Deniz Zeyrek · 7 Mayıs 2025

Deniz Zeyrek: ¨ Özel’e yumruğun arkasında DERİN DEVLET mi var? ¨#derindevlet

  • 0:01 Deniz Bey, 7 Mayıs 2025 Çarşamba.

    Merhaba! Korkuttun beni. Ufak bir kaza geçiriyorduk sana. Evet, korkuttum vallahi beni. Hızlı bir giriş yaptım. Nasılsınız? Aynen, iyi vallahi. İşte bakıyordum bir taraftan haberlere, bir taraftan gazetelere. Öyle sabah çayı içerken sen yakaladın beni. Saatler olsun bu arada. Teşekkür ederim.

    Hemen günün gündemiyle başlıyorum. Selçuk Tenigioğlu ile ilgili yeni gelişmeler var. Evet, dün bir sokak röportajı yayınlandı. Saldırgan hakkında yeni bilgiler çıkmaya da devam ediyor. Evet. Bu konunun detaylarını ve bu videonun yorumunu sizden alabilir miyim?

    Şimdi, dün ne demiştim? Kullanışlı bir aparat demiş. Gerçekten de, bak ne çıktı yani: Yasin Hayal, koğuş arkadaşı cezaevinde. Bayrampaşa Cezaevi'nde Yasin Hayal bunun yanına girmiş. Yanına takılmış, bunu korumuş, kollamış falan. Ve Yasin Hayal, derin devlet muhabbetleri yapmış. Yasin Hayal, buna kendisinin derin devletin kullandığını söylemiş. Yani, düşün ki Hrant Dink’in katilleri, bu adamla bağlantılı çıkıyor ve bu adamla derin devlet muhabbeti yapıyor. Hrant Dink cinayetinde derin devletin işlettiğini ima ediyor. Yasin Hayal güya buna öyle söylemiş.

    Sonra, bu aynı adam gidiyor Aralık ayında, Aralık 2024’te, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvuruyor. Orada diyor ki, "İşte Ekrem İmamoğlu'na suikast girişimi olacak" diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin güvenlik ekipleri bunu polise bildiriyor. Polis geliyor, ifade alıyor, tutanak tutuyor. Bak, tutanakta ne yazıyor, okuyalım istersen.

    “Görev yaptığımız İBB Başkanlığı Saraçane Hizmet Binası'ndaki 16 Aralık 2024 tarihinde, saat 08:17 nöbetimiz esnasında, 12:30 sıralarında İBB Başkanlığı Saraçane Hizmet Binasına gelen Selçuk Tenigioğlu isimli vatandaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na suikast girişiminde bulunacağı düşüncesinde olduğunu söyleyerek bilgi vermek istediğini belirtmiştir. Emniyet güçlerine haber verilmiştir. Binaya gelen emniyet görevlilerine şahıs ile ilgili bilgi verilmiştir. Emniyet görevlilerince şahsın yapılan GBT kontrollerinde herhangi bir olumsuz duruma rastlanmamıştır.”

    Çok enteresan değil mi? Kendi çocuklarını katleden, 16 yıl cezaevinde kalan birinin GBT kontrolünde hiçbir şey rastlanamamış. Şahsın söylemiş olduğu suikast bilgisinde, emniyet güçlerinin araştırmaları sonucunda düşünceden başka bir somut bilgiye sahip olmadığı bilgisi emniyet güçleri tarafından söylenmiştir. Emniyet görevlilerinin bilgisi dahilinde şahıs, 15:30 itibariyle bölgeden ayrılmıştır.

    Yani, bunların hangisi tesadüf olabilir? Yani ben kullanışlı aparat derken bunu kastediyorum. Evlatlarını katletmiş kadar cani bir adam. Yani evlatlarını katledecek kadar cani bir adam. Tam bir yalan makinesi. Derin devlet hikayelerini seviyor ve kendini derin devletin bir parçası olarak görmek için can atıyor. Derin devlet tarafından kullanılmak için can atıyor vesaire. İşte, karanlık tiplerle bağlantısı...

  • 2:10 Binaya gelen emniyet görevlilerine şahıs ile ilgili bilgi verilmiştir. Emniyet görevlilerince şahsın yapılan GBT kontrollerinde herhangi bir olumsuz duruma rastlanmamıştır. Çok enteresan değil mi? Kendi çocuklarını katleden, 16 yıl cezaevinde kalan birinin GBT kontrolünde hiçbir şey rastlanamaması. Şahsın söylemiş olduğu suikast bilgisinde emniyet güçlerinin araştırmaları sonucunda düşünceden başka bir somut bilgisi olmadığı bilgisi emniyet güçleri tarafından belirtilmiştir. Emniyet görevlilerinin bilgisi dahilinde şahıs 15.30 itibariyle bölgeden ayrılmıştır.

    Yani bunların hangisi tesadüf olabilir? Ben kullanışlı aparat derken bunu kastediyorum: Evlatlarını katletmiş kadar cani bir adam. Tam bir yalan makinesi. Derin devlet hikayelerini seviyor ve kendini derin devletin bir parçası olarak görmek için can atıyor. Derin devlet tarafından kullanılmak için can atıyor. Karanlık tiplerle bağlantısı var. Ekrem İmamoğlu'na suikast girişiminden söz ediyor, Aralık ayında, hani 16 Aralık'ta. Bunların hiçbir tanesi tesadüf olamaz.

    Ufuk, bu adam gerçekten bu tür işlerde kullanılan, bu tür pis işlerde kullanılan kirli isimlerden biri. Öyle bir profil. Onun için diyorum ya, hep komplo teorilerine karşı çıkmışımdır. Komplo teorilerine çoğu zaman sıcak bakmamışımdır. Ama bu adamın seçilmiş bir adam olduğunu ve Özgür Özel'e yumruk atma mevzusunun da arkasında birileri olduğu izlenimini bende yaratmış.

    Bu adam tek bir adam değildir. Belki polis bulamayacaktır, yargı bulamayacaktır ama bu adam yalnız bir adam değildir. Bu adamın arkasında birileri vardır. Belki o bahsettiği derin devlet ya da kendini derin devlet olarak tanıtan birileridir. Ama böyle 4-5 katmanlı bir ilişki vardır orada. Bu bile o Özgür Özel’e vurmasını isteyen adamı doğrudan tanımadığı anlamına gelmez. Buna, Özgür Özel'i vurmasını söyleyen adam belki bu işi esas planlayanı tanımaz. Arada 4-5 kişi olur. Böyle genel yöntemleri bu zaten.

