sen diyorsun ki, siyasi bir davadır ya da değildir. İmamoğlu rüşvet yedi. Benim aklımda bir "acaba yedi mi?" gibi bir şey uyandıramıyorsun. Ben önemliyim. Ben ben olduğum için değil. Neyim ben? Ben ortalama CHP'li de olmayan, ama yine diyorum, potansiyel olarak CHP'ye oy verebilecek bir adamım. Önce bende oluşturacaksın. O yüzden ben önemliyim. Önce bende oluşturacağın kemik. CHP'li de zaten oluşturamazsın. Tıpkı kemik AKP'li de oluşturamadığın gibi ama bende oluşturamadı. Sende de oluşturamadı herhalde.

    E o zaman işte, bu hegemonya inşasında, bak bu somut örnekten yola çıkarak söyleyeyim. E ciddi bir başarısızlık var. Ama CHP, bende İmamoğlu’nun mağdur olduğuna dair bir algı oluşturdu. Ortalama seçmen olduğum için ben önemliyim diyorum. Yanlış anlaşılmasın.

    Anlaşıldı hocam. İstersen bu haftalık kapatalım. Süremizin de sonuna geldik. Evet, teşekkür ediyorum. Tüm izleyicilere de zamana girin. Ben teşekkür ederim. Kapatırken, yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Herkesin de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü gönülden, canı gönülden kutlayarak bitirmek istiyorum ben.

  • 23:40 Lütfen de zamana girin. Ben teşekkür ederim. Kapatırken, yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Herkesin de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü e gönülden, canı gönülden kutlayarak bitirmek istiyorum ben.
İşaretlediklerim