Mehmet Ocaktan, Müslüman dünyanın, bilim, teknoloji ve kültürel alanlarda gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığını ve bu açığın kapatılması için iç muhasebe yapılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin siyasetçileri ve düşünce insanlarının, geri kalmışlığın sebeplerini dış güçlerde aramak yerine, kendi iç sorunlarını çözme eğiliminde olmadıklarını eleştiriyor. Ocaktan, başarısızlıkların ülkelerin kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığını ve dış güçlerin tek başına bir ülkeyi başarısızlığa sürükleyemeyeceğini ifade ediyor.
29 Mart 2024

Mehmet Ocaktan ve Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, günümüzde din-siyaset ilişkisinin dindarları toplumda güvenilmez bir konuma getirdiğini belirtiyor. Son 10-15 yılda yaşanan gönül tahribatının, İslam tarihinde bu topraklarda benzeri görülmemiş bir düzeyde olduğunu ifade ediyorlar. Siyasetçilerin şiddet dili kullanımı ve dindarların siyaset ve ideolojik kimlikler üzerinden hayata bakışı, Kur'an'ın yasakladığı kötülüklerin siyaset diliyle tevil edilmesine yol açıyor.
11 Mart 2024

Mehmet Ocaktan, bir haber kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili sorulan soruları ve bu sorulara verilen yanıtları ele alıyor. Bir gazetecinin, İmamoğlu'nun oylarının neden düşmediğini ağlamaklı bir ifadeyle sorması ve anket firmasının temsilcisinin İmamoğlu'na zarar veren bir durum olmadığını belirtmesi üzerine Ocaktan, gazeteciliğin ve siyasi ahlakın geride kaldığını vurguluyor. Ocaktan, gazetecilerin siyasi aidiyetlerinin olabileceğini kabul ederken, bu tür tarafsız olmayan soruların profesyonellikten uzak olduğunu ifade ediyor.
25 Mart 2024

Metin Külünk, İslam dünyasının temel probleminin özeleştiri eksikliği olduğunu ve bu durumun akıl donukluğundan kaynaklandığını belirtti. Külünk, Cumhurbaşkanı'nın başarılı olmasını içtenlikle istediğini ve demokrasi, cumhuriyet ve meclis gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün kazandırdığı değerlerin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, hayvan hakları tartışmaları gibi konularda da toplumun genel endişelerini dikkate alarak çözüm bulunması gerektiğini ifade etti.
26 Temmuz 2024

Zülal Kalkandelen, Türkiye'de laiklik ilkesini savunan gruplara anında müdahale edilirken, şeriatçı grupların rahatça toplanıp açıklama yapabilmesine dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şeriatın İslam olduğunu söylemesi ve şeriat taleplerinin artışı, AKP yönetimine bağlanıyor. Ayrıca, cumhuriyet savcılarının bu konularda sessiz kalması ve görevlerini yerine getirmemeleri, Türkiye'de hukuk devletinin sona erdiğine dair kanıtlar olarak sunuluyor.
28 Şubat 2024

Hayko Bağdat, Türkiye'nin mevcut siyasi ve hukuki durumunu eleştirerek, ülkenin normalleşmesi için hukukun üstünlüğünün şart koşulması gerektiğini vurguladı. Özgür Özel'in muhalefetteki rolüne değinen Bağdat, Türkiye'nin hukuk alanında ciddi sorunlar yaşadığını ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve KHK mağdurları gibi örneklerle, siyasi kumpasların ve haksızlıkların kabul edilemez olduğunu ifade etti.
8 Mayıs 2024

Taha Akyol, Batı'daki toplumsal hareketlerin, insan haklarına ve demokrasiye olan güçlü bağlılıklarını örnek göstererek, İslam ülkelerinde bu tür hareketlerin neden olmadığını sorguluyor. Batı'da İsrail politikalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve bireylerin aktifliğine dikkat çekiyor. Akyol, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve vicdan gibi değerlerin her toplum için önemli olduğunu ve İslam ülkelerinde de bu tür değerlere dayalı hareketlerin gelişmesi gerektiğini vurguluyor.
21 Şubat 2024