    Onun için bu işin sonuna kadar araştırılması lazım. Özgür Özel’e resmen mesaj verdi: "Fazla ileri gidiyorsun. Bak bugün yumruk, yarın tabanca da olabilir, bıçak da olabilir" gibi bir mesaj verdiler. Mesajın kaynağını bulmalarında fayda var devlete.

    O sokak röportajını da buraya ekleyeyim mi hocam? İyi olur.

    Şöyle sorayım: Derin devlet olmalı mı? Şimdi, derin devletten bahsederken, ben İstanbul Bayrampaşa'da 2004'te yatıyordum. Özür dilerim kardeşime. Yasin Hayal’den yatıyordum. Onunla beraber yatıyordum. Bir de çok değerli insanlar vardı. Onların ismini vermeyeceğim. Yasin Hayal'i devlet kullandı. O çocuk daha küçük. Yasin Hayal bana dedi ki, "Ben Yasin Hayal'e çok güzel bir kıyak yaptım. O çocuğun elini yüzünü keseceklerdi Bayrampaşa'da. Ben engelledim, o yüzden çocuk bana tav oldu." Yani çocuk benim yanımdan ayrılmıyordu. Yasin Hayal, bana içini döktü. "Selçuk abi," dedi, "beni, ismimi de veriyorum."

  • 4:22 İşi olur. Eee, böyle genel yöntemleri bu zaten. Onun için bu işin sonuna kadar araştırılması lazım. Özgür Özel'e resmen mesaj verdi. "Fazla ileri gidiyorsun. Bak, bugün yumruk, yarın tabanca da olabilir, bıçak da olabilir" gibi bir mesaj verdiler. Eee, mesajın kaynağını bulmalarında fayda var devletin.

    O sokak röportajını da buraya ekleyeyim mi, hocam? İyi olur. Şöyle sorayım; derin devlet olmalı mı? Şimdi derin devlet... Ben İstanbul Bayrampaşa'da 2004'te yatıyordum. Özür dilerim, kardeşime. Yasin Hayal'den yatıyordum. Yasın Hayal'den beraber yatıyordum. Bir de çok güzel, değerli insanlar vardı. Onların ismini vermeyeceğim.

    Eee, Yasin Hayal devleti kullandı. O çocuk, daha eee, eee şu var. Yasin Hayal bana dedi ki, "Ben Yasin Hayal'e çok güzel bir kıyak yaptım. O çocuğun elini yüzünü keseceklerdi Bayrampaşa'da. Ben engelledim diye çocuk bana tav oldu." Yani çocuk benim yanımdan ayrılmıyordu. Yasin Hayal bana içini döktü. "Selçuk abi," dedi, "beni ismiyle birlikte derin devlet kullanacak, ama ben kullanacağımı biliyorum. Ama ben isim peşindeyim. Hani birilerine isim vermeyeyim, rahmetlinin. Birilerini öldürttürecek bana devlet. Ben de dedi devletin o hassas tarafından faydalanıp bir sim yapacağım," dedi. Yani Türkiye'de, dünyada dedi. Bu çocuk onun peşindeydi.

    Ama çocuk ne oldu? Bu vatandaşı ismini almıyorum, biliyorsunuz. O adamı öldürdüler ama devlet ne yaptı? Derin devletin makamları değişince, şimdi çocuk cezaevinde perişan durumda. Ya kardeşim, ya derin devlete adam gibi sahip çıkın! Derin devletin kafasını kesin. Yani şimdi sen beni derin devlet yapıyorsun, vatansever yapıyorsun. Düne kadar Sedat Bek'in arkasına vali böyle duruyordu, kaymakam böyle duruyordu. Devletin koruması vardı arkasında. Ondan sonra Sedat Bek'in nasıl olsa bir ters düştü. Adamı ne yaptılar? Kendi ülkesinden neredeyse dışarıya kaçırdılar.

    Yani onun için derin devlet olsun ama adam gibi olsun. Adam gibi eee olmuyorsa da bırakın kardeşim, hukuk memleketiyse, hukuk ülkese, hukuk gibi adam olun.

    Olay yani e, izleyicilerimize Yasin Hayal’in kim olduğunu hatırlatayım ben. Orada Yasin Hayal'den bahsediyor, çünkü Yasin Hayal, Hrant Dink cinayetini işleyen o gün, Samast'ın azmettiricisiydi. Ve daha sonra ortaya çıktı ki Yasin Hayal de jandarma ve polis içindeki bazı gruplar tarafından eee azmettirildi. Bu adamın söylediği röportajda ve Yasin Hayal’in eee dosyasında, duruşmalarda ortaya çıkan gerçeklerle örtüşüyor. Yani Yasin Hayal, birileri tarafından kullanıldı. O gün Samast’ı tetikçi olarak seçtiler. Yaşı küçük olduğu için, yani çocuk yaşta olduğu için onu seçtiler ve Hrant Dink’i hep beraber planlayarak katlettiler.

    Bu anlattığı hikayenin böyle bir gerçekliği var. Dolayısıyla bu adamın, bu video, bu adamın sıradan bir adam olmadığını gösteren en önemli unsurlardan biri. Hocam, dün Özgür Özel de grup konuşmasında şöyle söyledi: "Evlat katilinin elini çıplak yollayana söylüyorum. Cesaretin varsa doldur da yolla." Podri meydan dedi. Yani bu bu e...

  • 6:38 Hukuk ülkesi. Hukuk gibi adam olun. İzleyicilerimize Yasin Hayali'nin kim olduğunu hatırlatayım. Yasin Hayal, Hrant Dink cinayetini işleten Samast'ın azmettiricisiydi. Daha sonra ortaya çıktı ki, Yasin Hayal de jandarma ve polis içerisindeki bazı gruplar tarafından azmettirildi. Bu adamın röportajında söyledikleriyle Yasin Hayal'in dosyasında, duruşmalarda ortaya çıkan gerçekler örtüşüyor. Yani, Yasin Hayal birileri tarafından kullanıldı. O gün Samast'ı tetikçi olarak seçtiler; yaşının küçük olması nedeniyle, çocuk yaşta olduğu için onu tercih ettiler. Hrant Dink’i hep beraber planlayarak katlettiler. Anlattığı hikayenin böyle bir gerçekliği var.

