Enver Aysever · 28 Nisan 2025

Adalar'da risk var mı? Şener Üşümezsoy anlatıyor: 50 kilometrelik bir fay var...

  • 0:00 Bir ucu Silivri'de, bir ucu da Yeşilköy'de olan 50 kilometrelik bir fay var. Onun dışında bütün faylar ölü. Bunların hepsi, söylediklerinin hepsi çöpe gitti. Öyle mi diyorsunuz? Evet, canım, öyle. Hala söylüyorlar bunu ama söyledikleri net, neresini söylüyorsun diye sorduğu zaman iş işten geçiyor. Şimdi bu Armijo'nun dolayısıyla benim karşıma Lep Celali Naci değil. Armijo ile ben... Çünkü Armijo gelmeden evvel, ben bunu söylüyordum. Adalar fayı ölü bir faydır. Kuzey Dolpalı güneyden gidiyor. Tekirdağ'da gene aynı şekilde Marmara Adası'nın önünden geçiyor. Kuzeyden geçen bir olay yok. Çünkü Marmara Denizi, böyle gerilerek açılıyordu ve çökme vardı.

    Ama daha sonra Kuzey Anadolu fayını, Marmara Denizi'ni bak şöyle... Bu kitabı da ver. İki kitaptan çekelim. Eğer şu mekaniği kavramı yok. Bak, eğer burada bir şey çekersek, şöyle alalım. Bu daha kuzey olsun. Şöyle, bunu güneyde böyle çektiği zaman açılıyor burası. Hı hı. Ama bu açılma rejimi 10 milyon yıl öncesi bitti. Marmara Denizi'nin kıyısındaki Miyosen yumuşak tabakalar, bu açılma döneminde Marmara Denizi içine çökülenler. Marmara Denizi'nin tabakaları onlar. Ama daha sonra Marmara Denizi, böyle sıkıştığı zaman, bak şöyle koyalım, böyle bir şeyi sıkıştırdığı zaman, bak, böyle gidiyor. Yani yanal hareket ediyor.

    Marmara Denizi’nde yanılalı tınıfa girdikten sonra bir de açılma bitti, öldü. O zaman zaten enerji üretmiyor diyorsunuz. O fayda stres altında kalıyor. Şöyle alalım. Mesela bunu böyle sıkıştırdığın zaman, bu yanal hareket ediyor. İşte Marmara Denizi'nde açılma dönemi yok. Şimdi sıkışma dönemi var. Kuzey Anadolu fayı çalışıyor. Bu mekaniği bile kavramadan, eski padişahlık dönemindeki rejim veya daha eski rejimler, Bizans dönemi rejimi, Osmanlı rejimlerini birbirinin aynısı gibi görüyor ya da daha modern yapalım. Eee, padişahlık dönemiyle cumhuriyet arasında aynıdır; birbirinden geçiş var, aynı ortamdan geçiyor ama artık bu böyle sıkıştırmalı. Öbürü açılmalıydı. Jeolojide de böyle teknolojik rejimler var.

    Bu Marmara Denizi'nde 10 milyon yıl evvel gerilmeli bir rejim vardı ve o gerilme sonucu, bu kıyımızda Florya'dan başlayıp Çekmece'den başlayıp Trakya'da işte Miyosen tabakaları var. Bakırköy Küreç Taşı. Senin Ataköy'de oturduğun yerde, öbür tarafında onun altında kil taşı var. Güngören kil taşı. Daha öbür taraf çakıllar var. Bu Marmara Denizi'nin içinde çökelimdir. Peki, bir şey soracağım hocam. Buradan benim anladığım şu; senin beklediğin 6.2'lik deprem bir kere oldu. Dolayısıyla beklenen deprem oldu diyorsun sen.

    Şimdi bunu çok güzel, iyi bir yere parmak bastı ama şunu ilk sorunu bitireyim, onun için dedim. Dolayısıyla bu mekanizmadan sonra Armijo'nun denizin altına gemi getirerek geldikten sonra, bütün o 180 km fay 8.1 bitti. Eee, 170'e Adalar fayı, orta sırt sinir şey Tekirdağ fayı bitti. Çünkü Tekirdağ'da kırılmış. Bu Çınar Çukur'da kırılmış. O zaman geride 50 km var deyince, sus oldular. Naciye saldılar. Devam edeyim. Ama ben onu söylüyordum zaten. Fakat ben o noktada dedim ki, Armijo'nun söylediği fayın...

  • 2:04 Öncelikle, gerilme yaşanması gereken bir rejim vardı ve bu gerilme sonucu, Florya'dan başlayarak Çekmece'den Trakya'ya kadar uzanan Miyosen tabakaları ortaya çıktı. Bakırköy Küreç Taşı senin Ataköy'de yaşadığın yerde, öbür tarafında ise altta kil taşı bulunuyor; bu da Güngören kil taşı. Daha öbür tarafta çakıllar var. Bu alan, Marmara Denizi'nin içinde çökelmiş.

