İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Mayıs 2024'te İstanbul'da yaşayan dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyetini 61 bin 523 lira olarak hesapladı. Bu maliyet, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 83,61, bir önceki aya göre ise yüzde 3,69 oranında arttı. Mercimek fiyatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 116,54 oranında yükseldi. ENAG, TÜİK ve İTO'nun açıkladığı yıllık enflasyon oranları ise sırasıyla yüzde 120,66, yüzde 75,45 ve yüzde 82,20 olarak belirtildi.
4 Haziran 2024

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İPA'nın şubat raporuna göre, İstanbul'da dört kişilik bir ailenin yaşam maliyeti 55 bin 321 liraya yükseldi. Bu rakam, Türkiye'deki asgari ücretin yaklaşık 3,25 katına denk geliyor. Geçen yılın aynı ayına göre yaşam maliyetindeki artış oranı yüzde 81 olarak belirlendi. Temel tüketim maddeleri arasında en yüksek fiyat artışı yüzde 114,27 ile et-kıyma ürünlerinde görüldü.
6 Mart 2024

İstanbul'da Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi'nde hekimler, Merkezi Randevu Sistemi (MHRS) tarafından iki dakika arayla verilen randevular nedeniyle protesto düzenledi. İstanbul Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın düzenlediği eylemde, sağlık sistemindeki yetersizlikler ve hekimlerin çalışma koşullarının zorlaştırılması eleştirildi. Sağlık Bakanlığı'nın bu sorunları piyasa dinamikleriyle çözmeye çalıştığı ve sağlık hakkının gasp edildiği iddia edildi. Ayrıca, sağlık sisteminin ticarileşmesi ve hekimlerin yurtdışına gitme eğilimi gibi sorunlar da gündeme getirildi.
8 Mayıs 2024

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu'nun verilerine göre Türkiye'de açlık sınırı 19 bin 926 liraya, yoksulluk sınırı ise 59 bin 353 liraya yükseldi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gerekli asgari harcama tutarı açlık sınırı olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırı ise eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma ve ulaşım gibi giderleri kapsıyor. Bu koşullarda 17 bin 2 lira asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlar her geçen gün daha da zorlanıyor.
27 Mayıs 2024

Birleşik Metal-İş Araştırma Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Şubat 2024 raporuna göre, Türkiye'de dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenme için yapması gereken minimum gıda harcaması (açlık sınırı) 16 bin 100 lira olarak belirlendi. Aynı ailenin barınma, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması için gereken minimum tutar ise (yoksulluk sınırı) 55 bin 691 lira oldu. Tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 25 bin 568 lira olarak hesaplandı. Gıda harcamaları içinde süt ve süt ürünleri en yüksek maliyet grubunu oluşturdu.
15 Mart 2024

Şebnem Korur Fincancı, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin giderek kötüleştiğini ve bu durumun hem hizmet alanlar hem de sunanlar için ciddi sorunlar yarattığını belirtti. Sağlık Bakanı'nın açıklamalarına göre, poliklinik ve acil servis başvuru sayıları artmış, ancak bu durumun övünülecek bir şey olmadığını, aksine eleştirilmesi gereken bir durum olduğunu vurguladı. Ayrıca, sağlık sistemindeki randevu sürelerinin yetersizliği ve basamaklandırılmamış sağlık hizmeti yapısının sorunları artırdığını ifade etti.
9 Mayıs 2024

Son üç yılda, özel sektör ve kamu dahil, yapılan ücret artışları asgari ücret ile diğer ücretler arasındaki farkı daralttı. Enflasyonun etkisiyle, işçilerin satın alma gücü ciddi şekilde azaldı. Bu durum, sendikalı ve sendikasız işçilerin ortak taleplerle eylemler yapmasına yol açtı. İş bırakma, toplu yürüyüşler ve basın açıklamaları gibi çeşitli eylemlerle, işçiler yaşadıkları ekonomik sıkıntılara dikkat çekmeye çalışıyorlar.
15 Şubat 2024