    Dolayısıyla, bu adamın videosu, sıradan bir adam olmadığını gösteren en önemli unsurlardan biri. Hocam, dün Özgür Özel de grup konuşmasında şöyle söyledi: “Evlat katilinin elini çıplak yollayana söylüyorum. Cesaretin varsa, doldur da yolla. Podri meydan,” dedi. Yani, Özgür Özel'in bu saldırı karşısında ya da saldırı planları karşısında dik durması iyi bir şey. Meydan okuması iyi bir şey ama dikkat etmesi lazım. Önlem alması gerekiyor. Yani, Cumhurbaşkanının deyişiyle, tırnak içinde "telef olmamak için tedbirli olmak" lazım. Birileri bu işi artık kanun dışı yollara döktü. Artık belden aşağı iftiralara dönüştü. Bu tür yumruklu saldırılara döküldü. İşte CHP'nin topladığı imzaları çalma işine dönüştü; CHP’de imza toplayan gençlere saldırılara dönüştü. Bu iş buraya doğru evriliyor. Birileri bu anlamda gerçekten rahatsız olmuş durumda CHP'nin büyümesinden ve normal dışı, kanun dışı yollara tevessül etmeye başladı. Bu yüzden dikkatli olmalarında fayda var.

    Özgür Özel yine grup konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da seslendi. “Erdoğan, çoklu makam bozukluğu hastalığının pençesindedir. O hastalığın bütün yükü millete çektirilmektedir. Millet kendisini seçti. Cumhurbaşkanlığı makamını oturttu ama kendisi AK Parti Genel Başkanlığı'na geri döndü.” Sayın Bahçeli'nin deyimiyle, “O anayasaya uymuyor. Anayasayı ona uyduralım,” dediler ve bir partinin genel başkanlığıyla cumhurbaşkanlığını aynı koltuğa, iki karpuzu aynı kolun altına verdiler. “Hem başkomutanım diyor hem ilçe başkanı.” Ya, başkomutanın ilçe başkanı atamakla ne işin olur arkadaş? Başkomutan, başkomutanlığını bilecek ki, herkesin başkomutanı Malatya'nın mezirmesine ilçe başkanı atamakla meşgul olan başkomutanı millet de takmaz, dünya da takmaz.

    Öyle yani, hem daire başkanı atıyor hem bakan atıyor. Daire başkanı da bakana kafa tutuyor. “Seni de Cumhurbaşkanı atadı,” diyor. “Beni de Cumhurbaşkanı.” Türkiye'de zaten şu anda bütün sorunların kaynağı bu Cumhurbaşkanı hükümeti. Tayyip Erdoğan, parti genel başkanı sıfatıyla bütün rakiplerine her şeyi söylüyor. Diğerleri Cumhurbaşkanına bir şey söylediğinde, Cumhurbaşkanına hakaretten hapse atılıyor. Biliyorsun, içerideki gençlerin, yani şu anda tutuklu olan gençlerin hepsinin g...

  • 8:56 Türk'ün ama kendisi AK Parti Genel Başkanlığı'na geri döndü. Sayın Bahçeli'nin deyimiyle, "O anayasaya uymuyor. Anayasayı ona uyduralım," dediler ve bir partinin genel başkanlığıyla cumhurbaşkanlığını aynı koltuğa, iki karpuzu aynı kolun altına verdiler. Hem başkomutanım diyor hem ilçe başkanı.

    Ya başkomutanın ilçe başkanı atamakla ne işi olur, arkadaş? Başkomutan, başkomutanlığını bilecek ki herkesin başkomutanı, Malatya'nın mezirmesine ilçe başkanı atamakla meşgul olan başkomutanı millet de takmaz, dünya da takmaz. Öyle yani. Hem daire başkanı atıyor hem bakan atıyor. Daire başkanı da bakana kafa tutuyor. "Seni de cumhurbaşkanı atadı," diyor. "Beni de cumhurbaşkanı."

    Türkiye'de zaten şu anda bütün sorunların kaynağı bu cumhurbaşkanı hükümet. Tayyip Erdoğan, parti genel başkanı sıfatıyla bütün rakiplerine her şeyi söylüyor. E başkaları cumhurbaşkanına bir şey söylediğinde, cumhurbaşkanına hakaretten hapse atılıyor. Biliyorsun bu. İçerideki gençlerin, yani şu anda tutuklu olan gençlerin hepsinin gerekçesi cumhurbaşkanına hakaret. 2911'den tutamıyorlar ama o cumhurbaşkanına hakaret ettikleri iddiasıyla tutuklular şu anda. O da bir slogan varmış. Böyle "zıpla zıpla" diye zıpladıkları ve attıkları bir slogan varmış. Onu gerekçe gösteriyorlar. Yani, sen bu zıplayarak bunu söyledin diye çocukları hapiste tutuyorlar ya.

    Dolayısıyla, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tuhaf bir sistem. Cumhurbaşkanının iki şapkası olması, yani bir cumhurbaşkanı bir de AK Parti Genel Başkanı şapkalarının olması da bu tür sorunların temel kaynağı. Anlayamıyorsun, Cumhurbaşkanı nerede? Cumhurbaşkanı nerede? AK Parti Genel Başkanı ve devletin imkanlarını da bazen anlayamıyorsun. AK Parti faaliyetine cumhurbaşkanlığının olanaklarıyla gidiyor. Normalde etik olarak onları ayırması lazım. Seçim kampanyalarını cumhurbaşkanlığı otobüsüyle, uçağıyla vesaire yapamaması lazım. Ama kimin umurunda?

    Hocam, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli'yi 117 gün sonra ziyaret etti. Bu ziyaretin detaylarını da sizden alalım.

    Evet. Yani bir geçmiş olsun ziyareti olduğu söyleniyor. Daha fazla bilgi sızmadı. Gördüğüm kadarıyla ama herhalde bu son gelişmeleri konuşmuşlardır. Cumhurbaşkanı Bahçeli'yi bilgilendirmiştir. Bahçeli de kendi görüşlerini Sayın Cumhurbaşkanına iletmiştir. Bundan sonra, yani iki liderin yapacağı açıklamaların, o görüşmede alınan kararların sonucu olduğunu düşünebiliriz rahatlıkla.

    Özellikle de bu barış süreci falan dedikleri PKK'yla Abdullah Öcalan'la yürüttükleri süreçle ilgili birtakım gelişmeler olabilir. Örgütün bu aralar kendini feshettiğini açıklaması bekleniyor. Yani Ömer Çelik de bunu belirtti. Ankara kulislerinde de bu konuşuluyor. Yani 45 gün içinde PKK, kurultayını topladığı kurultayın, gizli kurultayın sonuç bildirisini açıklayacak ve kendini feshedecek diye birtakım bilgiler dolaşıyor ortalıkta.

    Hocam, 6 Mayıs yayınımızda da bahsetmiştiniz, üzerinden geçmiştiniz. Ekrem İmamoğlu'nun diploması meselesi. Bu noktada da yeni gelişmeler var sanırım. Evet, ya...