Zülal Kalkandelen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasiye sıcak bakmadığını ve siyasal İslamcı bir yol izlediğini öne sürüyor. Erdoğan'ın anayasayı değiştirme ve laikliği ortadan kaldırma hedeflerinin altını çiziyor. Ayrıca, CHP'nin muhalefet rolünü nasıl benimsediğini ve toplumsal direnişin nasıl dizginlendiğini tartışıyor. Kalkandelen, eğitimde dinselleşme ve çocuklara yönelik Kuran kursları gibi konuların müzakere edilip edilmediğini sorguluyor.
5 Mayıs 2024

Yusuf Ziya Cömert, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Kenan Evren döneminden kalma anayasal yetkileri kullanmaya devam ettiğini belirtiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni anayasa gündemi üzerine yorumlar yaparak, seçim sonuçlarının bu gündemi zayıflattığını ve Meclis'in demokratik olmayan tutumlar sergilediğini eleştiriyor. Özellikle, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi gibi olayları örnek vererek, mevcut siyasi yapı ile sivil bir anayasanın nasıl mümkün olabileceğini sorguluyor.
26 Nisan 2024

Mehmet Altan, Türkiye'de Kürtçenin hala TBMM'de 'bilinmeyen bir dil' olarak tanımlanmasını ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözülememesini ele alıyor. 16 yıl önceki basın taramalarında da aynı sorunun gündemde olduğunu belirten Altan, Kobani Davası'nın sonuçlarının Türkiye'yi sarstığını ve Kürt siyasetçilerin ağır cezalara çarptırıldığını vurguluyor. Altan, Türkiye'nin yönetim tarzının neden sürekli kendini tekrar ettiğini sorguluyor.
23 Mayıs 2024

Murat Belge, Tayyip Erdoğan'ın demokrasi anlayışını ve Anayasa Mahkemesi'nin bazı kişilerin tutukluluğunun anayasaya aykırı olduğuna dair kararlarını ele alıyor. Erdoğan'ın, seçimlerle elde edilen yetkinin her türlü sınırlamanın üstünde olduğunu ve seçilmiş kişinin iradesinin durdurulamayacağını savunduğunu belirtiyor. Belge, Erdoğan'ın bu anlayışını 'İslami demokrasi' olarak adlandırıyor ve toplumun bu anlayışa şimdiye kadar destek verdiğini ifade ediyor.
10 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, din eksenli ideolojik eğitimin laik yaşama tehdit oluşturduğunu belirtti. Eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın laikliğin anayasada olmaması gerektiği yönündeki açıklamaları ve mevcut Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un 1921 Anayasasını istemesi, laiklik karşıtı eylemler olarak değerlendirildi. Korkmaz, Osmanlı İmparatorluğu'nun geri kalmasının temel nedenlerinden birinin eğitimde ve bilimde geri kalması olduğunu vurguladı. Ayrıca, din eksenli eğitimin kalkınma önünde engel oluşturduğunu ifade etti.
30 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'deki mülteci sorununun ve hukuki sorunların ekonomik istikrarı engellediğini belirtti. Toplumun büyük bir kısmı mültecilerin geri dönmesini ve yeni mülteci girişinin yasaklanmasını istiyor. Ayrıca, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularında düşük sıralamalarda yer aldığına dikkat çekildi. Korkmaz, demokratik ve hukuki altyapı düzeltilmeden yatırım ve güven ortamının sağlanamayacağını vurguladı.
26 Mayıs 2024

