Ancak orada şöyle bir soru da soruldu: "Niye gecikiyor bu?" Hani PKK Kongresi, hani Devlet Bahçeli talepte bulunmuştu; Abdullah Öcalan da çağrıda bulunmuştu. O talep üzerine fesih ve silah bırakma konusunda 70 gün geçmişti aradan. Ne oldu? Ne zaman? diye sorgulandı. Çünkü bir süredir hükümet yetkililerinden ve AK Parti yetkililerinden, "bir an önce olsun, birkaç gün içinde bekliyoruz" gibi açıklamalar geliyordu.
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı, bu iş sulh yoluyla olmuyorsa başka yollar da var şeklinde örtülü tehditlerde bulunmuştu. Ayşegül Doğan, bunun an meselesi olduğunu, her an kongre kararını duyabileceğimizi ifade etti. İşte herkes de bunu haber yaptı. Yarım saat geçti geçmedi, bir haber geldi. PKK Kongresi yapıldı. Eee, 57 Mayıs tarihlerinde Irak topraklarında olduğu tahmin ediliyor. Kongreyi bu tarihten topladılar.
Peki karar ne olmuş? "Kararı sonra açıklayacağız," diyorlar. Yani ben pek başka bir karar çıkacağını zannetmiyorum. Yani çok aykırı bir karar çıkacağını bu nokta itibarıyla düşünmüyorum. İş psikolojik olarak bir tükenme aşamasına gelmiş durumda.
Peki, neden karar açıklanmıyor ve bu gecikmenin nedeni ne? Ankara'da siyaset ve güvenlik kulislerinde konuşulan şeyler var. Bir tanesi, aslında daha önce açıklanacaktı ama Sırrı Süreyya Önder'in vefatı nedeniyle gecikti. Ancak bu tam birebir oturmuyor. Çünkü açıkladıkları tarih 57 Mayıs. Eğer bu doğruysa, zaten 3 Mayıs'ta Sırrı Süreyya Önder vefat etti. Allah rahmet eylesin. 4 Mayıs'ta toprağa verildi. Hatta o gün Özgür Özel'e bir saldırı oldu. Saldırıya tepki olarak ilk söylediği şeylerden biri, barış konuşulmasını istemeyenlerin yol vermesiyle yapılmış bir saldırı olabileceği şeklindeydi. Hatırlayın, ondan bir gün sonra toplandığı açıklanıyor.
Burada, elbette hastalık süreci de rol oynamış olabilir. Diğer bir teori, ya da ötekini tamamlayan diyelim, zıt bir şey değil, bir diğer söylenti de kulislerde konuşulan şeylerden biri. O da, aslında birtakım ince ayarlar üzerinde hala çalışıldığı, kelimelendirme gibi detaylar üzerinde yoğunlaşıldığı. Çünkü PKK'nın açıklaması da birkaç gün sonra "kararlarımızı açıklayacağız, daha sonra açıklayacağız" demesi, bunu akla yakın kılıyor.
O da şu: Eğer bu anlaşma olursa, yani terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırsa, terörsüz Türkiye resmi adı, tam olarak tarifini koyacak olursak Kürt sorununu...
Bir diğer teori ya da ötekini tamamlayan diyelim, zıttı değil de, bir diğer eee söylenti demeyeyim de hani konuşulan şey kulislerde. O da eee aslında birtakım ince ayarlar üzerinde hala çalışıldığı, ince ayarlar yani kelimelendirmeler vesaireler. Çünkü eee, PKK'nın açıklaması da hani birkaç gün sonra kararlarımızı açıklayacağız, daha sonra açıklayacağız demesi de bunu eee akla yakın bulduruyor eee insana.
O da şu: Şimdi eee bu anlaşma olursa yani terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırsa, terörsüz Türkiye resmi adı. Eee tam olarak tarifini koyacak olursak, Kürt sorununu siyasi yoldan çözmek için eee PKK'nın silahsızlandırılması süreci. PKK'nın silahsızlandırılması süreci. Şimdi e bu gerçekleşirse, ümit ediyorum gerçekleşir. Eee tabii PKK'yı yıllarca yönetenler ne olacak? Eee burada yarım yarım asıra yakındır, 40-45 küsur yıl eee PKK'nın. Tabii o süre içinde yönetici kadroları bunların hepsi aranıyor Türkiye tarafından. Hatta başka ülkeler tarafından arananları da var. E bunlar ne olacak? Cemil Bayık daha önce demişti ki, "Biz dönemeyiz. Türkiye dönünce yakalanacağız, hapse koyulacağız, kabul edemeyiz." Ülke aranıyor epey bir zamandır. Yani nereye gidecekler? Tabii onların gitmek istedikleri ülkelerin hepsi onları almak istemiyor. Eee, bulunan ülkeler hepsi tabii Türkiye'nin de onayıyla olacak. Orada siyasi iltica alacaklar ve eee işte başka şeye de karışmayacaklar filan gibi anlaşmalar. Tabii uyar uymaz bilmiyoruz ama eee böyle bir şey yani ülke aranıyor tabii. Onların o güvenli olarak oralardan çıkarılması eee filan bunlar söz konusu.