  • 11:05 Yani bir geçmiş olsun ziyareti olduğu söyleniyor. Daha fazla bilgi sızmadı. Gördüğüm kadarıyla, herhalde bu son gelişmeleri konuşmuşlardır. Cumhurbaşkanı, Bahçeli'yi bilgilendirmiştir. Bahçeli de kendi görüşlerini Sayın Cumhurbaşkanına iletmiştir.

    Bundan sonra, yani iki liderin yapacağı açıklamaların, o görüşmede alınan kararların sonucu olduğunu düşünebiliriz rahatlıkla. Özellikle de bu barış süreci dedikleri PKK ile Abdullah Öcalan'la yürüttükleri süreçle ilgili birtakım gelişmeler olabilir. Örgütün bu aralar kendini feshettiğini açıklaması bekleniyor. Yani Ömer Çelik de bunu not etti. Ankara kulislerinde de bu konuşuluyor. Yani 45 gün içinde PKK, kurultayını topladığı ve gizli kurultayın sonuç bildirisini açıklayacağı yönünde bilgiler dolaşıyor.

    Hocam, 6 Mayıs yayınımızda da bahsetmiştiniz. Ekrem İmamoğlu'nun diploması meselesi hakkında da yeni gelişmeler var sanırım. Evet, burada tabii bir emsal var. O emsal çok önemli. Yani Hulusi Akar'ın kızı Serra Akar ile ilgili Danıştay kararları var. YÖK'ün açıklamaları var. Onlara baktığınızda, Ekrem İmamoğlu ve kendisiyle birlikte diplomaları iptal edilen 27 kişi hakkında benzer kararların çıkması gerekiyor.

    Şimdi Serra Akar'ın durumu nedir? Bunu ben söyleyeyim sana. Serra Akar, Amerika'da biyolojik bilimler okumuş. Amerika'daki sistem bizdekinden biraz farklı. Önce 4 yıllık bir lisans programında moleküler biyoloji, biyolojik bilimler gibi dersler alıyorsun. Orada birtakım temel dersleri tamamladıktan sonra tıp eğitimi alma sınavı var. Onu geçtiğin takdirde master programı olarak tıp fakültesine başlıyorsun. Yani 4 yılın sonundaki 2 yılda bir master programı gibi bir tıp fakültesi süreci var. Bizde ise tıp fakültesine üniversiteye giriş sınavıyla katılıyorsun.

    Bu iki sistem arasında bir fark var. Şimdi Akar ailesinin iddiası şu: "Ya biyolojik bilimlerden tıp fakültesine geçiliyor." Hayır kardeşim, Türkiye'de geçilmiyor. Zaten Hacettepe Üniversitesi'ne sorulmuş; Hacettepe Üniversitesi de bu geçişin usulsüz olduğunu söylemiş. Ama sonuçta ne olmuş? Bu geçişten sonra 60 gün içinde bu geçiş iptal edilmediği için kazanılmış hak sayılmış. Danıştay da kararında diyor ki, "60 gün içinde bunu yapsaydın amenna ama yapmadığın için burada bir hak kaybı olmasın diye bu başvurunun reddi doğrudur."

    Yani aynı şey, şimdi Ekrem İmamoğlu için de geçerli. Zaten burada Galatasaray Üniversitesi'nden bir hoca var; işletme bölümünün başkanı, Aylin Atabay Saybaş. Onun durumu çok net. O da gidip sonra Sorbonne'da master yapıyor. Profesör oluyor. Çok sayıda insanın diplomasında imzası var. İşletme fakültesi olarak birçok öğrencinin notunda, transkriptlerinde imzası var. Şimdi onun diplomasını iptal edersen, imza attığı bütün diplomaları iptal etme. İşte hak kaybı dedikleri şey bu. Şimdi...

  • 13:24 Fakültesine geçiliyor. Hayır kardeşim, Türkiye'de geçilmiyor. Zaten Hacettepe Üniversitesi'ne sorulmuş. Hacettepe Üniversitesi de bu geçişin usulsüz olduğunu söylemiş. Ama sonuçta ne olmuş? Bu geçişten sonra 60 gün içinde bu geçiş iptal edilmediği için kazanılmış hak sayılmış. Danıştay da kararında diyor ki, "60 gün içinde bunu yapsaydın amenna, ama yapmadığın için burada bir hak kaybı olmasın, vesaire" diyerek bu başvurunun reddinin doğru olduğunu belirtiyor.

    Yani aynı şey şimdi Ekrem İmamoğlu’na. Zaten burada Galatasaray Üniversitesi'nden bir hoca var, işletme bölümünün başkanı Aylin Atabay Saybaş mesela. Şimdi Aylin Hanım'ın durumu çok net. O da gidiyor, sonra Sorbonne'da master yapıyor, vesaire. Profesör oluyor. Çok sayıda insanın diplomasında imzası var. İşletme fakültesi olarak birçok öğrencinin notunda imzası var, transkriptinde imzası var vesaire.

    Şimdi onun diplomasını iptal edersen, imza attığı bütün diplomaları iptal etmiş olursun. İşte hak kaybı dedikleri şey bu. Şimdi Hulusi Akar'ın kızı 2003 yılında gelmiş. 22 yıl geçti üstünden. "Ya niye kurcalıyorlar?" diye tepki gösteriyor Akar ailesi. Ama burada 31 yıl geçmiş, 32 yıl geçmiş. Durum aynı. Dolayısıyla idare mahkemesinin de Danıştay'ın da burada diplomasi edilenlerin lehine bir karar vermesi kaçınılmaz.

    Yani gerçekten eğer Ulus Akar'ın kızı için böyle bir karar vermişlerse ve bu 28 kişi hakkında farklı bir karar verirlerse, bu tam bir skandaldır. Hukuk skandalıdır. Yani bunun başka bir açıklaması yok. Onun için iş gittikçe komediye dönüşüyor. Bir an önce bu komedinin sonuçlanmasında fayda var. Yani idare mahkemesinin, Danıştay'ın, vesaire.

    Hayır kardeşim. Bunu zamanında iptal edecektin. Zaman. Çünkü kusur idarenin kusuru. Diyor ki, "Eğer idarenin kusuruysa ve şahsın bir yolsuzluğu, usulsüzlüğü vesaire yoksa, bunu iptal edemezsin." Bu kadar basit. Tartışılmaz bile yani. Tablo çok net. Hukuki kararlar, emsal kararlar, içtihatlar çok net. Eğer İmamoğlu'nun diplomasını iptal edersen, Ulus Akar'ın kızı için verilen diplomanın iptali de gündeme gelir. Bu kadar net. Onu 60 gün içinde yapmadın diye iptal etmiyorsan, bunu da 32 sene içinde yapmadığın için iptal edemezsin diye İstanbul Üniversitesi yönetiminin kararını geri alırsın. Yani bunun tartışması bile olamaz.

