Murat Muratoğlu, Türkiye'de ekonomik istikrarsızlığın ve hukuk sisteminin yetersizliğinin yabancı yatırımcıları nasıl etkilediğini tartışıyor. Honda, Volkswagen, LG, Ford, Chery, Saıc Motor, Skywell ve Great Wall gibi büyük şirketlerin Türkiye'deki yatırım planlarını iptal ettiği veya askıya aldığı belirtiliyor. Türk Lirası'nın değerli tutulması nedeniyle Türkiye'nin artık ucuz bir ülke olmadığı, ancak Türk halkının gelirlerinin Avrupa seviyesine ulaşmadığı vurgulanıyor. Ayrıca, meslek liselerinin durumu ve mavi yakalı iş gücü eksikliği gibi sorunlar da ele alınıyor.
12 Nisan 2024

Yakup Kepenek, Türkiye ekonomisinin sağlam bir temele oturması için gerekli olan üç ana kurumsal dayanağın; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kamu İhale Kurumu (KİK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olduğunu ifade etmiştir. Ancak, bu kurumların hukuki temeller üzerine sağlamlaştırılmadığı sürece, ekonominin mevcut krizden kurtulmasının mümkün olmadığını vurgulamıştır. Ayrıca, TCMB'nin sınırlı uygulama bağımsızlığına sahip olduğunu, ancak genel olarak ülke ekonomisinin bu üç kurumsal dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir.
24 Mart 2024

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu ‘B3’ten ‘B1’e yükseltti. Kredi notu görünümünü ise ‘pozitif’ olarak korudu. Bu gelişme, Türkiye ekonomisinin uluslararası alanda daha güvenilir bir konuma geldiğini gösteriyor. Ayrıntılar henüz açıklanmadı.
19 Temmuz 2024

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu 'B' seviyesinden 'B+' seviyesine yükseltti. Aynı zamanda, Türkiye'nin not görünümünü 'durağan' durumdan 'pozitif' duruma çıkardı. Bu değişiklik, Türkiye ekonomisine ilişkin uluslararası piyasalardaki algının iyileştiğine işaret ediyor.
9 Mart 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Türkiye'de ekonomiye olan güvensizlik nedeniyle kripto paralara olan ilgi artmış durumda. Kripto para, merkezi olmayan, dijital ve sanal bir para birimi olarak tanımlanıyor ve ilk örneği 2009 yılında hayatımıza Bitcoin ile girmiştir. Türkiye, kripto paralara en çok ilgi gösteren ülkelerden biri olup, Hazine ve Maliye Bakanlığı bu alanda bir düzenleme üzerinde çalışmaktadır. Kripto para birimlerinin geleceği konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, bu alana yapılan yatırımların ve resmi para birimi olarak kabul eden ülkelerin varlığı, kripto paraların gelecekte de hayatımızda olacağını gösteriyor.
12 Şubat 2024

Türkiye'nin dış politikasında bir dönüşüm yaşandığı, daha temkinli ve tarafsız bir yaklaşım benimsendiği belirtiliyor. İktidarın daha önceki yayılmacı ve atak politikalarından uzaklaşarak, ekonomik ve politik gerçeklikler doğrultusunda daha mesafeli bir tutum sergilediği ifade ediliyor. Bu durum, İran-İsrail meselesindeki tutumda da gözlemleniyor. Muhalefetin dış politika konusundaki tutumu ise daha belirsiz ve içerisinde çelişkiler barındırıyor. Yıldıray Oğur, Türkiye'nin bu pasif dış politika vizyonuyla dünyadaki tekinsizlik ortamında çıkarlarını koruyup koruyamayacağını sorguluyor.
15 Nisan 2024

