Değerli hemşehrilerimiz, merhaba. Evet, bir salı akşamı tekrar sizinle birlikteyiz. Sol Fasol TV, Ankaralıların birbirlerini fark etmeleri, duymaları ve anlamalarını kolaylaştıracak bir platforma hoş geldiniz. Biliyorsunuz, biz her salı akşamı yerelden yeniden siyaset kültürü üretmek üzere, belediye yasasındaki maddeleri çok değerli konuklarımızla gündeminize taşımaya çalışıyoruz. Bu maddelerin hem ilgililere hem de biz hemşehrilere ne tür haklar verdiğini ve sorumluluklar yüklediğini anlamaya çalışıyoruz. Bütün amaçımız, buradan duyacaklarınızla ilgili maddeleri ve diğerlerini merak etmeniz. Komşularınızla, hemşehrilerinizle tartışarak, yaşam alanlarımız ve yaşam kalitelerimizle ilgili süreçleri yöneten belediye ile iletişim ilişki süreçlerimize bunları yansıtmanız.
Ben bu akşamın konuğunu sizlere takdim edeyim ve yavaş yavaş sohbetimize başlayalım. Anıl hocam, hoş geldiniz.
Hoş bulduk Mehmet hocam, sağ olun. Teşekkür ederim. Anıl Çetin hocam, Çankaya Belediye Başkanlığı. Bu ikinci dönem, değil mi hocam?
İkinci dönem. Evet. Yeteri kadar özel sektörde çalıştığınızı biliyorum. Özel sektörden sonra belediyeye baktığınızda, isterseniz ben şu belediye yasasını okuyayım. Her programda yapmaya çalışıyorum; hem de hemşehrilerimize bir hatırlatma olur. Belediye Yasası, 5393 sayılı belediye yasasının 3. maddesi, belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan idari ve mali özel sahip kamu tüzel kişisini temsil ediyormuş belediye.
Yani aşağıdaki ifadeleri bir kenara bırakırsak, Anıl hocama dönmeden önce şunun altını çizeyim. Sonra da Anıl hocamın görüşleriyle başlayalım. Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş. Hocam, sizce belediye nedir?
Eee, öncelikle hoş bulduk. Tekrar teşekkür ediyorum. Eee, böyle kıymetli bir programda sizlerle birlikte olduğum için duyduğum mutluluğu belirterek başlamak istiyorum.
Çok naziksiniz. Belediye nedir? Belediye, bence, bir insanın doğduğu andan itibaren ölene kadar, hatta öldükten sonra da geride kalanlarla sürdürdüğü ilişki bakımından, bir insanın bulunduğu mahallede, bölgede, semtte hayatın her alanında yanında durduğu en temel yerel yönetim organıdır.
Belediyenin en basit kavramı, doğumdan ölüme kadar yanınızda olan bir taraftan kamu kurumu, bir taraftan da sizin, eee, Türkiye'de bu aralar çok popüler olan vergilerinizi en temel kaynakta alıp, en temel kaynakta size geri döndüren, devletin diğer dolaylı mekanizmaları gibi de olmayan bir anlamda, eee, sizin adınıza iş yapan devletin en temel, en yerel organıdır.
Yani bize sonuç olarak en yakından bahsediyorsunuz. Yerelde yeni siyaset kültürünün en ciddi araçlarından bir tanesi.
Aynen öyle. Eee, geçen hafta Sayın Maçoğlu, konuğumuzdu. Ondan da rica etmiştik. Aslında, böyle genellikle kentlerin en güzel meydanlarında, üstünde "o belediye" yazan o binanın içiyle ilgili birkaç şey söyler misiniz? Bürokratlar, belediye meclisi, belediye başkanı...
Sonuç olarak, en yakından bahsediyorsunuz. Yerelde yeni siyaset kültürünün en ciddi araçlarından bir tanesi. E, geçen hafta Sayın Maçoğlu konuğumuzdu. Ondan da rica etmiştik. Aslında, genellikle kentlerin en güzel meydanlarında üstünde "belediye" yazan, o binanın içiyle ilgili birkaç şey söyler misiniz? Bürokratlar, belediye meclisi, belediye başkanı, başka encümenleri… Çok güzel bir nokta. Dünyanın her yerinde, Avrupa'da belediye binaları, biliyorsunuz, şehrin en eski, en kadim, en tarihsel mekanlarıdır. Hep şehrin merkezinde yer alır. Niye? Çünkü şehrin kalbidir belediyeler.
Eskiden krallıklar döneminde ya da kiliseler döneminde, Türkiye'de de Osmanlı döneminden beri, belediyeler vasıtasıyla şehrin kalbi belediyedir. O yüzden, şehrin kalbinde yer alır hep belediye binaları ve hep tarihi bir kimlikleri vardır. Belediye binasının içine girdiğinizde, orada bürokratlar olur, meclis üyeleri olur ve bir yerde halk olur. Ama bunların hepsinin ortak noktası da bağlı oldukları yerel alandaki insanların haklarını, hukuklarını korumak ve onlara hizmet etmektir. Dolayısıyla herkesin bir arada, aynı anda bulunduğu yer belediyedir.
Belediyenin bürokratları, belediye meclisi, başkan falan ama halk dediniz. Çok teşekkür ederim, altını çizerek söylediğiniz için. Dolayısıyla, aslında bu ilişkinin bir şekilde işbirliğine dönebilmesi için hepimizin birbirimizin yetkilerini, sorumluluklarını, görevlerini iyi biliyor olmasında fayda var. Bunun için biz bu seriyi yapmaya niyetlendik Sol Fasol televizyonu olarak ve her maddeyi sizin gibi uzmanlarla konuşmaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Bu biraz önce söylediğiniz o yaşam kalitesi ile ilgili süreçlerde 41. maddenin yeri nedir? Anlamı nedir? Konuşmadan önce yine ben kitaba döneyim, isterseniz onu okuyayım. Sonra, önce isterseniz, genelde stratejik plan nedir diye, bu şeyden sonra birkaç cümle söylerseniz, sonra Çankaya Belediyesi özeline 5-10 dakika sonra geçeriz.
Sevgili hemşehriler, 1393 sayılı belediye yasasının 43. maddesi, özür dilerim, 41. maddesi stratejik plan ve performans programı diyor. Madde 41: Belediye başkanı, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren 6 ay içerisinde kalkınma planı ve program…
Evet, bu biraz önce söylediğiniz o yaşam kalitesi ile ilgili süreçlerde 41. maddenin yeri nedir? Anlamı nedir? Konuşmadan önce gene ben kitaba döneyim, isterseniz onu okuyayım. Sonra önce isterseniz genelde stratejik planı nedir diye bu konudan sonra birkaç cümle söylerseniz, sonra Çankaya Belediyesi özeline 5-10 dakika sonra geçeriz.
Sevgili hemşehriler, 1393 sayılı belediye yasasının 43. maddesi, 41. maddesi için özür dilerim; stratejik plan ve performans programı diyor. Madde 41: Belediye başkanı, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren 6 ay içerisinde kalkınma planı ve programı ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan ve ilgili olduğu yılbaşından önce de yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunar. Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer. Stratejik Plan ve Performans Programı, bütçenin hazırlanmasına esas teşkil eder ve belediye meclisinde bütçeden önce görüşülerek kabul edilir.
Dolayısıyla hocam, Çankaya'ya geçmeden, hepimizin yaşadığı Çankaya'ya geçmeden, geneliyle 89 yıllık belediye, pardon, 56 yıllık belediye tecrübenizle, özel sektörde de vardır. Stratejik planlar tabii de, belediyenin stratejik planı ne demek? Belediyenin performans programı ne demek ve belediyenin bütçesi ne demek? Bunlarla ilgili biraz bilgi verir misiniz bize?
Aslında kanun orada çok net olarak açıklıyor. Ne olduğunu, siz bir belediye başkanı seçildikten sonra, kanun diyor ki, öncelikle, en şey kitabi taraftan çıkarsak, bir plan yap diyor. Bir plan yap. Bu planım 5 yıllık olsun. 5 yıllık yaptığın planı belediyenin bütçesiyle eşleştir. Bunu belediye meclisine sun. Belediye meclisinden onay aldıktan sonra ertesi yılın bütçesinin onayını alıyor. Yani stratejik plan aslında bir belediyenin en temel, en anayasa planıdır. Niye? Çünkü siz stratejik planda 5 yıl boyunca bağlı olduğunuz belediyenin, bağlı olduğunuz yerel mahaldeki insanlara ne yapacağınızı anlatıyorsunuz. Aslında ben 5 yıl boyunca bunları yapacağım diyorsunuz.
Her alanda stratejik planın, biliyorsunuz, maddeleri var. Kanunun belirlediği, çerçevede belirlediği eee maddeler çerçevesinde, 5 yıl boyunca neyi hangi parayla, hangi kaynakla ve ne kadar bütçe ayırarak yapacağınızı anlatıyorsunuz. Ve bunu devamında da performans programıyla da ölçün diyor. Yani sadece stratejik plan yapmakla kalma. Türkiye'de bazı konular kanunda çok güzel anlatılır. Kanunlara bakarsan...
Her alanda stratejik planın biliyorsunuz maddeleri var. Kanunun belirlediği, çerçevelediği o belirlediği maddeler çerçevesinde de, 5 yıl boyunca neyi, hangi parayla, hangi kaynakla ve ne kadar bütçe ayırarak yapacağınızı anlatıyorsunuz. Ve bunun devamında da, performans programıyla da ölçün diyor. Yani, sadece stratejik plan yapmakla kalmayın. Türkiye'de bazı konular kanunda çok güzel anlatılır. Kanunlara bakarsanız, Türkiye dünyanın en demokratik, en idealist bir ülkesidir. İşte hayvan hakları sözleşmemiz var biliyorsunuz.
Hayvan haklarına bakıyorsunuz, insan haklarına bakıyorsunuz, yangın yönetmeliğine göz attığınızda, kitabı okuduğunuzda Türkiye'de açıkta kalan hiçbir madde yok. Uygulamaya geldiğinizde de, kitapta yazan hiçbirinin uygulanmadığını görüyorsunuz. Maalesef, Türkiye'nin aslında temel sıkıntılarından birisi bu. Stratejik plan, kitapta çok net olarak yazılmış, anlatılmış.
Önemli olan bunun gerçekten içselleştirip, bunu nasıl yaptığınızdır. Yani, kanun bana yazdı. Benim işte 6 ay içinde bu stratejik planı hazırlayıp, meclise götürüp onaylamam lazım. Tamam, işte kanunun gerektirdiği şeyi yaptık. Çok şükür, işimiz bitti gibi bakmamak lazım. Gerçekten içselleştirip, aynen işte özel sektörde olduğu gibi, diğer alanlarda olduğu gibi, bu işin de ruhuna uygun bir şekilde sonuçta yerel yönetimlerin 5 yıllık karneleri vardır.