    Peki, bir şey soracağım hocam. Buradan benim anladığım şu; senin beklediğin 6.2'lik ikilik deprem, bir kere oldu. Dolayısıyla beklenen deprem gerçekleşti diyorsun. Hocam, bunu çok güzel bir yere parmak bastı, ama şunu ilk sorumu bitireyim dedim. Dolayısıyla bu mekanizmadan sonra, Armijo'nun denizin altına getirdiği gemi ile birlikte, bütün o 180 km'lik fay 8.1 ile sona erdi. Ayrıca, 170'de Adalar Fayı ve Orta Sırt Sinir Tekirdağ Fayı da bitti; çünkü Tekirdağ'da kırılmış. Çınar Çukur da kırılmış. O zaman geride kalan 50 km için sus oldular. Naciye saldılar. Devam edeyim. Ama ben bunu zaten söylüyordum.

    Fakat, o noktada dedim ki, Armijo'nun söylediği payın birinci bölümü Silivri Kumurgaz fay hattı aktif, ama Büyükçekmece'den Yeşilköy'e kadar giden fay aktif değil. Bu, Ölü Adalar Fayı'nın devamı. Bu yüzden dün akşam yanlış olarak, Büyükçekmece'den Silivri'ye doğru giden şeyin aktif olduğunu söyledim; ama bütün depremler oraya yıldı. 6.2'lik iki depremin de artçıları, orta sırt dediğimiz yere doğru giden kesimde mevcut. Peki, bu kesimde artçılar var mı yok mu anlamakta zorluk çeken herkes başka bir yere yelken açtı.

    Oysa ki, Armijo tartışmamız burada Marmara Denizi'nde iki tane böyle bilmem kopuk fay var. Bu arada da 10 km boşluk var. Ben de diyorum ki, bu fay ikiz gibi çalışmaz. Buradaki fay, İstanbul'a doğru yakın gelen Yeşilköy'e doğru gelen Büyükçekmece’den devam ediyor. Fay, Ölü Adalar'ın devamı. Buradaki fay aktif ve bu son yaşanan deprem, bu fay üzerinde oluştu. Artçılar da hep bir yerde Silivri, bir yerde Büyükçekmece'ye yakın bir bölgede devam edecek. Biraz daha dizilerek devam edebilir.

    Artçı ne demektir? Bir şeyi kırdığımız zaman, fay oluşmuş olur. Bunun kırılmasında stres ve basınç vardır. Buna normal stres diyoruz; bu durum sürtünmeyi artırıyor. Diğer durum ise, makaslama ile ters yönde hareket ettiriyor. Makaslama bunu yendiği zaman deprem meydana geliyor. Ama hareket ettiği zaman, burası mesela 3 metre, diğer yerde 2 metre, başka bir bölge 10 cm, diğeri de 15 cm hareket eder. Bu, az hareket edenler yürüyüş kolunda geri kalanların belli bir süre bekleyip ana kola yaklaşması gibi.

    Orada az hareket eden fay bölümleri, daha doğrusu hareketi sürdürenlerle daha küçük depremler yaratıyor. Peki hocam, bir şey soracağım. Burada kritik olan mesele şu: senin beklediğin deprem oldu. Doğru mu? Yani senin İstanbul için can alıcı soruyu soruyorsun. Şimdi, benim beklediğim deprem 6 ile 6.5 arasındaydı; 500 km²’lik bir yüzey. Gene sayılar girdi ama, 500 km²’lik bir yüzey kırıldığı zaman, 6.5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelir. Fakat, 6.2'lik ve daha önceki 5.7'lik depremde yaklaşık olarak burada 200 km kırılmışsa ve 200'ün 100 kadar da ketresi daha kırılmışsa, bu bölgede 200 km²'lik bir kırılmamış bölüm olabilir; belki de söylediğin gibi.

  • 4:21 Basınç var. Buna normal stres diyoruz. Bunu sürtünme de artırıyor. Öbürü de makaslama ters yönde hareket ettiriyor. Makaslama bunu yendiği zaman deprem oluyor. Ama hareket ettiği zaman burası mesela 3 metre attı, burası 2 metre, burası 10 cm, burası 15 cm. Bu az hareket edenler yürüyüş kolunda, geri kalanların belli bekleyip de devam ana kola yakınlaşması gibi. Orada az hareket edilen faylar, bölümler daha doğrusu, hareketi sürdürüyorlar. Daha küçük depremler yapıyorlar.

