Bunun üzerine Tahran, Amerika'ya karşı uyarılar yapmaya başladı. "Eğer siz bizim füzelerimizi durdurursanız, biz de bölgedeki tüm askeri üslerinizi ve gemilerinizi vururuz," uyarısında bulundu. Aynı uyarı, İngiltere ve Fransa'ya da yapıldı. Dahası, Amerika'ya "Eğer İsrail saldırıları sürerse, nükleer müzakereleri unutun," dedi Tahran. Bu, Trump için çok kritik bir uyarı. Ancak Trump gerçekten şiddet kullanmakta kararlı görünüyor. Bölgede tansiyon gittikçe yükseliyor.
İsrail ne yaptı? İsrail, Tebriz'i vurdu. İran'da Azerbaycan Türklerinin yoğun olarak yaşadığı bir yer, Türk kenti olarak biliniyor. Bu da Türkiye'ye doğrudan bir tehdit mi? Evet, bir tehdit. Peki, Ankara ne yapıyor? Asıl soru bu. Burada Ankara'da ciddi toplantılar ve kritik görüşmeler var. Kafalar karışık. Muhalefet, iktidara yüksek perdeden yükleniyor. "İsrail'e karşı gür sesle yükselmiyorsunuz. Trump'a gereken mesajı vermiyorsunuz," sözleriyle iktidarı eleştiriyor. Muhalefet cephesinde, "Acaba biz gerçekten gerekeni yapmıyor muyuz?" soruları oldukça yaygın.
Bu çok dikkat çekici. Çünkü Azerbaycan Türklerinin yoğunlukta yaşadığı Tebriz vuruluyorsa, bu artık Türkiye'ye sınırında hassasiyetle oynanan bir mesajdır, diye doğrudan konuşulmaya da başlandı. Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı; burada kritik toplantıları yapan isim MİT Başkanı İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Metin Gürak'la toplandı. Sonrasında, yine tekrar toplantılar yapıldı.
Bu güvenlik toplantılarında en kritik mesele Türkiye'nin güvenliğidir. Güvenlik tehdidi var mı? Evet, var. "Biz hemen harekete geçmeliyiz," denildi. Bir güvenlik önlemleri devreye konuldu. Peki, Kürecik üssünü, Amerikan üssünü kapatacak mısınız? Türkiye toprakları üzerinde bu soru soruluyor. Amerika'ya bir yanıt verecek misiniz? Sizin sınırlarınız tehlike altındayken?
Bunun üzerine, Dışişleri ve Cumhurbaşkanlığı dahil, bir denge politikasının çok önemli olduğu konuşuluyor. "Biz kimseyle savaşmak istemiyoruz," diyen bir Ankara var. Savaşın içinde olmak istemiyoruz ama bir kaos tedirginliği de yaşanıyor. Çünkü İran'ı kaosa sürüklemek istiyor İsrail. Bu tespiti de yapıyor. "Ankara, Gazze saldırılarını unutup, doğrudan herkes İran'a yönelsin. Onun nükleer programını ve yarattığı tehlikeyi konuşsun," diyor Netanyahu.
İsrail Başbakanı, Tahran'ı yakacağız diyor; bunu Amerika'dan aldığı güçle yapıyor. Evet, Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, İsrail'in durdurulması gerektiğini söylediler. Bahçeli, "Güç kullanılmalı," dedi. İyi de, harekete geçecek misiniz? Diye soran bir muhalefet cephesi var. İktidarın içinde de bu soru soruluyor. Biz bölgede...
Evet, Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, İsrail'in durdurulması gerektiğini söylediler. MHP lideri Bahçeli, "Güç kullanılmalı," dedi. İyi de harekete geçecek misiniz diye soran bir muhalefet cephesi var. İktidarın içinde bu soru soruluyor. "Biz bölgede dengeyi, barışı sağlamakla yükümlüyüz," diyen Hakan Fidan, başta Amerika olmak üzere İran, Ürdün, Irak ve diğer tüm ülkelerle diplomatik teması sürdürüyor. Ancak artık bu diplomatik temaslardan bir sonuç isteniyor. "Erdoğan'ın Trump'ın dostu olması işe yaramıyor," deniyor.
