29 Nisan 2024 Çevre · Enerji · İklim Değişikliği

Kömürlü termik santrallerin iklim hedeflerine etkisi ve enerji üretimindeki rolü ele alındı

Küresel enerji üretiminin büyük bir kısmını oluşturan fosil yakıtlar, özellikle kömür, sera gazı emisyonlarının yüksek oranlarından sorumlu tutuluyor. Ember enerji analisti Bahadır Sercan Gümüş'e göre, kömürlü termik santrallerin kapatılması iklim değişikliği üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. 2023 yılında dünya genelinde kömür kapasitesi net olarak artış göstermiş, özellikle Çin'deki yeni santraller bu artışın büyük bir kısmını oluşturmuş. Gümüş, kömürlü santrallerden kaynaklanan zararlı emisyonların ve partiküllerin çevresel sağlık üzerindeki etkilerini de detaylandırmıştır.

Benzer haberler

Türkiye, 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine rağmen kömür kapasitesini artırmaya devam ediyor ve Avrupa'da termik santral kapasitesini artıran tek ülke oldu. 2022'de üretilen elektriğin %35'i termik santrallerden sağlandı. Almanya'nın aksine, Türkiye kömürden enerji üretiminde Avrupa'da ilk sıraya yükseldi ve 2030'a kadar tüm termik santrallerini kapatma planı olmadığı görülüyor. Ember Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar Bölge Lideri Ufuk Alparslan'a göre, Türkiye'deki bazı termik santrallerin lisans süreleri 2050 sonrasına kadar uzanıyor ve devlet bu santrallere tazminat ödemek istemiyor.
29 Kasım 2023

Türkiye, iklim kriziyle mücadele kapsamında 2024-2030 dönemini kapsayan yeni bir eylem planı açıkladı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından desteklenen plan, fosil yakıtların azaltılmasına yönelik somut adımlar içermiyor ve özellikle kömür santrallarının kapatılması ya da sayısının azaltılması konusunda herhangi bir taahhüt bulunmuyor. Plan, yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin kapasitesinin artırılmasını öngörüyor ve karbon yakalama teknolojilerine odaklanıyor. Ancak, bu teknolojilerin maliyeti ve etkinliği konusundaki endişeler nedeniyle, Türkiye'nin fosil yakıtlardan vazgeçmeye yönelik net bir planının olmadığı eleştiriliyor.
31 Mart 2024

Türkiye, 2023'ün ilk yarısında Almanya'nın ardından Avrupa'nın en büyük ikinci kömür tüketicisi olurken, Haziran ayında Almanya ve Polonya'yı geçerek en çok kömürden elektrik üreten ülke haline geldi. Türkiye'nin kömür yakıtlı elektrik üretiminden kaynaklanan emisyonlar da 44 milyon ton ile yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Avrupa genelinde kömür kapasitesi azalırken, Türkiye'de artış gözlemlendi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonucu doğalgaz tedarikinde yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye kömür tüketimini artırmak zorunda kaldı. Türkiye, 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini artırma hedefine sahip.
19 Temmuz 2023

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) tarafından hazırlanan bir rapor, Türkiye'de kömürden çıkışın işsizliğe yol açmayacağını, aksine yenilenebilir enerji sektörünün yeni istihdam kapıları açabileceğini belirtti. Rapor, Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon vizyonuna uyumlu bir elektrik sektörü dönüşümünün 2030'a kadar güneş enerjisinde 71 bin, rüzgar enerjisinde 141 bin ek istihdam yaratabileceğini ortaya koydu. Ayrıca, kömür ve linyit madenciliğinin GSYH içindeki payının yıllar içinde azalarak yüzde 0,08'e kadar düştüğü, sektördeki iş kazası sayısının ise arttığı belirtildi.
10 Ağustos 2023

COP29 İklim Zirvesi, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de başladı ve Türkiye'nin kömürden kademeli çıkış kararı alması gerektiği vurgulandı. Aralarında Greenpeace ve TEMA'nın da bulunduğu sivil toplum kuruluşları, Türkiye'nin kömürlü termik santrallerden çıkış yaparak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin 2035 yılı için belirlediği 120 GW güneş ve rüzgar enerjisi kapasite hedefi, kömürden çıkışla birlikte iklim hedeflerine ulaşmada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu adım, Türkiye'nin uluslararası yatırım ve desteklere ulaşmasını da kolaylaştırabilir.
11 Kasım 2024
Daha fazla

Haberde, kömürlü termik santrallerin çevre üzerindeki olumsuz etkileri ve bu santrallerin artış göstermesi nedeniyle sera gazı emisyonlarının yüksek oranlarda olması ele alınıyor. Bu durum, iklim değişikliği ve çevresel sağlık üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle haberin kötü bir doğa taşıdığı sonucuna varılmasına neden olmaktadır.

İşaretlediklerim