Murat Muratoğlu, Türkiye'de iktidarın yıllardır vatandaşların yastık altında sakladığı birikimlere ilgi duyduğunu ve bu birikimleri ekonomiye kazandırmak için çeşitli çağrılarda bulunduğunu ifade ediyor. Ancak, vatandaşların bu çağrılara yanıt vermediğini ve birikimlerini güvenli buldukları yastık altında tutmaya devam ettiklerini belirtiyor. Muratoğlu, bu durumun Türkiye'deki ekonomik belirsizlikler ve güvensizlik ortamı nedeniyle vatandaşların bir nevi sigorta olarak gördüğü bir davranış olduğunu vurguluyor.
9 Mart 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'nin kredi notundaki artışın sıcak para akışını hızlandıracağını ancak doğrudan yabancı yatırım getirmeyeceğini belirtiyor. Oğuz, bu durumu geçmişte yaşanan ekonomik krizlerle karşılaştırarak, yalancı sermayenin geldiği gibi gideceğini ifade ediyor. Türkiye'nin kredi notunun yükselmesiyle Uganda, Moğolistan ve Kongo seviyesinden Bangladeş, Kosta Rika ve Namibya seviyesine çıktığını, ancak bunun sadece kısa vadeli fon akışını artıracağını savunuyor.
22 Temmuz 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'deki KOBİ'lerin ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğunu ve bu zorlukların kötü yönetimden kaynaklandığını belirtiyor. Oğuz, KOBİ'lere dayatılan çözümler yerine, onların faydasına odaklanılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, KOBİ'lerin belirsizlik ve küçülme dönemlerinde kârlılıklarını gözden geçirmeleri gerektiğini vurguluyor. Oğuz, KOBİ'lerin yaşatılmasının ekonominin yaşaması için önemli olduğunu ifade ediyor.
17 Mayıs 2024

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Akbank ve Türkiye İş Bankası’nın çeşitlendirilmiş ödeme hakkı (DPR) programlarının notlarını 'BB+'dan 'BBB-'ye yükseltti ve görünümünü 'durağan' olarak belirledi. Ayrıca, Yapı Kredi Bankası’nın DPR programının kredi notunu 'BB+' olarak teyit etti ve görünümünü pozitif olarak açıkladı. Bu güncellemeler, Türk bankacılık sektörünün genel görünümünün iyileştiğini göstermektedir.
26 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin Esat rejiminin devrileceği beklentisiyle milyonlarca Suriyeliye açık kapı politikası uyguladığını ve bu politikanın beklenen sonuçları vermediğini belirtiyor. Suriyelilerin yanı sıra Irak, Afganistan, Sudan ve Somali'den de gelenlerin olduğunu ve aralarında IŞID ve PKK üyelerinin de bulunduğunu ifade ediyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısını tahrip ettiğini, işsizliği artırdığını ve millî kimliğe zarar verdiğini vurguluyor. Ayrıca, AB'den alınan fonların doğru kullanılmadığını ve halkın büyük bir kısmının sığınmacılardan hoşlanmadığını belirtiyor.
28 Mayıs 2024

Uğur Emek, Türkiye'de sağ siyasetçilerin ve iş insanlarının piyasa ekonomisini, devlet üzerinden zenginleşmek şeklinde anladığını ifade etmiştir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren Türkiye'de devlet gücünün ekonomik kalkınmayı hızlandırmak ve 20. yüzyılın başlarından itibaren Türk müteşebbis sınıfının gelişimini teşvik etmek amacıyla kullanıldığını belirtmiştir. Devletin, düşük gelir grupları için istihdam olanakları ve iş insanları için teşvikler sağladığı, son olarak mega projelere döviz üzerinden gelir garantileri verdiği anlatılmaktadır.
18 Şubat 2024

OECD'nin üst düzey denetçileri, Türkiye'nin rüşvetle mücadelede yetersiz kaldığını belirten bir rapor hazırladı. Raporda, kamu ve özel sektörden birçok kurum ve kuruluşla yapılan görüşmelerin sonuçları yer aldı. Özellikle savunma ve inşaat gibi yüksek riskli sektörlerde yabancı rüşvetle mücadele konusunda ciddi eksiklikler tespit edildi. Türkiye'nin gri listeden çıkabilmesi için mevcut çabaların yetersiz olduğu vurgulandı.
28 Haziran 2024