Artık o dengeyi nasıl kuracaksanız, nasıl sağlamlaştıracaksanız bir an evvel yapın. "Sadece terörsüz Türkiye ile olmayacak bu iş," eleştirileri gelince, tabii ki MHP de bu eleştirilere açıktan yanıt vermeye başladı. MHP'nin de orada yaşanan kaosla beraber önümüzdeki günlerde bir vekalet savaşlarının yaşanacağını öngördüğünü belirtmek gerekiyor. MHP'li kurmay Fethi Yıldız'dan böyle bir öngörü geldi. İşte, terörsüz Türkiye'nin Türkiye'yi nasıl koruduğunu anlattı ve Türkiye'nin yaptığı en iyi iş olduğunu vurguladı. Bu yüzden "Çok da gevezelik etmeyin, susun," uyarısında bulundu. Hükümet de terörsüz Türkiye eleştirisi istemiyor.
Bu bölgedeki kaostan nasıl kurtulacak Türkiye? Tebriz'in vurulması demek, Türkiye'nin doğrudan tehlike altında olması demek. Bu sorulara yanıt verilmek için de toplantı üstüne toplantı yapılıyor. İşin içinden çıkılmış durumda mı? NATO devreye girsin, nasıl girecek? Türkiye, diplomatik temaslarını yoğunlaştıracak önümüzdeki günlerde. İyi de o günlerde dengeyi sağlayamazsanız kaos büyür mü? E, büyüyebilir. Çünkü İran'ın içine doğrudan mesaj veren bir Netanyahu var. O mesaj çok tartışıldı Ankara'da. Netanyahu, "Tahran'da rejim değişikliğini doğrudan istiyorum," derken, "İran halkının şeytani ve baskıcı rejimden kurtulması için ayağa kalkması gerekiyor. Bayrağı ve tarihi mirası etrafında birleşmesi gerekiyor," dedi. Yani orada İran'da ayaklanma istiyor. Olabilir mi?
Önümüzdeki dönem kısa dönemde çok zor ama uzun vadede olabilir diyen bir Ankara var. Çünkü ekonomi çok kötü İran'da. Kadın hakları yok, azınlık hakları yok, hak yok, ifade özgürlüğü yok. Dahası, molla rejiminin arkasında halk yok. Halkın olmadığı rejimler her an düşebilir. İşte böyle bir tehlike var.
Özgür Özel, muhalefetin ses yükselten sesi oldu. Bu konuda Trump'a karşı dik durmasını istedi Erdoğan'ın. "Öyle sadece laf söyleyerek olmaz. Sen niye Müslüman kanı döküyorsun?" diye sordu. Gerçekten bu Gazze saldırılarına karşı, İsrail'in bu saldırgan tutumuna karşı, "Tamam, hukuksuz, hukuku ihlal ediyorlar demekle olmuyor. Artık Ankara'nın aksiyon alması gerekiyor," dedi. O aksiyon gerektiği zaman gerekli görüldüğünde alınacak, diyor dışişleri kaynakları. İşte cumhurbaşkanlığı kaynakları… İyi de ne zaman? Ne zaman böyle sıkışmışlık var?