Stratejik planda seçimler zaten beşer yılda bir yapılır. Stratejik planda, ani durumlar için değiştirme yapma hakkımız vardır. İşte onu kullanabiliyorsunuz. Ve 5 yılın sonunda da, vatandaşın karşısına çıkıp ne yaptığınızı anlatıyorsunuz. Sizin karnenizi, günün sonunda eğer yerel yönetimdeyseniz, bağlı olduğunuz ilçede yaşayan insanlar veriyor. Size bir puan veriyor. O puanı neye göre veriyor? 5 yıl önce vaadettiğiniz şeyleri stratejik plana yazıp, yıllar içinde de performans programında ne kadarını gerçekleştirdiğinizi insanlara gösterirseniz ve bunun için hangi kaynakları kullandığınızı da yıllık kesin hesap raporlarınızla, yıllık bütçelerinizle insanların önüne koyduğunuzda, insanlar size der ki: "Evet, 5 yıllık stratejik plan buydu. Biz bunu gördük, bunu yaptık, bunu uyguladık." Ve ona göre de, insanlardan tekrar eğer tekrar adaysanız ya da partiniz sonuçta, partilerdir esas devam edenler, partiniz sizin tekrar aday olup olmamanız ya da halkın karşısına çıkıp "Evet, bak biz bu işi anlattığımız şekilde yaptık." deyip demeyeceğinizi günün sonunda belirleyecektir.
Şimdi karne dediniz de, ben birkaç tane böyle altını çizdim sizin kelimelerinizin. İyi ki mesela dediniz ki: "Ya bir mevzuat var aslında. Mevzuat okuyup anlaması hem kolay, hem de anladığınız şeyi hayata geçirmek de kolay." Ama öyle olmuyor dediniz. Niye mevzuatta bu kadar açık, net haklar, yetkiler, sorumluluklar yazılırken uygulamalar olmuyor sizce?
Şimdi Türkiye özelinde söylersek, bu işi... Türkiye çok zor bir ülke. Özellikle bu içinden geçmekte olduğumuz süreçlerde maalesef çok antidemokratik uygulamalar var. Sabah kalktığınızda, bambaşka bir kanuna uyandığımız bir ülke durumuna düşüyorsunuz. Bunun tabii iki türlü bakmak lazım. Öncelikle, Türkiye'de bazı şeyleri mış gibi yapmak çok kolay ama önemli olan, mış gibi yapmak değil. Gerçekten onu içselleştirip uygulamaktır esas olan. Mesela stratejik planlarda siz de biliyorsunuz. Biz Çankaya Belediyesi olarak 2025-29 stratejik planımızı hazırlarken Çankaya'da bulunan bütün üniversitelere, Çankaya'da bulunan bütün sivil toplum örgütlerine, Çankaya'daki bütün muhtarlara, Ankara'daki belediyelere, Büyükşehir Belediyesi dahil olmak üzere, Çankaya'nın özelliğinden dolayı buradaki diplomatik misyonlara, çünkü onların gözünde de bir Çankaya var. Siyasi partilere, dolayısıyla Çankaya'da yaşayan ve söz hakkı olduğunu düşünen, ki herkesin söz hakkı vardır, yaşıyorlarsa, yaşamıyorlarsa da. Çünkü Çankaya'nın gündüz nüfusu 2,5-3 milyona ulaşıyor. Bütün iş yerleri, AVM'ler, kamu kurumlarını falan eklediğinizde, dolayısıyla Çankaya'da herkesin söz hakkı var. O söz hakkını gelin stratejik planı yaparken siz söyleyin, siz kurgulayın. Ondan sonra da biz bunu raporlaştıralım, meclise sunalım, Çankaya Belediye Meclisi'nde bunu oylayalım. Onayladık.
Bütün iş yerleri, AVM'ler, kamu kurumlarını falan eklediğiniz zaman, dolayısıyla Çankaya'da herkesin söz hakkı var. O söz hakkını gelin stratejik planı yaparken siz söyleyin, siz kurgulayın. Ondan sonra da biz onu raporlaştıralım, meclise sunalım Çankaya Belediye Meclisi'ne ve bunu oylayalım. Onayladıktan sonra da, bu sonuçta Çankaya Belediyesi'nin bir anlamda yasası haline geliyor ve yıllar içinde de gelin beraber takip edelim. Ben ne yapmışım? İşte imarla ilgili ne yapmışım, çevreyle ilgili ne yapmışım, mali disiplinle ilgili ne yapmışım, hayvanlarla ilgili ne yapmışım? Bunların hepsini beraber oturup konuşup, çünkü demokrasi ve çok seslilik iyidir. Tek ses olmak, "ben biliyorum" demek kötüdür. Dolayısıyla hep beraber yapmak, hep beraber uygulamak ve hep beraber de takip etmek, aslında işin özüdür.
Türkiye'de biz başlangıçları çok iyi yapıyoruz. Güzel anayasalar yazıyoruz, güzel yasalar çıkartıyoruz, güzel uygulama başlangıçları yapıyoruz. Ama ölçmüyoruz. Bizim eksikliğimiz biraz da devamını getirip ölçmekte. İşte çocuklarımızı çok güzel kurslara yazdırıyoruz. Yazdırdıktan sonrasına bakıyor muyuz? Sonra çocuğum, "işte üniversite sınavını kazanamadı" diyoruz ama o sürece giderkenki aşamaları takip ediyor muyuz? "Stratejik 5 yıl boyunca Çankaya Belediyesi ne yapıyor acaba?" demek yerine, biz insanlara diyoruz ki, "gelin stratejik planımızı beraber yapalım." Herkese çağrı yaptık. İşte bizim Zübeyde Hanım sosyal tesislerimizde oturduk. Bütün gün açık masa toplantıları yaptık. Bunları notlar haline getirdik, sadeleştirdik. Meclise sunduk ve bir stratejik plan oluşturduk.
Şimdi yapacağımız bu stratejik planı 5 yıl boyunca nasıl uyguladığımızı, yine meclis kararlarıyla, faaliyet raporlarıyla, yüzde kaçını tamamladık? Mali bütçe açısından nerelerini uyguladık? Bunları da yine hep beraber, vatandaşlarımızla, Çankayalı insanlarla beraber açık bir şekilde yapma hakkına sahibiz. Mesela Çankaya Belediye Meclisimiz var. Bunu en yakın takip edebileceği insanların belediye meclisleri; işte haftanın ilk beş günü, ayın ilk beş günü toplanırlar ve herkese açıktır. Kapısı açıktır. İsteyen bütün Çankayalılar, merak ettikleri her konuyla ilgili meclise gelip meclisin o günkü gündemi ne? Mecliste o gün neler konuşulacak? Kim ney ile ilgili söz isteyecek? Tamam, bir oy kullanma hakkı yok ama meclisi takip etmek için...
Şimdi yapacağımız bu stratejik planı, 5 yıl boyunca nasıl uyguladığımızı yine meclis kararlarıyla, faaliyet raporlarıyla takip edeceğiz. Yüzde kaçını tamamladık? Mali bütçe açısından nerelerini uyguladık? Bunları da yine hep beraber, vatandaşlarımızla, Çankayalı insanlarla birlikte açık bir şekilde değerlendirme hakkına sahibiz.
Mesela, Çankaya Belediye Meclisimiz var. Bunu en yakın takip edebileceği insanların belediye meclisleri, haftanın ilk beş günü, ayın ilk beş günü toplanıyor ve kapısı herkese açık. İsteyen bütün Çankayalılar, merak ettikleri her konuyla ilgili meclise gelip, meclisin o günkü gündemi hakkında bilgi alabilirler. Mecliste o gün neler konuşulacak? Kim, neyle ilgili söz isteyecek? Tamam, bir oy kullanma hakkı yok, ama meclisi takip etme ve görüşlerini verme herkesin hakkı.
Beş yılın sonunda "an olmuş" demek yerine, o süreci takip edip analiz etmek ve ölçmek, işte orada, e-meclise gönderdiğiniz belediye meclis üyelerine, o stratejik planda neyi nasıl yaptığını sormak, her vatandaşın en doğal hakkıdır.
Yani ben biraz örneklerden hafif girmeye başladım. Çankaya'nın nüfusundan başlayıp, belediye meclisinin kapısının açık olduğuna kadar ama ben biraz daha genel konularla konuşmak istiyorum. Sonra Çankaya ile ilgili daha ileriye dönük neleri daha iyi yapabiliriz konusunda konuşmalara birkaç dakika sonra başlamak istiyorum.
Siz biraz önce söylediniz. Yani ülke genelindeki hem muhtemelen siyaset kültürümüz, demokrasi kültürümüz, hem de antidemokratik bir ortam, gelenek, bu bir şekilde sizin içinde bulunduğunuz süreci olumsuz etkiliyor anladığım kadarıyla. İki, muhtemelen belki kaynaklarınızla ilgili kısıtlar, beklemediğiniz bir şekilde, plansız bir şekilde geliyor ve aslında stratejik planı ne kadar katılımlı yaparsanız yapın, hayata geçirme konusunda zorluklar yaşıyorsunuz.
Ben bunları anlıyorum. Bunları ne kadar paylaşıyorsunuz? Yani belediyeler, bu bahsettiğiniz süreçlerde "stratejik plana çok katılım sağlıyoruz" dediniz ya, ama bütün belediyelerde bu durum böyle mi? Bunu vatandaşlar bilir mi? Yukarıda okuduğunuz gibi, her sene bunun performans programıyla denetlenip izlenebileceğini bilir mi yurttaşlar? İşte, o bütçeye kendisinin de bir katma değer yaratabileceğini ve önerileri sunabileceğini bilirler mi? Yurttaşlar, hemşehrileriniz?
Bu 2,5 milyon kişi, Türkiye Cumhuriyeti ve burada yaşayan insanlar, aslında ya içinde olduğumuz koşullardan dolayı ya da coğrafyamızdan ya da geçmişimizden dolayı, bilmiyorum, herkes inanılmaz siyasi ve politik bir bilinçte. Bizim en çok eleştirdiğimiz, işte şu Z kuşağı dediğimiz gençliğin, bugün sokakta nasıl kendi özgürlüklerini ve demokratik haklarını savunduğunu...
Bu 2,5 milyon kişi, Türkiye Cumhuriyeti’nde burada yaşayan insanlar aslında, ya içinde olduğumuz koşullardan dolayı ya da coğrafyamızdan ya da geçmişimizden dolayı bilmiyorum, herkes inanılmaz siyasi ve politik Türkiye'de. Bizim en çok eleştirdiğimiz, işte şu Z kuşağı dediğimiz gençliğin, bugün sokakta nasıl kendi özgürlükleri ve demokratik hakları için, gelecekleri için nasıl mücadele ettiğini gördüğümüzde, aslında hepimiz durduk ve düşündük. Ya dedik ki, biz bu çocukların hepsine dedik ki, ellerinden telefon düşmüyor. İşte, ülke umurlarında değil, hepsi çok bencil, bireysel. O çocuklar, o gençler, üniversite öğrencileri bize dedi ki, "Biz öyle değiliz." dediler. Hatta hepinizden daha cesuruz. Dediler. O çocuklar, hepimizden daha cesur, hepimizden daha bilinçli, hepimizden daha fazla kendi haklarının neler olduğunu bilen insanlar.
O yüzden de bizim insanımız, aslında haklarını gerektiği zaman nerede, ne zaman kullanacağını çok iyi biliyor. Yeni nesil, arkadan gelen nesil bizden çok daha iyi biliyor. Burada belediyeler açısından şans ne? Devlet bütçesinden daha kolay bir şekilde, belediyelerin en temel işte stratejik planda diyorsunuz ki, ben bir şeyler yapacağım. Neyle yapacaksınız? Vergilerle yapacaksınız.