    Gerçekten bu komediye bir an önce son vermek lazım. Tamam, Tayyip Erdoğan rakibini saf dışı bırakmaya çalışıyor ama başka yöntemlerle yapıyor zaten. Artık tutukladı, davalar açtı, vesaire. Oradan yürüyor. Yani diploma komedisini sonlandırıp aradan çıkarmakta fayda var.

    Yine gizli tanıklar gündeme gelmiş. Üçüncü gizli tanıklar üzerinden. Evet. Ya hukuk sistemi açısından bu gizli tanık meselesi çok sakıncalı, biliyor musun? Yani bunu AK Parti iktidarı döneminde FETÖ'cüler ortaya çıkardılar. Onların istekleriyle bu gizli tanık meselesi gündeme geldi. Fakat ne yazık ki kendi çıkarları söz konusu olduğunda sonuna kadar kullanıyorlar. Yani kimdir, nedir, ne kadar güvenilirdir; söylediklerin hakkında hiçbir kanıt olmadan, ...

  • 15:43 Akar’ın kızının diplomasını da iptal etmem. Bu kadar net. Onu 60 gün içinde yapmadın diye iptal etmiyorsan, bunu da 32 sene içinde yapmadığın için iptal edemezsin. İstanbul Üniversitesi yönetiminin kararını geri alırsın. Yani bunun tartışması bile olamaz. Gerçekten bu komediye bir an önce son vermek lazım. Tamam, Tayyip Erdoğan rakibini saf dışı bırakmaya çalışıyor ama başka yöntemle yapıyor zaten. Artık tutukladı, davalar açtı vesaire. Oradan yürüyor. Yani diploma komedisini sonlandırıp aradan çıkarmakta fayda var.

    Yine gizli tanıklar gündeme gelmiş; üçüncü gizli tanıklar üzerinden. Evet. Ya, hukuk sistemi açısından bu gizli tanık meselesi çok sakıncalı, biliyor musun? Bunu, AK Parti iktidarı döneminde FETÖ'cüler ortaya çıkardılar. Onların istekleriyle bu gizli tanık meselesi gündeme geldi. Fakat ne yazık ki, kendi çıkarları söz konusu olduğunda sonuna kadar kullanıyorlar. Kimdir, nedir, ne kadar güvenilirdir? Söylediklerin hakkında hiçbir kanıt yok. Bir şey yok, ispat yok. Yani hani bir şey söyler biri, gidersin, onu tespit edersin, ispat edersin. Yok, “ben duymuştum”, “bana öyle dediler” vesaire falan. Bunlar bir insanı mahkum etmek için yeterli şeyler değil. Hani tanık dediği mesela, gözüyle görmüşse, “ben gördüm, evet, karşımda oldu” ya da “ben konuştum, bana böyle dedi” gibi bir şey de yok. Gizli tanıkların yöntemi öyle, “öyle söylüyorlar, böyle duymuştum” falan.

    Yani zaten bir şey söyleyeyim mi? O davaya, o soruşturmaya güvenseler, iktidarı kastediyorum, bu diploma meselesi, öbür belden aşağı hikayeler vesaire, bu işte jenmer meselesi gündeme getirilmezdi. Tamamen algı operasyonu yapıyorlar, psikolojik harekat yapıyorlar. Tablo budur yani.

    Hocam, buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü açıklamalarına geçiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, sokak röportajı adı altında sokaklarda terör estiriyorlar. Elinde mikrofon alan, kamera alan kendini gazeteci olarak görüyor.” dedi ve şunu söyledi: “Türkiye, 2002 yılının öncesine göre çok daha özgür ve serbest bir medyaya sahiptir.” dedi.

    İstersen o konuşmayı nerede yaptı? Bir ödül töreninde yaptı galiba. Vallahi, Cumhurbaşkanı'nın gazeteci tanımı Türkmenistan’dakiyle falan aynı. Evet. Cumhurbaşkanını övmeye, Cumhurbaşkanı’nın propagandasını yapmaya, Cumhurbaşkanı için halkla ilişkiler çalışması yapmaya devam edersen dünyanın en özgür gazetecisi olursun ki ama gazeteci olmazsın. Hep söylüyorum ya, burada haber birilerini rahatsız eden şeydir. Gerisi halkla ilişkilerdir. Cumhurbaşkanı halkla ilişkileri, propagandayı gazetecilik zannediyor. Yani yanımda uçakta gezdirdiğim gazeteciler, beni övsün, beni pohpoğlasın, beni işte göklere çıkarsın. Onlar dünyanın en özgür gazetecileri. Öyle, öyle bakıyor yani.

    Cumhurbaşkanının bakış açısı o. Zaten bir ödül töreni yapmışlar. Aman Allah’ım! Yılın habercilik ödülleri verelim. Evet. Evet. Yılan habercilik, haber kanalı CNN Türk, internet haber sitesi Yeni Akit, yayın yönetmeni Hüseyin Likoğlu, Yeni Şa...

  • 17:51 İn öncesine göre çok daha özgür ve serbest bir medyaya sahiptir, dedi. Eee, istersen o konuşmayı nerede yaptı? Bir ödül töreninde yaptı galiba. Vallahi, Cumhurbaşkanının gazeteci tanımı Türkmenistan'dakiyle falan aynı. Evet, Cumhurbaşkanını övmeye, Cumhurbaşkanının propagandasını yapmaya, eee, Cumhurbaşkanı için halkla ilişkiler çalışması yapmaya devam edersen dünyanın en özgür, eee, gazetecisi olursun ki ama gazeteci olamazsın. Hep söylüyorum ya, burada haber birilerini rahatsız eden şeydir. Gerisi halkla ilişkilerdir.

    Cumhurbaşkanı, halkla ilişkileri propagandayı gazetecilik zanneder. Yani yanımda uçakta gezdirdiğim gazeteciler beni övsün, beni pohpoğlasın, beni göklere çıkarsın. Onlar, dünyanın en özgür gazetecileri. Öyle bakıyor yani. Cumhurbaşkanının bakış açısı bu. Yani, zaten bir ödül töreni yapmışlar. Aman Allah’ım, yılın habercilik ödülleri verelim. Evet, yılan haberçilik haber kanalı CNN Türk, internet haber sitesi Yeni Akit, yayın yönetmeni Hüseyin Likoğlu, Yeni Şafak muhabiri Fully Öztürk, CNN Türk işte. Ne diyeyim ki, yani Cumhurbaşkanının bahsettiği özgür gazetecilere verildi.

