Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası rezerv birikimini artırmak ve yatırımları çekmek için rasyonel politikalar uyguladığını ifade etti. Yaklaşık iki yıl süren 'yeni ekonomi modeli' sonrasında enflasyon ve cari açık artış gösterdi. Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasıyla rasyonel politikalara dönüş sinyali verildi, ancak piyasalar ve yabancı yatırımcılar henüz güven kazanmış değil. Erdoğan, Körfez ülkelerinden yatırım beklediğini ve bu ülkelerle ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediğini söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin canlandırılması ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konularında da olumlu bir kanaat olduğunu belirtti.
13 Temmuz 2023

MIT'den Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının yapısal olduğunu ve radikal ekonomik değişim gerektiğini belirtti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ataması sonrası yatırımcılarda iyimserlik oluştuğunu ancak bu atamaların gerçekten ekonomik problemlere çözüm getirmek için mi yoksa başka nedenlerle mi yapıldığının belirsiz olduğunu ifade etti. Acemoğlu, Türkiye'nin potansiyelini gerçekleştirmek için kurumsal reformların ve teknoloji, eğitim, işçi üretkenliğine yatırımın önemine dikkat çekti ve düşük kaliteli büyümenin devam etmesinin tehlikelerini vurguladı.
16 Haziran 2023

Esfender Korkmaz, 2017 başkanlık rejimi ile Türkiye'de yargıya müdahalenin arttığını ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığını belirtti. Yargıtay seçimlerinde yaşanan olaylar, yargıya olan güvenin azalmasına neden oldu. The Economist'in Türkiye'yi kapak yaptığı Ocak 2023 sayısında, Türkiye'deki demokrasinin kusurlu olduğu ve Erdoğan'ın davranışlarının ülkeyi diktatörlüğe götürebileceği ifade edildi. Korkmaz, Türkiye'nin yeniden parlamenter sisteme dönmesi gerektiğini savundu.
16 Mayıs 2024

Rahmi Turan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı tasarruf önlemlerinin vatandaşa zarar verdiğini savunuyor. Turan, devlet kurumlarında tasarrufun sadece adının olduğunu ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yüksek bütçesiyle dikkat çektiğini belirtiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınlar döner sermayesine tahsis edilen bütçenin 80 milyon liradan 200 milyon liraya çıkarıldığı ve bu parayla dini yayınların artırılacağı ifade ediliyor.
18 Haziran 2024

Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde gerileme yaşadığını ve başkanlık sisteminde yapısal sorunların devam ettiğini belirtti. Raporda, yürütme organının denetim mekanizmalarının etkisiz olduğu ve siyasi çoğulculuğun baltalandığı ifade edildi. Yargı bağımsızlığında ciddi gerilemeler olduğu ve yolsuzlukla mücadelede etkili önlemlerin alınmadığı vurgulandı. Ayrıca insan hakları durumunun iyileşmediği, ifade özgürlüğünde gerileme yaşandığı ve azınlıklar ile LGBTİ+ bireylere yönelik ayrımcılığın devam ettiği kaydedildi.
8 Kasım 2023

İbrahim Kahveci, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve potansiyel yıkım veya sıkıntı senaryolarını değerlendiriyor. Mayıs seçimlerinden önce iktidar değişikliği olmazsa, Türkiye'nin ya büyük bir yıkım ya da büyük sıkıntı ile karşı karşıya kalacağını öngörmüştü. Erdoğan'ın ekonomi politikaları ve karar alma süreçlerinin öngörülemezliği, ekonomideki en büyük risk olarak görülüyor. Kahveci, Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz'ın bu belirsiz ortamda ekonomiyi yönetmeye çalıştıklarını ve ekonominin sadece Erdoğan'ın kararlarına bağlı olmadığını, aynı zamanda hazine garantili müteahhitlere verilen fahiş fiyatların da sorun teşkil ettiğini ifade ediyor.
12 Mart 2024

Hayko Bağdat, Türkiye'nin mevcut siyasi ve hukuki durumunu eleştirerek, ülkenin normalleşmesi için hukukun üstünlüğünün şart koşulması gerektiğini vurguladı. Özgür Özel'in muhalefetteki rolüne değinen Bağdat, Türkiye'nin hukuk alanında ciddi sorunlar yaşadığını ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve KHK mağdurları gibi örneklerle, siyasi kumpasların ve haksızlıkların kabul edilemez olduğunu ifade etti.
8 Mayıs 2024