Bir laf vardır; hani devlet maaşları net maaş değil de brüt olarak insanların eline verse, ondan sonra o brüt maaştan şu kadar, işte, senden işsizlik payı alıyorum, şu kadar pay alıyorum diye elinden alsa, insanlar o brüt maaşınla net arasındaki farkı takip ederler. Çünkü bir kez eline verilince, o para yarısını çektiğinizde, "Bir dakika ya, bu para nereye gidiyor?" diye insanlar sorgulamaya başlarlar. Belediyeler, bunun aslında en güzel örneği, açık laboratuvar. Bu anlamda, bir eviniz varsa, bir konutuz, bir mülkünüz, arsınız, ne olursa olsun, bir taşınmazınız varsa, yılda iki kez belediyeye emlak vergisi ödersiniz ve belediye sizden aldığı emlak vergisiyle yol yapar, park yapar, asfalt atar, kreş yapar, sosyal yardımlarda bulunur ve neler yaptığının hepsini de yıl sonunda hem faaliyet raporunda hem de kesin hesap raporunda meclise sunar. Bu, kanuni zorunluluktur zaten. Dolayısıyla, siz bulunduğunuz mahallede direkt belediyeye verdiğiniz paranın nereye gittiğini birebir görme şansına sahipsiniz. Bu yapıldığı anda, Türkiye ödediği verginin, vatandaşlar ödediği verginin nereye gittiğini sormaya başladıkları an...
Belediye sizden aldığı emlak vergisiyle yol yapar, park yapar, asfalt atar, kreş yapar, sosyal yardımlarda bulunur ve neler yaptığının hepsini de yıl sonunda hem faaliyet raporunda hem de kesin hesap raporunda meclise sunar. Bu, kanuni bir zorunluluktur zaten. Dolayısıyla siz, bulunduğunuz mahallede direkt belediyeye verdiğiniz paranın nereye gittiğini birebir görme şansına sahipsiniz. Bu yapıldığı anda, Türkiye ödediği verginin, vatandaşlar ödediği verginin nereye gittiğini sormaya başladıkları anda, zaten işin %70-80'i tamamlanmış oluyor. Çünkü ben direkt sizden aldığım parayı harcıyorum.
Belediyelerin en temel gelir kaynakları bir emlak vergisidir. İkincisi, İller Bankası'ndan aldığı paylardır. Stratejik plan yapmak niye çok zor Türkiye'de? İşte az önce dedim ya, akşam yatıyorsunuz, sabah kalkıyorsunuz, bambaşka bir iklime uyanıyorsunuz ve bu ortamda 5 yıllık bir plan yapmaya çalışıyorsunuz. Bunu, kanunu sizin yapmadığınız bir iklimde yapmaya çalışıyorsunuz. En basit örneğini vereyim. Belediyelerin İller Bankası'ndan aldıkları paylarda, belediye iştiraklerinin borçlarının kesilmesi ile ilgili bir gündemimiz yoktu.
Biz, Çankaya Belediyesi olarak, işte 31 Mart'ta yerel seçimler yapıldı. Mayıs'ta çağrıya çıktık. Haziran'da stratejik planla ilgili toplandık. Temmuz, Ağustos'ta işimizi bitirdik. Eylül'de de raporumuzu hazırladık ve meclise gönderdik. Onayımızı aldık. Ondan sonra Ekim ya da Kasım ayında resmi gazetede bir karar yayınlandı. Belediye şirketlerinin, belediyelerin hisselerinin olduğu şirketlerin, vergi ve SGK borcuna karşılık da İller Bankası'ndan pay kesilebileceğine dair bir kanun çıktı. Ne oldu? Tabii ki de belediye şirketleri devlete borçlu olmasın; onlar da borçlarını yönetebilsinler. Onlar da vergi ve SGK borçlarını düzenli ödesinler.
Ama ben stratejik planı yaparken, belediye şirketlerinin borçlarının İller Bankası payından kesileceği ile ilgili bir durum yoktu. Ona göre bir plan hazırladım, ona göre bir bütçe yaptım ve bir gün uyandığımda, İller Bankası'ndan gelen payın %40 az olduğunu gördüm. Bu ortamda da, bir plan yaparak oraya hangi kaynaktan para aktaracağımı belirten bir stratejik rapor hazırladım. Ama onun %40'ı uçtu. Şimdi tekrar bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz veya doların kaç olacağını, faizin kaç olacağını, enflasyonun kaç olacağını belirten bir Merkez Bankası raporu var biliyorsunuz. Yıllık olarak hazırlanıyor, sonra düzeltiliyor, düzeltiliyor. Yılın son ayında bir düzeltme daha yapıp zaten gerçeğe geliyorlar.
Yılbaşındaki...
Bu ortamda, hangi kaynaktan para aktaracağımı belirten bir stratejik rapor hazırladım. Ama onun %40'ı uçtu. Şimdi tekrar bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ya da doların, faizin, enflasyonun ne olacağını belirten bir Merkez Bankası raporu var, biliyorsunuz. Yıllık olarak hazırlanıyor, düzeltiliyor, sonra yılın son ayı düzeltilerek gerçeğe ulaşıyorlar.
Yılbaşındaki 2023’ün ve 2024’ün Merkez Bankası başlangıç raporu ile yıl sonundaki gerçekleşme arasındaki fark yüzde kaç? Bu fark dolardaki artış demek, dolayısıyla sizin yurt dışından ithal ettiğiniz malların fiyatının artışı demek. Belediyelerin en çok yaptığı harcamalardan biri akaryakıt gideridir. Asfalt atıyorsunuz, çöp topluyorsunuz. Çöp kamyonlarınız için akaryakıta ihtiyacınız var. Asfalt için bütçeye ihtiyacınız var. Hep petrol türevlerine ihtiyacınız var ve çoğunu ithal ediyorsunuz. Dolar arttığı zaman otomatikman bunların fiyatı artıyor. Bu, sizin elinizde değil, belediye olarak. Bu genel yönetimin, genel siyasetin etkilerinin sonucunu görüyorsunuz ama yerel yönetimde de birebir yaşıyorsunuz.
Stratejik plan yapmanın aslında çok zor bir şey olmadığını düşünüyorum. Türkiye'de her şeyi kağıt üzerinde yapabilirsiniz, hiç problem yok. Önemli olan, bu yüzden dediğim gibi, bir: Uygulamak; iki: Ölçmek. Tabii burada kritik olan şey, öngörülemez kanun değişiklikleri, mevzuat değişiklikleri veya öngörülemez maliyetlerin bir şekilde muhatabınız olan hemşehrilerinize anlatabilmeniz için, bütün sürecin muhtemelen en az benim bildiğimden daha şeffaf olması gerekiyor.
Yani, biraz önce bahsettiğiniz süreci biraz daha anlatırsanız çok sevinirim. Mesela stratejik plan; bu hani 5 yıllık stratejik plan yapıp bunu uygulamak için elinizden geleni yapıp, sonra 5 yıl sonra karne alacaksınız dediniz ya. Biz de bu işte 2,5 milyon Çankayalı'dan 6 milyon Ankaralı'dan bir tanesi olarak, tamam, web sitesine gidip ben stratejik planı baktım daha önce. Bugün programa gelmeden önce tekrar bir göz attım. O altındaki maddelere biraz sonra okuruz. Yurttaşlarımıza farkındalık, hemşehrilerimize farkındalık yaratalım diyor ama bu süreçte, o içselleştirme dediğiniz fiilin hayata geçirilmesi gerekiyor. Yani herkesin bir şekilde hangi verilerle, neler için bu stratejik planın hangi öngörülerle, hangi kararlarla belirlendiğini hep birlikte anlamamız gerekiyor.
Biz de, yani bu işte 2,5 milyon Çankayalılardan, 6 milyon Ankaralıdan bir tanesi olarak, tamam, web sitesine gidip ben stratejik planı bakmıştım daha önce. Bugün programa gelmeden önce tekrar bir göz attım. O altın tane maddeye biraz sonra okuruz. Yurttaşlarımıza farkındalık, hemşehrilerimize farkındalık yaratalım diyor ama bu süreçte, o içselleştirme diye sizin altını çizdiğiniz fiilin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Yani, herkesin bir şekilde hangi verilerle, neler için bu stratejik planın hangi öngörülerle, hangi kararlarla belirlendiğini hep birlikte anlamamız gerekiyor ki, biz nasıl evde bir araya geldiğimizde, işte ana, baba, çocuklar, işte kira 15.000 L idi, arkadaşlar bu aydan itibaren 20.000 L. Dolayısıyla 5.000 lirayı bir şekilde hep birlikte fedakarlıklarla toparlamamız gerekir.
Anlatabiliriz. Çankaya Belediyesi veya herhangi bir stratejik planının hazırlanma süreci ve ondan sonraki uygulama süreçlerinde, demek ki bu içselleştirilmesi ve takip edilmesi, dediğiniz ölçülmesi süreçlerinin biraz daha farklı bir şeyler yapılması gerekiyor diye düşünüyorum. Ne dersiniz?
Dahasıyla ilgili yapılabilecekler hem kurum açısından hem de yurttaşlar açısından vardır. Biz şimdi yurttaşlar açısından nelerin farkına varılması gerektiğine dair farkındalığı artırmak için programı yapıyoruz. Siz neler söylemek istersiniz?
Şöyle, yurttaşların farkındalığı açısından mesela çok güzel bir şey söylediniz az önce. Belediyenin internet sitesinde stratejik planımız var. Cumhurbaşkanlığı'nın sitesinde, bütün belediyelerin stratejik, bütün kurumların stratejik planları var. Çankaya'da yaşayan bir nüfusumuz var; 945.000, 950.000 civarı. En son seçimde 719.000 seçmenimiz vardı. Yani 18 yaş üstü o civardadır herhalde; ölümlerle, doğumlardan ve 18 yaşına geçenlerle vesaire.
İnsanlar mesela, bir belediyenin internet sitesinden stratejik planı indirip bir göz atabilirler. Acaba, bizim için 5 yılda Çankaya Belediyesi ne düşünüyor? Bu planı yaparken kimlere sormuş? Hangi meslek odaları? İmar planları yaparken şehir plancılarına sormuş mu? Mali bütçeyi yaparken mali müşavirlerle görüşmüş mü? Ne bileyim, insan hakları aktivistleriyle görüşmüş mü? Çevre, hayvan hakları... Bütün belediyenin stratejik planını yaparken kimlere danışmış? Kimlerle bu toplantıları, bu konferansları yapmış? Kimlere çağrı yapmış ve hangi planları yapmış?
Ben mesela, insanların en çok farkındalık yaratabilecekleri, mesela semtlerinde, mahallelerinde semt meclisleri var. Mahalle örgütlenmeleri var. Ben kendim anıl olarak, işte Çankaya Belediye Başkanı...
İnsanlar, mesela bir belediyenin internet sitesinden stratejik planı indirip göz atabilirler. Acaba, bizim için Çankaya Belediyesi, 5 yılda neler düşünüyor? Bu planı yaparken kimlere sormuş? Hangi meslek odaları ile görüşmüş? İmar planları hazırlanırken şehir plancılarına danışmış mı? Mali bütçeyi yaparken mali müşavirlerle görüşmüş mü? İnsan hakları aktivistleriyle de irtibat kurmuş mu? Çevre ve hayvan hakları konularında da kimlere danışmış? Bütün belediyenin stratejik planını yaparken kimlerle toplantılar yapmış, kimlere çağrı yapmış, hangi planları oluşturmuş?
Ben, insanların bu konuda farkındalık yaratabilecekleri semt meclisleri ve mahalle örgütlenmeleri olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı olarak oturduğum mahallede "buraya park yapacağım" dememeliyim. Oradaki mahalleyle demokratik ve şeffaf bir katılımla bu kararı almam gerekir. Mahalle sakinlerinin görüşlerini alarak, onların ihtiyaçlarını gözeterek hareket etmek önemlidir. İnsanların belediyeyi bu anlamda zorlaması gerekir.