    TRT Genel Müdürü Aybük hep Pusat, "Eğer yaşam tarzına bakmış olsaydık, bu rolde hiç oynamazdık," gibi bir açıklaması oldu. Zaten sorun yaşam tarzı değil ki. Kendi yaşam tarzlarını biliyor muyuz biz? O parayla, pulla nasıl bir yaşam sürdüklerini biliyor muyuz? Yani, yaşam tarzına baksaydık diyor ya Aybük Pusat. Acaba TRT Genel Müdürü Zahit Sobacı’nın yaşam tarzı nedir? Yani bir hırka, bir lokma mı yaşıyor? Sürekli beş vakit namaz kılıp, geceler sabahlara kadar ibadet edip derviş hayatı mı yaşıyor? TRT'nin imkanlarından sonuna kadar faydalanıyor.

    Yaşam tarzına baksaydık, zaten kendisi eee AK Parti bürokratı da olamazdı belki. Neyse. Eee, ama bence orada çok önemli şeyler var. Eee, bak, TRT son 4 yılda halktan 2 milyar dolar ücret toplamış, bandrol ücreti. O gün de söyledim ya, bilgisayar alıyorsun, TRT'ye para veriyorsun. Saat alıyorsun, TRT'ye para veriyorsun. Traktör alıyorsun, kabininde radyo var diye TRT'ye para veriyorsun. Ben hakkımı helal etmiyorum. Haram olsun. Burnu burunlarından fitil fitil gelsin.

    Yani, geçen hesapladım. Arabayla, bilgisayarla, telefonla, televizyonla vesaire falan 100.000 liraya yakın para ödemişim TRT'ye. Haram olsun diyorum. Burnlarından gelsin diyorum. Çünkü hak etmiyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi operasyonu ile ilgili, eee, yaptıkları haberleri eee gayet normalmiş de bilmem neymiş de. Öyle değil ya. Tetikçilik yapıyorsunuz. İktidarın borazanlığını yapıyorsunuz. Siz kamu yayıncısı olmak zorundasınız. Siz kamudan toplanan vergilerle ayakta olduğunuz için her kesime eşit durmanız lazım.

    Daha seçimlerde bakın, muhalefet partileri ne kadar çıktı TRT ekranına. İktidar ne kadar çıktı? TRT'yi resmen iktidarın borazını yaptınız. Ben vermek istemiyorum kardeşim. Ben rakibim. TRT'nin rakibiyim ben. Kendi rakibime niye para ödeyeyim ben ya? Bilgisayar alayım 9.000 L, telefon alayım 9.000 L, bilmem ne.

  • 20:03 araya veriyorsun. Traktör alıyorsun, kabininde radyo var diye TRT'ye para veriyorsun. Ben hakkımı helal etmiyorum. Haram olsun. Burnu burunlarından fitil fitil gelsin.

    Geçen hesapladım; arabayla, bilgisayarla, telefonla, televizyonla vesaire falan, 100.000 liraya yakın para ödemişim TRT'ye. Haram olsun diyorum, burunlarından gelsin. Çünkü hak etmiyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi operasyonu ile ilgili yaptıkları haberleri gayet normalmiş gibi sunuyorlar. Öyle değil ya; tetikçilik yapıyorsunuz. İktidarın borazanlığını yapıyorsunuz.

    Siz kamu yayıncısı olmak zorundasınız. Siz, kamudan toplanan vergilerle ayakta olduğunuz için her kesime eşit durmanız lazım. Daha seçimlerde bakın, muhalefet partileri ne kadar çıktı TRT ekranına. İktidar ne kadar çıktı? TRT'yi resmen iktidarın borazanı yaptınız. Ben vermek istemiyorum, kardeşim. Ben, rakibim. TRT'nin rakibiyim ben. Kendi rakibime niye para ödeyeyim? Bilgisayar alayım, 9.000 Lira, telefon alayım, 9.000 Lira, bilmem ne alayım, 30.000 Lira, televizyon alayım, TRT'ye para.

    Biz, kolay mı kazanıyoruz bu beyefendiler? Bir elleri, bu neydi adı? Eee, Zahit Sobacı beyefendi. Bir eli balda, bir eli yağda yaşasın diye mi, ben bu kadar zorluklar içinde kazandığım paranın önemli bir kısmını TRT'ye gönderiyorum? Onu beslemek zorunda mıyım ben? Herkes haddini bilsin.

    Bir de böyle pişkin pişkin, koskoca sen, milletvekillerinin karşısına çıkmışsın ya. Orası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyor ve milletvekilleri de milleti temsil ediyor. Böyle bir üstten bakmalar, parmak sallamalar milletvekillerine falan. Kimsiniz siz ya? Akıl alır gibi değil, gerçekten.

    Bak, 4 yılda 2 milyar dolar. 2 milyar dolar ne demek biliyor musun? Bakü Ceyhan boru hattının neyi var, ne üretiyorlar? Bugün sabah TRT belgeselde bir şey izledim. Bir adam gitmiş Erzurum'un bir köyünde, işte patates nasıl hasat edilir, tarla tapanla nasıl sürülür, kızılcık şerbeti nasıl yapılır falan. Kim bilir o adam o belgesele kaç lira almıştır. Gerçekten öyle yani.

    Ne yapıyorsunuz? Ne üretiyorsunuz da 2 milyar dolar harcıyorsunuz? Nereye gidiyor bu paralar? Biraz kamu yayıncılığının ne olduğunu gidin öğrenin. BBC'ye gidin, adam gönderin. Onlar nasıl çalışıyorlar bir bakın.

    Hocam, bu arada basın demişken, bir son dakika haberi daha vardı. Son 4 ayda 27.304 sosyal medya hesabına erişim engeli getirdi. Evet. Ya işte, bütün bunlar 1984; George Orwell'ın romanı var ya, 1984, yani biri bizi gözetliyor tarzı bir hayat yaşıyoruz. Her şeyine müdahale ediyorlar.

    Bir de bu ülkede özgür basın varmış. Eee, sokak röportajlarını yapanlar terörist. Yani ne diyeceğiz ki, hocam? Buradan ekonomiye geçiyorum.

    Dün mecliste belki videoyu görmüşsünüzdür. Evet, gördüm. Veli Ağ Baba'nın videosunu diyorsun değil mi? Evet, Veli Ağ Baba 5 Euro ile 200 T'yi gösterdi Merkez Bankası başkanına. Evet. Yani 200 çıktığında kaç dolardı? Şimdi kaç dolar?