Alaattin Aktaş, Türkiye'de yabancı bankaların piyasayı etkileme gücüne ve Türk Lirası'nın değer kaybına dikkat çekiyor. Yabancıların ve bazı yerel isimlerin Türk parasının değer kaybetmesi gerektiğine yönelik görüşlerini eleştiriyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetiminin, Türkiye'nin ekonomik politikalarında rasyonel bir zemine dönüş yapması gerektiğini belirtirken, yavaş yavaş eski politikalara kayma eğilimi gösterdiğini vurguluyor. Vatandaşların ise bu durum karşısında döviz ve altına yönelme eğiliminde olduğunu belirtiyor.
19 Mart 2024

Rahmi Turan, cehaletin toplumda yarattığı tehlikeleri ve bilgi eksikliğinin yol açtığı şiddet olaylarını ele alıyor. Mısır'da edebiyatçı Necip Mahfuz'a ve yazar Faraç Foda'ya yapılan saldırıları örnek göstererek, saldırganların eserleri okumadan ve anlamadan şiddete başvurduğunu belirtiyor. Turan, cehaletin aşısı olmadığını ve bilgiye ulaşmanın önemini vurguluyor.
2 Haziran 2024

İbrahim Kahveci, AK Parti yönetiminde Türkiye'nin durumunu 'cehalet, sefalet, felaket' kelimeleriyle özetliyor. Yazısında, vatandaşların gerçeklerden çok şova önem verdiğini, ülkeden nitelikli beyin göçünün yaşandığını ve buna karşın niteliksiz göç alındığını belirtiyor. Kahveci, bu durumun Türkiye'yi yapısal olarak çöküşe sürüklediğini ve büyük bir felakete doğru ilerlediğini ifade ediyor.
6 Mart 2024

Murat Muratoğlu, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının temelinde döviz fiyatlaması ve faiz seviyelerine odaklanmanın yanlış olduğunu belirtiyor. Yıllardır ihracata bağımlı ekonominin, ithal ikamesi sağlayacak bir sanayi dönüşümü gerçekleştiremediğini ve bu durumun ekonomik sıkıntıları derinleştirdiğini ifade ediyor. Ayrıca, yerel seçimler öncesinde hükümetin harcamaları artırması ve tasarruf politikalarını uygulamaması nedeniyle para politikası kararlarının anlamını yitirdiğini vurguluyor. Muratoğlu, Türkiye'nin ekonomik durumundan çıkışının zor olduğunu ve iyimser ekonomik raporlara karşın somut iyileşmelerin görülmediğini eleştiriyor.
23 Şubat 2024

Osman Ulagay, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ekonomi politikalarını eleştirdi. 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sonrası, AKP'nin 'biz ve onlar' anlayışıyla hareket ettiğini ve ekonomide yandaş firmalara öncelik verdiğini belirtti. Devlet ihaleleri ve kur garantili projelerin bu firmalara verildiğini, devlet kaynaklarının bu firmaların büyümesi için seferber edildiğini ifade etti. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz politikalarının enflasyonu artırdığını ve devlet bankalarının düşük faizle yandaş firmaları desteklediğini vurguladı.
20 Mart 2024

İbrahim Kahveci, Türkiye'deki ekonomik sorunların dış güçlerin etkisi altında değil, iç politika ve yönetimdeki liyakatsizlikten kaynaklandığını iddia ediyor. Merkez Bankası Başkanlığı'nda Naci Ağbal'ın yerine Şahap Kavcıoğlu'nun getirilmesi ve Nureddin Nebati ile olan politikalar gibi örneklerle, ekonomik krizin yönetim kararlarından kaynaklandığını öne sürüyor. Kahveci, enflasyonun artışı ve döviz rezervlerinin tükenmesi gibi sorunların, akılcı olmayan politikalar ve liyakatsiz yönetim anlayışı nedeniyle yaşandığını belirtiyor.
19 Şubat 2024