Türkiye'deki ilçelerdeki belediye meclis üyeleri nüfusla orantılı olarak hesaplanıyor. Çankaya Belediyesi'nin 45 tane meclis üyesi var, bu meclis üyeleri de Çankaya'nın çeşitli mahallelerinde oturuyor. Ben de Çankaya Belediyesi meclis üyesiyim. Bu insanlar, Çankayalıların haklarını ve hukuklarını mecliste savunuyor, oy veriyorlar. Buna göre kararlar alınıyor.
Bir Çankayalı olarak, oradaki meclisleri takip etmek, meclis üyelerine ve siyasi partilere bu konuda sorular sormak, yorum yapmak her vatandaşın en doğal hakkıdır. Çünkü günün sonunda, biz belediye olarak bir bütçe kullanıyoruz. Temel mesele budur; ben bir para harcıyorum. Kimin parasını harcıyorum? Çankaya'da oturan vatandaşların parasını. Bu parayı, o vatandaşlara sormadan, onların onayını almadan, yararlarına olmayacak bir şey için harcamam gerekiyor. Bunu da en temel kim yapar? Vatandaş yapar. Gelir, bana sorar, meclise gelir, belediyeye gelir ya da siyasi partilere gelir.
Sonuçta her belediye meclis üyesinin bağlı olduğu bir siyasi parti var. Çankaya'daki 45 belediye meclis üyesinin 42'si Cumhuriyet Halk Partili, 3'ü de AK Partili. İşte siyasi partiler burada, onlara sorulabilir. Sonuçta partilerin bir tüzüğü, bir programı var; bunlara uygun olarak belediyelerin karar almaları gerekiyor. Peki, buna uygun işler yapılıyor mu? Belediye bütçesini neye göre harcıyor? Bunlar aslında vatandaşın en temel hakkıdır; sorgulamak, en doğal hakkıdır. Çünkü kendi cebinizden, kendi emeğinizle elde ettiğiniz bir şeyi harcıyor. Bugün Türkiye ekonomik olarak çok zor bir durumda. Çok kötü günlerden geçiyoruz.
Buna uygun mu işler yapılıyor? Belediye bir bütçe harcarken neye göre harcıyor? Bunların hepsi aslında vatandaşın en temel hakkı. Sorgulamak en doğal hakkı. Niye? Çünkü kendi cebinizden, kendi emeğinizden verdiğiniz bir şey için harcamalar yapılmakta. Bugün Türkiye ekonomik olarak çok zor bir durumda. Çok kötü günlerden geçiyoruz. İşte Merkez Bankası dün tekrar faizleri 3,5 puan arttırdı. Güya yıl sonunda biz %20 bandında bir enflasyonla 2025'i tamamlamayı planlıyorduk. Ama bugün itibariyle doların seviyesi, faizin seviyesi... Şu an bir yatırım ikliminde miyiz? %50 reel faizin olduğu bir yerde kim yatırım yapar?
Ekmek alamadığı yerde, "Önce ben emlak vergimi ödeyeyim," der. İnsanların temel öncelikleri değişti bu ülkede. Türkiye gibi bir ülkede, ülke açlıkla sınanıyor. Böyle bir yerde belediyeler vergi toplamaya çalışıyor ki tekrar halka hizmet edebilsin. Yani aslında böyle bir distopyada, ütopik bir atmosferde yaşıyor gibiyiz bir anlamda. Dolayısıyla herkes en öncelikle kendi hakkını, hukukunu, neler olduğunu bilmeli ve bunu takip etmelidir.
Bu programlarda daha önce altını çizdiniz. Ne yazık ki bu demokrasi kültürümüzün, ailelerimizin içerisinde yetiştiğimiz o korku kültürünün yaşamımıza yansımalarıyla haklarımızı yeteri kadar savunamıyoruz. Farkında da değiliz. Web sitesinde oluyor, basılı olanını gidip alabiliyorsunuz ama öyle yaşanmışlıklar, tecrübeler var ki bu kadar da kolay olmuyor. Dolayısıyla, bu programlardan sonra en azından bir kişinin bile kendi belediye meclis üyesini, mahallesinde oturanı veya kendisinin içinde bulunduğu, yaşadığı yerin belediyesine gidip "Benim stratejik planlamalarım..." dediğiniz gibi, 2024 Haziranında biz Çankaya'da yaşayan yaklaşık 1 milyon gece nüfusu, gündüz 2,5 milyon nüfusunun temsilcileriyle katılımlı bir şekilde Zübeyde Hanım'ın kültür merkezinde yaptık toplantıyı dediniz.
Ben o zamanı biliyorum. En fazla 200 kişi katıldı. Şimdi Çankaya'da 10 tane üniversitenin, bu kadar kurumun ve sivil toplum örgütünün olduğu yerde, bu kadar az katılım olması... Bunlarla ilgili daha ileriye dönük bahsediyoruz. Çünkü bir ipucu daha verdiniz. Ben bundan sonrasını takip etmek için...
Dolayısıyla, hani bizim bu programlardan sonra en azından bir kişinin bile kendi belediye meclis üyesini, mahallesinde oturanı ya da kendisinin içinde bulunduğu, yaşadığı yerdeki belediyeye gidip "Ya, benim stratejik planlarım..." biraz önce dediniz ki, 2024 Haziranında biz, eee Çankaya'da yaşayan yaklaşık 1 milyon gece nüfusu, gündüz 2,5 milyon nüfusunun temsilcileriyle katılımlı bir şekilde Zübeyde Hanım'ın kültür merkezinde yaptık toplantıyı dediniz.
Ya, ben o zamanı biliyorum. En fazla diyelim 200 kişi katıldı. Şimdi Çankaya'da 10 tane üniversitenin olduğu yerde, bu kadar kurumun, sivil toplum örgütünün olduğu yerde, hani bunlarla ilgili ileriye dönük daha fazla bahsediyoruz. Çünkü bir ipucu daha verdiniz. Ben bundan sonrasını takip etmek için umarım hemşehrilerim de takip ederler.
Sol fasol da revizyon hakkı dediniz mesela. Yani bu önümüzdeki kalan 4 sene içerisinde bu revizyon hakkının belli bir zamanı var mı? Yoksa, hadi bir an önce belirlenip, hani bu kadar da kritik şeyler yaşanıyorsa... İşte bu yaz, bu sonbahar, önümüzdeki yaz bunun tarihiyle ilgili bir şekilde önümüzdeki birkaç ay içerisinde belirleyip, belki o bir gün o salonda o şeyleri yapmak yerine, üniversitelere gitmek, başka bir şey yapmak, belediye meclis üyeleri aracılığıyla semtlere gitmek ya da farklı bir şeyler yapabilirsek, hazırda altını çizdiğiniz, geleceğine sahip çıkmaya başlayan, hak ve sorumluluklarının farkına varan gençlik varken, mesela bir şeyler yapsak, ya bu ne dersiniz?
Yani, hani somut Çankaya Belediyesi'nin stratejik planının o altı maddesini de okuyup, sizin yorumlamanızı isteyeceğim. Ama bu genel hakların, hukuklarının farkında olup takip edilmesini istediğiniz eee stratejik planın revizyonu ne zaman? Bir sonraki 2029. 2029'dakinin nasıl kurgulanmasını daha doğru bulursunuz?
Biraz eee hemşehrilerimize, şöyle şöyle... Tabii ki o değişikliğin bir sınırı ve bir sebebi var. Çok marjinal ve çok yüzdesi tutmayan nedenlerle beraber olabilecek sınırlı bir değişiklik, kapsamlı olamaz. Öyle, "Hadi bunu sildim, bir tane daha sıfırdan yaptım." gibi olamaz. Ama sonuçta bu işler de sürdürülebilir işler olması gerekiyor. Her 5 yılda bir onu olduğu gibi sildim, çöpe attım. Hadi, mesela bu söylediğiniz bu anlamda çok anlamlı.
Yani, 2029 dediğinizde 4 yıl var. Ne kadar uzun bir zaman ki, bir şehrin hayatı açısından, bir şehrin işte nazı, mimari planları, 1000'lik planları, 5000'lik planları ya da işte nasıl söylerseniz söyleyin, bunlar 4 yıllık bir insan ömrü gibi değil. Bir şehir ömründe hiçbir şey... Yani biz bugün aslında başlasak, 2029'un çalışmalarına belki bir noktaya belki gelebiliriz. Hani ben eee kanun diyor ya, yerel seçimler bittikten sonraki 6 ay içinde yapar ve şeye gönderir. Hı hı. Eee, o şeyin görevi, belediye başkanının ve belediye meclisinin görevi.
Hadi mesela bu söylediğiniz, bu anlamda çok anlamlı. Yani 2029 dediğinizde 4 yıl var. Ne kadar uzun bir zaman ki bir şehrin hayatı açısından; bir şehrin nazı, mimari planları, 1000'lik planları, 5000'lik planları, ya da nasıl söylerseniz söyleyin, bunlar 4 yıllık bir insan ömrü gibi değil. Bir şehir ömründe hiçbir şey. Yani biz bugün aslında başlasak, 2029'un çalışmalarına belki bir noktaya gelebiliriz. Hani ben, kanun diyor ya, yerel seçimler bittikten sonraki 6 ay içinde yapar ve şeye gönderir. O şeyin görevi; belediye başkanının ve belediye meclisinin görevi.
Halk o şehirde sürekli yaşıyor. Tabii ki belediye başkanı ve meclis üyeleri de yaşıyor. Ama halkın o anlamdaki katılımı ve devamlılığı sürdürülebilir ve sürekli olmak zorunda. Yani ben bugünden 2029'da ne istediğimi şehrin genel hakları anlamında biliyorum. Daha çok yeşil istiyorum. Daha çok ağaç istiyorum. Daha çok gezmek istiyorum. Belki daha az beton istiyorum. Dolayısıyla bunlar 2029'da da değişmeyecek şeyler. 2029'da "Daha çok beton istiyorum" diyen bir Çankaya olacağını zannetmiyorum.
Dolayısıyla bugünden o güne yönelik bir plan çalışması yapmaya başlamak için hiç geç değil. Tam tersi, bugün üniversitelerle oturup konuşmaya başlarsak, 2029'da belki bir noktaya gelebiliriz. Ya da o gün meclis üyesi olacak arkadaşlara ya da aday olacak arkadaşlara biz bir yol haritası sunabiliriz. Çünkü 2029'da insanlar tekrar bizim karşımıza çıkacaklar ve o isteyecekler. Belki biz isteyeceğiz, yine hem siyasi parti olarak isteyeceğiz hem de birey olarak meclis üyeleri isteyecekler.
O meclis üyelerini bizim bir el kitapçığıyla, bir yol haritasıyla, "Biz bunları istiyoruz. Biz Çankaya'nın gerçek yurttaşlarıyız. Biz buranın sahibiyiz" diyerek bilgilendirebiliriz. Dolayısıyla ben sizden 5 yıl boyunca, tabii ki de herkesin bir vaadi var. Gayet doğaldır. Siyaset iddia işidir, vaat işidir. O vaatlerle benim taleplerim ne kadar tutuyor birbirini? Bakalım. Belki de bir vaat, bir söylem sizin istediğiniz 5 yıllık planı, hani birebir olmasa da %60, %70, %80 anlamında tutuyorsa siz de mutlu olursunuz. Zaten bizim istediklerimizi dile getirmişler, dökmüşler. Bakalım bundan sonra bunu nasıl uygulayacaklar dersiniz.