Berkant Gültekin, Türkiye ile AB arasında 2013 yılında imzalanan 'Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni' ve 'Geri Kabul Anlaşması'nın sonuçsuz kaldığını eleştiriyor. Anlaşma kapsamında Türkiye'ye göçmenlerin Avrupa'ya gitmesini engellemesi karşılığında milyarlarca Euro ödenmesi kararlaştırılmıştı. Ancak yıllar geçmesine rağmen Türkiye vatandaşları AB'ye vizesiz giriş yapamazken, Türkiye göçmen kabul eden bir ülke haline geldi. Gültekin, AKP'nin entegrasyon politikalarının yetersizliğini ve bunun toplumsal çatışmalara yol açtığını vurguluyor.
3 Temmuz 2024

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'ın (OVP) tarımda verimliliği ve üretimi artıracak olmasından memnuniyet duyduğunu belirtti. Çelik, OVP'nin enflasyonu tek haneye düşürme hedefinin piyasalarda fiyat istikrarını sağlayarak üretici ve tüketiciye olumlu yansıyacağını vurguladı. Ayrıca, planlı ve sözleşmeli üretim, tarımsal üretimde verim artışı, işlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması gibi birçok uygulamanın tarım sektörüne büyük katkılar sağlayacağını ifade etti.
6 Eylül 2024

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), Dünya Bankası kuruluşu Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası'ndan (IBRD) 300 milyon avro kredi aldı. Bu kredi, dağıtık güneş enerjisi ve batarya enerji depolama sistemleri projelerinin finansmanı için kullanılacak. Ayrıca, Temiz Teknoloji Fonu'ndan (CTF) 15 milyon dolar kredi ve Dünya Bankası ile Enerji Sektör Yönetimi Yardım Programı'ndan (ESMAP) 1,5 milyon dolar hibe sağlandı. Bu finansman, Türkiye'nin enerji sektöründeki projelerini desteklemeyi amaçlıyor.
16 Mayıs 2024

Türkiye'de küçük çiftçiler ve köylüler, artan girdi maliyetleri, topraklarının gasp edilmesi, borç yükünün artması gibi nedenlerle üretim yapmaya zorlanıyor ve emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Bu sorunlar karşısında ortaya çıkan tepkiler genellikle anlık, cılız ve savunmacı oluyor. Tarım politikaları, küçük çiftçilerin ve köylülerin lehine olmaktan çok, şirketlerin çıkarına hizmet edecek şekilde örgütlenmiş durumda. Bu durum, 1980 darbesiyle başlayan örgütsüzleşme ve örgütlenmenin kriminalize edilmesi sürecinin bir sonucu olarak görülüyor.
13 Şubat 2024

Türkiye, Arap Ayaklanması döneminde izlediği ve özellikle Türkiye-Mısır ilişkilerini olumsuz etkileyen politikaları gözden geçiriyor. Bölgede yeni bir istikrar ve barış ortamının oluşmasıyla birlikte, Türkiye 'Masaya dahil değilsem masayı yıkarım', 'Oyun kuramazsam oyunu bozarım' anlayışını terk etmeye karar verdi. Bu yeni dönemde Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır ile yakınlaşma niyetleri belirginleşti. Özellikle Mısır ile yıllar sonra karşılıklı elçiler atandı ve dışişleri bakanları düzeyinde ziyaretler gerçekleştirildi, bu süreç Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti ile taçlandırıldı.
15 Şubat 2024

Mehmet Altan, 2008 ekonomik krizi bağlamında neo-liberal politikaların kökenleri ve etkileri üzerine bir yazı kaleme aldı. Yazıda, küreselleşmenin ve neo-liberal politikaların, özellikle 1970'lerden itibaren dünya ekonomik düzenini şekillendirdiği ve 1980'lerden sonra yaygınlık kazandığı belirtiliyor. Sovyet sisteminin çöküşüyle birlikte, 1989'da John Williamson tarafından formüle edilen Washington Uzlaşısı'nın bu politikaların temelini oluşturduğu ve IMF ile Dünya Bankası'nın gelişmekte olan ülkelere bu politikaları dayattığı ifade ediliyor.
28 Mart 2024
İşaretlediklerim