Esfender Korkmaz, Türkiye'nin cari açık sorununu çözmesi için üretimde ithal ara malı ve hammadde kullanımını azaltması gerektiğini belirtiyor. Özel sektör yatırım yapmadığı için devletin pamuk ve iplik gibi ürünlerin üretimine teşvik vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Türkiye için uygun kur rejiminin yönetimli dalgalanma veya yarı sabit kur rejimi olabileceğini ve bu değişiklikler için Merkez Bankası'nda reform yapılması gerektiğini öne sürüyor.
14 Şubat 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çok yönlü olduğunu ve sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik, hukuki ve güven bunalımı boyutlarına da sahip olduğunu belirtiyor. Korkmaz, hükümetin krizi kısa dönemli politikalar ve algı yönetimi ile çözmeye çalıştığını, ancak bu yaklaşımın yetersiz olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişiminin dış piyasalarda olumlu algı yaratmak için yapıldığını, ancak bu adımların yeterli olmadığını vurguluyor. Korkmaz, gerçek bir istikrar programının hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
13 Mart 2024

2021, 2022 ve 2023 yıllarında reel sektörün enflasyonun üzerinde büyümesi, borç servisini kolaylaştırmıştır. Ancak, 2024 yılında yüzde 40-50'ye ulaşması beklenen reel faiz oranları ve düşen iş hacmi, şirketlerin borçlarını ödemekte zorlanacakları bir durum yaratmaktadır. Kredi kartlarındaki sorunlu kredi miktarı, 2024'ün ilk 64 gününde yüzde 35,9 artarak 20.9 milyar TL'ye ulaşmıştır. Artan iş gücü maliyetleri ve iç-dış talepte yaşanan daralmalar da şirketlerin maliyet yapılarında önemli riskler oluşturmaktadır.
26 Mart 2024

Bankacılık kaynaklarına göre, kredi kartlarında birey ve kurumların nakit avans limitleri ve taksit sayıları düşürüldü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun verilerine göre, bir yılda krediler yüzde 50, kredi kartları ise yüzde 150'nin üzerinde büyüdü. Merkez Bankası Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanı, kredi kartlarına yönelik düzenlemelerin gündemde olduğunu belirtti. Azami taksit sayısı 12'den üçe indirildi ve kurumsal kredi kartları için de limitler sınırlandırıldı.
12 Mart 2024

Bülent Falakaoğlu, Türkiye'nin ekonomik büyümesinin cari açık artışıyla doğru orantılı olduğunu ve bu büyümenin dışa bağımlılık nedeniyle sürdürülebilir olmadığını ele alıyor. Ocak ayında cari açığın yıllık bazda 37.5 milyar dolara indiği, ancak aylık bazda artış gösterdiği belirtiliyor. Falakaoğlu, ekonomik iyileşmelerin emekçiler üzerindeki olumsuz etkilerine odaklanarak, dışa bağımlılığın ve enerji fiyatlarındaki düşüşün cari açığı azalttığı ancak temel sorunların devam ettiğini vurguluyor.
14 Mart 2024

Taha Akyol, Türkiye'nin ekonomik gelişme tarihinin neden yarı-başarılı veya yarı-başarısız olduğunu sorguluyor ve istikrarlı bir gelişme çizgisi izlemek için araştırmalara dayalı görüşler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Akyol, Türkiye'nin Japonya veya Güney Kore gibi istikrarlı bir büyüme performansı sergileyemediğini ve sık sık kriz ve küçülme dönemleri yaşadığını belirtiyor. Ayrıca, Merkez Bankası başkanlarının sık sık değiştirilmesinin ve bağımsız düzenleyici kurumların eksikliğinin ekonomik istikrarsızlığa yol açtığını ifade ediyor. Mehmet Şimşek'in de bu yapısal konuları ele almadığını eleştiriyor.
14 Temmuz 2024

Şeref Oğuz, Türkiye'nin heterodoks ekonomi politikaları nedeniyle yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekiyor. 1,9 trilyon TL'lik bütçe açığı, 818 milyar liralık Merkez Bankası zararı ve KKM ilave yüklerine işaret ederek, politika faizinin geç artırılmasının enflasyon ve döviz kuru üzerinde olumlu bir etki yaratmadığını belirtiyor. Oğuz, bu durumu gaflet ve cehalet ötesi bir hıyanet olarak nitelendiriyor ve yanlış politikaların sonuçlarına dair sorumluluğun kim tarafından üstlenileceğini sorguluyor.
19 Nisan 2024