Dolayısıyla bugünden şey değil, hani 202'de hemen 2 aylık, 3 aylık bir apar topar çalışma değil. Bu, yaşayan bir şey. Şehirler yaşıyor. Şehirler devam ediyor. Şehirler gelişiyor. Bu gelişme ve devamlılık açısından biz, bu işin neresindeyiz, bunları değerlendirmek bence daha sürdürülebilirlik açısından daha doğru.
Harika. Yani o zaman, hani siz Çankaya Belediyesi'nin içerisindeki 4 veya 5...
Dolayısıyla, bugünden öyle hemen 202'de, 2 aylık, 3 aylık bir apar topar çalışma değil. Bu, yaşayan bir şey. Şehirler yaşıyor, şehirler devam ediyor, şehirler gelişiyor. Bu gelişme ve devamlılık açısından, bence biz bu işin neresindeyiz, buna bakmak daha sürdürülebilirlik açısından daha doğru.
Yani o zaman, hani siz Çankaya Belediyesi'nin içerisindeki 4 veya 5 belediye başkan yardımcısının, stratejik plandan sorumlusunuz, değil mi? Evet. Dolayısıyla, ben kişi olarak Solfaol'da her pazartesi akşamı koordinasyon toplantısı yapıyor. Oraya da ben Ayrani Sent Meclisi'nin gönüllüsüyüm, Çankaya Kent Konseyi'nin de. Biz 2029 stratejik planının hazırlıklarına nasıl başlayacağımıza dair olan süreci, sizden aldığım ilhamla olabildiğince erken bir şekilde hem Solfaol'un gündemine getireceğim hem de Ayranlı Sent Meclisi'nin gündemine getireceğim.
Diliyorum, siz de kendi takım arkadaşlarınızla, Mart'ta seçim başlıyor. 6 ay içerisinde yapma telaşı olduğunu biliyorum. O telaşlardan önce biz size, tırnak içinde, kurumsal yapıya yardımcı olmaya çalışırız. Ayrıca, yurttaşların bu sürece ne kadar farkındalık yahut sorumluluk sahibi olup, katma değer yaratacak önerilerde bulunacaklarına dair bir sorumluluk alırlarsa, bunun şahsen takipçisi olacağım. Pazartesi günü, haftaya Solfaol'un değerlendirme toplantısının gündemine getireceğim.
Şimdi isterseniz, bir de şu değerlendirme, performans programı dediniz ya yıllık bazda, bununla ilgili bir şey söyleyin. Sonra Çankaya'ya stratejik plan üzerinde birkaç şey konuşalım. Performans değerlendirme aşaması, aslında benim az önce söylediğim gibi, biz başlangıçları çok güzel kağıt üstünde yapıyoruz; her konuda. Pazartesi rejime başlıyoruz, salı günü baklava yiyoruz, çocuğu okula yazdırıyoruz, öğretmene emanet ediyoruz, tatil programı yapıyoruz, evde oturuyoruz gibi planları, programları çok güzel yapıyoruz ama uygulamaya geçtiğimizde genelde devamını getiremiyoruz.
İşte performans değerlendirme, bu anlamda stratejik planı yapmanın önüne geçen bir sistem. Yani bir plan yaptın, bakalım bu planı yüzde kaç oranında uyguladığını ölçen sistem, performans programıdır.
Şimdi isterseniz, bir de şu değerlendirme, performans programı dediniz ya yıllık bazda onunla ilgili bir şey söyleyin. Sonra Çankaya'ya stratejik plan üzerinde birkaç bir şey konuşalım. Performans değerlendirme aşaması, zaten aslında benim az önce söylediğim şey; biz başlangıçları çok güzel kağıt üstünde yapıyoruz. Her konuda.
Pazartesi rejime başlıyoruz, Salı günü baklava yiyoruz, çocuğu okula yazdırıyoruz, öğretmene emanet ediyoruz. İşte tatil programı yapıyoruz, evde oturuyoruz gibi planları, programları çok güzel yapıyoruz, ama uygulamaya geçtiğimizde genelde devamını getiremiyoruz. İşte performans değerlendirme, bizi o anlamda stratejik planı yapıp, arkana bakmanın önüne geçen bir sistem. Yani bir plan yaptın, bakalım bu planı yüzde kaç oranında uyguladığını ölçen bir sistem performans programı.
Dolayısıyla bizim performans raporlarımız, faaliyet raporlarımız, kesin hesap raporlarımız; bir belediyenin üç önemli raporu vardır biliyorsunuz yıl içinde. Nisan ayındaki faaliyet raporu, mayıs ayındaki kesin hesap raporu ve Ekim ayındaki bir sonraki yılın bütçe raporu. Bunlar bir belediyenin üç kritik rapor ayıdır. Bunların hepsi, sizin stratejik planınızın ne aşamasında olduğunuzu gösteren aşamalardır.
Bu anlamda, ölçümlendirme açısından faaliyet ve kanunda da zaten yeri vardır. Yüzde kaç, nerede tamamladın? Ne yaptın? Yapamadıysan niye yapamadın? Bunu da anlatacak şekilde aslında sistemi zorlayan, "yap arkana bakma" demeyen şey işte bu raporlardır. O anlamda da çok kıymetli.
Peki o zaman, biz bir yandan bunu da yayınlanacaktır muhtemelen, performans değerlendirmeleri. Dolayısıyla hemşehrilerimizin stratejik planla ilgili web sitesindeki, biraz sonra ben altısını da okumaya çalışacağım. Çabuk çabuk, sizden de hepsini anlamlandırmanızı rica edeceğim. Hem onlarla ilgili, hem de sonra neler yapılmış. Bir de bizim 2029'a hazırlık olması açısından, muhtemelen herkes bir şekilde şey yapalım.
Kritik şeyde hani şuraya yazdığım şeyi, izninizle söyleyeyim. Bir de belediye meclis toplantılarına davet ettiniz insanlara. Toplantıların açık olduğunu. Ya bunların da genellikle; bilmiyorum, benim aklıma bizim belediye meclisi salonumuz biraz küçük biliyorsunuz. Evet, muhtemelen yani hem belediye meclis salonumuzu, hem de belki de o belediye meclis toplantılarının çalışma yöntemini, yapılma yöntemini; daha çok gruplarda değil de belediye meclis toplantılarında tartışılan, ve belki de bilmiyorum yani, kulakları çınlasın, benim fındıklımda canlı yayınlanıyor, başka yerlerde falan filan.
Belki öyle bir şeylerle de, belki belediye meclis üyeleri buradayken onlarla konuşmuştuk. Semt ziyaretleri yapıp, belediye meclis gündemlerini semtlerle birlikte verelim. Böyle böyle, hiç olmazsa bir yerelden yeni siyaset kültürünün inşasıyla ilgili şeyler yapabiliriz.
Bir de belediye meclis toplantılarına davet ettiniz. İnsanlara toplantıların açık olduğunu belirtmek önemli. Genellikle bu durum, hani bilmiyorum, benim aklıma bizim belediye meclisi salonumuzun biraz küçük olduğu geliyor, biliyorsunuz. Evet, muhtemelen hem belediye meclis salonumuzu hem de belki de o belediye meclis toplantılarının çalışma yöntemini, yapılma yöntemini gözden geçirmemiz gerek. İşte daha çok gruplarda değil de belediye meclis toplantılarında tartışılan hususlar üzerinde duralım.
Belki de, bilmiyorum, kulakları çınlasın; benim Fındıklı'da canlı yayınlanıyor, başka yerlerde falan. Belki öyle bir şeylerle, belediye meclis üyeleri buradayken onlarla konuşmuştuk. Semt ziyaretleri yapıp belediye meclis gündemlerini semtlerle beraber paylaşabiliriz. Böylece, hiç olmazsa, yerelden yeni siyaset kültürünün inşasıyla ilgili şeyler yapabiliriz. Hazırda genç arkadaşlarımız geleceklerini inşa etme sürecine bu kadar güçlü yaklaşmışlarken, hiç olmazsa onlara da bir alan açmış oluruz. Kesinlikle.
İzninizle, stratejik planla ilgili konuya gelelim. Sevgili hemşehrilerim, bu Çankaya Belediyesi'nin 2025-2029 stratejik planı. Eminim Anıl Bey, onlarca kez üzerinden geçmiştir. Ben de üç kere, hani bir keresinde Çankaya Kent Konseyi'nin genel kurulundan önce altlarını çizerek bakmıştım. Bir de bu programdan önce tekrar göz atma fırsatım oldu.
Muhtemelen bir göz atarsanız, mesela çok kritik şeylerden bir tanesi, Çankaya Belediyemizin bu stratejik planı belirlemeden önce geleceğe bakış ve temel değerler üzerine yapılan hazırlıkların neleri kapsadığını belirttiği maddelerdir. Çabuk bunları okuyayım. Belki bunlardan öne çıkarmak istediğiniz bir şeyler varsa, söyleyebilirsiniz.
Halkçı belediyeciliğin tüm paydaşları ile karar ortaklığı içinde insan ve doğa odaklı hizmet vermeye dair bir misyonu varmış. Çankaya Belediyemiz vizyonunda da yine katılımcılık, hesap verebilirlik ve ortak akla dayanan bir yaklaşım vurgulanıyor. Yani, bizim hani Kent Konseyi'nin o hamasi cümlesinde de yazan, ve hepimizin çok kolaylıkla söylediği fakat uygulamalarını hepimiz ne kadar yapabiliyoruz, bunları birlikte değerlendirelim.
Çankaya Belediyesi de misyonunda ve vizyonunda bunu söylüyor. Temel değerlerde de 3, 6, 10 tane temel değeri var: Kamu yararı, şeffaflık, eşit hizmet, katılımcılık, pozitif ayrımcılık, etkin ve etkili hizmet, etik değerlere bağlılık, güler yüzlü ve çözüm odaklı olmak, insan ve çevre odaklı yaklaşım, toplumsal cinsiyet eşitliği.
Şimdi, katılımcılıktan Çankaya Belediyemizin nasıl bir cümle kurduğunu okuyayım. Sonra bunlarla ilgili ne söylemek istersiniz, çünkü bundan sonraki belirlediğiniz altı ana maddeyi bunlara dayanarak koordine ediyorsunuz.
"Her karar aşamasında katılımın sağlanması esastır. Her karar aşamasında katılımın sağlanması esastır. Çankayalılar ile birlikte ortak akla dayalı projeler geliştirilecek. Halkın izleme..."
Ben, katılımcılıktan Çankaya Belediyesi'nin nasıl bir cümle kurduğunu okuyayım. Sonra bu konular üzerinde ne söylemek istersiniz? Çünkü bundan sonraki belirlediğiniz altı ana maddeyi bunlara dayanarak koordine ediyorsunuz.
"Her karar aşamasında katılımın sağlanması esastır. Çankayalılarla birlikte ortak akla dayalı projeler geliştirilecektir. Halkın izleme, biraz önce söylediğiniz gibi, değerlendirme aşamasında da yer alması sağlanacaktır."
Bakmak ister misiniz? Yani, bu altı tane maddeye geçmeden önce, gerçekten stratejik planın hazırlanması sürecinde, o bahsettiğiniz hem maddi tarafı, bütçeyi hem de ana uygulamanın yönünü belirleyen kararlar hangileri?