Şimdi gelelim CHP'ye. CHP ne yaptı? CHP, Bayburt'ta e-miting yaptı. 813 oy aldığı bir yer ve 14 yıldır hiç miting yapmadığı bir yer. CHP, son iki dönem üst üste burada milletvekili adayı da çıkarmamış. Oraya aday bile göstermemiş. Çünkü AK Parti'nin kalesi, sağın kalesi olarak görülüyor. Tıpkı Yozgat, Konya, Düzce gibi. Farklı farklı nüansları var ama CHP'nin buralardan oy alamayacağı, halkla buluşamayacağı denilen yerlerde, "Canım," diyen bir Özgür Özel çıkıyor ve halkla kucaklaşıyor. Halk, sokağa çıkmasın, CHP'ye destek vermesin diye valilik, saat kulesinin etrafında kent meydanında halkın toplanmasını, miting yapılmasını engellemiş. "Siz stadın önünde olun," demiş. Yine de oraya 10.000'e yakın kişiyi toplamış. Coşkulu bir kalabalık, CHP için çok önemli. "Biz halkla kucaklaşıyoruz," dedi Özgür Özel. Gerçi öz eleştiri de yaptı bunu söylerken: "14 yılda genel başkan gelmemiş, kusur bizde de var," dedi.
Tabii ki o coşkulu halk karşısında neyi anlattı? Ekonomideki sıkıntılı durumu anlattı. Asgari ücrete ara zamda ısrarcı olacağını söyledi ama iktidar, "Yok böyle bir şey," diyor. Türkiye'yi yoksulluğa sürükleyen bir iktidarı anlatıyor. Özgür Özel, ve artık bunların peşinden gitmeyin. Bunların peşini bırakın, diyor AK Parti için. "Bu ülkede peşinden gidilecek iki isim var. İki Mustafa var. Biri peygamber, Muhammed Mustafa, biri de…”
Coşkulu halk karşısında neyi anlattı? Ekonomideki sıkıntılı durumu dile getirdi. Asgari ücrete ara zamda ısrarcı olacağını söyledi ama iktidar "Yok böyle bir şey" diyor. Türkiye'yi yoksulluğa sürükleyen bir iktidarı anlatıyor Özgür Özel ve artık bunların peşinden gitmeyin, bunların peşini bırakın diyor AK Parti için. Bu ülkede peşinden gidilecek iki isim var: "İki Mustafa var. Biri peygamberimiz Muhammed Mustafa, biri de Mustafa Kemal Atatürk," diyor. Artık geldiği noktaya bakın Özgür Özel'in. Birisi ülkemizin kurucu lideri, diğeri peygamberimiz. "Artık bunların izinden Allah kimseyi ayırmasın. Onun dışındaki bütün yollar batıldır," diyor.
Gerçeklerin üzerine gitmesi gerekiyor bu halkın. Kim bu Türkiye'yi yoksulluğa sürükledi? Kim bu ülkede hukuksuzluğu hakim kılmaya çalışıyor? Sorun, sorgulayın ve bakın. Bakalım arkasından kim çıkıyor, kimler çıkıyor? Bunu görmek gerekiyor. Ekonomi ne boyutta? Özgür Özel, altın hesabını yapmasından çok rahatsız olduğunu belirtti. "Bunu sonuna kadar yapacağım," dedi. Özgür Özel, Bayburt'ta da bunu tekrarladı.
Şimdi, AK Parti'nin iktidara geldiği gün, 2002'de asgari ücretle 7 çeyrek altın alınıyormuş. Şimdi sadece 3 çeyrek altın alınabiliyor. Asgari ücretli bir kişi, altın alırken aynı zamanda geçiniyordu. Şimdi 3 çeyrek alsa, ne olacak? Aç mı kalacak? Ağzını havaya mı açacak? En düşük emekli maaşının asgari ücretin seviyesine getirilmesini savunuyor Özgür Özel. Ancak 14.500 TL veriyorlar, "Bunu kabul edemeyiz," dedi. Buna karşı itirazı yükseltecek.
Özgür Özel, "Cebimizden çalıyorlar," diye ısrarla söyledi. İktidar, bu altın hesabını ya da başka hesapları istemiyor. Günümüze bakıldığında, "Yıl sonunda enflasyon düşecek," diyorlar. Ama bu nasıl olacak, gerçekten? Hiç kimsenin kafası basmıyor. Ya biz anlamıyoruz, ya onlar anlatamıyor ya da gerçekten ülkede ciddi bir yalan dolan var.