Boyner Group Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın kredi kartı harcamalarındaki artışa dikkat çekerek düzenleme yapılması gerektiğini belirtmesinin ardından, kredi kartı kullanımına kısıtlama getirilmesine karşı çıktı. Linkedin hesabından bir paylaşım yapan Boyner, nakit paranın ortadan kaldırılmasının, vergi kaçağını önleyeceğini ve bankacılık sistemi dışında kalanların sisteme dahil olmasını sağlayacağını savundu. Boyner, bu yaklaşımın aynı zamanda vergi gelirlerini artırmanın pratik yollarından biri olduğunu belirtti.
16 Şubat 2024

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun raporuna göre, Türkiye'deki bankacılık sektörünün kredi hacmi, 26 Nisan itibarıyla bir hafta içinde 198 milyar 631 milyon lira artarak 13 trilyon 97 milyar 656 milyon liraya ulaştı. Aynı dönemde toplam mevduat hacmi de 57 milyar 905 milyon lira artışla 15 trilyon 822 milyar 866 milyon liraya yükseldi. Tüketici kredileri, taksitli ticari krediler ve bireysel kredi kartı alacakları da artış gösterdi. Bankacılık sektöründeki takipteki alacaklar ve yasal öz kaynaklar da arttı.
3 Mayıs 2024

Şeref Oğuz, kredi faizlerinin %73'e ulaştığı bir dönemde şirketlerin borçlanma zorluklarını ele alıyor. Bu yüksek faiz oranlarıyla borçlanmanın, şirketlerin iflastan kaçınmak için zorunlu hale geldiğini belirtiyor. Ayrıca, şirketlerin öz sermayeye odaklanarak ve varlıklarını satarak bu zorlu dönemi atlatmaya çalışmaları gerektiğini vurguluyor. Oğuz, yüksek faiz oranlarının bankaların suçu olmadığını, ancak şirketlerin hayatta kalmak için bu faiz oranlarını kabul etmek zorunda kaldığını ifade ediyor.
20 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'de kamu harcamaları, vergi politikaları ve mali disiplin konularında yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Bütçe kaynaklarının popülizm ve şatafat için kullanılmasının, kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımların atıl kalmasının ve kamu yatırımlarının piyasa maliyeti üzerinde yapılmasının kamu kaynaklarının etkin kullanılmadığını gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, ücret artışlarının verimlilik artışına ve fiyatların frenlenmesine katkı sağlayabileceğini ifade ediyor. Korkmaz, mevcut siyasi yapı ve koşullarda Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulamasının bile istikrarı sağlamakta yetersiz kalacağını öne sürüyor.
23 Şubat 2024

Murat Muratoğlu, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplamda 645 milyar lira kâr ettiğini, ancak bu rakamın Merkez Bankası'nın 2023 yılında yaşadığı 818 milyar lira zararı kapatmaya yetmediğini belirtiyor. Merkez Bankası'nın zararının Kur Korumalı Mevduat uygulamasından kaynaklandığını ifade eden Muratoğlu, bu durumun Türkiye'deki gelir dağılımı dengesizliklerini daha da derinleştirdiğini vurguluyor. Thomas Piketty'nin 'Yirmi Birinci Yüzyılda Sermaye' adlı eserine atıfta bulunarak, Türkiye'deki hızlı sermaye akışlarının gelir dengesizliğini nasıl artırdığını açıklıyor.
26 Haziran 2024

Esfender Korkmaz, Türk Lirası'nın değer kaybı ve Merkez Bankası'nın karşılaştığı zorlukları tartışıyor. Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırma politikalarının, siyasi iktidarın seçim öncesi KOBİ'lere ve esnafa kredi dağıtımı gibi uygulamalarıyla çeliştiğini belirtiyor. Ayrıca, bütçede lüks harcamaların arttığı ve bu durumun Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını etkisiz kılacağını ifade ediyor. Korkmaz, bu koşullar altında bir Merkez Bankası Başkanının neden görevde kalmak istemeyeceğini sorguluyor.
9 Şubat 2024

Bireysel kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarında uzun süredir beklenen kriz patlak verdi. Krizin başlıca nedenleri arasında, insanların gelirlerinin enflasyona paralel artmaması ve kredi kartı faiz oranlarının uzun süre düşük seyretmesi yer alıyor. Faiz oranlarının artmasıyla birlikte borçlanma maliyetleri yükseldi ve geri ödemelerde tıkanmalar yaşanmaya başladı. Bu durum, dar gelirli bireyler ve küçük esnaf üzerinde büyük bir baskı oluşturdu.
1 Ekim 2024