  • 22:47 ti nasıl yapılır falan. Kim bilir o adam o belgesele kaç lira almıştır. Gerçekten öyle yani. Ne yapıyorsunuz? Ne üretiyorsunuz da 2 milyar dolar harcıyorsunuz ya? Nereye gidiyor bu paralar? Biraz biraz kamu yayıncılığının ne olduğunu gidin öğrenin. BBC'ye gidin, adam gönderin. Onlar nasıl çalışıyorlar, bir bakın.

    Hocam, bu arada basın demişken, bir son dakika haberi daha vardı. Son 4 ayda 27.304 sosyal medya hesabına erişim engeli getirdi. Evet. Ya işte, bütün şey 1984, ya işte George Orwell'ın romanı var ya, 1984; yani biri bizi gözetliyor tarzı bir hayat yaşıyor. Her şeyine müdahale ediyorlar. Bir de bu ülkede özgür basın varmış. Eee, sokak röportajlarını yapanlar terörist. Yani ne diyeceğiz ki hocam?

    Buradan ekonomiye geçiyorum. Dün mecliste, eee, belki videoyu görmüşsünüzdür.

    Evet, gördüm. Veli Ağ Baba'nın videosunu diyorsun değil mi?

    Evet, Veli Ağ Baba, 5 euroyla 200 T'yi gösterdi Merkez Bankası başkanına. Evet. Yani 200 çıktığında kaç dolardı? Şimdi kaç dolar? Eee, ona şey yapmak lazım. Avrupa Birliği'nin en küçük banknotu, bizim en büyük banknotumuzdan daha değerli dedi.

    Evet. Dur bakalım, ben de küçük bir hesap yapacağım. Evet. Ufuk, 200 lira banknot 1 Ocak 2009'da çıktı. Yaklaşık 131.6 ABD dolarıydım. Bu dönemde dolar kuru yaklaşık 1.52. Bugün, 7 Mayıs 2025 itibariyle, 200 lira yaklaşık 5.18 ABD doları mektedir. Düşünebiliyor musun? 131.6 dolarken, 200 lira bugün 5.18, kaç kat ediyor? 40 falan değil mi? 40'a yakın. Vay be. 40 kat düşmüş paramız dolar karşısında.

    Bu sence başarı mıdır? Başarılır. Ne başarısıdır? İmkansız başarmak gibi bir şey. Evet, imkansızı başarmışlar ya. Gerçekten 136 dolardan 5 dolara düşmüş 200 liranın değeri. İlk çıktığı günden bugüne kaç? E 16 yılda.

    Hocam, bu arada önemli bir bilgi daha paylaşıldı. Konkordato talebi de ikiye katlanmış bu ay itibariyle. Evet. Ya, onu bazıları suistimal ediyorlar. Bazıları gerçekten yapıyorlar. Eee, konkordato işlemi bir takım avantajlar elde etmek için de kullanılıyor zaman. Ama bu şirketlerin çok zor durumda olduğunu gösterir.

    Dün bir sanayiciyle konuştum. Eee, yurt dışına ihracat yapmak istemiyoruz artık. Çünkü yaparsak zararına eee yapmak zorunda kalıyoruz ve yerine eee aynı fiyat, aynı üretimi yapamıyoruz. Yani döviz kuru nedeniyle biz zararına satış yapıyoruz. Euro bazında zam yaptığımızda da rakiplerimizle baş edemiyoruz.

    Yani biz mesela 20 euroya sattığımızda zarar ediyoruz ama bunu 40 euroya çıkardığımızda rakibimiz 25 euroya sattığında işi o alıyordu. Bu kadar net bir tablo var. Turizmciler de zor durumda. Eee, sanayiciler de zor durumda. Müteahitler de zor durumda. Yani gerçekten, bu özellikle deprem konutlarını vesaire falan eee inşa eden müteahitler paralarını zamanında alamıyor. E inşaat sektörü durmuş vaziyette. Esatmak şubu falan gittikçe zorlaşıyor zaten. En riskli sektör olarak inşaat sektörü listelenmiş. Listenin başında yer alıyor. Daha sonra tekstil ve gıda diye devam ediyor.

    Evet hocam, bu arada top başkanı Rıfat Scıklıoğlu'dan da bir açıklama geldi ya. Evet, gördüm ve çok şaşırdım.

  • 25:15 Dün bir sanayiciyle konuştum. Yurt dışına ihracat yapmak istemiyoruz artık. Çünkü yaparsak zararına yapmak zorunda kalıyoruz ve aynı fiyatla aynı üretimi yapamıyoruz. Yani döviz kuru nedeniyle biz zararına satış yapıyoruz. Euro bazında zam yaptığımızda da rakiplerimizle baş edemiyoruz. Mesela biz 20 euroya sattığımızda zarar ediyoruz ama bunu 40 euroya çıkardığımızda, rakibimiz 25 euroya sattığında, işi o alıyordu. Bu kadar net bir tablo var.

    Turizmciler de zor durumda. Sanayiciler de zor durumda. Müteahhitler de zor durumda. Özellikle deprem konutlarını inşa eden müteahhitler, paralarını zamanında alamıyor. İnşaat sektörü durmuş vaziyette. Esas olarak da durum giderek zorlaşıyor. En riskli sektör olarak inşaat sektörü listelenmiş ve listenin başında yer alıyor; daha sonra tekstil ve gıda sektörleri geliyor.

    Bu arada TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'ndan da bir açıklama geldi. Evet, gördüm ve çok şaşırdım. Girişimcinin çalışma şevki kırılmamalı, diyor. Helal olsun gerçekten. Denetim iyi ama şevk kırılmamalı. Bildiğiniz gibi Mehmet Şimşek bir açıklama yaptı; kazanıp da vergi vermeyenlere karşı yeni bir denetim modeli başlatmışlar. 1 Ocak’tan bu yana 184 OSB'de 50.000 yolda 35.000 denetim yapılmış; 30.000 tutanak tutulmuş. Yani artık işleri güçleri fazladan vergi toplamaya çalışmak.

    Hisarcıklıoğlu da diyor ki, "Her işletmenin kapısına vergi memuru koyarak vergi gelirlerini artırmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum." Vergi sistemi adil ve şeffaf olmalı. Girişimcinin şevkini kırmamalı. Helal olsun, bravo Rıfat Hisarcıklıoğlu. Nihayet bir yanlışa yanlış dedi iktidardan. O da mı cesaret buldu? Bu aralar herkes cesaret bulmuş gibi görünüyor. Nihat Zeybekçi cesaret bulmuş, Rıfat Hisarcıklıoğlu cesaret bulmuş. Bir değişim yaşanıyor belli ki.