Mehmet Ocaktan, AK Parti'nin Mayıs seçimlerinde yüzde 35 oy alarak 2002 seviyelerine geri döndüğünü ve bu durumun partinin eski konforlu günlerinden uzak olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Türkiye'de yüksek enflasyon ve yoksulluk oranlarına rağmen AK Parti'nin seçimlerde başarı elde etmesi dikkat çekici bulunuyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Erzurum mitinginde bile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum için oy istemesi, partinin eskisi gibi başarı hikayeleri anlatamadığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Parti yetkililerinin muhalefeti 'ihanet' ile suçlayan bir dil kullanması veya 'kumpas' hikayeleri anlatması, mevcut zorlukların bir yansıması olarak görülüyor.
18 Mart 2024

Altan Öymen, Türkiye'nin son seçim sonuçlarının ülkenin yeniden demokratikleşme sürecine giriş yapabileceğini belirtiyor. Öymen, mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, tek bir kişinin elinde toplanan yetkiler nedeniyle, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu olumsuz etkilediğini ve demokrasinin temel unsurlarının işlemesini engellediğini ifade ediyor. Yazıda, seçim sonuçlarının memnuniyet verici olduğu ancak demokratikleşme sürecinin devamının önemine vurgu yapılıyor.
3 Nisan 2024

Mehmet Tezkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şeriatla ilgili son dönemdeki açıklamalarını eleştirdi. Erdoğan'ın, şeriat düşmanlığını farklı maskeler altında gizlenmiş bir din düşmanlığı olarak nitelendirdiğini belirtti. Tezkan, Erdoğan ve hükümetin, şeriatı pazarlayarak ve üzerinden hamaset yaparak iktidarda kalmayı amaçladığını iddia etti. Ayrıca, şeriatın uygulanması gerektiğini savunanların öncelikle kendilerinin bu kurallara uyması gerektiğini vurguladı.
23 Şubat 2024

Ali Bayramoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni iktidar dönemindeki esas hedefinin, hukuk devletinin kalan parçalarını ve sistem içindeki direnç noktalarını zayıflatmak olduğunu belirtiyor. Erdoğan'ın siyasi iktidarın gücünün sınırsız olması gerektiğine inandığı ve bu nedenle hukuk devleti kurallarını, özellikle Anayasa Mahkemesini, ilk hedef olarak gördüğü ifade ediliyor. Yazıda, Anayasa Mahkemesini itibarsızlaştırma, siyasal iddialarla işlevsizleştirme ve diğer kurumların meydan okumasını sağlama gibi yöntemlerin uygulanmaya başlandığı belirtiliyor.
2 Mart 2024

Rahmi Turan, 2018 yılında Türkiye'nin 'Tek Adam Sistemi'ne geçiş yaptığını ve bu sürecin ülkeyi 'ortak akıldan' uzaklaştırdığını belirtti. Yazısında, tüm kararların tek bir kişi tarafından alındığını ve bu durumun işlerin sağlıklı yürümemesine, yanlışların düzeltilmemesine neden olduğunu ifade etti. Turan, bu sistemin sonuçlarının millet tarafından ödendiğini vurguladı.
11 Mayıs 2024

Mehmet Metiner, şeriatın İslam'a ait dini, ahlaki ve hukuki değerler sistematiği olduğunu belirtti. Şeriatın, İslam'ın değerler bütününü ifade eden doktrinel bir tanım olduğunu ve politik bir rejimin adı olmadığını vurguladı. İslamiyet'in siyasal alana ilişkin ahlaki hükümler vazetmesinin, onu politik bir ideoloji veya rejim yapmadığını, İslamiyet'in yalnızca evrensel ve bütüncül bir din olduğunu ifade etti.
20 Şubat 2024

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Albaraka İslami Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, dünyada mazlumu koruyacak ve zalimi durduracak bir kurumsal mekanizma olmadığını belirtti. Erdoğan, mevcut küresel sistemin sorun ürettiğini ve değişmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, adaletin olmadığı yerde huzur ve barışın, güvenliğin olmadığı yerde ise demokrasi ve özgürlüğün olamayacağını ifade etti. Küresel finansal sistemin reel sektörden bağımsız hale geldiğini ve gelir adaletsizliğini artırdığını söyledi.
24 Mayıs 2024
İşaretlediklerim