Bu noktada, dikkat çekici bir araştırma var. Zaten bu araştırmalar, anketler hem AK Parti'ye geliyor hem CHP'ye. CHP oyları önde götürüyor çünkü halkla buluşmuş, kucaklaşmış. Arkasında gerçekten halkı almış bir CHP var. Bu ülkedeki tüm haksızlıklara karşı itirazda bulunduğu için yeni bir anket, CHP oylarını ciddi anlamda yükseltiyor. 14 Mayıs 2023 seçimine göre, Ravest araştırma yapıyor ve CHP oyları 10 puan yükselmiş durumda. Ravest, daha çok doğuda, Güneydoğu'da etkili bir araştırma şirketi olarak biliniyor.
Çok dikkat çekici bir araştırma var. Zaten bu araştırmalar, anketler hem AK Parti'ye geliyor hem CHP'ye geliyor. CHP oyları önde götürüyor çünkü halkla buluşmuş, kucaklaşmış. Arkasına da gerçekten halkı almış bir CHP var. Bu ülkedeki tüm haksızlıklara karşı itirazda bulunduğu için yeni bir anket, CHP oylarını ciddi anlamda yükseltiyor; 10 puan yükseltmiş durumda. Ne zamana göre? 14 Mayıs 2023 seçimine göre. Ravest, araştırma yapıyor bunu. Ravest, daha çok doğuda, Güneydoğu'da etkili bir araştırma şirketi olarak biliniyor ama tüm Türkiye genelinde yaptığı anketler de çok önemli, çok da isabetliydi. Özellikle Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için olası adaylığı için yaptığı anketlerde hep isabetli sonuçlara erişti.
Şimdi diyor ki; "Mayıs 2023'te yani son seçimde, Ravest CHP'nin oyu %25 bandındaydı. Şimdi %35 bandına geldi." CHP, 10 puan katlıyor. AK Parti ne yapıyor? "AK Parti %35 bandındaydı. Şimdi %33'lere düşüyor," diyor. Bir oy kaybı var. Çok belirgin bir oy kaybı var ama düzenli bir kayıptan söz ediyoruz. Önümüzde seçim yok. Seçim için 2027 sonbaharı işaret ediliyor şimdi kulislerde. Orada artık anlaşacaklar nasıl olacaksa.
Burada, Demokrasiden İşçi Partisi'nin oy oranı yine %8.8'di. Şimdi %8.9-9 aynı bantta gösteriliyor. Eğer AK Parti'nin bulunduğu Cumhur İttifakına Cumhur Partisi de dahil olursa, ciddi anlamda AK Parti oradan güç kazanmış olacak. Bu kulislerde söyleniyor ama rüzgar CHP'nin arkasında. Öyle bir arkasında ki, “Erdoğansız biz kazanamayız,” diyen bir AK Parti var. Erdoğan, %52 oy almıştı 14 Mayıs seçiminde. Şimdi Erdoğan seçime girse %43.8 alıyor. Orada da bir 10 puana yakın kayıp var. Erdoğan aday olsun diye çırpınıyorlar çünkü başka aday yok zaten. Nasıl aday olacak? Onun da yeni anayasa dahil bütün zeminini hazırlamak için harekete geçmiş durumdalar.
14 Mayıs 2023'te CHP'nin, muhalefetin diyelim, CHP'nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. %48 oy almıştı. Çok yüksek bir oy olarak görünmüştü. Şimdi rakip aday, Erdoğan'ın rakibi, CHP'nin adayı kim olursa olsun o aday %56.3 alıyor ve Ravest araştırmaya göre seçimi kazanıyor. Burada da hem parti dengesi çok önemli. Evet, ama CHP'nin arkasındaki bu rüzgarı çok iyi tutması gerekiyor. Bunun için de birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi lazım. Bu neye işaret ediyor? İktidar, daha CHP'nin içini karıştırmak için neler neler yapacak, varın siz düşünün. Bu anketler çünkü hem AK Parti'de, dediğim gibi, hem de CHP'de. Ankara'nın sıcak kulisleri yine hareketli.