Vedat Milor, aslanbalığının ticarileştirilmesi gerektiğini savundu

Türkiye'nin Ege Denizi'nde, yerli balık popülasyonlarının aşırı avlanma sonucu azalmasıyla birlikte, istilacı türlerden aslan balıklarının sayısı artmaktadır. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nden Dr. Erhan Irmak, aslan balıklarının rekabet olmadan kolayca çoğalabildiğini ve yerli türler üzerinde baskı oluşturduğunu belirtiyor. Ayrıca, aslan balıklarının zehirli dikenleri nedeniyle yüzücüler ve balıkçılar için tehlike arz ettiği, ancak etinin zehirli olmadığı ifade ediliyor.

Antalya'da, istilacı tür olan aslan balığıyla mücadele etmek ve biyoçeşitliliği korumak amacıyla '4'üncü Yabancı ve İstilacı Tür Aslan Balığı Yakalama Yarışması ve Tadım Etkinliği' düzenlendi. Yarışmaya katılan yedi takım, en fazla ve en büyük aslan balığını yakalama kategorilerinde yarıştı ve toplamda 37 aslan balığı yakalandı. Etkinlikte yakalanan balıklar pişirilerek vatandaşlara ikram edildi. Yarışmanın birincisi Kaan Selçuk Kara, uzun yıllardır zıpkınla dalış yaparak aslan balığıyla mücadele ettiğini belirtti.

Ünlü gastronomi eleştirmeni Vedat Milor, Balıkçı Rıza lokantasının sunduğu hizmet ve yemek kalitesini övgüyle anlattı. Lokantanın özenli ve gayretli çalışmasını takdir ettiğini belirten Milor, sunulan yemeklerin lezzetinden memnun kaldığını ve bazılarını tekrar denemek isteyeceğini ifade etti. Milor'a göre, bu lokantada aşırıya kaçmadan krallar gibi yemek mümkün.

Son 20 yılda Marmara Denizi'nde 30'a yakın yeni denizanası türü tespit edilmiş ve bu türlerin balık stokları üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtilmiştir. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, denizanalarının ekosistemdeki rolüne değinmiş, ancak denizanalarıyla beslenen deniz canlılarının sayısında azalma olduğunu vurgulamıştır. Aşırı avcılık ve insan kaynaklı faktörlerin denizanası popülasyonunu artırdığı, bu durumun balıkların üremesini ve besin zincirindeki yerini olumsuz etkilediği ifade edilmiştir. Okyar, çözümün kolay olmadığını ve yerel yönetimlerle bakanlıkların iş birliği yapması gerektiğini belirtmiştir.

Ünlü gastronomi eleştirmeni Vedat Milor, Türkiye'de gastronomi alanında ustalık zanaatının giderek azaldığını ifade ediyor. Gerçek ustaların emekli olması ve yerlerine yeni ustaların yetişmemesi, bu duruma örnek olarak gösteriliyor. Ayrıca, tarım ve hayvancılığın endüstriyelleşmesi ve büyük kentlere göç, yerel gastronomiyi olumsuz etkileyen diğer faktörler arasında yer alıyor. Milor, kaliteli ve özgün yemeklerin giderek daha zor bulunduğunu vurguluyor.