İbrahim Kahveci, Türkiye'deki ekonomik sorunların dış güçlerin etkisi altında değil, iç politika ve yönetimdeki liyakatsizlikten kaynaklandığını iddia ediyor. Merkez Bankası Başkanlığı'nda Naci Ağbal'ın yerine Şahap Kavcıoğlu'nun getirilmesi ve Nureddin Nebati ile olan politikalar gibi örneklerle, ekonomik krizin yönetim kararlarından kaynaklandığını öne sürüyor. Kahveci, enflasyonun artışı ve döviz rezervlerinin tükenmesi gibi sorunların, akılcı olmayan politikalar ve liyakatsiz yönetim anlayışı nedeniyle yaşandığını belirtiyor.
19 Şubat 2024

Merkez Bankası, enflasyonun nasıl hesaplandığını ve baz etkisinin verilere nasıl yansıdığını anlatan bir video yayınladı. Bu açıklama, cari işlemler dengesi verileriyle örtüştü. Ocak ayında cari açık aylık bazda artmasına rağmen, yıllık bazda önemli bir düşüş gösterdi. Bu durum, geçen yılın ocak ayında kaydedilen rekor düzeydeki aylık açığın, bu yılın ocak ayındaki daha düşük açıkla değiştirilmesiyle yıllık açığın hızla gerilemesine yol açtı.
13 Mart 2024

Merkez Bankası'nın başkan yardımcısı, ekonomi politikaları ve uygulamaları hakkında eleştirel açıklamalarda bulundu. Ağırlıklı fonlama maliyeti, mevduat faizi, politika faizi ve faiz kur ilişkilerinin kopukluğundan bahsetti. Bu eleştirilerin, kendisini bu pozisyona atayanlara ve seçimler öncesi sorunları gizleyerek halkın gözünü boyayan Nureddin Nebati ekibine yönelik olduğu belirtildi. Hayri Kozanoğlu, bu durumu ele alarak, başkan yardımcısının şikayetlerinin adresinin yanlış olduğunu vurguladı.
20 Şubat 2024

Şebnem Korur Fincancı, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin giderek kötüleştiğini ve bu durumun hem hizmet alanlar hem de sunanlar için ciddi sorunlar yarattığını belirtti. Sağlık Bakanı'nın açıklamalarına göre, poliklinik ve acil servis başvuru sayıları artmış, ancak bu durumun övünülecek bir şey olmadığını, aksine eleştirilmesi gereken bir durum olduğunu vurguladı. Ayrıca, sağlık sistemindeki randevu sürelerinin yetersizliği ve basamaklandırılmamış sağlık hizmeti yapısının sorunları artırdığını ifade etti.
9 Mayıs 2024

İbrahim Kahveci, Türkiye'nin uyguladığı ekonomi programının dış dengeyi sağlama ve döviz ihtiyacını karşılama amacına ulaşamadığını belirtiyor. Tüketim malı ithalatının yüksek seviyelerde olduğunu ve başarının sadece düşen küresel enerji fiyatlarına bağlı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, finansal yatırımlardan gelen döviz akışının sınırlı olduğunu ve kalıcı iyileşmeler için daha sert önlemler gerektiğini vurguluyor. Kahveci, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını ve alt gelir gruplarının bu durumdan en çok etkileneceğini öne sürüyor.
6 Mayıs 2024

Esfender Korkmaz, Türkiye'nin ekonomik krizde ikinci aşamaya geçtiğini ve bu aşamada piyasaya, bankalara ve dövize müdahalelerin başladığını ifade etti. Korkmaz, Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapmaz ve istikrar programı uygulamazsa durumun daha da kötüleşeceğini, döviz sıkıntısı ve kur artışı nedeniyle üretimde aksamalar yaşanacağını ve bu durumun büyüme oranını düşüreceğini belirtti. Ayrıca, iç üretimdeki düşüş ve döviz sorunları nedeniyle ithalatın zorlaşacağını ve bu durumun ilaç kıtlığı gibi sorunlara yol açabileceğini, arz yetersizliği nedeniyle mal kıtlığının ve fiyat artışlarının hızlanacağını öne sürdü. Korkmaz, hükümetin radikal değişiklikler yapmaması durumunda krizin üçüncü aşamaya geçeceğini ve Türkiye'nin dış borçlarda temerrüde düşebileceğini, eksi büyüme, artan enflasyon ve işsizlikle karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.
27 Mart 2024
İşaretlediklerim