Aslında az önce de söylediğiniz gibi, Kent Konseyi'nde vesairede biz, Türkiye'de kalıplaşmış klişe lafları, cümleleri çok seviyoruz. Belli dönemlerde, belli zamanlarda her cümlemizde, her yazdığımız misyon, vizyon konularında da mutlaka o cümleleri geçirmekten hoşlanıyoruz. Çünkü bu cümleler oldukça popüler oluyor. Bunları yazmak çok kolay, ama önemli olan gerçekten bunları içselleştirip içselleştirmediğimiz. Mesela kamu yararı; belediye, az önce söyledim, insanların kendi vergisinin nasıl harcandığını çok rahatlıkla görebileceği bir kurumdur. Çünkü belediye sizden vergi alır ve harcama yapar. Yaptığı harcamayı yıl sonunda kesin hesap raporunda, faaliyet raporunda nereye harcadığını çok açık bir şekilde gösterir.
Ben, kamu yararı gözetmeyen bir iş yapmamalıyım. Ne yapıyorsam, yapayım, kamu yararı olmalı. Vatandaşa kamu nedir? Günün sonunda halktır. Ben, halkın yararına olmayan hiçbir işin içerisinde olmamalıyım. Niye? Çünkü halkın parasını alıyorum. Halkın parasını aldıysam, halkın yararına bir iş yapmak zorundayım. Onların yararına olmayan, belli bir zümrenin, belli bir kliğin, belli bir grubun sadece işine yarayacak bir işin içine giriyorsam, zaten ben o işin içinde olamam. Kanun da buna elvermez, izin vermez. O yüzden kamu yararı çok önemli.
Şeffaflık bir diğer önemli nokta. Ben hep aynı noktaya geliyorum; eğer şeffaf olamayacaksa, belediyenin bu işin devam etme ihtimali yok. Niye şeffaf olmak zorundayım? Burası benim özel şirketim değil. Biz, halk adına, halkın temsilcisi olarak orada bulunan insanlarız. Ben halk adına bir yerde bulunuyorsam, bana oy versin veya vermesin, hiç önemi yok. Bir mevkide, bir makamda bulunuyorsam, ben orada sadece onlar adına bulunuyorum.
Onların yararına olmayan, belli bir zümrenin, belli bir kliğin, belli bir grubun sadece işine yarayacak bir işin içine giriyorsam, zaten ben o işin içinde olamam. Kanun da buna el vermez, izin vermez. O yüzden kamu yararı, çok şeffaflık. Ben hep aynı noktaya geliyorum; şeffaf olamayacaksa belediye, zaten bu işin devam etme ihtimali yok. Niye şeffaf olmak zorundayım? Burası benim özel şirketim değil. Biz, halkın adına, halkın temsilcisi olarak oralarda bulunan insanlarız.
Ben, halk adına bir yerde bulunuyorsam, bana oy versin vermesin hiç önemi yok. Bir mevkide, bir makamda bulunuyorsam, ben orada sadece onlar adına bulunuyorum. Kendi adıma bir iş, kendi kararımla bir iş yapamam ben. Dolayısıyla her konuda vatandaşlar, her konuda belediyelere hesap sormalılar, soru sormalılar, takip etmeliler. Ben şeffaf olmak zorundayım. Çünkü ben, sadece onlar adına orada bulunan bir temsilciyim.
Bir temsilci olduğum için orası, benim kendi özel şirketim, kendi aile şirketim, kendi mülkiyetim değil. Ben orada sadece bir temsil görevini yerine getiriyorum. Görevimi lıkıyla yerine getirmezsem, kanunda ilgili ceza maddeleriyle de yargılanmayı göze alıyorum. Dolayısıyla bir belediyenin şeffaf olmaması, zaten bizim dünyaya bakış açımızdan mümkünatı olmayan bir şey.
Eşit hizmet, bir belediye nasıl olur da? Mesela, ben aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin her zaman gurur duyduğum bir üyesiyim. Ben, sadece bana oy veren mahallelere hizmet götürüyorsam, bana oy vermeyen insanlara hizmet götürmüyorsam, orada siz eşitliği, sürdürülebilirliği nasıl sağlayacaksınız? Nasıl genel siyasette bir iddianız olacak? Hesap ederseniz, hizmet götürmediğiniz mahallelerden de vergi alıyorsunuz. Yani bu, aslında sadece yerelde olan bir konu değil, bu zaten insanın hayata bakış açısıyla ilgili bir şey.
Ben o mahalleden, o mahalleden bana oy çıkmıyor. Ben oraya hizmet götüreyim ama o mahalleden de emlak vergisi alıyorsunuz. O mahalleden de çöp vergisi alıyorsunuz. O mahalleden de işgali alıyorsunuz. O zaman o mahalleden de o gelirleri almayın. Eğer oraya hizmet götürmeme gibi sakat bir düşünceniz varsa, bu mümkün olmayan bir şey.
Nasıl Cumhuriyet Halk Partisi, şu an bütün anketlerde, son yerel seçimlerde birinci çıktı? Çünkü biz her yere eşit hizmet götürmekle, pozitif ayrımcılık yapmakla başarılı olduk. Eğer ülkede, mahallede, bizim zaten geleneklerimizde vardır. Bir insan zordaysa, dardaysa, ilk elimizi bizim uzatmamız gerekir. Bizim yanında olduğumuzu hissettirmemiz lazım. Niye? Burada devletin gücü var. Burada belediyenin gücü var. Ben, zorda olanın, darda olanın, sıkıntıda olanın yanında olup, arkasında olup, "Korkma kardeşim, biz buradayız" demek istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi şu an bütün anketlerde, son yerel seçimlerde birinci çıktı. Çünkü biz her yere eşit hizmet götürmekle, pozitif ayrımcılık yapmakla, eğer ülkede, mahallede zaten geleneklerimizde var. Bir insan zordaysa, dardaysa, ilk elimizi bizim uzatmamız gerekir. Bizim yanında olduğumuzu hissettirmemiz gerekir. Niye? Burada devletin gücü var. Burada belediyenin gücü var. Ben zorda olanın, darda olanın, sıkıntıda olanın yanında olup, "Korkma kardeşim, biz buradayız, biz senin yanındayız." diyemiyorsam, zaten buralarda durmamızın; buralarda olmamızın hiçbir anlamı yok.
Bir sokak hayvanı, bir kışın -10 derecede bir insan sokakta, soğukta yatıyorsa ve ben evimde sıcak yatağımda yatıyorsam, bunun belediyeyle ya da genel bir siyasetle de ilgisi yok. Bunun, insanın hayata bakış açısıyla ilgisi var. Orada siz rahatlıkla uyuyabiliyorsanız, o zaman sorun sizde demektir. Hele ki yetkiniz varsa o insanı oradan kurtarabilecek yetkiniz varsa, ona rağmen duruyorsanız, o zaman zaten bambaşka bir boyutta; o zaman insanlıkla ilgili başka bir durum var.
İşte bu pozitif ayrımcılık, etik değerlere bağlılık ve bunların hepsi bir araya geldiğinde, aslında sizin ne kadar insan olduğunuzu, ne kadar insani değerlere sahip olduğunuzu, ne kadar sorumluluk sahibi olduğunuzu ve ne kadar namuslu olduğunuzu gösteriyor. Bunların hepsini bir araya getirdiğinizde, sonuçta ben burada bu pozisyonu işgal ettiğim için, insanların adına burada, bana oy versin veya vermesin, bütün insanları temsilen ben oradayım. Dolayısıyla onlara hesap vermek benim için bir zorunluluk, bir seçenek değil.
Hiç kimse hesap vermemekten kaçmamalı. Herkes, günün sonunda gönül rahatlığıyla çıkıp o hesabı verebildiği sürece, o hesabı vermekten çekinmediği sürece, zaten şeffaf olursunuz. O sizin doğal hayatınızın, etik değerlerinizin bir parçasıdır. Bunun için bir şeyden kaçmaya, yan yollara sapmaya, arka planlara gitmeye gerek yok. Siz zaten kendinizden eminseniz, her zaman şeffaf olursunuz.
Çankaya Belediyesi'nde 2020 yılında Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı oldum. 2019'da meclis üyesi oldum. Beş yıldır Sayıştay Denetçileri Çankaya Belediyesi'nde çok memnunum. Her şeyimiz açık. Sürekli defterlerimiz incelenir. Sürekli işlemlerimiz kontrol edilir. Bunu olumsuz anlamda da söylemiyorum. Hesap veremeyeceğimiz hiçbir konumuz da olmadı bugüne kadar. Arkadaşlar, müfettiş arkadaşlar gelirler, bakarlar, defterlerimizi incelerler. Bu gayet doğal ve güzel bir şey.
Ben 2020 yılında Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı oldum. 2019'da meclis üyesi oldum. 5 yıldır Sayıştay denetçileriyle Çankaya Belediyesi'nde çok memnunum. Her şeyimiz açık. Sürekli defterlerimiz incelenir. Sürekli işlemlerimiz kontrol edilir. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Hesap veremeyeceğimiz hiçbir konumuz olmadı bugüne kadar. Arkadaşlar, müfettiş arkadaşlar gelirler, bakarlar, defterlerimizi incelerler. Bu gayet doğal ve güzel bir şey. Niye? Bir taraftan proaktif dediğimiz önden kontrol mekanizması çalışıyor, bir yandan kendi kendinizi kontrol ediyorsunuz. Siz yanlış bir şey yapmadığınız sürece, istediği kadar herkes gelsin, bundan mutlu olursunuz. Memnun olursunuz. Sayıştay da gelsin denetlesin, ülke müfettişi de gelsin denetlesin. Bizim kendi belediyemizdeki müfettişler de gelsin. Esasen halk gelsin denetlesin. Çünkü bana oy veriyor ya da vermiyor, fark etmez; ama oy kullanıyor. O gelsin, denetlesin, baksın ve desin ki, "Şurada hatalısın, burada doğrusun, burada yanlışsın." Ona göre de siyaset düzelsin.
O yüzden bunların hepsi, bu temel değerler dediğimiz, aslında sizin de günlük yaşamınızın bir parçası olan normal insani değerlerin buraya aktarılmış hali. Ben böyle görüyorum bunu. Çok teşekkür ediyorum.
Sonuç olarak, bu temel değerler bahsettiğiniz stratejik plan toplantılarında belirleniyor. Dolayısıyla şu anda bizim programımızı izleyen birkaç yüz kişinin dışında, birkaç milyonun yaşadığı kentimizde, 10 üniversite, 300.000 üniversite öğrencisi, o kadar esnaf, bu kadar sivil toplum örgütü ve 24 tane bildiğim kadarıyla TİMOP'ta sadece meslek odası var; bunun dışında da birçok meslek odası var. Hepimizin bir şekilde bu sürecin parçası olmaya hakkının dışında, sorumluluğumuz da var. Buraya yazılanlara bir yorumumuz varsa... Hani dediniz ya, biraz önce "revizyon olacak ama bütçe kısıtlı şeyler" ama bunların tekrar gözden geçirilmesi mümkün.
Temel değerler arasında, mesela geçen sene Ağustos ayında çıkan hayvan koruma değil, hayvan katliam yasasının burada, mesela, patiliyle ilgili bir şey göremedim. Mesela onun değiştirilmesinde gündeme alınması, sadece bir toplantı yaparak bunu gündeme getirmekte ve bununla ilgili neler yapabileceğimizi konuşmakta fayda olabilir. Sadece temel değerler açısından söylüyorum; çevreye duyarlı insanınız falan diye. İsterseniz, hani yaklaşık bir 10-15 dakikamız var.
