Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği önündeki en büyük engelin demokrasi meselesi olduğunu ifade etti. Amor, 31 Mart yerel seçimlerinin Türkiye'de çok sesliliği güçlendirdiğini ve bu durumun Türkiye-AB ilişkileri için yeni bir dönüm noktası olabileceğini belirtti. Ayrıca, Türkiye'den farklı seslerin duyulmasının önemine vurgu yaparak, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin gibi isimlerin olumlu etkilerinden bahsetti.
26 Nisan 2024

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, İstanbul Sözleşmesi'nin varlığı veya yokluğunun kadın cinayetlerini etkilemediğini ifade etti. Yanık, AK Parti'nin kadınlara önem vermediği eleştirilerine karşı çıkarak, partinin kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici tedbirler aldığını savundu. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının ardından kadın cinayetlerinin arttığı iddialarına da yanıt veren Yanık, bu tartışmaların kısır bir döngüye yol açtığını ve yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
11 Ekim 2024

İktidar tarafından Adalet Reformu adı altında sunulan yeni yasa değişiklikleri, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruları zorlaştırırken, 'Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi' hakkındaki, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen maddeyi daha da kesinleştirerek yeniden yürürlüğe sokuyor. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına rağmen gerçekleşiyor ve pek çok hukuk profesörü ile demokratik toplum örgütü tarafından eleştiriliyor.
24 Mart 2024

Esfender Korkmaz'ın yazısında, Türkiye'nin siyasi haklar, sivil özgürlükler ve yolsuzluk algısı açısından dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olduğu belirtiliyor. Ülkenin yatırım yapılabilirlik statüsünün düşük olduğu, yabancı ve yerli sermayenin çekildiği, dış borç risklerinin yüksek olduğu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı vurgulanıyor. Bu durumun Türkiye'nin ekonomik büyümesini ve uluslararası itibarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
27 Şubat 2024

Abdulkadir Selvi, Türkiye'nin hukuki standartlarını yükseltmek için yargı reformuna ihtiyaç duyduğunu belirtti. Meclis'te 9'uncu Yargı Paketi görüşülürken, zihniyet değişiminin de önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin Avrupa Konseyi denetim mekanizmasından çıkması gerektiğini ifade eden Selvi, AKPM Denetim Komisyonu Türkiye Eş-Raportörü Stefan Schennach'ın raporunun olumsuz olduğunu belirtti.
26 Temmuz 2024

Zafer Arapkirli, seçim süreçlerinde yaşanan adaletsizlikler ve manipülasyonlara dikkat çekerek, bu durumların halkın seçimlere olan güvenini azalttığını belirtiyor. Ancak, seçimleri boykot etmenin bireysel olarak hiçbir etkisi olmayacağını ve demokrasiye sırt çevirmek anlamına geleceğini vurguluyor. Arapkirli, sorunların çözümü için seçimlere katılımın önemini ve demokrasiyi sahipsiz bırakmamanın gerekliliğini savunuyor. Yazısında, seçimlerin boykot edilmesinin, mevcut sorunları daha da derinleştireceğini ve adaletsizliklerle mücadelede geri adım anlamına geleceğini ifade ediyor.
29 Mart 2024

AKP iktidarı altında teftiş kurullarının kaldırılması sonucu, kamu kurumlarının denetimi zorlaşmış ve Sayıştay raporları önem kazanmıştır. Sayıştay'ın Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü üzerine yaptığı denetimde, madencilik faaliyetlerinin yasak olduğu alanlarda ihaleler yapıldığı ve bu ihaleler sonucu ruhsatlandırılan alanlarda iptaller yaşandığı, iptal edilen ruhsatlar nedeniyle kurumun mali külfetlere maruz kaldığı belirlenmiştir. Yasaklı bölgeler arasında özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, yaban hayatı koruma alanları gibi önemli alanlar yer almaktadır.
3 Mart 2024