Ömer Faruk Çolak, Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde yoksul ailelere en düşük kamu harcaması yapan ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'de doğurganlık oranının 2001'de 2,3 iken 2023'te 1,51'e düştüğünü belirtti. Kentleşmenin artması ve gelir dağılımının bozulması, evlilik oranlarının düşmesine ve boşanma oranlarının artmasına neden oldu. Türkiye'de sosyal harcamaların kamu harcamaları içindeki payı OECD ortalamasının oldukça altında kaldı.
26 Haziran 2024

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından yayınlanan 'İstanbul’da Emekli Olmak' araştırmasına göre, İstanbul'da altı haneden biri sadece emekli aylığıyla geçiniyor. EYT’den faydalanarak emekli olan her iki kişiden biri resmi olarak çalışmaya devam ediyor. En düşük emekli maaşı 10 bin lira olup, bu miktar asgari ücretin neredeyse yarısı seviyesinde kalıyor. Ayrıca, emekli maaşıyla geçinen beş haneden biri kiracı olarak ikamet ediyor ve iki kişilik emekli hanesinin ortalama maliyeti nisanda 24,991 lira olarak hesaplanmış.
28 Mayıs 2024

İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) Ocak 2024 araştırmasına göre, İstanbul'da dört kişilik bir ailenin yaşam maliyeti 53 bin 58 lira olarak hesaplandı. Bu maliyet, üç net asgari ücretin toplamından daha fazla. Ocak ayında yaşam maliyeti bir önceki aya göre yüzde 7,93 ve geçen yılın aynı ayına göre yüzde 80,29 artış gösterdi. En dikkat çekici fiyat artışlarından biri yüzde 52,83 ile makarna oldu.
10 Şubat 2024

Türkiye'de son yıllarda akciğer nakil merkezlerinin sayısı 11'den ikiye düştü. Bu durum, 210'dan fazla hastanın organ bulma ve ameliyat olma kaygısını artırdı. Akciğer nakli yapabilen merkezlerin kapanmasının nedeni olarak, bu alandaki uzmanların emeklilik veya özel sektöre geçiş yapması gösteriliyor. Şu anda akciğer nakilleri sadece Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma ile Ankara Bilkent Şehir hastanelerinde gerçekleştirilebiliyor. Bu durum, hastalar ve yakınları için büyük bir mağduriyet yaratıyor ve nakil bekleyen hastaların hayatını tehlikeye atıyor.
8 Nisan 2024

Osman Öztürk, sağlık sektöründe artan şiddet olaylarının nedenlerini ve çözüm yollarını ele alıyor. Yazısında, sağlık çalışanlarının mesleki itibarlarının yok edilmesi ve sağlıkta kışkırtılmış talebin, şiddetin artmasındaki başlıca etkenler olduğunu belirtiyor. Geçmişte doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik itibarın, onları şiddetten koruyan bir zırh işlevi gördüğünü, ancak sağlığın ticarileşmesiyle bu itibarın zarar gördüğünü ifade ediyor. Ayrıca, AKP'nin sağlık reformu sonrası sağlık hizmetlerine olan talebin artışının da şiddeti körüklediğini vurguluyor.
19 Şubat 2024

Son bir yılda Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, farklı sektörlerde çalışan binlerce işçi, yedikleri yemeklerden dolayı zehirlendi. Ankara Tabip Odası, 2023 yılı başından itibaren her ay hastanelere bu tür şikayetlerin geldiğini belirtiyor. Bu durum, özelleştirmeler, alt-işverenlik ilişkileri, maliyet hesapları ve denetimsizlik gibi faktörlerin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Kansu Yıldırım, işçilerin yediği yemeklerin sağlık ve hijyen standartları açısından sınıf mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu vurguluyor.
10 Mart 2024

Engelli bireyler, döviz kuru ve yüksek enflasyon nedeniyle tıbbi malzemelerin fiyatlarının artması sonucu SGK'nın geri ödeme tutarlarının yetersiz kalmasından şikayetçi. Kalitesiz tıbbi malzemeler enfeksiyonlara ve ek sağlık sorunlarına yol açarken, engelliler daha kaliteli ürünlere erişim için yüksek farklar ödemek zorunda kalıyor. Ayrıca, engelli bireyler hane içi gelir kriteri olmaksızın engelli aylığı bağlanmasını ve SGK'nın geri ödemelerinin güncel dolar kuru üzerinden yapılmasını talep ediyor. Engelli Hakları Erişim Platformu, bu sorunların çözümü için yetkililere çağrıda bulunuyor.
18 Mayıs 2024