Buraya yazılanlara bir yorumumuz varsa, hani dediniz ya, biraz önce hani revizyon olacak ama bütçe kısıtlı. Bu şeylerin tekrar gözden geçirilmesi mümkün. Temel değerler arasında; mesela geçen sene Ağustos ayında çıkan bu hayvan koruma değil, hayvan katliam yasasının bir şekilde burada, mesela patilicla ilgili bir şey göremedim. Bunun değiştirilmesinde veya gündeme alınmasında sadece bir toplantı yaparak belki bunu gündeme getirmek ve bununla ilgili neler yapabileceğimizi konuşmakta fayda olabilir.
Sadece temel değerler açısından söylüyorum, çevreye duyarlı insanınız falan diye. İsterseniz, hani yaklaşık 10-15 dakikamız kaldı. Şu 6 tane madde ile ilgili hani isterseniz ben okuyayım, isterseniz siz okuyun.
Sevgili dostlar, oraya gitmeden bir de şey vardı. Onu da seslendireyim en azından. Çankaya Belediyesi, biraz önce söylediğimiz bu stratejik planı hazırlarken geleceğe bakışta, misyon, vizyon, temel değerlerden önce, hepimizin ilçe olarak, kent olarak güçlü yönlerimiz, geliştirmesi gereken yönlerimiz, fırsatlarımız ve tehditlerimiz diye bir analiz yapmış.
Bu analizde ben bir şeyin altını çizdim. Yorum yapmayacağım onunla ilgili. Şimdi güçlü yönlerde Çankaya Belediyesi diyor ki, muhtarlıklarla, sivil toplum örgütleriyle, kent konseyi ile güçlü işbirliği ve iletişimin olması bizim en güçlü yanlarımızdan bir tanesidir. Dolayısıyla, başka üretim tesisleri varmış, teknolojik olanakları varmış, güçlü bir kurum kültürü varmış, kurum mali yapısının güçlü olması falan diyor.
Ben sizlerden rica ediyorum. Stratejik planın web sitesindeki versiyonuna bunlara bir göz atmanız mümkünse. Son 6 tane amacı okuyayım. Belki birer cümleyle yorum yaparsınız. Bir yandan da hemşehrilerimiz duysun ve bunlarla ilgili gündeme getireceği bir şey varsa, yazılı, sözlü, semt meclisinde, kent konseyinde veya meslek odasında ilgili yerlerde gündeme getirsin.
Genel kurullarda ilk amaç şu: Kurum kültürü doğrultusunda yenilikçi teknolojileri kullanarak ve hizmet kalitesiyle çeşitliliğini arttırarak finansal açıdan güçlü, şeffaf bir kurumsal yapının sürdürülmesini sağlamak. Şeffaflığın altını çizmişsiniz. Bunu birkaç kere daha söylediniz.
İkinci amaç, insan odaklı yaklaşım ile halkla ilişkiler politikasını geliştirerek katılımcı yönetimi sürdürmek. Yani demek ki Çankaya Belediyesi kendisinin katılımcı olduğunu düşünüyor ve katılımcı yönetimi sürdürmeyi düşünüyor.
Şey söylemek isterseniz, ben üçüncüyü bulurken onu söyleyin isterseniz. Tamam mı? Yani hem katılımcı derken bunu hem belediye içinde hem de diğer bileşenlerden bahsediyor. Aynen öyle. Hem belediye içinde hem de Çankaya'da yaşamaktan bahsediyor.
Genel kurullarda ilk amaç şu: Kurum kültürü doğrultusunda yenilikçi teknolojileri kullanarak ve hizmet kalitesini arttırarak finansal açıdan güçlü, şeffaf bir kurumsal yapının sürdürülmesini sağlamak. Şeffaflığın altını çizmişsiniz; bunu birkaç kez daha vurguladınız.
İkinci amaç, insan odaklı yaklaşım ile halkla ilişkiler politikasını geliştirerek katılımcı yönetimi sürdürmektir. Yani demek ki Çankaya Belediyesi, kendisinin katılımcı olduğunu düşünüyor ve bunu sürdürmeyi hedefliyor. Ben üçüncü amaç üzerinde düşünürken, eğer söylemek istediğiniz bir şey varsa, lütfen paylaşın. Hem katılımcı derken, bu durumu hem belediye içinde hem de diğer bileşenlerle ilgili olarak ele alıyoruz.
Aynı şekilde, hem belediye içinde hem de Çankaya'da yaşayan insanlar, sonuçta Çankaya'nın sahipleridir. Dolayısıyla, kendi ilçelerinde, mahallelerinde ve sokaklarında yapılacak işle ilgili karar alma sürecinde, öneri sürecinde veya çözüm önerisi sürecinde söz sahibi olmaları en doğal haklarıdır. Bunu aslında orada vurgulamak, yalnızca o olguyu kitaba yazmaktan ibaret değildir.
Bu metni okumamın bir nedeni de var: Hangi kentten izlenirse izlensin, bu programın benzer şeyleri her yerde gündeme geldiğini görüyoruz. Benzer stratejik plan başlıkları her yerde yazılmıştır; bu durumun, sizinde belirttiğiniz gibi, içselleştirilip herkesin sürece dahil olması gereklidir.
Üçüncü amaç ise ekolojik dengeyi koruyarak doğa dostu bir yönetim anlayışı ile sürdürülebilir kent sağlığı ve çevre yönetimini gerçekleştirmektir. Az önce de belirttiğimiz gibi, kimse kentlerin beton yığınları haline gelmesini ve daha fazla bina inşa edilmesini istemez. Tam tersine, herkes daha fazla yeşil alanın, daha fazla ağacın ve daha fazla ormanın bulunduğu, parkların yer aldığı alanlarda yaşamak ve çocuklarını bu şekilde büyütmek ister.
Dördüncü amaç, bilim, kültür, sanat ve spor etkinliklerinin çeşitliliğini yaygınlaştırarak Çankaya halkına sunmaktır. Bunu çok önemsiyorum. Ekonomik kriz dönemlerinde insanlar maalesef önce kültür ve sanattan, spordan ve sosyallikten vazgeçiyorlar. Neden? Çünkü evine ekmek götüremediği durumda, sinemaya ya da tiyatroya gitme imkanı olmuyor. Ancak kültür, insanın yaşam kaynaklarından biridir. Kültürün, sporun ve sanatın olmadığı bir yerde yaşam damarlarımızdan biri eksiktir. Biliyorsunuz, Atatürk'ün en meşhur cümlelerinden bir tanesi de bu konuyla ilgilidir. Dolayısıyla Çankaya Belediyesi olarak, kültürün, sanatın ve sporun olmadığı bir alanda olamayız. Her zaman destek gerektiği zaman, biz orada olmalıyız.
Dördüncüsü, bilim, kültür, sanat ve spor etkinliklerinin çeşitliliğini yaygınlaştırarak Çankaya halkına sunmak. Bunu çok önemsiyorum. Az önceki ekonomik krizden bahsederken, başka bir röportajımız vardı. Ekonomik kriz dönemlerinde insanlar maalesef önce kültür ve sanattan vazgeçiyor, spordan ve sosyallikten de mahrum kalıyorlar. Neden? Çünkü evine ekmek götüremediği bir durumda, insan maalesef sinemaya da gidemiyor, tiyatroya da gidemiyor. Ancak kültür, hayatın en yaşamsal kaynaklarından bir tanesi. Kültürün, sporun ve sanatın olmadığı yerlerde, yaşam damarlarımızdan biri eksiktir. Biliyorsunuz, Atatürk'ün en meşhur cümlelerinden bir tanesi budur.
Dolayısıyla, Çankaya Belediyesi olarak biz kültürün, sanatın ve sporun olmadığı, eksik kaldığı alanlarda olamayız. Her zaman ne zaman destek gerekiyorsa, ne zaman yanında olmamız gerekiyorsa, ne zaman öncü olmamız gerekiyorsa, Çankaya Belediyesi o tarihsel misyonuyla her zaman kültürün, sanatın, sporun ve gençliğin yanında olacaktır. Bu da bizim görevlerimizden biridir. Çok teşekkür ederim.
Beşincisi, sondan bir önceki madde; sosyal ve ekonomik yoksunluk içinde bulunan Çankayalıları desteklemek. Çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşlılara, engellilere ve diğer kesimlere yönelik sürdürülebilir ve hak temelli sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetleri sunmak. Bu, günümüz Türkiye’sinde çok önemli. Keşke biz bugün dünyada teknolojinin ve modernitenin geldiği yerlerde bu konuları konuşmuyor olsak. Üniversiteli arkadaşlarımız keşke akşam nerede ne yemek yiyeceğim diye düşünmek yerine gelecekleriyle, bilimle, sanatla ve keyifle ilgili şeyler düşünebilseler. Gençliği hiçbir şekilde kısıtlamamak gerekiyor. Ne istiyorlarsa onları düşünmeliler, ama akşam nerede yemek yiyeceğimiz en son düşünmeleri gereken şey olmalı. Bu da sadece zevk açısından olmalı, para açısından olmamalı.
Biz Çankaya Belediyesi olarak yıllardır hem merkez binamızda Kızılay'da hem de 100. yıldaki Çankaya evimizde üniversite öğrencilerine akşamları ücretsiz yemek veriyoruz. Yaklaşık günde 2000-3000 üniversite öğrencisi geliyor. Yıllardır bu uygulamayı sürdürüyoruz ve gururla devam ettiriyoruz. Ancak bir taraftan, ülkenin geldiği durumu düşündüğümüzde bu çok üzücü bir noktadır. Her zaman yapalım, hiç problem değil. Ama keşke gençler daha farklı şeyleri düşünebilse ve biz de bu konuda onlara yardım edebilsek; ama bu kadar zor durumda olmasalar.
İlkokul öğrencilerine, kantini olmayan okullarda, daha dar gelirli mahallelerde her öğlen sıcak yemek götürüyoruz. İnsanlara yardımcı olabilmek için çeşitli projeler yürütüyoruz. Ayrıca, zor durumdaki ailelere nakit desteğinde bulunan halk kartımız var. Üniversiteye hazırlık ve liseye hazırlık kurslarımız da ücretsiz. Çocuklar, lise ve ortaokul öğrencileri geliyorlar.
İlkokul öğrencilerine, kantini olmayan okullarda, daha dar gelirli mahallelerde her öğlen sıcak yemek götürüyoruz, insanlara yardımcı olabilmek için. Halk kartımız var ve zor durumda olan ailelere nakit desteğinde bulunuyoruz. Üniversiteye hazırlık ve liseye hazırlık kurslarımız var, ücretsiz. Çocuk lise ve ortaokul öğrencileri geliyorlar. Bu yıl dijitale de taşıdık bu öğretim modelini. Önümüzdeki yıl dijital akademi anlamında çok daha fazla devam ettireceğiz. Oradan çocuklarımızı, gençlerimizi üniversiteye ve liseye ücretsiz hazırlamak, bu ücretsiz kurslarda pozitif ayrımcılıkla gelir adaletsizliğinin, eğitim adaletsizliğinin olduğu bir ortamda bu işi ne kadar eşit hale getirebiliriz diye düşünerek insanların yanında olmaya çalışıyoruz.