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle Türkiye'deki basın özgürlüğü durumu ele alındı. Türkiye Anayasası'na göre basın özgürlüğü güvence altında olmasına rağmen, pratikte birçok gazeteci fiziksel ve sözlü saldırılara maruz kalıyor, sansürleniyor ve hukuki zorluklarla karşılaşıyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün raporuna göre Türkiye, dünya genelinde basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 165. sırada yer alıyor ve ulusal medyanın büyük bir kısmı hükümet kontrolünde.
3 Mayıs 2024

Uluslararası Af Örgütü'nün 'Dünyada İnsan Haklarının Durumu' başlıklı raporunda, dünya genelinde LGBTİ+ haklarında hem ilerlemeler hem de gerilemeler yaşandığı belirtiliyor. Rapora göre, Letonya ve Tayvan gibi ülkelerde bazı pozitif gelişmeler yaşanırken, Rusya ve Uganda gibi ülkelerde LGBTİ+ haklarına yönelik kısıtlamalar artmış durumda. Ayrıca, dünya genelinde 62 ülke hala onaya dayalı eşcinsel ilişkileri suç olarak kabul ediyor. Raporda ayrıca silahlı çatışmalar, toplumsal cinsiyet adaleti, ekonomik krizler ve teknolojik tehditler gibi konuların insan hakları üzerindeki etkilerine de değiniliyor.
29 Nisan 2024

Türkiye'de kabul edilen yeni yasa, antidemokratik uygulamaları daha da ağırlaştırarak iktidar muhaliflerine yönelik baskıyı artırıyor. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği maddeleri içeren ve Anayasa ihlalleri barındıran bu düzenleme, özellikle terör örgütleriyle ilişkilendirilen kişilere yönelik keyfi ve çifte cezalandırmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca, Türkiye'deki baskı rejimlerinin simgesi haline gelen 'Fişleme' düzenlemesinin kapsamı genişletilerek, muhalefet, inanç ve etnik köken nedeniyle cezalandırmanın aracı haline getiriliyor.
17 Mart 2024

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin tüm birimlerinin sıfır tolerans ilkesiyle hareket ettiğini açıkladı. Göktaş, medyanın toplumu değiştirme ve dönüştürme potansiyeline dikkat çekerek, medyada kadına yönelik şiddetin sunuluş biçiminin şiddeti normalleştirdiğini belirtti. Bakan, şiddet haberlerinin sansasyonel bir üslupla değil, toplumsal farkındalık uyandıran bir şekilde işlenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, kültür, sanat ve medya alanında çalışanların kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli bir rol oynayabileceğini ifade etti.
15 Ekim 2024

İstanbul Planlama Ajansı'nın hazırladığı şeffaflık raporuna göre, Türkiye son on yılda yolsuzlukla mücadelede 180 ülke arasında 115’inci sıraya geriledi. Raporda, Türkiye'nin şeffaflık ve hesap verebilirlik karnesi değerlendirildi ve ciddi bir şeffaflık kaybı yaşandığı vurgulandı. İPA Başkanı Dr. Buğra Gökce, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin güçlenmesi için hesap verebilirlik ve şeffaflığın daha yüksek seviyede uygulanması gerektiğini belirtti. Ayrıca, ifade özgürlüğü alanında da gerilemenin sürdüğü ifade edildi.
7 Ağustos 2024

Dijital dünya, gerçek dünyanın ayrımcılık ve eşitsizliklerini yansıtmaya devam ediyor. Erkeklere mühendislik gibi, kadınlara ise aşçılık ve temizlik işçiliği gibi iş ilanları gösterilmesi, siyasi içeriklerin erkeklere daha fazla sunulması gibi örneklerle cinsiyet ayrımcılığı dijital ortamda da kendini gösteriyor. Big Tech firmalarının kullanıcı verilerini kullanarak yaptığı ayrımcılık, kadınların iş ve sosyal hayatta karşılaştığı zorlukları artırıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Melis Öneren Özbek ile yapılan röportajda, yapay zekâ ve algoritmaların cinsiyet ayrımcılığını nasıl pekiştirdiği ve kadınların bu durumdan nasıl korunabileceği üzerine görüşler paylaşıldı.
8 Mart 2024