Bu konuların eee dün, yani eee 8 Mayıs'ta, eee Irak Başbakanı Elsudani, Şia Muhammed Şia El Sudani, onun Ankara'yı ziyaretinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la yaptığı görüşmede de bu terörizm, terörle mücadele, PKK ile mücadele konularının konuşulduğunu biliyoruz zaten. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı.
Diğer taraftan işte bir Suriye meselesi var. Biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri PKK'nın Suriye uzantılarına destek vermeye devam edecek mi? Tabii Amerika Birleşik Devletleri bir yandan eee diyor ki Türkiye, "İşte, Rusya-Ukrayna arasında bize yardımcı olsun. Benim önceliğim o," diyor. Bu arada, bu Rusya-Ukrayna arasındaki şeyde çok ilginç bir durum var. Parantez açayım. Konudan konuya geçiyorum ama emin olun hepsi bağlantılı. Eee, dün yine 8 Mayıs'ta eee, Polonya'nın başkenti Varşova'da, eee, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Gayri Resmi toplantısı, "Gymnik" deniyor, eee, toplantısı yapıldı. Oraya Hakan Fidan da çağrılmıştı. Şimdi enteresan bir şey var. Hani Hakan Fidan orada...
Diğer taraftan, bir Suriye meselesi var. Biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri, PKK'nın Suriye uzantılarına destek vermeye devam edecek mi? Tabii, Amerika Birleşik Devletleri bir yandan, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna arasında kendilerine yardımcı olmasını istiyor. Benim önceliğim o diyor. Bu arada, Rusya-Ukrayna arasındaki durumla ilgili çok ilginç bir şey var. Parantez açayım; konudan konuya geçiyorum ama emin olun hepsi bağlantılı. Dün yine, 8 Mayıs'ta, Polonya'nın başkenti Varşova'da, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Gayriresmi toplantısı yapıldı. Oraya Hakan Fidan da çağrılmıştı.
Şimdi enteresan bir durum var. Hani Hakan Fidan orada toplantıdayken, aynı sıralarda Ankara'da Avrupa Günü kutlanıyor, Avrupa Birliği Temsilciliği tarafından. Orada Avrupa Birliği'nin Ankara temsilcisi Thomas Osowski, "Kardeşim, biz mi dedik size başvurun diye? İşte başvurdunuz, kriterleri yerine getirmiyorsunuz" mesajı veriyor. Zaten bu, İmamoğlu'nun tutuklanmasının da işin tuz biberi olduğunu gösteriyor. Şu anda diyalog ortamı yok, Avrupalılar filan diyor. Ancak aynı sıralarda Hakan Fidan'a, mesela Polonya Dışişleri Bakanı ve ev sahibi dönem başkanı Radoslav Skorski şunu söylüyor: "Eğer Amerika yan çizerse, Ukrayna-Rusya görüşmelerinden Türkiye her iki tarafla da iletişim kanalları açık tutarak başvurabiliriz."
Bu tür durumlar var bir yandan. Yani tamamen güvenlik odaklı, diplomasi odaklı gelişmeler mevcut. Dönüyoruz işte bu ortamda; Suriye, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'deki tutumu önem taşıyor. Irak'ın tutumu da önem taşıyor. Bu süreç içinde PKK, "Tamam, ben kongremi topladım. Bugün 70 gün Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısı ardından. Ondan sonra topladım ama kararları sonra açıklayacağım" diyor.
Bu da bize neyi gösteriyor? İşte o ince ayarlar, kelimelendirme, şeflere yer bulma gibi konular var. Tüm bunların, zannediyorum, bir iki gün içinde ya da kısa süre içinde tamamlanır. Ben, dediğim gibi, çok fazla "ters yapmıyoruz, böyle bir şeye katılmıyoruz, sonuna kadar savaşacağız" türü bir karar beklemiyorum doğrusu. Beklemiyorum, çünkü ortada, bunu aslında başka türlü söylersek, PKK 27 Şubat'taki Abdullah Öcalan'ın açıklamasından bu yana, aslında bu savaşı, kendileri açısından, kazanamayacaklarını kabul etmiş durumdalar.
Uluslararası konjonktürde, uluslararası konjonktür demeyeceğim. Reyhan Hanım var, çok güzel Türkçe düzeltmeleri yapıyor Instagram'da. Ben de takip ediyorum onu. Reyhan Çınar, yanlış söylediysem soyadına, kusuruma bakmasın. O diyor ki, "konjonktür..."