    Peki hocam, bir şey soracağım. Burada kritik olan mesele şu: Senin beklediğin deprem oldu, değil mi? Yani senin İstanbul’da. Vallahi can alıcı soruyu soruyorsun. Şimdi benim beklediğim deprem 6 ile 6,5 arasındaydı. 500 km²'lik bir yüzey. Gene sayılar girdi ama 500 km²'lik bir yüzey kırıldığı zaman 6,5 büyüklüğünde deprem yapar. Bunun 6.2'si de, 2'si de, ve bundan evvelki 5.7'lik depremde yaklaşık burada 200 km kırılmışsa, 200 km² daha kırılmıştı. Bu bölgede 200 km²'lik bir kırılmamış bölüm olabilir. Belki de söylediğin gibi o fay bütünüyle kırılmış olabilir. Çünkü faydan bir uca kadar.

    Peki o kırılsa ne kadarlık bir deprem yapar? 7'yi bulmaz, o da. Ha, hiçbir zaman 6.2'nin altında biz milimlerle uğraşıyoruz bu saat itibarıyla. Al, artık geriye dönersek, zaten o enerji avucumun içinde, şu parmakların olduğu yer kırıldı. O zaman burası kaldı. Burası da ayrı bir deprem yapacak ama onun kadar değil, veya elimin tümüyle kırıldığıda. Senin sorduğun soru gibi. Yani Silivri'den başlayıp çekmeceye kadar gelen 30 kilometrelik fay ve hepsi kırıldıysa, o zaman burada bir daha deprem yok. Ama burada kırılmış olan artçılığı, bir kesimi tam yoğun olarak kırıldı. Öbür taraftaki atım duruyor; o kırılabilir.

    Peki hocam, şimdi biz televizyonlarda Japon bilim adamları da dahil olmak üzere bir sürü insan geliyor. Herkes diyor ki, "Hazır olun, 7.4 civarında bir deprem olacak." Peki biz neden bir tek sen karşı çıkıyorsun? Bilen bu bilim adamları değil, onlar. Yani Japon bilim adamı inşaatçı. İnşaatını söylüyor. Eee, yani bunu anlatmam için çok uzun anlatmam lazım ama mantığına gelelim.

    Mesela, bu Rap Ranger MIT'den. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden. O, Kızıldeniz'den Ege’ye kadar olan tüm deformasyonu ölçüyor ve ölçtüğü zaman, herkesin "orta armada" dediği şu kesimdeki fay çıktı ya, armijan, sonra orada deformasyona baktığınız zaman burada büyük bir stres görmüyorum. Burada bir deprem yapacak gerilim yok diyor. Ve daha sonra diyor ki, "Arkadaşlar, burada 7.8'lik bir sürü deprem var; 76'lık depremler dediler ama sayı setleri yok." Deformasyona bakarak bununla söylemiyorlar; tahmin oluyor.

    O zaman burada bak, bu tarafa giden hareketlerle bu tarafa giden hareketlerle deformasyonu bakıyor bu adam. Dolayısıyla bunu da es geçiyorlar. Bak, şu depremde kırılma; bu bu tarafa, bu bu tarafa giderek kırılacak. Ama şurada oluşan stres, bizim ölçebildiğimiz. Bu iki tarafına buna ölçü koyduğu zaman, hareket ettirildiği zaman ne kadar kırılmış, ne kadar kırılmamış. Şimdi bu anlamda bakıldığı zaman ne diye...

  • 6:34 Tamam, uzun anlatmam ama mantığına gelelim. Mesela, burada yine anlamayacak, sen bana anlatacaksın.

    Şimdi bu Rap Ranger, MIT'den. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü, öyle şey. Kızıldeniz'den Ege'ye kadar bütün deformasyonunu ölçüyor ve ölçtüğü zaman herkesin “orta arma” dediği şu kesimdeki pay çıktı ya armijan. Orada deformasyona indiğiniz zaman burada büyük bir stres görmüyorum. Burada bir deprem yapacak gerilim yok diyor.

    Daha sonra diyor ki; "Arkadaşlar, burada 7.8'lik bir sürü deprem, 76'lık depremler dediler ama sayı setleri yok." Deformasyona bakarak bununla söylemiyorlar. Tahmin oluyor. O zaman bakın, burada bu tarafa giden hareketlerle bu tarafa giden hareketlerle deformasyonu inceleyerek bu adam bunu değerlendiriyor. Dolayısıyla bunu da es geçiyorlar.

    Bak, şu depremde kırılma bu tarafa; bu taraftan giderek oluşuyor. Fakat şurada oluşan stres, bizim ölçebildiğimiz bir şey. Bu iki tarafa buna ölçü koyduğu zaman, hareket ettiği zaman ne kadar kırılmış, ne kadar kırılmamış, bunu anlayabiliyoruz.

    Şimdi bu anlamda bakıldığı zaman, ne diyeyim? Söyleyeceğim nokta şu.

İşaretlediklerim