    Geçen gün Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Arıtürk de bir açıklamada bulundu. Benzer şekilde sanayicilerimizin zor durumda olduğunu düşünüyorum. Ankara Sanayi Odası yönetiminin bu konularda söylemeleri gerekenleri düşünerek hareket ettiklerini düşünüyorum; umarım başlarına bir şey gelmez.

    Buradan son konuya geçiyorum; Pakistan'la Hindistan arasında gerginlik devam ediyor. Savaş başladı, başlayacak derken, dün Hindistan biliyorsunuz Pakistan'a vurdu, Kuzey'de vurdu. Benim endişelendiğim şey, her iki ülkenin de nükleer güç olması, yani nükleer silahları var. İş büyürse, dünya açısından tehlikeli bir seyir alabilir. Uluslararası toplumun bu çatışmayı durdurmak için derhal seferber olması gerekiyor. Yoksa Pakistan da güç kullanabilir ve dünya, Hiroşima'dan, Nagazaki'den sonra çok büyük bir felaketle karşılaşabilir.

    Sizce nükleer kullanırlar mı? Artık böyle bir şeyin olacağını söylemekte zorlanıyorum. Çünkü dünyayı yönetenler biraz akıldan sapmış gibi görünüyor. Dün Trump'tan da ilginç açıklamalar geldi. Yine Kanada'nın 52. eyaletimiz olmasına dair bir şeyler söyledi.

  • 27:28 Benzer bir sanayicimiz zordur. Evet. Ankara Sanayi Odası yönetiminin bu konularda söylemeleri gerekenleri söylediğini düşünüyorum. Ama inşallah başlarına da bir şey gelmez.

    Hocam, buradan son konuya geçiyorum. Pakistan'la Hindistan arasında gerginlik devam ediyor. Evet. Savaş başladı, başlayacak. Dün Hindistan, biliyorsun, Pakistan'a vurdu. Kuzeyde de vurdu. Bir maltölü var. Benim endişelendiğim şey, kaygılandığım şey, ikisinin de nükleer güç olması. Nükleer silahları var. İş büyürse, dünya açısından tehlikeli bir seyir alır. Yani, uluslararası toplumun bu çatışmayı durdurmak için derhal seferber olması gerekiyor. Yoksa Pakistan da, ister istemez güç kullanabilir ve dünya, Hiroşima'dan, Nagazaki'den sonra çok büyük bir felaketle karşılaşabilir.

    Sizce nükleer kullanırlar mı? Yani, ben artık hani şöyle olur, böyle olur demekte zorlanıyorum. Çünkü dünyayı yönetenler biraz kafayı sıyırmış durumda. Yani Trump'tan da dün ilginç açıklamalar geldi. Yine Kanada'nın 52. eyaletimiz olacak açıklamasını yaptı. Bir de mesela geçen gün bir Kanadalı kadına acayip sorunlar çıkardılar. Kanada vatandaşı, vize vesaire falan böyle. Çok, yani Amerika'daki yabancılar, çok tedirgin olmuş durumda. O gümrük polisi resmen lokal polisi, federalleri falan geçmiş durumda. Böyle gizli operasyonlar yapıyorlar vesaire. Tuhaf tuhaf işler yapıyorlar. Yani başına bir şey gelse, kendini anlatana kadar iki hafta geçer. O kadar azılı suçlunun arasında falan kalırsın.

    Maalesef, yani bakıyorsun işte; İtalya Başbakanı, Macaristan Başbakanı, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Hindistan, Pakistan falan, ve Putin... Dünya bu liderler tarafından yönlendiriliyor. Biraz faşizm çağı gibi bir dönem yaşıyoruz; 1919-1920'den sonra, Dünya Savaşı bittikten sonra başlayan faşizm çağını anımsatıyor.

    Kanada'nın 52. eyalet olmasını söylemiştir; 51. eyalet açıklaması yaptı Trump.

    Hocam, bu arada yönetmen İlker Caniklig, serbest bırakılmış. Evet. Bence haksızlığa uğramıştı. Gereksiz yere içeride kaldı. İyi olmuş yani. Sevindim abi. Tweet'ten dolayı bu kadar yatılır mı ya?

    Hocam, dünkü teknik ses kaydındaki teknik arızadan dolayı tüm takipçilerimizden özür diliyorum. Benden kaynaklı bir problem oldu ama bugün sorunsuz bir çekim yaptığımızı umuyorum. İnşallah. Evet, bizi izlemeye ve abone olmaya devam edin.

    TRT pikerleri eskiden ajansı akşam ajansını sunduktan sonra şöyle yaparlardı. Önlerinde kağıt, böyle, şey yaparlardı. Biz de öyle bir bitirmeden önce son sorum var. Yeni bir objemiz var ya. Bunu Danimarka'dan aldım. Danimarka'daki bu, o şey yani, ahşap heykelciliğin bir örneği. Çok sevimli bir köpek.

    Bugün Anayasa Mahkemesi'nde, bu son işte hayvanların itilaf edilmesinin önünü açan yasanın iptali için bir başvuru vardı. O, onu hatırlatsın diye getirdim. Umarım güzel haber çıkar, inşallah.

    7 Mayıs 2025 Çarşamba gününü değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim. Görüşmek üzere. Ah.

  • 29:38 Dim abi. Tweet'ten dolayı bu kadar yatılır mı ya? Hocam, dünkü teknik sesteki teknik arızadan dolayı tüm takipçilerimizden özür diliyorum. Benden kaynaklı bir problem oldu ama bugün sorunsuz bir çekim yaptığımızı umuyorum. İnşallah.

    Evet, bizi izlemeye ve abone olmaya devam edin. TRT, TRT pikerleri eskiden ajansı akşam ajansını sunduktan sonra şöyle yaparlardı; önlerinde kağıt, böyle şey yaparlardı.

    Biz de öyle bir bitirmeden önce son sorum var. Yeni bir objemiz var ya, bu, Danimarka'dan aldım. Danimarka'daki bu, o şey yani ahşap heykelciliğin bir örneği. Çok sevimli bir köpek.

    Bugün Anayasa Mahkemesi'nde, bu son işte hayvanların itilaf edilmesinin önü açan yasanın iptali için bir başvuru vardı. O, onu hatırlatsın diye getirdim. Umarım güzel haber çıkar, inşallah.

    7 Mayıs 2025 Çarşamba günü günü değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim. Görüşmek üzere. Ah.

İşaretlediklerim