Eee, çünkü ortada bir gerçek var. Bunu aslında başka türlü söylersek, PKK 27 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın açıklamasından bu yana, aslında bu savaşı, kendileri açısından kazanamayacaklarını kabul etmiş durumdalar. Şimdi, uluslararası konjonktürde... Uluslararası eee konjonktür demeyeceğim. Reyhan Hanım var. Çok güzel Türkçe eee düzeltmeleri yapıyor Instagram'da. Ben de takip ediyorum onu. Reyhan Çınar, yanlış söylediysem soyadımı kusuruma bakmasın. E o diyor ki "konjonktür demeyeceksiniz, mevcut durum diyeceksiniz, halihazırda diyeceksiniz." Ben de öyle düzeltiyorum. Türkçe konuşalım, değil mi? Konuşabildiğimiz kadarıyla, yabancı kelimelerden eğer Türkçesi varsa onu kullanmalıyız. Yoksa, yabancı kelimeler de dile zenginlik katıyor. Neyse, o parantezi kapatalım.
Ama uluslararası durumda, zaten artık hani eee PKK'nın yarım asırdır eee bu işi sürdürüyor olması, on binlerce insanın canına mal oldu. 100 milyarlarca lira ekonomik zarara ve hesaplanamayacak siyasi güç kaybına neden oldu Türkiye için. Ama artık burada sulh yoluyla bir e çözüm, sulh yoluyla, hiç değilse eee bu işin bitmesi, perdenin kapanması mümkün olacaksa, aman ne güzel! O aşamalara geliyoruz. Tabii, o "aman ne güzel"in içinde bir alt başlık var. Şimdi bunun, tabii eee tam açıklanırsa, "tamam biz fesih kararı alıyoruz, silahları bırakıyoruz." Bu silahları bırakma konusunda da hatırlayacaksınız, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güzel'in geçenlerde bir açıklaması vardı. "İşte nasıl bırakılacak?" diye biz kendilerine, silah bırakacakları yerleri söyleyeceğiz," demişti.
Şimdi bunun ardından şöyle bir şey oldu. 23 Nisan resepsiyonunda da söylemişti zannediyorum. Evet. Eee bunun ardından birkaç gün sonra, 27 Nisan'da Milli Savunma Bakanlığı, bir özel güvenlik alanı, giriş çıkışların yasaklandığı özel güvenlik alanı ilan etti. 27 Nisan ile 11 Mayıs arasında. Eee, bu da şey işte, daha çok Şırnak ili ve civarında, Cudi Dağları, Gabar dağları, eee, Türkiye-Irak sınırında. Tabii öbür tarafta zaten, eee, Türkiye'nin bir askeri varlığı var. Eee, gayrimi olsa da Irak'la bir işbirliği var sınır güvenliği için filan. Ama acaba silah bırakma noktaları mı belirlendi burada? Hani net cevapları şu anda alamıyoruz. Olduktan sonra söyleniyor. Bunu da bir yerde anlayışla karşılamak lazım. Çünkü hani hassas konular, insan hayatını ilgilendiren konular. Eee, ama hani böyle bir gelişme de bir yanda var.
Şimdi bütün bunları bir araya getirdiğimizde, hani şeye yaklaştığımızı görüyoruz artık. Hani eşikte duruyoruz. Eşikten geçecek miyiz, geçmeyecek miyiz?
Ama acaba silah bırakma noktaları mı belirlendi burada? Hani net cevapları şu anda alamıyoruz. O olduktan sonra söyleniyor. Bunu da bir yerde anlayışla karşılamak lazım. Çünkü hassas konular, insan hayatını ilgilendiren konular. Ama böyle bir gelişme de bir yanda var.
Şimdi bütün bunları bir araya getirdiğimizde, hani şeye yaklaştığımızı görüyoruz artık. Eşiğe eşikte duruyoruz. Eşikten geçecek miyiz, geçmeyecek miyiz? Eşikten geçtikten sonra, o kapıyı açtıktan sonra karşımıza ne çıkacak? Çünkü bunun getireceği yasal ve anayasal düzenlemeler olabilir. Şimdi Den Parti bunları dile getiriyor. Binali Yıldırım'ın bir açıklaması vardı geçenlerde. Binali Yıldırım deyince insanlar hep gülümseyerek bakıyor ama onun söylediklerine de biraz dikkat etmek lazım bu konuda. Dedi ki, anayasanın 66. maddesinden falan söz etti. Bu Türk, yani anayasal vatandaşlık, Türklük gibi kavramları da içeren şeyler.
Tabii Cumhur İttifakı'nın Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin ne istediği zaten belli. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, o iki defa kaldırılır hükmü çıksın ya da bir şekilde Erdoğan’ın yeniden aday olacağı bir formül düzenlensin. Tabii burada Ekrem İmamoğlu'nun hapisi gündeme geliyor. Rakibinizin eli kolu bağlanmış bir vaziyette. Bu durum avantaj sağlar mı sağlamaz mı; onu da göreceğiz gerçi.