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını yerine getirmeyen bir ülke gibi algılandığını ifade etti. Ayrıca, Yargıtay'ın Gezi davası kararını yorumlayan Tunç, Gezi'nin bir suç olduğunu ve seçilmiş hükümete yönelik bir kalkışma hareketi olduğunu belirtti. Tunç, AİHM'in Kavala ve Yalçınkaya kararlarına ilişkin olarak ise Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulamayan bir ülke gibi gösterilmek istendiğini, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını savundu.
6 Ekim 2023

Almanya'nın ana muhalefet partisi CDU'nun dış politika sözcüsü Jürgen Hardt, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının çözümünde Almanya ve Avrupa Birliği'nin (AB) gerekli olduğunu belirtti. Hardt, Türkiye'nin Rusya ve Çin ile olan ilişkilerinin ekonomik kaynak sağlamada yetersiz kalacağını ve Türkiye'nin AB ile işbirliği yapmak durumunda kalacağını ifade etti. Ayrıca, Türkiye'nin Avrupa ve Almanya'ya karşı dostane bir tutum sergilemesi ve insan hakları konusunda bazı beklentilere yanıt vermesi gerektiğini vurguladı.
29 Mayıs 2023

Mehmet Altan, Türkiye'de hukukun ve ekonominin çöktüğünü, 2021'de yapılan anayasal ihlaller ve ekonomik politikaların ülkeyi zor duruma soktuğunu belirtiyor. 2021'de başlatılan Kur Korumalı Mevduat sistemiyle zenginlerin daha da zenginleştiğini, bu sistemin maliyetinin 2022 ve 2023'te Hazine ve Merkez Bankası tarafından yapılan toplam 47.8 milyar dolarlık ödemelerle belirlendiğini ifade ediyor. Ayrıca, Türkiye'nin hukuk ve basın özgürlüğü sıralamalarında düşük pozisyonlarda olduğunu ve ekonomik göstergelerin kötüleştiğini vurguluyor.
6 Mayıs 2024

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik sorunlarını kabul ederek, bu sorunları aşacak irade, potansiyel ve programın mevcut olduğunu belirtti. Ekonomik sıkıntıların küresel krizlerin etkisiyle arttığını ve bu durumun vatandaşları bunalttığını ifade etti. Ayrıca, enflasyonun vatandaşların günlük hayatından çıkarılacağını ve bu konuda atılacak adımlara destek beklediğini söyledi.
21 Ağustos 2023

Esfender Korkmaz, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çok yönlü olduğunu ve sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, hukuki ve güven bunalımı boyutlarına da sahip olduğunu belirtiyor. Korkmaz, hükümetin krizi kısa dönemli politikalar ve algı yönetimi ile çözmeye çalıştığını, ancak bu yaklaşımın yetersiz olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişiminin dış piyasalarda olumlu algı yaratmak için yapıldığını, ancak bu adımların yeterli olmadığını vurguluyor. Korkmaz, gerçek bir istikrar programının hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
13 Mart 2024

Murat Muratoğlu, Türkiye'nin ekonomik ve politik durumunu değerlendirerek, yönetimin hatalarını ve Merkez Bankası'nın durumunu eleştirdi. Yazısında, yönetimin futbol federasyonundan Merkez Bankası'na kadar her alanda özerkliği bırakmadığını ve bu durumun ülkenin ekonomik zorluklarını artırdığını belirtti. Ayrıca, Merkez Bankası'nın seçimler sonrası rezervlerini artırmasını olumlu bulduğunu, ancak bu durumun sürdürülebilir olup olmadığı konusunda şüphelerini dile getirdi. Muratoğlu, yüksek faiz oranlarının hem bireyleri hem de kurumları olumsuz etkileyeceğini öne sürdü.
10 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin yaşadığı 14'üncü krizin ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda farklı olduğunu ve bu nedenle IMF ile yapılabilecek bir anlaşmanın krizi çözemeyeceğini belirtiyor. Türkiye'nin siyasi ve sosyal sorunları çözmeden IMF ile anlaşma yapmasının mümkün olmadığını ve mevcut iktidarın demokrasi ve hukuk alanında geri dönüş yapması gerektiğini ifade ediyor. Korkmaz, en akılcı çözümün siyasi iktidarın değişmesi olduğunu vurguluyor.
6 Mart 2024
İşaretlediklerim