Avrupa'da haftada 35 saatlik çalışma sürelerinin yaygınlaşması, Türkiye'de de benzer taleplerin artmasına neden oldu. İşçi sendikaları, toplu iş sözleşmelerinde bu taleplerini daha güçlü bir şekilde dile getiriyorlar. Ancak Türkiye'de fazla çalışma yükü göz önünde bulundurulduğunda, azalan haftalık çalışma sürelerinin ek ücrete hak kazandıran bir zaman olarak değerlendirilmesi bekleniyor. Bakanlık, bu konuda bir düzenleme planı olmadığını belirtirken, bu değişimin işe bakış açısının değişimiyle mümkün olabileceği vurgulanıyor.
26 Şubat 2024

CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, Tıp Uzmanlık Sınavı (TUS) yerleştirme sonuçlarında İstanbul'daki birçok hastanede çocuk sağlığı ve hastalıkları kontenjanlarının boş kalması üzerine konuyu Meclis gündemine taşıdı. Gökçek, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya yönelttiği soru önergesinde, yanlış sağlık politikalarının bu duruma yol açtığını belirterek acil önlem alınması gerektiğini vurguladı. İstanbul'daki önemli hastanelerde çocuk doktoru kontenjanlarının büyük oranda boş kalması, sağlıkta şiddet ve hekimlerin ekonomik haklarının iyileştirilmemesi gibi sorunlara bağlanıyor.
12 Haziran 2024

İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan, Türkiye'de eczacılık fakültelerinin sayısının 20 yıl önce sekiz iken bugün 62'ye ulaştığını ve bu durumun işsiz eczacı sayısını artırdığını belirtti. Kadıköy İskele Meydanı'nda toplanan eczacılar, fakülte enflasyonuna dikkat çekmek için çeşitli dövizler taşıdı. Özcan, Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu'na seslenerek, eczacılık fakültesi açılmasına son verilmesini ve kontenjanların düşürülmesini talep etti. Ayrıca, eczacılık eğitiminin niteliğinin artırılması gerektiğini vurguladı.
14 Mayıs 2024

Sağlık Bakanlığı, aile hekimlerinden aşı reddi yapan kişilerden ıslak imzalı belge almalarını istedi. Bu talep, hekimler ve sağlık çalışanları arasında tepkilere yol açtı. Uzmanlar, dijital kayıtların zaten mevcut olduğunu ve bu yeni düzenlemenin etkisiz olduğunu belirtti. Aşı reddinin artmasıyla birlikte, çocukluk çağı hastalıklarının yayılma riski de yükseliyor.
30 Mayıs 2024

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), çocuk ve yaşlı hastalar için gerekli olan ilaç ve mama ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çıkarıyor. Kurum, büyüme hormonu eksikliği tedavisinde kullanılan ilaçları ve demans hastalarının mama ihtiyaçlarını kısıtlı şartlarda veya hiç karşılamıyor. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı, bu durumun hem hastaları hem de eczacıları mağdur ettiğini belirtiyor. SGK'nın ödeme politikaları, çeşitli bahanelerle hastaların tedavilerinin engellenmesine yol açıyor.
14 Mart 2024

Hekimlerin tıpta uzmanlık sınavındaki (TUS) tercihleri, pediatri, acil tıp ve cerrahi branşlardan kaçışın sürdüğünü ve bu alanlarda açılan kadroların boş kaldığını gösteriyor. Dermatoloji, plastik cerrahi ve çocuk psikiyatrisi ise en çok tercih edilen uzmanlık branşları oldu. Ankara Tabip Odası'nın raporuna göre, tıp fakültelerinin kontenjanlarının artırılması ve TUS'un seçiciliğinin azalması, uzmanlık eğitiminin niteliğini düşürüyor. Bu durum, toplum sağlığı için ciddi kaygılara yol açıyor ve temel klinik branşların tercih edilmemesi, sağlık hizmetlerinde önemli eksikliklere neden olabilir.
14 Haziran 2024
İşaretlediklerim