Bu koşullarda, PKK'nın "kongremizi yaptık, kararımızı açıklayacağız" koşullarında, bir de Cumhuriyet Halk Partisi'nin Van mitingi var. 10 Mayıs Cumartesi. Şimdi orada da enteresan bir durum var. Çünkü şehit, dünkü yayında da söylediğimiz gibi, biraz tutmamış vaziyette. Yani öyle bir hesap varsa eğer, biz bu barış meselesini ortaya atalım, sırf biz ortaya attık diye Cumhuriyet Halk Partisi de karşı çıksın, böylece onlar iyice izole olsun. Ama Cumhuriyet Halk Partisi buna karşı çıkmadı. Özgür Özel, baştan beri savunduğunu defalarca meydanlarda da söyledi. İlginç bir durum var tabii.
Milliyetçi Hareket Partisi bu işe ön ayak olmasaydı, bu iş olur muydu sorusu geçerlidir. Bana sorarsanız bu şekilde ilerlemezdi. Milliyetçi Hareket Partisi, Devlet Bahçeli buna ön ayak olmasaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, bu süreç bu aşamalara bile gelmeyebilirdi. Çünkü toplumda en büyük muhalefeti Milliyetçi Hareket Partisi sağlıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi buna karşı çıkmadı. Özgür Özel, baştan beri savunduğunu defalarca, defalarca meydanlarda da söyledi. İlginç bir durum var tabii. Milliyetçi Hareket Partisi bu işe önayak olmasaydı, bu iş olur muydu sorusu geçerlidir. Bana sorarsanız, bu şekilde ilerlemezdi. Yani Milliyetçi Hareket Partisi, Devlet Bahçeli buna ön ayak olmasaydı, Erdoğan dahil, Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, eee şey olmazdı. Bu süreç, bu aşamalara kadar bile gelmeyebilirdi. Çünkü toplumda en büyük muhalefeti Milliyetçi Hareket Partisi göstermiş olacaktı. En etkili muhalefeti. Halbuki şey onlardan geldi.
Bu plan kimin planı, bilmiyorum. İleride ortaya çıkar. Sanki biraz Hakan Fidan planı filan gibi duruyor bana. Ama bakacağız, göreceğiz. Acele etmemek lazım. Bazı şeyler kendiliğinden ortaya çıkıyor. Çünkü eee Milliyetçi Hareket Partisi demişken, bir eee konuyla bitirmek istiyorum: Sedat Peker. Sedat Peker'in eee İzzet Ulvi Yönter, Milliyetçi Hareket Partisi yöneticilerinden, onunla eee böyle Twitter mesajları üzerinden birbirlerini beğenme, işte tekrarlama filan şeyleri ortaya çıktı. Bu da tabii e, acaba Sedat Peker, hükümete bu kadar saydırdıktan sonra, biliyorsunuz yani eee bizim öyle bir kesim var ki muhalif kesimde, hani birileri Erdoğan'a karşı bir laf söyledi mi, o baş tacı oluyor anında filan.
Baştan itibaren biz ne diyoruz ya? Suç örgütü lideridir. Yani bugün böyle söyler, yarın başka türlü söyleyebilir diye. Şimdi spekülasyon eee şey, eee Türkiye'ye dönmek için Milliyetçi Hareket Partisi kanalını mı kullanmak istiyor Sedat Peker? Eee diye eee. Kendisi, en son bildiğimiz kadarıyla, Dubai'de yaşamaya devam ediyordu. İlginç gelişmeler var ama günün haberi, dediğimiz gibi, PKK Kongresi'ni, Fesih ve Silah Bırakma Kongresi'ni eee 5-7 Mayıs tarihlerinde Irak topraklarında yaptığını eee açıkladı.
Belki de hani Türkiye topraklarına da sızan, bir şekilde ya da sızan, yanlış kelime, sıçrayan bir şekilde onları da içeren bu özel güvenlikli bölgeye belki o amaca da hizmet etmiştir. Neyse, 5-7 Mayıs'ta yaptığını açıkladı. Kararlarını da eee sonraya bıraktı. Eee şimdi onun bekleyişi başlamış durumda. Yeni bir yayında yeniden karşınızda olmak ümidiyle, hoşça kalın.
Belki de Türkiye topraklarına da sızan, bir şekilde onları da içeren bu özel güvenlikli bölgeye, bu amaca da hizmet etmiştir. Neyse, 5-7 Mayıs'ta yaptığını açıkladı. Kararlarını da sonraya bıraktı. Şimdi onun bekleyişi başlamış durumda. Yeni bir yayında yeniden karşınızda olmak ümidiyle, hoşça kalın.