2024 yerel seçimlerine yaklaşılırken, siyasi partilerin kadınları belediye başkan adayı olarak gösterme oranının düşük olduğu belirtiliyor. 2019 yerel seçimlerindeki yüzde 3 olan kadın temsil oranının bile altına düşüleceği öngörülüyor. Siyasi partilerin kadın adayları genellikle seçilemeyecek yerlerden gösterdiği ve bu durumu eşitlik adına bir adım olarak sunmaya çalıştığı eleştiriliyor.
10 Mart 2024

Gürcistan'da yapılan parlamento seçimlerinde Gürcü Hayali Partisi oyların yüzde 54,08'ini alarak birinci oldu. Ancak muhalefet, seçim sonuçlarına itiraz ederek seçimlerin baskı altında gerçekleştiğini ve usulsüzlükler yapıldığını iddia etti. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gözlemcileri, seçim sürecinde gergin bir ortam olduğunu ve çeşitli usulsüzlüklerin yaşandığını belirtti. Ayrıca, Gürcistan'da LGBTİ+ haklarını kısıtlayan bir yasa da yürürlüğe girdi.
27 Ekim 2024

İbrahim Kaboğlu, 2007-2017 yılları arasında Türkiye'de yapılan anayasal değişikliklerin kişisel iktidar arayışıyla motive edildiğini ve bu süreçte demokratik standartların azaldığını belirtti. Anayasa'da yazılı olmayan fiili durumlar ve uygulamaların arttığını, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayrımın sadece biçimsel kaldığını ifade etti. Kaboğlu, bu değişikliklerin siyasal krizleri ve toplumsal bunalımları derinleştirdiğini ve Türkiye'nin anayasacılık yörüngesinden sapmasına neden olduğunu vurguladı.
2 Mayıs 2024

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı'nın raporuna göre, Avrupa'da Müslümanlar artan ırkçılık ve ayrımcılıkla karşı karşıya. Raporda, özellikle iş ve konut piyasasında Müslümanlara yönelik ırkçılığın arttığı belirtiliyor. Avusturya, Almanya ve Finlandiya'da bu durumun daha belirgin olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, Avrupa'da aşırı sağ partilerin yükselişi de bu durumu tetikleyen faktörler arasında gösteriliyor.
24 Ekim 2024

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) grubu bulunan tüm siyasi partiler, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin bir araştırma komisyonu kurulması için ortak önerge verecek. Bu komisyon, artan şiddet olayları ve toplumsal etkileri, kadına şiddetin önlenmesine yönelik acil tedbirler ve kadın haklarının korunması gibi konularda çalışmalar yapacak. Komisyonun çalışmaları sonucunda hazırlanacak rapor, Meclis Genel Kurulu'na sunulacak.
10 Ekim 2024

İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), 'unutulma hakkı' adı altında birçok kamuyu ilgilendiren haberin sansürlendiğini ve bunun toplumsal hafızayı yok ettiğini belirten bir rapor yayımladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, bu sansürün ifade ve basın özgürlüğüne zarar verdiğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı yasanın 9. maddesini iptal etmesine rağmen, sulh ceza hakimliklerinin bu madde kapsamında karar vermeye devam ettiğini belirtti. İFÖD, arşiv değeri olan birçok haberin sansürlendiğini ve bu durumun toplumsal hafızaya zarar verdiğini raporladı.
7 Haziran 2024

Mehmet Altan, Türkiye'nin İnsani Gelişmişlik Endeksi'nde Yunanistan'dan 69 basamak geride olmasının nedenlerini tartışıyor. Altan, Yunanistan'ın 1981'den beri AB üyesi olmasının, vatandaşlarının refah ve özgürlüğünü artırdığını belirtiyor. Türkiye'de ise yönetenlerin, yönetilenlerin yaşam kalitesini göz ardı ettiğini ve milliyetçi söylemlerle bu durumu gizlemeye çalıştığını savunuyor. Altan, AB kriterlerinin vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmeye odaklandığını vurguluyor.
16 Mayıs 2024
İşaretlediklerim