Bugünkü Türkiye'de belediyecilik, daha çok sosyal belediyeciliğe kaydıysa, işte nedenleri ve sonuçları biraz da bunlar. Son stratejik planın 6. maddesi, "Kentsel yaşam kalitesini yükseltmek için Çankıyalıların katılımı ile akıllı kent uygulamalarını kullanarak, planlı ve doğaya uyumlu kentleşmeyi ve mekansal gelişmeyi sağlamak" demişsiniz. Yani, sevgili hemşehrilerim, bilmiyorum Anıl Bey, yavaş yavaş toparlama cümlelerine geçerken, bizim geleceğe bakışımızı biraz önce seslendirdiğimiz misyon ve vizyonun ardından temel değerlerle ilgili başlattığımız şeyde 6 tane amaç belirlenmiş. Bunların altında onlarca hedef var ve hedeflerin altında da performans göstergeleri mevcut.
Aslında baktığınızda, bu kentin birlikte nasıl yönetilebileceğine dair, biraz önce Anıl Bey'in söylediği ölçülebilecek, takip edilebilecek, denetlenebilecek birçok ipucu var. Yenilerinin ilave edilmesi veya mevcut belirlenmiş hedeflerin takip edilmesi de bizim sorumluluklarımızdan biri. Bu, yalnızca belediye meclis üyelerinin veya bürokratların değil, Ankara'daki ve Çankaya’daki 2 milyon hemşehrimizin sorumlulukları diye düşünüyorum. Siz geneliyle bir şeyler söyler misiniz? Yavaş yavaş toparlayalım.
Vallahi şöyle söyleyeyim. Biliyorsunuz, bir klişe vardır: Türkiye'nin kalbi Ankara'dır. Ankara'nın da kalbi Çankaya'dır. Dolayısıyla, Çankaya Türkiye'nin kalbine ev sahipliği yapmaktadır. Bu anlamda da Türkiye'nin en önemli ve en özellikli ilçelerinden biridir. Burada 100’ün üzerinde elçilik binamız var. Bütün ülkelerin diplomatik misyonlarına...
Siz geneliyle bir şeyler söyler misiniz? Yavaş yavaş toparlayalım. Valla, şöyle söyleyeyim: E biliyorsunuz, bir klişe vardır. Türkiye'nin kalbi Ankara'dır. Ankara'nın da kalbi Çankaya'dır. Dolayısıyla Çankaya, Türkiye'nin kalbine ev sahipliği yapmaktadır. O anlamda da Türkiye'nin en önemli, en özellikli ilçelerinden bir tanesi. Burada 100'ün üzerinde elçilik binamız var. Bütün ülkelerin diplomatik misyonlarına ev sahipliği yapıyoruz. Çankaya sınırları içerisinde meclis bulunuyor, bakanlıklar burada. İşte, az önce söylediğiniz gibi üniversiteler burada. Gece nüfusumuz 1 milyon. Devlet kurumlarının çoğunluğu Çankaya sınırları içerisinde. Bir de tabii ki çok önemli bir yere daha ev sahipliği yapıyoruz biz Çankaya olarak; Anıtkabir Çankaya'da. Yani biz, Türkiye'de Atatürk'ü ev sahipliği yapan ilçeyiz. Dolayısıyla bizim sorumluluğumuz çok çok fazla.
Şeffaflık, hesap verilebilirlik, adil olma, adaletli olma bunlar zaten bir yöneticinin, bir insanın hayatında olması gereken konular. Benim Çankayalı vatandaşlarımızdan, dediğiniz gibi, isteğim şu olabilir: Bizi denetleyin. Bizi takip edin. Hesap vermemizi isteyin. Sorun, sorgulayın. Gelin meclis gündemini takip edin. Alınan kararları takip edin. Hem bizde hem de Büyükşehir'e giden konularımızdaki işlemlerimizi, maddelerimizi takip edin.
Bir yerelden yönetim modeli olarak, hem kent konseylerinde hem semt meclislerinde hem de belediye meclislerinde herkesin katılımcı olabileceği, bizim hesap verebileceğimiz, vatandaşların da hesap sorabileceği anlamda denetlenebilir, şeffaf bir yapı oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Vatandaştan aldığımız vergileri, tekrar onlar adına harcayan kişiler olarak, her anımızın, her görevde olduğumuz sürece her noktamızın şeffaf ve hesap verilebilir olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla vatandaşlık hukuku, yerel mahalle hukuku da bunu gerektirir diye düşünüyorum.
Bu anlamda ben, vatandaşları her zaman işte az önce söylediğimiz gibi, 5 yıldan 5 yıla değil, hayatın her alanında sürecin içinde aktif olmaya davet ediyorum. Çünkü şehirler, insanlar gibi değil; belli ömürleri yoktur. O yaşantının döngüselliği ve sürdürülebilirliği açısından da herkesin kendi şehrini, kendi mahallesini koruması gerektiğini, bunun için de süreçlerin içinde aktif olarak yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Evet, çok teşekkür ederim. Yani Çankayalı hemşehrilerimizin süreçlerde aktif olmasının yararını hepimiz kabul ed...
Bu anlamda vatandaşlara her zaman 5 yıldan 5 yıla değil, hayatın her alanında aktif olmalarını öneriyorum. Çünkü şehirler, insanlar gibi statik değildirler; belli ömürleri yoktur. Şehirlerin yaşantısının döngüselliği ve sürdürülebilirliği açısından herkesin kendi şehrini ve mahallesini koruması gerektiğine inanıyorum. Bunun için de süreçlerin içinde aktif olarak yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Evet, çok teşekkür ederim. Yani Çankayalı hemşehrilerimizin süreçlerde aktif olmasının yararını hepimiz kabul ediyoruz. Ama ilgili alanların açılmasıyla ilgili, meclis kapısının açık olduğundan bahsettiğiniz gibi, başka alanların da açılmasında fayda var. Ben, bu yasa maddesini hatırlatacağım. Sonra da birkaç anekdotla kapatacağım izninizle programı.
Stratejik Plan ve Performans Programı, madde 41'de yer alıyor. Girerken okumuştum, izninizle kısaca okuyacağım: "Belediye başkanı, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren 6 ay içerisinde, kalkınma planı veya programı ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan ve ilgili olduğu yılbaşından önce de yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunar. Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odaları, ki hepsi var bizde, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından, onlar da yüzlerce var, görüşleri alınarak hazırlanır. Stratejik plan ve performans programı bütçenin hazırlanmasına esas teşkil eder ve belediye meclisinde de budgetten görüşleri kabul eder." Yani baktığınız zaman, belediyenin genel fotoğrafı ve ileriye dönük planlamasının nasıl yapıldığını bilmemiz gerektiğine inanıyorum. Buradan da kendimize sorumluluklar almamız gerektiğini düşünüyorum.
Anekdot da şu: Yani bu yerelden yeni siyaset kültürünün içerisindeki bu maddeyle ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Yıl 2014, biz Çayolu Meclisi'ni kurmuşuz ve çok heyecanlıyız. Bir davet aldık, yine sanırım Haziran ayları falan. Vedatokay nikah salonunda, Gülsün Hanım'ın sizin koltuğunuzdaki işte davet mektubunda, "Lütfen gelin, stratejik planı hep birlikte hazırlayalım" diye yazıyordu. Biz bir dilekçe hazırladık Çayyolu Meclisi olarak. Dedik ki, "Bu konuda da görüşlerimizi ifade etmek istiyoruz." Çünkü bize 5 tane mi, 6 tane mi başlık verilmişti ve bu başlıklarda masaları organize etmişlerdi. Dilekçeyi, ben Gülsün Hanım'a ilk defa görüyorum. Gittim yanına, dedim ki, "Size bir dilekçe vermek istiyoruz. Bir talebimiz var." Dilekçeyi aldı, baktı ve okudu.
Anekdot da şu: Yani, ha bu yerelden yeni siyaset kültürünün içerisindeki bu maddeyle ilgili ışıklar içinde yatsın, Gülsün Borla bir anımı paylaşayım. Yıl 2014, biz Çayolu Meclisi'ni kurmuşuz; çok da heyecanlıyız. Bir davet aldık, gene demek ki böyle Haziran ayları falan. Vedatokay Nikah Salonu’nda, Gülsün Hanım’ın sizin koltuğunuzdaki şeyle davet mektubunda, "Buyurun, işte şey yapalım, stratejik planı hep birlikte hazırlayalım," diye. Biz bir dilekçe hazırladık Çayolu Meclisi’ne. Dedik ki, "Şu konuda da görüşlerimizi ifade etmek istiyoruz." Bize çünkü 5 tane mi, 6 tane mi başlık verilmişti. Bu başlıklarda masaları organize etmişlerdi.
Dilekçeyi ben, Gülsün Hoca’yı ilk defa görüyorum. Gittim yanına, dedim ki, "Size bir dilekçe vermek istiyoruz. Bir talebimiz var." Dilekçeyi aldı, baktı, okudu. Birkaç tane soru sordu ki toplantı masalarının etrafında onlarca insan vardı. Belki 100’den kesin fazla. Yani ondan fazla masa var; onar kişi olsa 150 kişi. Arkadaşlarını çağırdı ve "Şuraya bir masa daha koyun," dedi. Ya şu anda gene bak, heyecanlandım. Kendisini çok saygıyla anıyorum. Geçen sene kaybettik. Bizim masamızın kurulmasını istediğimiz masayı bir daha kurduramadık hocam biz. Yani, masanın ismi, "Halkın yönetimine katılımını sağlamak masası"ydı. Gülsun Hoca izin verdi, o masa kuruldu.
Bakın, Çankaya Belediyesi'nin 2015-2019 stratejik planı ve 6. amaç, halkın yönetime katılımını sağlamak. O gün biz, ya inanılmaz böyle keyifli ve verimli bir şey yaptık. Yani o 2029’da bu masayı tekrar kurabilmeyi diliyorum. Umarım olmazsa olur.
Az önce söylediğiniz denetleme mekanizmasından önce, kararların ve bu planın oluşturma sürecinde de belki günlerce, hani bir gün dediğiniz stratejik plan hazırlık toplantılarını günlerce, hatta üniversiteleri gezerek belki... Bilmiyorum, hani son 5 sene, belki bunları yapma imkanı olur. Umarım, katılımlı hazırlanır. Sonra da katılımlı denetlenir. Çünkü, gençler hani şu sıralarda motive oluyorlar ya geleceğin inşasına. Onlara alan açmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bu biraz gençlere atfen söyledikleriniz ama bizim bürokratlarımızın da, siyasetçilerimizin de, gençlere kadar cesur olmaları gerekiyor. Siz bir gençsiniz. Sayın Belediye Başkanı da öyle. Umarım, bu bahsettiğiniz kısır geleneksel siyaseti sizler kırma şansına sahip olursunuz ve hep birlikte bu kenti daha katılımlı süreçlerle yönetme şansımız olur.
Sevgili dostlar, yaptığım 5 yıldır bütün programları bitirdiğim dilekle bitireyim. Güven duygusuyla birliktelikler oluşturalım. Coşkuyla dayanışalım, üretelim ve paylaşalım. Hepimize kolay gelsin.
Bu biraz gençlere atfen söylemiştiniz ama bizim bürokratlarımızın, siyasetçilerimizin de gençlere kadar cesur olmaları gerekiyor. Siz bir gencisiniz. Sayın Belediye Başkanı da öyle. Umuyorum, bu bahsettiğiniz kısır geleneksel siyaseti sizler kırma şansına sahip olursunuz ve hep birlikte bu kenti daha katılımlı süreçlerle yönetme şansımız olur.
Sevgili dostlar, yaptığım 5 yıldır bütün programları bitirdiğim dilekle bitireyim. Güven duygusuyla birliktelikler oluşturalım. Coşkuyla dayanışalım, üretelim ve paylaşalım. Hepimize kolay gelsin.
[Müzik] [Müzik] [Müzik]